Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/223 E. 2021/689 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/223 Esas
KARAR NO : 2021/689

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/11/2015
KARAR TARİHİ : 20/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın, davacı şirketin de bünyesinde bulunduğu … A.Ş.’nin kurumsal tanıtım filmini, web sitesi tasarımını, fotoğraf çekimi ve katalogunu yapmayı yüklendiğini, yapılacak işe mahsuben avans olarak 03.07.2014 tarihinde davalı tarafa 25.000,00 TL ödendiğini, ancak makul sürede onaylanabilir veya kabul edilebilir herhangi bir iş tesliminin davalı taraf tarafından gerçekleştirilmediğini, davacı şirket tarafından davalı tarafa yapılan şifahi başvurulara rağmen, söz konusu hizmet ifa edilmediğinden, işin teslim edilmemesi sebebi ile sözleşmenin feshi ve ödenen 25.000,00 TL’nin müvekkile iadesi … 5. Noterliği … tarih, … yevmiye numaralı ihtarname ile ihtar edildiğini, ancak davalı tarafça kendilerine herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı aleyhine … 23. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın icra takibine itiraz ederek icra takip sürecini durdurduğunu, anaparaya vaki itirazın iptalini, davalı aleyhine asıl alacağın %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın bütün iddialarının haksız olduğunu, alacağın bütünüyle mesnetsiz olduğunu, davacı tarafın işbu davayı kötü niyetle ikame ettiğini ve davanın reddedilmesi gerektiğini, davacının her ne kadar da 25.000,00 TL alacak iddiası ile icra takibinde bulunmuş ise de davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının kurumsal tanıtım filmini, web sitesi tasarımını, fotoğraf çekimi ve kataloğunu yapmak üzere sözleşme imzalandığını ve sözleşme ile müvekkiline yüklenen tüm edimlerin yerine getirildiğini, tüm bu edimler yerine getirirken yapmış olduğu masrafların da birçoğu faturalı olduğunu, 45.000,00 TL tutarında anlaşma yapıldığını ve bunun 25.000,00 TL kadarının ödediğini geri kalan ödemenin yapılmadığını akabinde iş bu davanın ikame edildiğini, davalı kendisinin borcu değil, alacaklı olduğunu ve bu yüzden zarar ettiğini, davacı tarafın yapılan işleri ilk önce beğendiğini ve sözlü onay aldığını, ancak daha sonra görüşmede hiçbir gerekçe yokken işleri beğenmediklerini ve teslim almayacaklarını söylediklerini, davalı kalan bakiyesini talep ettiğini ancak tahsilat yapamadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Mahkememizce kaldırma ilamı öncesinde;
“…Dava, eser sözleşmesi kapsamında ödenen avansın iadesi için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında, davacının da bünyesinde bulunduğu … A.Ş. Kurumsal tanıtım filmi, web sitesi tasarımı, fotoğraf çekimi ve katalog düzenlenmesi konusunda akdi ilişkinin varlığı ve anlaşma kapsamında davalıya 03/07/2017 tarihinde 25.000,00 TL ödendiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davalının sözleşme kapsamında yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, eserin davacıya teslim edilip edilmediği, davacının meydana getirildiği (%75) iddia edilen eseri teslim almaktan kaçınıp kaçınmadığı, davacının eksik işi teslim almaktan imtina etmekte haklı olup noktasında toplanmıştır.
Taraf defterleri ve davalı tarafından sunulan USB üzerinde yaptırılan inceleme neticesinde, inceleme tarihi itibariyle işin ancak %75’inin tamamlandığı, dava tarihi itibariyle tamamlanmış ve davacıya teslim edilmiş bir işin varlığının davalı tarafça ispat edilemediği, meydana getirilen eserin niteliği dikkate alındığında tamamlanan kısmı teslim almasının davacıya fayda sağlamayacağı anlaşılmakla avans olarak ödenen 25.000,00 TL’nin davalıdan tahsili amacıyla başlatılan takipte haklı olduğu kanaatine varılmakla davacının davasının kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir…” şeklinde karar verilmiş, işbu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 2018/1482 Esas 2021/133 Karar sayılı ilamında:
“…Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 470’nci maddesine göre; eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Buna göre yüklenicinin temel borcu, yükümlendiği işi sözleşmeye, amacına uygun tamamlayarak teslim etmek, iş sahibinin temel borcu bedel ödemektir. Tarafların eser sözleşmesi kurulması konusunda mutabık kalmalarına rağmen, iş bedelini kararlaştırmış olmaları halinde iş bedelinin sözleşmedeki esaslara göre belirlenmesi gerekirken, sözleşmede bedelin açık olarak belirlenmemiş olması halinde TBK’nın 481’inci maddesi gereğince bedelin, işin yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine göre belirlenmesi gerekmektedir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin içtihatlarında da eser sözleşmesi ilişkisinin sabit olduğu, fakat sözleşmede bedelin yazılmamış olması veya tarafların bedelde anlaşamamaları halinde iş bedelinin bilirkişiye yapıldığı yıl piyasa rayiçleri ile hesaplattırılacağı kabul edilmektedir.
Somut olayda; taraflar arasında, davacının da bünyesinde bulunduğu … tanıtım filmi, web sitesi tasarımı, fotoğraf çekimi ve katalog düzenlenmesi konusunda sözlü eser sözleşmesinin kurulduğu ve anlaşma kapsamında davalıya 03/07/2017 tarihinde 25.000,00 TL ödendiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. İş bedelinin uyuşmazlık konusu olduğu; bedele ilişkin yazılı sözleşme düzenlenmediği;davalının iş bedelinin 45.000 TL olduğunu belirtmesine karşın, davacı 11/01/2017 tarihli dilekçesi ile iş bedelinin 35.000 TL + KDV olduğunu belirterek işi 3. şahsa yaptırdığına dair belgeleri ibraz ettiği anlaşılmıştır.
Mahkemece alınan 24/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda; fotoğraf işinin tamamlandığı; kurumsal tanıtım filminin %99, 2D animasyon tanıtım filmi %99, web sitesinin %75 oranında tamamlandığı ve davalı tarafından davacıya sağlandığı; katalog işinin dosya kapsamında bulunmadığı; bu şekilde toplam hizmet tamamlanma oranının %75 olduğu ve 45.000 x %75 = 33.750 -25.000 = 8.750 TL davalının davacıdan alacaklı olduğu, davalı tarafından hizmetlerin makul sürede yerine getirildiği belirtilmiş ise de alınan raporda kataloglar incelenmediği gibi yapılan işlerin davalının işine yarayıp yaramayacağı ve kullanılıp kullanılamayacağı da belirlenmemiştir.
O halde, taraflar arasında yapımı kararlaştırılan iş bedelinin tespiti yönünden mahkemece mevcut bilirkişi heyetine, yapılacak işle ilgili sektörde uzmanlığı bulunan bir bilirkişi de eklenmek suretiyle, öncelikle incelenmeyen kataloglar da taraflardan temin edilerek sözleşme konusu tüm işlerin bilirkişi kurulunca incelenmesi, taraflar arasında yapımı kararlaştırılan işlerin yapıldığı tarih itibariyle serbest piyasa rayiçlerine göre bedelinin belirlenmesi, davacı tarafından yapılan işlerin davalının işine yarayıp yaramayacağı ve kullanılıp kullanılamayacağı hususlarında her bir işin değerlendirilip, mevcut yapılan ve yararlanılabilecek işler nedeniyle davacının hak ettiği iş bedelinin belirlenmesi, yapılan ödemelerin mahsubu ile sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Bu yönde inceleme ve araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır….” denilerek Mahkememiz kararı kaldırılmış, dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
Dava, eser sözleşmesi nedeniyle peşin ödenen avansın, yüklenicinin eseri yerine getirmemesi sebebi ile iadesi için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Mahkememizce yukarıda değinilen Bölge Adliye Mahkemesinin ilamı doğrultusunda bilirkişi incelmesi yapılması gerektiği halde, davacı vekilinin 20/10/2021 tarihli celsede eldeki itirazın iptali davasına esas takip dosyasında davalının borcu icra dosyasına ödediğini, tüm alacakların bu suretle tahsil edildiğini, icra takibine konu borç ödendiği için davanın konusuz kaldığını beyan etmesi karşısında; davaya ve takibe konu borç icra dosyasına yatırıldığı için eldeki davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır. Zira, davacı vekili borcun icra dosyasına yatırılmasından sonra tüm alacaklarını icra dosyasından tahsil etmiştir. Bu halde, hem davacının beyanları hem de alacağın tahsil edilmiş olması nazara alındığında davanın konusuz kaldığının kabulü zorunludur.
Öte yandan; itirazın iptali davalarında, davalı borçlunun ödeme emrine itiraz ettikten sonra, itirazın iptali davası devam ederken icra takibine konu borcu ödemesi halinde artık itirazından sarfı nazar ettiği / vazgeçtiği, bu suretle takibe konu borcu kabul ettiği konusunda duraksanmamalıdır. Açıklanan nedenler karşısında, davanın konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında ve davacının beyanları uyarınca icra inkar tazminatı dahi tahsil edilmiş olduğundan karar verilmesine yer olmadığı kararı vermek gerekmiştir. Bilindiği üzere; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder. Ancak, yukarıda belirtilen Bölge Adliye Mahkemesi ilamı içeriği dikkatlice incelendiğinde; tarafların haklılık durumuyla ilgili somut bir kanaate varılması mümkün değildir. Tarafların haklılık durumunun değerlendirilebilmesi için bilirkişi incelemesinin yapılması ve eser sözleşmesi ilgili tarafların üstlendikleri edimlerin aydınlatılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Ne var ki, davalının icra dosyasına borcu kabul ederek ödeme yapması, başka bir anlatımla takibe borcu icra dosyasına yatırması ve alacaklının bu alacağı tahsil etmesi nazara alındığında davalının itirazından vazgeçtiği ve eldeki davada haksızlığını kabul ettiği sonucuna varılmıştır. Ne var ki, davacı vekili duruşmadaki beyanlarında davalı taraftan herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını ifade etmiştir. Bu itibarla, tarafların yaptıkları yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, lehlerine veya aleyhlerine herhangi bir vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davacının icra dosyasında icra inkar tazminatını dahi tahsil etmiş olduğundan icra inkar tazminatı talebi yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harçtan başlangıçta peşin alınan 301,94 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 242,64 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya veya vekiline İADESİNE.
4-Taraflarca yapılan masrafların kendileri üzerilerinde BIRAKILMASINA, lehlerine ya da aleyhlerine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 20/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır