Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/212 E. 2021/880 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/212 Esas
KARAR NO : 2021/880

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Davalıların müvekkilinin eski lehtarı olduğunu, taraflar arasında imzalanan 19/12/2011 tarihli hisse alım-satım sözleşmesi ile davaların sözleşmede belirtilen yükümlülükler ile birlikte müvekkili nezdinde sahip oldukları hisseleri müvekkiline sattığını, hisse satımının tamamlanması ve şirket hisselerinin müvekkiline devri ve temlik alınmasından sonra müvekkiline … tarafından,… şirketinin aseleten ve kafaleten imzalamış olduğu ve bu borçların ödenmesi gerektiğini bildirdiğini, bildirilen borcun 19/12/2011 tarihli mizanda görülmediğini, konunun davalılara aktarılmasına rağmen herhangi bir çözüm üretilemediğini, davalıların sözleşme gereği üstlendikleri yükümlülükleri yerine getirmemeleri ve müvekkilinin sermaye piyasalarında kredibilitesi ve güvenilirliğinin zedelenmemesi adına … ile borçların 130000 USD ödenmesi sureti ile tasfiye edileceği konusunda anlaşma yapıldığını, taraf arasında imzalanan hisse alım satım sözleşmesi gereği ödenen bedelin tahsili için davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibe itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkin olduğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile özetle; Davaya konu borcun kaynağının tespit edilmesi gerektiğini, huzurdaki davada davacılar, dava dışı …’ın, davalı şirketten önceki tarihli bir alacağının olduğunu, borcun doğumunun kendilerinin şirkete ortak olmadan önce olması nedeniyle borçtan müvekkillerin sorumlu olduğunu iddia ettiğini, Davacıların keşide etmiş olduğu … 8. Noterliği’nin … keşide tarihli … yevmiye numaralı ihtarından sonra müvekkiller borçtan haberdar olduğunu, bunun üzerine dava dışı …’a davacılardan … A.Ş. İle asaleten / kefaleten hangi sebeple ve hangi hukuki işlem ve dayanaklarla borçlanıldığı, söz konusu kredi borcu nedeniyle bugüne kadar kendilerine yapılmış ödemelere ve ödeme yapan kişi ya da kuruluşlara ilişkin bilgiler ile …Ltd. Şti. arasında akdedilmiş olan genel kredi sözleşmesine göre kredi kullandırılmadan önce asıl borçlu olan bu şirketin menkul ve gayrimenkul türünde ne gibi teminatların alındığı ve bu teminatların söz konusu 130.000 USD tutarındaki borcun bankanıza ödendiği 19.02.2014 tarihinden sonraki akıbetlerinin ne olduğu hususları sorulduğunu, dava dışı … tarafından tüm bu hususların hiçbirine cevap verilmediğini, davacılar tarafından girişilen icra takibinde ne de huzurda görülen davanın dilekçesinde yargılamaya konu alacağın kaynağı hiçbir suretle belirtilmediğini, davacıların kendilerine ait olmayan zaman aşımına uğramış bir borcu ödediklerinden müvekkillerine rücu edilemeyeceğini, yargılamaya konu borcun doğduğu tarihte müvekkillerinin şirket ortağı olmadıklarını, müvekkilleri sadece taahhüt ettikleri sermaye borcu ile sorumlu olup sorumluluklarının miktarı şirket sermayesi kadar olduğunu, özel hukuktan kaynaklanan borçlarından dolayı kişisel sorumluluklarına gidilemeyeceğini, davanın … ve .. Şti’ ne ihbarı gerektiğini açıklanan nedenlerle yargılamaya konu alacağın zamanaşımına uğradığı hususu dikkate alınarak davanın reddini, talebin kabul görmediği takdirde borcun, müvekkiller şirkete ortak olmadan önce doğduğu ve borcun doğumunda müvekkillerin kusurunun bulunmadığı hususları dikkate alınarak davanın reddini, davanın … ve ….’ne ihbarına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davacılar aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 2014/735 Esas 2017/1368 Karar sayılı dosyası ile yapılan yargılamada;Alınan bilirkişi raporunda sonuç olarak; dava dışı … ile asıl borçlu …A.Ş arasında aşağıda gösterildiği şekilde, muhtelif tarihlerde toplam 1985.000 -DEM; 570 USD ve 25000 TL tutarında, çerçeve niteliğinde ve süresiz genel kredi sözleşmesi düzenlendiği, diğer davalılardan da karşılarında yukarıda gösterildiği gösterildiği şekilde kefalet imzalarının bulunduğu, kefaletlerin geçerli olduğu ve davalıların ikrar ettiği üzere, bu borçların devir olunan şirket borcu olarak kayıtlara geçmemiş bulunmasının, bu nedenle de mizanda yer almamasının borcun varlığını tevsik açısından bir önemin bulunmadığı, takibe konu borcun çerçeve niteliğinde düzenlenen ve geçerli olan GKS ler kapsamında kullandırılan kredilerden doğduğu, YHGK’nin E.2002/19-4256, K. 2002/513 sayılı ve 12/06/2012 tarihli kararında belirtildiği üzere, bir kimsenin paylarını devrederek lehine kredi verilen şirketin ortaklığından çıkmış olması bir yana, aynı şekilde kredi sözleşmesine ilişkin olan borcun ödenmiş olması da, tek başına verilen kefaletten doğan sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı, kaldı ki hisse alım-satım sözleşmesinin alıntılanan 3.4, 3.5, 3.6, 3.9, 3,13 ve 3,15 maddeleri hükümlerin gereğ davalıların sorumlu olduklarının açıkça düzenlendiği, … ile …A.Ş arasında 18/02/2014 tarihinde bankaya olan borç tutarlarının tasfiye edilmesi için 130000 USD olarak 20/02/2014 tarihine kadar ödenmesi hususunda bir borç tasfiye sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmenin geçerli olduğu buna göre; davacılar tarafından … Hizmetleri A.Ş nin dava dışı bankanın …/… şubesi nezdinddeki, asaleten ve kefaleten doğmuş olan risklerinin tasfiyesi için kredi takip hesaplarına, 19/02/2014 tarihinde 130000 USD ödeme yapıldığı, taraflar arasında düzenlenen 19/12/2011 tarihli hisse devir sözleşmesinin yukarıda vazedilen hükümleri karşısında diğer savların ve itirazların dava konusu olayla ilgili olmadığı, davalıların … 5. İcra Müdürlüğünün … tarih ve 2…esas sayılı dosyası üzerine talep edilen 277836,00 TL borçtan sorumlu oldukları, takip tarihinden itibaren, tahsiline kadar 277836,00 TL asıl alacak üzerinden yasal faiz talep edilebileceği rapor edilmiştir. … tarafından mahkememize verilen cevabi yazıda 135.000,00USD’lik ödemeye ilişkin kredi sözleşmeleri 18/02/2014 tarihli borç tasfiye sözleşmesi havale talimatı gönderilmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından uyuşmazlık konusu olan hususun davalıların hisse devir sözleşmesinden kaynaklı olarak davacılara garanti ettikleri doğmuş veya sonradan doğacak şirketin mali tablolarına ve genel mizahına işlenmemiş borçlardan da sorumlu oldukları, geçerli ve mevcut bir borcun kefalet sözleşmesi kapsamında dava dışı … ödenmek zorunda kalındığı, kefil olarak davacı şirketin ileri sürebileceği zamanaşımı defi bulunmadığı gibi davalıların da bu nedenle zamanaşımı itirazında bulunmasının yerinde olmadığı, mevcut bir borçtan dolayı yapılan bu ödemelerin davalıların şirket ortağı oldukları dönemde verilen dava dışı …LTD. ŞTİ.’nin asıl borçlu olduğu kredi sözleşmeleri olduğu, bu nedenle davacıların hisse devir sözleşmesi çerçevesinde davalılardan garanti ettikleri geçmiş dönem borçlarının tahsili için icra takibi başlatmakta haklı oldukları anlaşılmakla yapılan ödemenin 19/02/2014 tarihinde olduğu gözetildiğinde takip turarı olan 278.836,00TL’nin takip tarihindeki TCMB efektif alış kuru olduğu, yabancı para cinsinden doğmuş alacağın, takip tarihindeki kur üzerinden TL karşılığı yönünden takip başlatılmasının yerinde olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile itirazın iptaline karar vermek gerekmiş, davalıların likit nitelikteki bu alacağa yönelik itirazının haksız olması, davacıların ayrıca talepte bulunması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce verilen hükmün İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’ nin 28/02/2019 tarih, 2018/804 Esas 2019/246 Karar sayılı ilamı ile ”
Dava, hukuki niteliği itibariyle, hisseleri davalılar tarafından davacılara devredilmiş olan … A.Ş.’nin, şirket kayıtlarında yer almayan borcunun çıktığı, hisse devir protokolü gereğince davalıların, kayıt dışı borç bulunmadığını ve böyle bir borç çıkarsa ödemeyi garanti ettikleri, kayıt dışı borcun dava dışı alacaklıya ödenmek zorunda kalındığı iddiasıyla, bu ödemenin davalılardan tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davalılar vekilince ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalıların dava dışı …’in eski ortakları oldukları, hisselerini 19/12/2011 tarihli hisse alım satım sözleşmesi ile davacılara satmış oldukları, 19/12/2011 tarihli hisse alım satım sözleşmesi incelendiğinde; davalılara ait dava dışı …A.Ş. hisselerinin davacılara devredildiğinin tarafların kabulünde olduğu, söz konusu sözleşmenin … A.Ş. ile hisselerini devreden davalılar tarafından imzalanmış olduğu anlaşılmaktadır. Protokolün 3.5. maddesinde, hisseleri devredilen şirketin, bilanço, gelir tablosu ve mizanında görünmeyen her hangi bir borcunun bulunmadığının davalılar tarafından garanti edildiği, böyle bir borcun sonradan ortaya çıkması halinde davalıların sorumlu olacağının kabul edildiği; potokolün 3.6. maddesinde; tarafların özgür iradeleri ile protokolün imza tarihinden sonra ortaya çıkacak olsa bile, satıcıların dönemi ile ilgili her türlü borçtan satıcıların sorumlu olacağının açıkça kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Hisse devrinden sonra, … A.Ş.’nin, dava dışı …Şirketinin dava dışı …’dan kullanmış olduğu krediye müşterek borçlu ve kefil sıfatıyla imza atmış olduğu, 12/02/1997 tarihli kredi sözleşmesine ilişkin bir takım borçların halen mevcut olduğu, bu nedenle …’in sorumlu olduğu, bu borcun… kayıtlarında yer almadığı, bu nedenle protokolün yukarıda anılan maddeleri uyarınca davalıların garanti beyanı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. … AŞ ile dava dışı … arasında 18/02/2014 tarihli tasfiye sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşme kapsamında genel kredi sözleşmelerinde dava dışı … Ltd. Şti.’ne mevcut kefaletlerinden kaynaklanan tüm borçlarından …’ın dava dışı …’i ibra ettiği, tasfiye anlaşması çerçevesinde dava dışı … AŞ’nin …’a 130.000 USD ödeme yapmış olduğu, eldeki davanın ise bu bedelin tahsili için davalılar aleyhine başlatılan takibe ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Davaya dayanak … 5. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; alacaklıklı sıfatıyla … AŞ ve … AŞ ‘nin de gösterilmiş olduğu, borçluların ise eldeki davanın davalıları olduğu, borcun sebebinin şirketin eski borçları nedeniyle …’a ödenen bedel olarak gösterildiği ve 277.836,00 TL asıl alacak üzerinden icra takibinin yapılmış olduğunu anlaşılmıştır. Takip tarihi olan 25/04/2014 tarihindeki kur üzerinden hesaplama yapıldığında 130.000 USD’nin karşılığının takip tarihindeki asıl alacak olarak gösterilen meblağa denk gelmiş olduğu anlaşılmaktadır. Dava dışı banka ile … A. Ş. arasında süresiz olarak imzalanan çerçeve niteliğindeki Genel kredi Sözleşmeleri TBK yürürülük tarihinden itibaren 10 yıl süreyle geçerli olduğundan zaman aşımı itirazının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalıların heyette hukukçu bilirkişi bulunduğuna yönelik itirazları olsa da; HMK’nın 282. maddesinde hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Bu düzenleme uyarınca, bilirkişi raporu takdiri delil olup, mahkemece bilirkişi raporundaki tespit ve görüşler dışındaki diğer delillere göre de gerekçesi yazılarak hüküm kurulduğu dikkate alındığında, davalılar vekilinin bu yönündeki istinaf başvurusu yerinde değildir. Hisse devir protokolündeki garanti hükümlerinin, anonim şirketin yapısına aykırı, geçersiz, batıl hükümler olduğu iddia edilmişse de davalılar özgür iradeleriyle imzaladıkları protokolle, hisseleri devredilen şirketin, şirket kayıtlarında görünmeyen bir borcu bulunmadığını garanti etmiş, böyle bir borç çıkarsa ödemeyi üstlenmişlerdir. Bu düzenleme sözleşme özgürlüğü kapsamında geçerli bir düzenleme olup, emredici yasa hükümlerine aykırılığı söz konusu değildir. Bu konudaki istinaf nedeni yerinde değildir. Talebe konu kredi kefaletinin davalıların şirkete ortak olmadan önce doğmuş olması sonuca etkili değildir. Davalılar ortak olmadan önce doğmuş olsa bile, davalılar tarafından yapılan hisse devri ve garanti taahhüdü anında bu borcun mevcut olduğu anlaşıldığından, hisse devir protokolünün 3.5 ve 3.6 maddeleri uyarınca davalılar sorumludur. Bu konudaki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davacıların rücu talebine konu …’a yapılan ödemenin, icra takip dosyalarından anlaşıldığı üzere, …’a yapılan ödemenin, hisse devir protokolünden önceki döneme ait … borcu olduğu, bu borçların … kayıtlarında görünmediği anlaşıldığından, borcun kaynağına ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Özetle, davalılar, hisselerini devrettikleri … şirketinin, şirket kayıtlarında görünmeyen başkaca bir borcunun bulunmadığını garanti etmiş, böyle bir borç çıkması halinde ödemeyi garanti etmiş, kayıt dışı borç ortaya çakmış ve alacaklıya ödeme yapılmış olup, hisse devir protokolündeki garanti beyanları nedeniyle davalılar bu borçtan sorumludur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır. verilen hüküm Yargıtay 11. HD. ‘ nin 27/01/2021 tarih, 2019/2430 Esas 2021/515 Karar sayılı ilamı ile ”Taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesi ile …Tic. A.Ş’nin bilanço ve mizanda görünmeyen, sonradan ortaya çıkabilecek borçları davalılar tarafından garanti edilmiş olup, ortaya çıkan eski tarihli kefalet borcu da yine …Tic. A.Ş. tarafından ödendiğinden aktif husumetin yalnızca … A.Ş. yönünden var olduğu, her ne kadar davacılar arasında yer alan …, …, …, … ve … hisse devir sözleşmesinde yer alsalar da bu davacıların tam 3. kişi yararına sözleşme yaptıkları ve işbu davada takip ve dava ehliyetine sahip olmadıklarının kabulü ile değerlendirme yapılıp sonuca varılması gerekirken, tüm davacılar yönünden aktif husumetin varlığı kabul edilerek işin esasına girilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. şeklinde bozulmasına karar verilerek dosya mahkemezin yukarıda belirtilen sırasına kaydedilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle, hisseleri davalılar tarafından davacılara devredilmiş olan … A.Ş.’nin, şirket kayıtlarında yer almayan borcunun çıktığı, hisse devir protokolü gereğince davalıların, kayıt dışı borç bulunmadığını ve böyle bir borç çıkarsa ödemeyi garanti ettikleri, kayıt dışı borcun dava dışı alacaklıya ödenmek zorunda kalındığı iddiasıyla, bu ödemenin davalılardan tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Davalıların davacılardan …’in eski ortakları oldukları, hisselerini 19/12/2011 tarihli hisse alım satım sözleşmesi ile davacılara satmış oldukları, 19/12/2011 tarihli hisse alım satım sözleşmesi incelendiğinde davalılara ait davacılardan … A.Ş. hisselerinin davacılara devredildiğinin tarafların kabulünde olduğu, söz konusu sözleşmenin … Hizmetleri A.Ş. ile hisselerini devreden davalılar tarafından imzalanmış olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki protokolün 3.5. maddesinde, hisseleri devredilen şirketin, bilanço, gelir tablosu ve mizanında görünmeyen her hangi bir borcunun bulunmadığının davalılar tarafından garanti edildiği, böyle bir borcun sonradan ortaya çıkması halinde davalıların sorumlu olacağının kabul edildiği; potokolün 3.6. maddesinde; tarafların özgür iradeleri ile protokolün imza tarihinden sonra ortaya çıkacak olsa bile, satıcıların dönemi ile ilgili her türlü borçtan satıcıların sorumlu olacağının açıkça kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. ‘Taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesi ile …Tic. A.Ş’nin bilanço ve mizanda görünmeyen, sonradan ortaya çıkabilecek borçları davalılar tarafından garanti edilmiştir.
Yargıtay 11. HD. ‘ nin 27/01/2021 tarih, 2019/2430 Esas 2021/515 Karar sayılı ilamında açıkça bozma gerekçesi yapıldığı üzere, davacılar arasında yer alan …, …, …, … ve … hisse devir sözleşmesinde yer alsalar da bu davacıların tam 3. kişi yararına sözleşme yaptıkları anlaşılmaktadır. … Tic. A.Ş’ dışındaki davacılar yönünden taraflar arasında imzalanan ”Protokol” başlıklı belge TBK’nın 129. maddesinde düzenlenmiş “üçüncü kişi yararına edim içeren sözleşme”dir.
Hisse devrinden sonra, … A.Ş.’nin, dava ihbar …Şirketinin dava dışı …’dan kullanmış olduğu krediye müşterek borçlu ve kefil sıfatıyla imza atmış olduğu, 12/02/1997 tarihli kredi sözleşmesine ilişkin bir takım borçların halen mevcut olduğu, … AŞ ile dava dışı … arasında 18/02/2014 tarihli tasfiye sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşme kapsamında genel kredi sözleşmelerinde dava dışı … Ltd. Şti.’ne mevcut kefaletlerinden kaynaklanan tüm borçlarından …’ın dava dışı …’i ibra ettiği, tasfiye anlaşması çerçevesinde dava dışı … AŞ’nin …’a 130.000 USD ödeme yapmış olduğu, anlaşılmaktadır.
Davacıların rücu talebine konu …’a yapılan ödemenin, icra takip dosyalarından anlaşıldığı üzere, …’a yapılan ödemenin, hisse devir protokolünden önceki döneme ait … borcu olduğu, davalılar, hisselerini devrettikleri … şirketinin, şirket kayıtlarında görünmeyen başkaca bir borcunun bulunmadığını garanti etmiş, böyle bir borç çıkması halinde ödemeyi …’e yapacaklarını garanti etmiş, olmasına karşın davacılardan …, …, …, … ve … Kendi ad ve hesaplarına icra takibi başlattıkları anlaşılmaktadır. Bu yönüyle de bu davacılar yönünden davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan usulden reddine, karar vermek gerekmiş; Dava dışı … Ltd. Şti.’ne mevcut kefaletlerinden kaynaklanan tüm borçlarından …’ın dava dışı …’i ibra ettiği, tasfiye anlaşması çerçevesinde dava dışı … AŞ’nin …’a 130.000 USD ödeme yapmış olduğu görülmekle, kayıt dışı alacaklıya ödeme yapılmış olup, hisse devir protokolündeki garanti beyanları nedeniyle davalıların bu borçtan dolayı …Tic. A.Ş.’ye karşı hisse devir protokolünün 3.5 ve 3.6 maddeleri uyarınca sorumlu oldukları, … A.Ş.nin dava ehliyeti ve aktif husumeti bulunduğu; somut ihtilaf yönünden de davasını esastan ispatladığı, davacılardan … Hizmetleri Tic. A.Ş. yönünden kabulü ile, … 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya kapsamında davalı borçluların yapmış olduğu itirazın …Tic. A.Ş. yönünden iptaline, takibin … Hizmetleri Tic. A.Ş. yönünden devamına, karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Bu haliyle de davacılardan …, …, …, … ve … yönünden red sebebi de gözetilerek icra inkar tazminatının şartları oluşmadığından reddine, …Tic. A.Ş. yönünden icra inkar tazminatının kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın davacılardan …, …, …, … ve … yönünden davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan usulden reddine,
2-Davanın davacılardan … Tic. A.Ş. yönünden kabulü ile, … 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya kapsamında davalı borçluların yapmış olduğu İTİRAZIN … Tic. A.Ş. yönünden İPTALİNE, takibin … Tic. A.Ş. yönünden DEVAMINA,
3-Davacılardan …, …, …, … ve … yönünden red sebebi de gözetilerek icra inkar tazminatının şartları oluşmadığından reddine,
4-Davacılardan … Tic. A.Ş. yönünden icra inkar tazminatının kabulü ile, 277.836,00-TL alacağın %20’si tutarında icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen alınarak davacı davacılardan … Tic. A.Ş.’ye verilmesine,
5-Davacı … Tic. A.Ş yönünden; alınması gereken 18.978,95-TL harçtan başlangıçta peşin alınan 3.355,75-TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 15.623,20-TL harcın müştereken müteselsilen davalılardan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Davacı … Tic. A.Ş yönünden; davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 3.355,75-TL peşin harç, posta ve tebligat masrafı 394,05-TL, bilirkişi ücreti 2.100,00-TL olmak üzere toplam 5.849,80-TL yargılama giderinin müştereken müteselsilen davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
8-Davacı … A.Ş yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 27.898,52 TL vekalet ücretinin müşterek ve müteselsilen davalılardan alınarak davacı … Tic. A.Ş.’ye VERİLMESİNE,
9-Davalılar yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1.’in saklı tuttuğu 7/2 maddeleri ve red sebebinin ortak olması da gözetilerek belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin … Tic. A.Ş. dışındaki davacılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davalılara VERİLMESİNE,
10-HMK’ nın 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacılar vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı, HMK’nın 373/4 maddesi gereğince tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 15 GÜN içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.14/12/2021

Katip …

Hakim …