Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/201 E. 2021/359 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/201
KARAR NO : 2021/359

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 22/10/2018
KARAR TARİHİ : 01/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin son günlerde döviz kurlarındaki artış ve finansman maliyetlerinin yükselmesinden dolayı finansman daralması yaşadığını; bundan sonra da sektörünün köklü bir firması olmak ve finansal yapısını güçlendirmek amacıyla hem yeni ortak arama hem de faaliyet giderlerini minimize etme çalışmaları devam ettiğini; son zamanlardaki ekonomik belirsizliklerle birlikte gerek dünya ekonomisindeki çalkantılar gerekse ülke ekonomisindeki sıkıntılar nedeniyle oluşan kur dalgalanmaları maliyetlerde ciddi bir artış oluşturduğunu; bunun da davacı şirketi finansal olarak dara soktuğunu; davacı şirketin üretim faaliyetlerini daha yakından takip etmek ve üretim tesisindeki yeni teknolojik gelişmelere uyumlu imalat sistemini daha hızlı gerçekleştirme, lojistik depo oluşturmak, maliyetlerinin düşürmek ve son zamanlarda yaşanan ekonomik krizi yönetebilmek gayesiyle şirket merkezini …’ya taşıdığını; davacı şirketin yiyecek sektöründe yüksek teknoloji ve yüksek kalite standartlarına uygun hizmet vermekte iken çalışmalarının maliyetlerinin artması, döviz kurundaki dengesizlikler ve enflasyondaki artıştan olumsuz etkilendiğini ve işletme sermayesi bulmada güçlük yaşar hale geldiğini; başta banka borçları olmak üzere borç ödemelerinde temerrütler oluşması ve şirketin işletme sermayesi ihtiyacının artması nakit dar boğazına girilmesine neden olduğunu; işletme sermayesi ihtiyacının çözülmesi halinde yüksek teknoloji ve yüksek kaliteye sahip ürünlerle hizmetlerini devam ettirecek ve daha karlı duruma geleceğini; hali hazırda İİK’nın 285 ve devamı maddelerinde değişen haliyle tanımlanan “Borçlarını, vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunma” durumunu gerçekleştiğini; kanun metnindeki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere hem alacaklıların alacağına kavuşması hem de şirketin iflasının önlenip ticari hayatına devam edebilmesi konkordato talebinin kabulüne bağlı olduğu; konkordato talebi ile amaçlanan belirli bir süre haciz ve muhafaza baskısı yaşamadan faaliyet göstermesinin sağlanması olduğunu; borçluların bir anda haciz ve muhafazaya başlaması halinde şirket projesinde somut veriler ile ifade edilen borçların ödenmesi imkanı kalmayacağını; yapılan yatırımların heba olacağını; hem alacaklılar hem de ülkemiz için olumsuz sonuçlar doğuracağını; davacı şirketin faaliyetine devam edebilmesi ve malvarlığının korunabilmesi için İcra ve İflas Kanununun 287, 288, 294, ve 295. maddeleri gereğince; İİK’nın 206-(1) sırasındaki haklar hariç olmak üzere, 6183 sayılı Kanundan doğan vergi ve her türlü harç, ceza ile SGK alacakları (prim, idari para cezalan dahil) ile ilgili takipler dahil olmak üzere, hangi sebebe dayanırsa dayansın davacı şirket aleyhine yeni takip yapılmaması, haciz, ihtiyati haciz, e-haciz, ihtiyati tedbir, satış, muhafaza işlemleri uygulanmaması, evvelce yapılmış olan tüm takiplerin durdurulması, davacı şirket hakkında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılmış ve yapılacak tüm icra takiplerinde satışlarının durdurulması, rehinli menkullerin muhafazasının durdurulması, davacı şirketin tüm kurumlar ve şirketler nezdindeki hak ve alacaklarının 3. kişilerce haciz, muhafaza ve tahsil edilmesinin önlenmesi ve evvelce yapılmış takiplerden üzerine haciz konulan hak ve alacaklar da dahil olmak üzere tüm hak ve alacaklarının davacı şirkete ödenmesi, Davacı şirketin muhafaza altına alınmış ve alınacak emtia, taşıt, cihaz, leasing kapsamındaki makine ve diğer hak ve alacakların davacı şirkete iadesi, davacı şirketin takip borçlusu olduğu takiplerde kendisi aleyhine veya 3. şahıs konumunda oldukları takiplerde kendisine yönelik 89/1 haciz ihbarnameleri gönderilmesinin tedbiren önlenmesi, davacıların bankalar nezdindeki teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin tedbiren durdurulması, zımmında yargılama neticesine kadar tensiben ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve şirkete komiser tayinine, davacı şirketin konkordato talebinin kabulü ile İcra ve İflas Kanununun 287. maddesi gereğince 3 aylık geçici mühlet verilmesine ve gerekli görülmesi halinde işbu müddetin 2 ay daha uzatılmasına geçici iik. 285. maddesi çerçevesinde geçici mühlet neticesinde İcra ve İflas Kanununun 289. maddesi gereğince bir yıllık kesin mühlet kararı verilmesine ve gerekli görülmesi halinde bu mühlet kararının 6 ay daha uzatılmasına, kesin mühlet kararının ilanına yargılama neticesinde İİK’nın 305. ve diğer maddeleri gereğince konkordatonun tasdikine, tasdik kararının ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
… 6.Asliye Hukuk Mahkemesince ; “… Açılan davanın kabulü ile … Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün … nolu siciline kayıtlı (Mersis No: …) … Ticaret Ltd. Şti.’nin adi(imtiyazsız) ve rehinli alacaklılar yönünden 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 305. ve 306. maddeleri gereğince konkordato projesinin tasdikine; talep eden … Ticaret Ltd. Şti.’nin konkordato projesi kapsamındaki bakiye borçlarının 12 ay ödemesiz olmak üzere, İlk taksit ödemesinin 30/11/2021 tarihinden başlamak üzere, şirketin 15.000,00 TL’nin altındaki borçlarının (alacaklılar …Şti., …-…Ltd.Şti, … Aş., … Şti., … Tic. Ltd. Şti., … Ltd. Şti., … A.Ş., … A.Ş., …, … Ltd. Şti.,…) 4 eşit taksitte ödemelerinin yapılmasına; İlk taksit ödemesinin 30/11/2021 tarihinden başlamak üzere takip eden her ayın sonunda bir olmak üzere ödemelerin 4 ayda (30/11/2021 – 31/03/2022 tarihleri arasında) (her ayın son günü) alacaklıların alacakları oranında eşit taksitler halinde ödenmesine; şirketin 15.000,00 TL’nin üstündeki borçlarının ilk taksit ödemesinin 30/11/2021 tarihinden başlamak üzere ve akabinde takip eden her ayın sonunda olmak üzere 72 ayda (30/11/2021 – 30/11/2027 tarihleri arasında) (her ayın son günü) alacaklıların alacakları oranında eşit taksitler halinde ödenmesine; davacı … Ticaret Ltd. Şti.’nin hakkında verilen diğer tüm tedbirlerin karar ile birlikte kaldırılmasına; alacağı itiraza uğramış alacaklıların İİK’nın 308-(b) maddesi uyarınca tasdik kararının ilanından itibaren 1 ay içerisinde dava açabileceklerinin ihtarına; konkordato komiseri …’ın komiserlik görevine son verilmesine; İİK’nın 302. maddesi gereğince konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli olmak üzere kayyım olarak …’ın görevlendirilmesine; …’ın göreve başlamasından itibaren aylık 2.000,00 TL ücret takdirine; ücretin her ayın 15’inde talep eden şirket bünyesinden kayyım …’a ödenmesine; kayyım tarafından borçlunun işletmesinin durumu ve proje uyarınca borçlarını ödeme kabiliyetine yönelik göreve başlamasından sonra iki ayda bir rapor sunulmasına; İİK’nın 306-(3) maddesi gereğince konkordato tasdik kararının İİK’nın 288. maddesi uyarınca ilanına ve ilgili yerlere bildirilmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Dava; İİK’nın 285 vd. maddelerince açılan adi konkordatonun tasdiki istemine ilişkindir.
Davacı şirket tarafından davanın açılması üzerine ilk derece mahkemesinin 24/10/2018 tarihli tensip zaptı 1 nolu ara kararı ile 22/10/2018 tarihinden geçerli olmak üzere 3 ay süreyle geçici mühlet kararı verildiği, akabinde 31/01/2019 tarihli celsede 1 yıl süreyle kesin mühlete hükmedildiği, kesin mühlet süresinin 20/01/2020 tarihinden geçerli olmak üzere 6 ay uzatılmasına karar verildiği, daha sonra 7226 sayılı yasa uyarınca durma süresine isabet eden 2 ay 24 günlük sürenin 6 aylık süreye eklendiği ve duruşmanın 26/10/2020 tarihine ertelendiği, mahkemece 26/10/2020 tarihli celsede tasdik koşulları oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve davacının konkordato projesinin tasdikine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesince verilen karar ile ilgili istinaf kanun yoluna başvurulması sonrasında Sakarya BAM 7.HD 2021/7E. 2021/237K.sayılı ilamında açıkladığı gerekçe;
“Uyuşmazlık; konkordato talebinde bulunan davacı şirketin muamele merkezinin neresi olduğu; buradan varılacak sonuca göre, yetkili mahkemenin tespiti noktasında toplanmaktadır.
İİK’nın 285/3 fıkrası yollaması ile İİK’nın 154. maddesi uyarınca, iflasa tabi bir borçlu konkordato talebini muamele merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesine yöneltmelidir. Bu yetki kamu düzenine ilişkin olup kesindir.
İflası istenen kişinin ticaret siciline kayıtlı olduğu yer, muamele merkezi yönünden karine teşkil ederse de, ticaret sicilinde kayıtlı yerden başka bir yerin muamele merkezi olduğu kanıtlanırsa iflas davasının bu yer ticaret mahkemesinde açılması gerekir (Yargıtay HGK’nın 2012/19-643 Esas, 2013/256 Karar sayılı kararı). Aynı kural konkordato davaları için de geçerli bulunmaktadır.
Somut olayda; davacı şirketin önceden … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında ve “…” adresinde kayıtlı bulunduğu, adres ve ticaret sicil kaydı değişikliğinin 30/10/2018 tarihli ve 9691 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı ve ilan edildiği, dolayısıyla davanın açıldığı 22/10/2018 tarihi itibariyle davacı şirketin adres ve ticaret sicil kaydı değişikliğinin Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanmadığı ve davacı şirketin dava tarihi itibariyle halen … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı bulunduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki mahkemece, konkordato komiseri olarak atanan … tarafından düzenlenen 24/11/2018 tarihli ve 21/01/2019 tarihli komiser raporlarında; “şirketin adresini 20/10/2018 tarihinde … iline nakletmiş olmasına rağmen, mevcut faaliyetlerinin tamamının …’ dan yönetildiği, müşterilerinin hepsinin …’ da bulunduğunun” belirtildiği, bu saptamalara yargılama esnasında davacı tarafça da açıkça karşı çıkılmadığı nazara alındığında, şirketin muamele merkezinin … ili olduğundan söz edilemeyeceği de açıktır.
Bu nedenlerle; ticaret sicil adresinin muamele merkezi olduğu yönündeki karinenin aksinin ispatlanmış olduğu, dava tarihi itibariyle muamele merkezinin … ili olduğu anlaşılmakla, kesin yetki şartının gerçekleşmediği, bu nedenle davanın yetkisiz mahkemede açılması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114-(1)-ç ve 115-(2) maddeleri uyarınca kesin yetki yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde esasa girilerek hüküm tesisi isabetli olmamıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin (3) nolu alt bendinde, mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması halinde bölge adliye mahkemesi tarafından davanın esası incelenmeden dosyanın görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verileceği; aynı şekilde 362. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi ile de yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek için verilen kararlar ile merci tayinine ilişkin kararların temyiz edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Yine aynı Kanun’un 23. maddesinin 2. fıkrasında ise, bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca verilen yargı yeri belirlenmesi ile kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar, davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar, hükmüne yer verilmiştir. Zikredilen Kanun hükümleri amacına uygun olarak yorumlandığında, HMK’nın bölge adliye mahkemelerine ilk derece mahkemelerinin görev ve yetkisine ilişkin olarak kesin nitelikte karar verme yetkisi tanıdığı, buna göre anılan Kanun ile görev ve yetki hususunun en geç bölge adliye mahkemesi kararıyla çözümlenmesi sisteminin benimsendiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, HMK 355. madde kapsamında görev ve yetki hususunu inceleyen bölge adliye mahkemesi kararına karşı özellikle HMK’nın 362. maddesinin 1. maddesinin (c) bendi de gözetildiğinde temyiz yoluna başvurulmasının mümkün olmadığı sonucuna varılmalıdır
Öte yandan, 28/07/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 sayılı Kanun’la, ilk derece mahkemelerinin görev ve yetkiye ilişkin kararları ile ilgili olarak 6100 sayılı Kanun’un 362. maddesinin (c) bendi değiştirilmiş “yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemelerinin görev ve yetkisi hakkında verilen kararlar” şeklinde hükmün lafzı daha açık hale getirilmiş ve bu hususta oluşan tereddütler giderilmiştir. Yine 362. maddeye bir fıkra da eklenerek “353. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağı” hüküm altına alınmış, eklenen bu bent ile 353. madde hükmü arasında uyum sağlanmıştır (benzer nitelikte Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 09/11/2020 tarihli ve 2020/3190 esas – 2020/3798 karar sayılı ilamı). Bu nedenlerle; yukarıdaki yasal düzenlemeler nazara alındığında dairemizce verilecek karara karşı temyiz yolu açık olmadığından kesin olmak üzere hüküm tesis edilmiştir.
Bu nedenlerle; asli müdahillerin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle yetki yönünden kabulüne, diğer istinaf nedenlerinin verilen kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından incelenmesine yer olmadığına, yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından; dairemizce davanın esası hakkında HMK’nın 353-(1)-b)-2) madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir”.
Bu çerçevede istinaf incelemesi sonrasında davacı … Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün … nolu siciline kayıtlı (Mersis No: …) …Ticaret Ltd. Şti.’nin konkordato davasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114-(1)-ç) bendinde düzenlenen, yetkinin kesin olduğu hallerde mahkemenin yetkili bulunmasına dair dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115/2 fıkrası gereğince usulden REDDİNE, kararın kesinleşmesinden sonra ve talep halinde dosyanın yetkili … Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, davacı şirket yararına İİK’nın 287 vd. maddeler gereğince verilen tüm ihtiyati tedbir kararları ilk derece mahkemesi kararıyla kaldırıldığından ve ilan edildiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davacı şirket için görevlendirilen konkordato komiserlerinin ve kayyımın görevlerine hükümle birlikte son VERİLMESİNE, İİK’nın 288. maddesi gereğince talebin reddine ilişkin kararın ikinci fıkra uyarınca ilan edilmesine, ilgili yerlere bildirilmesine” karar verilmiştir.
Dava dosyasının usulüne uygun olarak mahkememize intikal etmesi sonrası yapılan incelemede;
Konkordato talebinin usulden ve kesin yetki nedeniyle ret edilmiş olması, akabinde … 6. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından konkordatoya ilişkin tüm sürelere ve atanan komiser görevine son verilmiş olması, bu konuya ilişkin gerekli tüm ilanların yapılmış olması söz konusu olsa dahi … 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin …E.sayılı dosyasında 31/01/2019 tarihi itibariyle başlayan bir yıllık kesin mühlete 26/10/2020 tarihi itibariyle son verilmiş olması dikkate alındığında kesin mühletin devam ettirilmesi yönünde talebi olup olmadığını, talebi var ise bu talebini açıklaması için davacı vekiline iki (2) hafta süre verilmesine; … 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin …E.sayılı dosyasına istinaden halihazırda … 6. Asliye Hukuk Mahkemesi veznesinde gözüken 2.201,90 TL ücretin derhal mahkememizin …E.sayılı dosyasına aktarılması için gerekli müzekkerenin mahkemeye yazılmasına; halihazırda davacının 2.201,90 TL avansının mahkememize gönderilecek olması ihtimali de gözetildiğinde; konkordato isteminde bulunanın İİK.285/son maddesi ve ilgili Yönetmelik uyarınca gider avansını yatırmak zorunda olduğu anlaşılmakla ve bu husus dava şartı olmakla;
a-Tebligat gideri;30×1=30×19=570,00 TL
b-Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanacak yedi adet ilan bedelinin asgari tutarı olan 700,00 TL,
c-Resmi ilan Fiyat tarifesinde belirlenen Basın-İlan Kurumu resmi ilan portalında yapılacak yedi adet ilan bedelinin asgari tutarı;7×700,00=4.900,00 TL
d-İlgili kurum ve kuruluşlara yapılacak bildirim için 50 adet iadeli taahhütlü posta ücreti;50×20=1.000,00 TL
e-Bir bilirkişi için Bilirkişi Ücret Tarifesinde belirlenen ücretin üç katı tutarı,485×3=1.455,00TL
f-Mahkemece belirlenecek ücreti sonradan tamamlanmak üzere konkordato komiseri olarak görevlendirilecek kişiler için hesaplanan beş aylık ücret tutarı 1.000,00x3x5=15.000,00 TL
g-Diğer iş ve işlemler için 400,00 TL,
h-Davacı şirket için 15.798,10 TL konkordato iflas avansının, (Mahkememizce alınması gereken 18.000,00 TL’den … 6. Asliye Hukuk Mahkemesinden gönderilecek olan – 2.201,90TL’nin mahsup edilmesiyle ‭15.798,1‬0 TL iflas avansı miktarı bulunmuştur.)
Bu kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık kesin süre içinde mahkememiz veznesine davacı vekilince yatırılmasına, yatırılmaması halinde HMK. 114. maddesi ve 115. maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın reddedileceği hususunun davacı vekiline ihtarına, ihtarın tensip tutanağının tebliği suretiyle yapılmış sayılmasına,
Yetkisizlik kararı ile gelen dava dosyası içeriği gözetilerek bu aşamada, İİK m.286 hükmünde belirtilen belgeler yönünden eksiklik bulunmadığı kabul edilmekle birlikte bu hususunun atanacak konkordato komiser heyetince ayrıca yeniden ele alınmasına,
Ara kararların tamamlanması durumunda kesin mühletin devamı hususunun ayrıca takdir olunmasına,
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen ara kararların tam ve eksiksiz icra edilmesi, sonrası atanacak her bir komiser için 5.000,00 TL’den üç komiser için aylık 15.000,00 TL ücret ve tarife gereği 15.000,00 *3 =45.000,00 TL’den 3 aylık toplam komiser ücretinden yukarıda belirtilen ara karar gereği komiser ücretinin mahsup edilmesi sonrası bakiye komiser ücretinin depo edilmesi, ayrıca verilecek iki haftalık kesin süre içinde depo edilmesi, yine komiser ücretlerinin belirlenmesi, kesin mühletin devamına dair karar oluşturulması, İİK m.287, 291,292, 297, 288, 288 hükümlerine istinaden gerekli tüm kararların alınması, ilan yapılması, bildirim yapılması hususlarının talep edilmesi üzerine celse ara kararı ile derhal takdir olanacağının bu aşamada davacı vekiline derhal bildirilmesine” dair gerekli karar alınmıştır.
Ne var ki davacı vekilleri 01/04/2021 tarihli dilekçeleriyle; “7 numaralı ara kararı ile; toplam 39.823,10-TL tutarında avansın vezneye depo edilmesi için 2 haftalık süre verildiğini, talep eden şirket hakkında Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2021/7 Esas, 2021/237 Karar sayılı kararı, beklenmediğinden ve müvekkil şirketin de konkordato talep eden konumunda olduğu düşünüldüğünde ve mevcut covid-19 kaynaklı pandemi koşulları gözetildiğinde, şirketin nakit akışında aksamalar olması nedeniyle; verilen iki haftalık süre içerisinde işbu ödemenin ikamesinin zor olacağını, takdir edilen avansın yatırılması için verilen sürenin bitiminden itibaren ek iki hafta süre verilmesini talep etmiştir.
Bunun üzerine mahkememizce oluşturulan 04/05/2021 tarihli ara kararda;
“Davacı vekilinin vekaletnamesinin yeterli olduğuna; davacı vekilinin gönderme dilekçesini süresi içinde sunmuş olduğuna; konkordato talebinin mahkememize intikal ediş şekli, halihazırda pandemi koşullarının devam etmesi, bu çerçevede mahkememizce avansa ilişkin oluşturulacak ara karara konu miktarların ve uygulanacak usulün daha önce davacı vekili tarafından bilinmemesi, esasen davacı vekilinin 01/04/2021 tarihli dilekçesi içeriği karşısında davacının dinlenilme hakkının kısıtlanmaması açısından dosyanın aşamaları da gözetilerek konkordato avans tarifesinde öngörülen giderlerle ilgili dosyanın özelliğine uygun şekilde davacıya makul süre verilmesine, buna yönelik davacı vekilinin ek iki hafta süre verilmesi talebinin kabulüne; bu suretle davacı vekilinin 24/03/2021 tarihli tensip tutanağının 7.numaralı ara kararında kalem kalem belirtilen miktarları, 24/03/2021 tarihli tensip tutanağının tebliğ olunduğu tarihten itibaren dört (4) haftalık kesin süre içinde mahkememiz veznesine davacı vekilinin depo etmesine; belirtilen kesin süre içinde adı geçen maddede belirtilen miktarların mahkememiz veznesine depo olunmadığı takdirde İİK m.285/f.4 hükmüne atfen HMK m.114 ve m.115 hükümleri uyarınca görülmekte olan konkordato davasının dava şartı yokluğundan ve usulden ret edileceği hususunun davacı vekiline bildirilmesine” dair karar oluşturulmuştur.
Hüküm tarihi itibariyle yukarıda belirtilen gider avansına ilişkin gerekli avansların yatırılmadığı anlaşılmakla beraber sürenin tamamlanıp tamamlanmadığı ve tamamlanmış ise uygulanması gereken yasal hükümlerin bu noktada irdelenmesi gerekmektedir.
Mahkememizce alınan kararlar çerçevesinde davacı vekiline konkordato avans tarifesi uyarınca depo etmesi gerekli olan avans tek tek ve kalem kalem olmak üzere 24/03/2021 tarihli ara karar ile açıklanmış, kesin sürenin sonuçları bildirilmiş, 24/03/2021 tarihli adı geçen ara karar gerek vekaletnamede gerekse mahkeme kararlarında adı geçen …’a tebliğ edilmiştir. Esasen davacı vekili …’a yapılan tebligata itiraz etmediği gibi sunulan vekaletnamede adı geçen avukatın ismi açıkça yazılıdır.
Belirtilen 24/03/2021 tarihli ara karar 26/03/2021 davacı vekiline tebliğ edilmiş, akabinde açıklanan nedenlerle davacı vekiline verilen iki haftalık kesin süre dört haftaya dahi çıkartılmış, bu yöne ilişkin 05/04/2021 tarihli ara karar ise 06/04/2021 tarihinde davacı vekiline tebliğ olunmuştur.
02/06/2018 tarihli ve 30439 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Konkordato Gider Avansı Tarifesine göre tarifede belirtilen gider avansını talep eden taraf konkordato talebinde bulunurken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Konkordato gider avansı, her türlü tebligat ve posta ücretleri, bilirkişi ve konkordato komiseri ücretleri, ilan ücreti, iflas gideri ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay’ a gidiş dönüş ücretlerini kapsar.
İİK’ nın 285/4 fıkrası; “Konkordato talebinde bulunan, Adalet Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan tarifede belirtilen konkordato gider avansını yatırmaya mecburdur. Bu durumda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114 üncü ve 115 inci maddeleri kıyasen uygulanır” hükmünü düzenlemektedir.
Adı geçen hükümler çerçevesinde belirtilen ara kararlar davacı vekiline tebliğ edilmiş, gerekli kesin süreler HMK’ya uygun olarak verilmiş, sonuçları hatırlatılmış, davacıya tanınan tüm imkana ve sürelere rağmen davacı vekili gider avansını depo etmemiştir.
Bilindiği üzere İİK’nın 285/f.4 hükmü gereğince konkordato gider avansı dava şartıdır. Bu nedenle davacı olan taraf bu avansı mahkemece verilen kesin süre içinde depo etmek zorundadır. Ne var ki davacı vekiline usulüne uygun olarak verilmiş olan kesin sürelere rağmen davacı vekilinin kesin sürelere içinde tek tek ve kalem kalem açıklanan avans miktarlarını depo etmediği, bu miktarları depo etmemesi durumunda davacının davasının HMK m.114 ve m.115 hükmü uyarınca dava şartı yoklunda davanın red olunacağına dair kararın davacı vekiline bildirildiği, buna rağmen davacı vekilinin eksikliği gidermediği anlaşılmıştır.
Bu nedenle 6100 sayılı HMK m.115 hükmü uyarınca davanın usulden ret olunması şartları oluşmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere:
1-… Ticaret Sicil müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … LİMİTED ŞİRKETİ’nin davasının dava şartı yokluğundan ve usulden reddine,
2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Bakiye avansın karar kesinleşince davacıya iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 03/06/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip