Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/199 E. 2022/506 K. 27.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/57 Esas
KARAR NO : 2022/489

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 19/01/2021
KARAR TARİHİ : 21/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka tarafından tahsis edilen kredi limiti çerçevesinde imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi’ne dayalı olarak dava dışı müflis … Şirketi’ne kullandırılan kredilerin geri ödenmemesi üzerine kefil müflis …Ticaret Anonim Şirketi’ne (zorunlu olmamakla birlikte) muaccel borçların ödenmesinin bir kere daha hatırlatılması adına hesap kat ihtarnamesi gönderildiğini, gönderilen bu ihtarnameye rağmen borçların ödenmemesi üzerine müvekkili banka alacağı dava dışı müflis …. Anonim Şirketi’nin ve müflis …Ticaret Anonim Şirketi’nin işlemlerini yürüten iflas müdürlüklerine yasal süresi içerisinde bildirildiğini, dava dışı diğer kefil …aleyhine de icra takibi başlatıldığını, iflas işlemleri … 1. İflas Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasından yürütülmekte olan Müflis Şirket’in Müvekkil Banka’ya iflas tarihi itibariyle 235.304,54.-TL borcunun bulunduğunu, iflasın açılması ile birlikte söz konusu alacak müvekkil banka tarafından iflas masasına yasal süresi içerisinde bildirildiğini, müvekkili bankanın alacağının kabulü ile masanın bu alacağı ödemeye mahkum edilmesini, sıra cetvelinin buna göre düzenlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı tarafa dava dilekçesi ve ekleri usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı herhangi bir cevap dilekçesi sunmamıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, iflas tasfiyesinde düzenlenen sıra cetveline itiraz yoluyla alacağın iflas masasına kayıt kabulü talebine ilişkindir. Davanın hukuki dayanağı 2004 sayılı İİK’nun ”Sıra Cetveline İtiraz ve Neticeleri” başlıklı 235. maddesidir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. m).Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar.
…Ticaret Sicil Memurluğu’nun … ticaret sicil numarası kayıtlı ve sicil adresi “…” olan Müflis …TİCARET A.Ş (… Vergi Dairesi; Vergi No:…)’nin … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas dosyası üzerinden 25/02/2020 günü 16:58 saati itibariyle iflasın açılmasına karar verilmiştir.
Somut davada, … 1. İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyasında davacı bankanın alacak talebi ile birlikte masraf yatırıldığı, red kararının 13/01/2021 tarihinde tebliğ edildiği bildirilmiştir. Davanın, 19/01/2021 tarihinde yani yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığının anlaşılması üzerine işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesine kefaletten kaynaklanan alacağın iflas masasına kaydı talebinden ibarettir.
Davacı banka ile dava dışı …. A.Ş. Arasında imzalanan genel kredi sözleşmeleri bulunduğu, Müflis şirketin … firmasının borçlarına kefil olması sebebiyle davalı konumunda olduğu anlaşılmıştır. Taraflarca imzalanan sözleşmenin 27.Maddesi gereği kefilde ,müşterinin Bankadan kullanmış olduğu/kullanacağı (doğmuş ve doğacak borçlardan) sözleşmenin “Kefalet Miktarı” bölümünde yazılı miktarı kadar sorumlu olduğunu kabul etmiştir. İş bu tutar 2.500.000 TL olup dava bakiyesi bu tutarın içinde kalmaktadır.
Kefalet sözleşmesi alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. Kefalet sözleşmesi kişisel bir teminat sözleşmesidir.Kefiller kendi temerrüdünün sonuçlarından ve kefalet limiti kapsamında asıl borçlunun borcu kadar sorumludur. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2018/1320 Esas, 2020/402 Karar sayılı ilamı)
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 583. maddesinde ”Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz ” düzenlemesi bulunmakta olup, anılan yasa az önce yukarıda belirtildiği üzere kefaletin geçerli olması için kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla ve bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu öngörmüştür. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesinin 2018/891 Esas, 2020/782 Karar sayılı ilamı) Davaya konu GKS incelendiğinde tüm bu şartların yerine getirildiği ve kefilin 2.500.000 TL kefalet limitine kadar sorumlu olduğu tespit edilmiştir.
Bilindiği üzere, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakların hesabın kat edildiği tarih itibariyle muaccel hale gelecekleri, muacceliyet için kat ihtarının tebliğine dahi gerek olmadığı, kat ihtarının tebliğinin ancak muhatap borçlu ya da kefiller için takip öncesi temerrüt durumunu etkilediği, öte yandan genel kredi sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kefil olan kişilerin asıl borçlu gibi kredi borcundan kefalet tutarları / kefalet limitleri kadar kendi temerrütlerinden hukuken sorumlu bulundukları, bu bağlamda asıl borçlunun genel kredi sözleşmesindeki kredi borçlarını geri ödeyememesi halinde alacaklının pekala müteselsil kefilleri takip ve dava edebileceği konusunda duraksama yoktur. Somut davada, kefil müflis şirketin temerrüdünün, cari hesabın kesilmesi ve kat edilecek ihtarnamenin kefile tebliği ile gerçekleşmiştir. Müflis … Tic. A.Ş.’nin … adresine 13.03.2020 tarihinde işyeri daimi yetkilisi, muhatap işyeri dışında iş takibinde olduğundan aynı çalışanına teslim edildiği görülmüştür.
Dosya Bilirkişisi …’a tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 21.04.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “Yapılan incelemelerimizde davalı Müflis … firmasının, dava dışı … firmasının borçlarına kefil olduğu ve davacı alacaklı banka ile 2.500.000 TL tutarına kadar kefalet imzası verdiği tespit edilmiştir. Dava dışı … ‘nın borçlarının ödenmemesi, çeklerinin yazılması ve teminat mektubunun tazmin olma ve davalı … firmasının da 25.2.2020 tarihinde iflas etmesi üzerine, bankanın İflas masasına sıra kaydı yaptırmak istediği ve bu sebeple borcun tespitinin yapılması gerektiği görülmüştür.
Her ne kadar firmaya banka tarafından hesap kat ihtarnamesi gönderilmiş olsa da iflas tarihinin hesap kat tarihinden önce olması sebebiyle hesaplamalarda bu tarih baz alınmıştır. (İİK 196.maddesi gereği iflas tarihinden sonra borçlara faiz işletilemeyeceğinden) Bankanın taraflarca imzalnana GKS’nin 6.maddesi gereği geciken taksit ödemeleri için gecikme kar payı oranları ile hesaplamalarımız yapılmıştır. Bu çerçevede hesaplama tutarının banka talebinin üzerinde olduğu görüldüğünden talebe bağlılık ilkesi gereği 235.304,54 TL’lık alacak tarafımızca da teyit edilmiştir.” şeklinde tespit edilmiştir.
Türk Ticaret Kanunu ve 3095 Sayılı Kanun’da ticari işlerde akdi faizi sınırlayacak bir hüküm bulunmamaktadır. 6102 Sayılı TTK’nın 8. ve 9. maddelerinin gerekçesinde; ticarî işlerde faiz oranının serbestçe tayin olunacağı hususunun TTK’nda temel bir ilke olarak yer alması gerektiği, ticarî işlerde temel bir kanun olarak TTK’nun konunun düzenlenmesi gereken yer olduğu, ayrıca bir kanunun sadece kendi kapsamındaki konuları düzenlemesi, bunlara ilişkin hüküm koyması gerektiği, bu sebeple hükmün mülga 6762 sayılı TTK’da olduğu gibi ticarî işlere özgülendiği, 6762 sayılı TTK’da kullanılan “tayin olunabilir” ibaresinin ilke ile bağdaşmayan gereksiz bir esnekliğe yer verdiği, ilkenin tam olarak öngörülebilmesi için kesin bir ifade kullanılması gerektiği, bu sebeple ibarenin “belirlenir” şeklinde düzeltildiği vurgulanmıştır. Dava dışı … A.Ş.’nin tüzel kişi tacir konumu da dikkate alınarak genel kredi sözleşmesindeki kar payı oranlarına itibar edilmesi gerekmiştir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 8/1. maddesinde ticari işlerde faiz oranının serbestçe belirleneceği hükmüne aynı maddenin 3. fıkrasında tüketicinin korunmasına ilişkin hükümlerin saklı tutulacağına ilişkin bir istisna getirilmiş ise de başkaca bir istisna bulunmamaktadır. Aynı Kanunun 9. maddesinde, ticari işlerde kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Anılan hükümde sözü edilen ilgili mevzuatın 3095 Sayılı Kanun hükümleri olduğunun, akdi faiz oranı yönünden bir sınırlama getirmediğinin ve 6102 sayılı TTK’nın 8. ve 9. maddelerinin ticari işler bakımından özel hüküm niteliğinde olup ticari işlerde bu hükümlerin uygulanması gerekir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesinin 2020/311 Esas, 2021/869 Karar sayılı ilamı)
İflas anına kadar doğmuş alacaklar yine bu tarihe kadar işlemiş faizi ile birlikte masaya kaydedilir. İflasın açılmasından sonra da faiz işlemeye devam eder ancak tahakkuk edecek faiz ödemeleri 195.maddeye göre hesaplanan anaparalar ödendikten sonra bakiyesi üzerinden yapılabilir (İİK 195 ve 196.maddeleri).
Bilirkişi tarafından İİK m.195 hükmü de ayrıca gözetilerek; banka defter ve kayıtlarının da delil niteliğinde olması sebebiyle temin edilen hesap ekstreleri üzerinden yapılan incelemelerde, usulüne uygun taraflar arasındaki kefalet sözleşmesi ve teminat altına alınan genel kredi sözleşmesi faiz hükümleri de nazara alınarak yapılan hesaplamaya göre davacının 235.304,54-TL alacağının Müflis … Şirketi’nin … 1. İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyasında iflas masasında düzenlenen sıra cetvelinde kayıt ve kabulüne, dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın kabulü ile,
-Davacının 235.304,54-TL alacağının Müflis … Şirketi’nin … 1. İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyasında iflas masasında düzenlenen sıra cetvelinde kayıt ve kabulüne,
2-Kayıt kabul davaları maktu karar ve ilam harcına tabi olduğundan alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30-TL’ nin mahsubu ile bakiye 21,40- TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan bakiye 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 118,60 TL harca ilişkin yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan posta ve tebligat masrafı 65,00 TL, bilirkişi ücreti 900,00 TL olmak üzere toplam 965,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yatırılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 10 GÜN içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/06/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır