Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/177 E. 2022/569 K. 13.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/574 Esas
KARAR NO : 2022/571

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/10/2020
KARAR TARİHİ : 15/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22.09.2012 tarihinde plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün sevk ve idaresindeki araç ile … ili … İlçesi … Mahallesi … Sokakta seyir halindeyken …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete çarpması neticesinde müvekkili yönünden yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde aşırı hızlı dikkatsiz, tedbirsiz hareket etmesi sonucunda plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olup; müvekkilinin olaydan da anlaşılacağı üzere bu kazadan dolayı hiçbir kusurunun bulunmadığını, müvekkilin bu kaza neticesinde vücudunun çeşitli bölgelerinden yaralanmış, ağır travma geçirmiş, uzunca sure hastanede hayati tehlike altında tedavi görerek ameliyat olduğunu ve müvekkilinin vücudunda kemik kırıkları, çökmeleri ile organ/doku kaybı ve iş gücü kaybı meydana geliğini , müvekkilin maluliyetinin mevcut olup kaza nedeni ile işgücü kaybı, hareket yeteneğinde kısıtlılığa ve özürlülüğüne neden olduğunu , kaza sonrası … Hesabı’na karşı 09.09.2020 tarihinde başvuru yapıldığını, başvuru tarihinden itibaren 15 gün içerisinde davalı tarafça cevap verilmediğini, 25.08.2020 tarihinde arabuluculuğa başvuru yapılarak 09.10.2020 tarihinde arabuluculuk görüşmeleri sonucu 09.10.2020 tarihinde arabuluculuk anlaşmama ile sonuçlandığını, 6047 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/1 maddesinde ”Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” kanun hükmüne göre, maluliyet raporunun alındığı 21.08.2020 tarihinde gerçek zarar öğrenilmiş ve bu tarihten itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi işleyeceğini, davaya konu olayda, kaza 08.11.2004 tarihinde meydana gelmiş olup, davacı yaralanmıştır, buna göre davaya konu eylem kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 Sayılı TCK’nın 459/2. maddesi kapsamında kalmakta olup, eylem için (TCK 459/22) kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 Sayılı TCK’nın 102/4. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi 5 yıl ise de yukarıda açıklanan yasa hükmü uyarınca davacının maluliyeti/yaralanması ile ilgili olarak “gelişen bir durumun” olup olmadığı hususu KTK’nın 109/1 maddesindeki 10 yıllık (tavan) zamanaşımı süresinin uygulanabilirliği açısından önem arz ettiğini, davacının daimi maluliyete uğraması ile sonuçlanan olayın 27.11.2011 tarihinde gerçekleştiği; belli bir süre tıbbi tedavisinin devam ettiği; AYİM’de açılan tazminat davasında daimi maluliyet tespiti için alınan 29.12.2011 tarihli adli tıp raporunda, kalıcı maluliyet tespitinin olay tarihinden 18 ay sonra (27.05.2013 ve sonrasında) yapılabileceğinin belirlendiği; alınan bu tıbbi rapor gereği davacının maluliyetine ilişkin tespitin 10.07.2013 tarihli adli tıp uzmanı raporuyla saptanabildiği dosya kapsamından anlaşılacağını belirterek müvekkilinin trafik kazasında yaralanmasından kaynaklı cismani zarar nedeni işle şimdilik 10 TL maddi tazminatın (5 TL sürekli iş göremezlik+5 TL geçici iş göremezlik) ve ilerde belirlenecek tazminat miktarlarının olay tarihinden (22.09.2012) itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; karşı tarafın başvuru şartının gerçekleşmediğini, davacının belirlenen hakem hastaneye başvurmadan tahkim yoluna gittiğini, hakem hastaneye başvurulması gerektiğinin müvekkili kurum tarafından başvurucu vekiline bildirilmiş olup, başvurulmadığı takdirde başvuru şartının yerine getirilmemiş olacağı 11.09.2020 tarih 26858 sayılı yazısı ile vekile 11.09.2020 tarih 26863 sayılı ile bildirilmiş Yönetmeliğin 9’uncu maddesine aykırı olarak tanzim edilen maluliyet raporunun işbu başvuruya konu edildiğini, öte yandan başvuruya konu kazanın …’da gerçekleşmiş ve kaza sonrası tüm tıbbi belge ve evraklar …’da tedavi olduğu hastanede bulunmakta olup, hal böyleyken …’nden rapor tanzim edilmesinin anlaşılabilir bir durum olmadığını, iş bu nedenle de başvurucu tarafından sunulan raporda belirtilen maluliyet raporuna itibar ederek kurum tarafından ödeme yapılmasının mümkün olmadığını, müvekkili kuruma usul ve mevzuata uygun yazılı başvuru yapılmadığını, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkil kuruma ibraz edilen …’nden alınan 21.08.2020 tarihli Adli kurul raporunda maluliyetinin 43.2 olduğu belirtilmiş, ancak söz konusu Adli kurul raporu düzenlenme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre uygun düzenlenmesi gerekirken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlenmiştir, bu sebeple Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre uygun bir şekilde tanzim edilmeyen raporun kabulünün mümkün olmadığını, belirterek davacı vekilinin davalı kuruma yapmış olduğu huzurdaki haksız, usul ve yasaya aykırı başvurunun usulden reddine, aksi takdirde haksız ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacak nitelikteki talebinin esastan reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dosyanın 24/05/2022 tarihinde yapılan duruşmasına katılan taraf olmamış, herhangi bir mazeret bildirimine de rastlanmamış olup, davacı asile duruşma gününün usule uygun tebliğ edildiği, duruşma gününden haberdar olduğu tespit edilmiş, davayı takip eden taraf bulunmadığından HMK md.150 uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK 150. maddesi “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş taraflar gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar süresinin dolduğu gün itibariyle açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.” hükümlerini ihtiva etmektedir.
Dosya kapsamından davacı veya davalı vekili tarafından dosyanın işlemden kaldırıldığı 24/05/2022 tarihli duruşmadan itibaren üç aylık yasal süre içerisinde dosyanın işleme konulmasının talep edilmediği anlaşılmakla, HMK 150. maddesi gereği davanın açılmamış sayılmasına ve yargılama giderlerinin HMK md 331/3 gereği davacı tarafa yüklenmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacı tarafından davanın takip edilmemesi, işlemden kaldırma kararı sonrası yasal süre içinde işleme konmasının istenmemesi nedeniyle, 6100 sayılı HMK.nın 150. maddesi gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 80,70-TL olup, peşin alınan 54,40-TL harçtan mahsubu ile eksik 26,30-TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükteki AAÜT m.7/1 ve 13/2 hükümleri uyarınca hesap ve takdir olunan 10,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 15/09/2022

Katip

Hakim