Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/165 E. 2021/904 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/165 Esas
KARAR NO : 2021/904

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/04/2016
KARAR TARİHİ : 22/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili … Ltd Şti, Abone No:… iş yerinde elektrik abonelik sözleşmeleri gereğince … Müessesi, … A.ş ve …A.Ş tarafından sağlanan elektrik tedarik hizmetinden işyeri olarak uzun yıllardır yararlanmakta olduğunu, davalı … Şirketleri Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin istakrar kazanmış kararlarına rağmen Kayıp-Kaçak, Sayaç Okuma (PSH), iletim sistemi kullanım, Dağıtım, Perakende Satış Hizmet, TRT payı bedellerini faturalara yansıttığını ve yansıtmaya da devam ettiğini, müvekkili tarafından faturaya yansıtılan bu bedelin davalıya ödendiğini, dava konusu olan bedellerin 2011 yılına kadar ki dönemde Kayıp-Kaçak Bedeli adı altında alınan bedeller, Aktif Tüketim Bedeli içinde almakta iken, 2011 yılından sonra Elektrik faturalarına, bir süre kayıp veya kayıp-kaçak bedeli olarak yansıtıldığını, taraflar arasında yapılan sözleşmede iletim ve dağıtım sistemi kullanım ile yasal olarak alınması gereken diğer bedellerin yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre faturalara yansıtılıp müşterilerden tahsil edilebileceğine ilişkin hükmün bulunmakta ise de; bu maddenin aboneleri ve müvekkilini bağlayıcılığının olmadığını, davalı …, hizmetinin tekel olarak yürütmekte olduğunu, müvekkilinin tekel olarak zorunlu yürütülen bir hizmette başka bir şirketten elektrik alma şansı olmadığını, kurumların vermedikleri bir hizmetin bedelini ve vergisini de tahsil edemeyeceklerini, tacir ve tüketicilerin faturalardan bu durumu tespit etmeleri beklenemeyeceğini, yine tekel olan kurumların hakim konumlarını kötüye kullanmalarının, hakkı kötüye kullanılmasının ve kanunun dolanması olduğunu, bunun da hukuka açık aykırı ve hukuk tarafından himaye göremeyeceğini, davalı şirketin hukuka aykırı olarak tahsil etmiş olduğu kayıp-kaçak, sayaç okuma (PSH), iletim sistemi kullanım, dağıtım, perakende satış hizmet, TRT payı bedellerinin müvekkiline faiziyle geri ödenmesine karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın kabulü ile, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, müvekkilinin 7560 tesisat nolu aboneliği için, dava tarihinden geriye doğru 10 yıllık olmak üzere, tüm davalılar için ayrı ayrı ve davalıların sözleşme ve tahsilat dönemleri itibariyle sorumlulukları oranında, sözleşmeden kaynaklanan faturalarla tahsil edilmiş olan tüm hukuka aykırı bedellerin tespiti ile; 1-Kayıp-kaçak bedeli:200,00 TL 2-Sayaç okuma (PSH):200,00 TL 3-İletim Sistem Kullanım:200,00 TL 4-Dağıtım Bedeli:200,00 TL 5-Perakande Satış Hizmet Bedeli: 200,00 TL 6-TRT payı:200 TL olmak üzere şimdilik 1.200,00 TL’sinin Temerrüt tarihlerinden işleyecek Ticari-Reskont faizeleriyle beraber fakat, davalıların sözleşme ve tahsilat dönemleri itibariyle sorumlulukları oranında davalılardan tahsili ile müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini mahkememizden talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davada görevli mahkemenin, gerek tarafların tacir olması, gerekse uyuşmazlığın davacının ticari işletmesiyle ilgili olması nedeniyle ticaret mahkemesi olduğunu, müvekkili ile davacı arasında münakit yetki sözleşmesi uyarınca uyuşmazlıkların çözümünde yetkili mahkemelerin İstanbul Mahkemeleri olduğunu ve davalılar arasında dava arkadaşlığı bulunmadığından davanın müvekkili yönünden tefrikiyle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesi gerektiğini, aksinin kabulü halinde HMK’nın 17. Maddesini anlamsız kılacağını ve nihayetinde olası temyiz incelemesinde esasa girilmeksizin yetki nedeniyle bozma kararı verileceğinden yargılamanın oldukça uzayacağını, mahkemenin yetkisiz olması nedeniyle dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu bedellerin, belirlenebilir nitelikte olduğunu bu bedellerin, belirsiz alacak davası yoluyla talep edilmesinin usule aykırı olduğunu, esasa ilişkin elektrik faturalarında yer alacak tüm gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisi EPDK’de olduğunu, EPDK’nin kararlarının düzenleyici işlemler olduğundan hem elektrik tedarikçilerini hem de abonelerini bağladığını, kayıp-kaçak bedeli dışında dava konusu edilen diğer bedellerin de yasal mevzuat uyarınca zorunlu olarak tahsil edilmekte olduğunu, EPDK kararlarının yanı sıra; dava konusu bedellerin davacıdan tahsil edileceği, müvekkil şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşmede de kabul edildiğini ve imza altına alınmış olduğunu bu sözleşmenin (ikili anlaşma) özel hukuk sözleşmesi olduğunu, dolayısı ile davacının elektriği nereden tedarik edeceğini seçme hakkı bulunmayan – serbest olmayan – tüketici gibi değerlendirilmesi mümkün olmadığını, sözleşme serbestisi kapsamında kabul ettiği bu yükümlülükle bağlı olduğu kabul edilmesi gerektiğini, davacının dava konusu faturalara Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2 maddesinde belirlenen süre içerisinde itiraz etmediğinden fatura içeriğini kabul etmiş sayılması gerektiğini, davacı tarafın dayanak gösterdiği Yargıtay Kararlarının bağlayıcılığının bulunmamakla birlikte, yargıtay kararlarının uyuşmazlığa kesinlik getirmediği önceki içtihatlarla sabit olduğunu, davacının alacak iddiasının kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkil şirket, temerrüte düşürülmemiş olduğunu ve davacının işlemiş faiz talep edemeyeceğini belirterek görevsizlik kararı verilerek davanın görev yönünden reddine, davanın yetki yönünden reddi ile dosyanın İstanbul Mahkemelerine gönderilmesine, dava konusu bedellerin belirlenebilir nitelikte olduğunu bu bedellerin belirsiz alacak davasıyla talep edilmesinin mümkün olmadığından dolayı davanın usulden reddinin gerektiğini, mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda süre verilerek harcın tamamlatılmasına, harç tamamlanmadığı taktirde açılmamış sayılmasına karar verilmesi, usul itirazlarının yerinde görülmediği taktirde davacının dava konusu faturalara itiraz etmediğinden faturaları kabul etmiş sayılacağından ve müvekkil şirketin temerrüte düşürülmediği için işlemiş faiz talep etmesi mümkün olmadığından davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini mahkememizden talep etmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/05/2019 tarih …Esas, … Karar sayılı ilamında davalılardan … yönünden yetkisizlik kararı ile dosya mahkemezin yukarıda belirtilen sırasına kaydedilmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
6100 sayılı HMK 150. maddesi “usulüne uygun şekilde davet edilmiş taraflar gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak 3 ay içinde yenilenmeyen davalar süresinin dolduğu gün itibariyle açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.” hükümlerini ihtiva etmektedir.
İş bu dava dosyasının 14/09/2021 tarihli oturumunda tarafları tarafından takip edilmemesi nedeniyle dosyanın HMK.150. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verildiği, HMK 150. maddesi uyarınca 14/09/2021 tarihinden itibaren yasal üç aylık yenileme süresinin 14/12/2021 tarihi itibariyle sona erdiği ve bu yasal süresi içinde dosyanın taraflarca yenilenmediği, açıklanan nedenler karşısında HMK 150. maddesi hükmü uyarınca davanın yasal yenileme süresinin dolduğu 14/12/2021 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın HMK.m.150/5 hükmü uyarınca AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 29,20 TL harçtan mahsubu ile, bakiye 30,10 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığı anlaşıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1,2 maddeleri uyarınca takdir edilen 1.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Fazla yatan avans var ise Adalet Bakanlığı HMK gider avansı tarifesinin 5. maddesine göre karar kesinleştikten sonra talep halinde elektronik ortamda hesap numarası var ise bu numara üzerinden yok ise PTT aracılığı ile adreste ödemeli gönderilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, HMK 341/2 maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
22/12/2021

Katip …

Hakim …