Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/164
KARAR NO : 2021/603
DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 01/03/2021
KARAR TARİHİ : 23/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan sıra cetveline itiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın … Şubesi ile davalı müflis kredi lehtarı… Tic. A.Ş.arasında Genel Kredi sözleşmeleri imzalandığını, anılan sözleşmeye istinaden çek taahhüt bedeli tazmin kredisi, taksitli kredi ile çek karnesi verilmek suretiyle çek taahhüt bedeli kredileri kullandırılmış olduğunu, kredinin sözleşme hükümlerine aykırı kullanılması sonucu … 3.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide edilerek nakdi alacağın muaccel hale getirildiğini, davalı şirketin … 1.ATM … E. sayılı dosyası ile geçici mühlet kararı verildiğini, bu meyanda borcun ödenmemesi üzerine kefil aleyhinde … 12.İcra Md. … E. sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi açıldığını, anılan mahkemece 10.01.2020 tarihinde verilen iflas kararına atfen … 3. İcra ve İflas Md. alacak kaydı talebinde bulunulduğunu, İcra ve iflas Müdürlüğünün … iflas sayılı dosyasından müvekkilinin 792.334,68 TL alacağından sadece 42.000,61 TL kabul edildiğini bunun dışında kalan 750.334,07 TL reddine karar verildiğini, müvekkilin iflas tarihi itibariyle alacağı 674,899,77 TL olup kabul edilen 42.000,61 TL düşüldükten sonra müvekkilinin 632.899,16 TL alacağının iflas masasına kaydedilmesini talep etmiştir.
Davalı tarihli cevap dilekçesinde özetle, iflas İdaresinin iflas masasının hak ve menfaatlerini korumakla yükümlü olduğunu, davacının talep ettiği 792.334,68 TL’lik alacağının 42.000,61 TL’lik kısmının kabul edildiğini, bunun dışında kalan 750,334,07 TL reddedildiğini, davacı reddedilen alacağını kanıtlamakla yükümlü olduğunu, davacı iflas masasına kaydına ilişkin talepte bulunduğunu, bu talebin tahsil anlamına gelmediğini, bu davalarda vekalet ücreti ve harçların maktu olarak belirtildiğini, nispi harç ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini belirtilerek davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık taraflar arasında varlığı inkar olunmayan sözleşme çerçevesinde davacı tarafından davalıya kredi tahsis edilip edilmediği, davalı şirketin kredi kullanıp kullanmadığı, fiilen kullanılan kredi var ise dayanak sözleşme hükümleri de dikkate alındığında iflas tarihi itibariyle davacının iddia ettiği gibi davacının iflas müdürlüğü tarafından reddedilen alacak tutarı kadar alacağının olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın kayıt kabul davası olarak açıldığı, taraflar arasında kredi sözleşmesi bulunduğu, davacının banka, davalının kredi borçlusu konumunda olduğu, kayıt kabule konu miktarın ise 632.899,16 TL olduğu tartışmasızdır.
Taraflar arasındaki dava İİK. 235 ve devamından kaynaklanan, uygulamada kayıt kabul davası olarak nitelendirilen ve kanunda ise sıra cetveline itiraz olarak belirtilen, tahsili amaçlamayan, sadece iflas masasına kayıt yapılmasını amaçlayan bir davadır.
İİK m.235/f.1 hükmüne göre “Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içerisinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar”.
Kayıt kabul aşamasında, iflas dairesince davacının talep ettiği miktar oranında alacaklı olduğunu ortaya koyan yeterli belge olmadığından alacağın kısmen reddedildiği açıktır.
Kayıt kabul davası bilindiği üzere alacağı kısmen veya tamamen red edilen alacaklı tarafından iflas idaresine karşı açılır. Davada husumet iflas masasına yöneltilmelidir. İflas masasının temsilcisi adi tasfiyede somut davadaki gibi iflas idaresi, basit tasfiyede ise iflas dairesidir. İspat yükü kural olarak masaya yazdırılması gereken alacağı olduğunu iddia eden davacı alacaklı üzerindedir. Davacı alacağını genel hükümlere göre ispat etmek yükümlülüğü altındadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın araştırılması amacıyla mahkememiz tarafından atanan bankacı bilirkişi sunmuş olduğu 04/07/2021 tarihli raporunda, davacı bankanın davalı kredi borçlusu müflis şirket ile genel kredi sözleşmesi imzaladığını, sözleşme kapsamında öngörülen süre içerisinde kredinin ödenmediğini, davalı şirkete kredili mevduat hesabı kredisi kullandığını, cari hesabın kat olunduktan sonra gerekli ihtarın müflis şirkete gönderildiğini, ihtarnamenin 10/10/2018 tarihi itibariyle tebliğ olunduğunu, verilen yedi günlük sürenin dolduğu tarih karşısında 18/10/2018 tarihi itibariyle temerrüt koşullarının oluştuğunu, dava konusu krediye fiilen uygulanan akdi faiz oranının hesap ekstresine ve müşteri talimatına göre %21 olup sözleşmenin 2.7.1 madde hükmüne göre ise iki katı mertebesinde artış yapıldığında ise temerrüt faizinin %42 olduğunu, akdi faizin ise zaten %21 olduğunu, buna göre kat tarihi itibariyle asıl alacak tutarının 424.986,06 TL olduğunu, kat tarihi, temerrüt tarihi, akdi faiz oranı, gider vergisi kalemleri tek tek dikkate alındığında 18/10/2018 olan temerrüt tarihi itibariyle asıl alacak tutarının 428.370,01 TL olarak tespit olunduğunu, iflas tarihi itibariyle gerekli faiz hesaplamalarının yapıldığını, buna göre faiz dönemi, ana para ve faiz oranları ile işlemiş faizin %5 gider vergisi olarak BSMV miktarları ilave olunduğunda iflas tarihi itibariyle davacının alacaklı olduğu miktarın 664.508,97 TL olarak hesaplandığını, bu noktada zaten iflas idaresinin kayıt kabul davası açılması öncesi 16 kayıt numaralı kararı ile alacağın 42.000,61 TL kısmını kabul etmesi karşısında bu miktarın mahsubu sonucunda davacının 622.508,36 TL nakdi alacağının kaydı gereken miktar olarak hesaplandığını açıklamıştır.
Bu noktada belirtmek gerekir ki gerek dava dilekçesinin içeriği ve gerekse sonraki açıklamalar dikkate alındığında davacı iflas müdürlüğünün 16 kayıt numarası ile yapılan başvuru sonucunda 16/02/2021 tarihi itibariyle alacaklıya tebliğ edilen kararında masanın 42.000,61 TL’lik kısmını kabul ettiğini açıklamış, bu çerçevede davacı alacaklıya tebligat yapılmış, davacı alacaklı ise yasal süre içinde bu davasını mahkememizde açmıştır. Bu suretle kayıt kabul davası artık oluşturulan bu karar çerçevesinde görülecektir. Bir başka deyişle iflas idaresi bu davanın açılmasına esas teşkil eden miktarlar ile bağlı olup aksine itibar edilmeyi gerektiren hukuki bir durum ise mevcut değildir. Kaldı ki davacının aksi yönde karar alıp tebliğ edip hukuki süreci başlatması halinde davacı yönünden ayrıca ve yeniden başlayacak hak düşürücü süre içinde dava açma imkânı doğacaktır. Bu nedenle genel dava teorisine uygun olarak dava tarihindeki koşullara göre uyuşmazlığın çözümü esastır.
Bankacı bilirkişi yapmış olduğu hesaplamada, KMH kredili mevduat hesabı yönünden sözleşme hükümleri doğrultusunda gerekli hesaplamayı yapmıştır. Esasen bu hesaplama somut olayda kredili mevduat hesabı kredisi kullandırılması nedeniyle sözleşme hükmüne uygundur. Zira 20791 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 91/1 nolu TCMB tebliği 2. ve 4.maddeleri bankaların mevduat ve kredilere uygulayacakları azami faiz oranlarını ise tespit etmeleri, ilan etmeleri, Merkez Bankasına bildirmeleri esasını getirmiş, belirli istisnalar haricinde ise kredi işlemlerinde alınacak faiz oranlarını vade ve türlerine göre bankalar tespit edilmektedir. Bu yön itibariyle somut olayda herhangi bir istisna bulunmadığından sözleşme hükmünün dikkate alınarak hesaplamanın yapılması mevcut bankacılık uygulamalarına dahi uygundur.
Bu arada belirtmek gerekir ki bilirkişi yapmış olduğu incelemede, taleple bağlı kalarak ana para alacağını, cari hesabın kesildiği tarihi, temerrüt tarihini, akdi faiz oranlarını tek tek belirtmek suretiyle gerekli hesaplamaları yapmış; akabinde davanın kayıt kabul davası olması nedeniyle ve iflas tarihi olan 12/09/2018 tarihi itibariyle asıl alacak ve temerrüt faiz miktarlarını saptamış, bu suretle talep olunacak miktarı belirlemiştir. Buna göre kredili mevduat hesabı yönünden de temerrüt tarihi itibariyle asıl alacak ve buna göre temerrüt faiz oranı dikkate alındığında iflas tarihi itibariyle kaydı gereken nakdi alacak miktarları gerekçeli ve denetime elverişli şekilde saptanmıştır.
Bu şekilde davacının haklılık durumunun iflas tarihi itibariyle araştırılması İİK m.195 hükmü gereğidir. Haklılık durumunun araştırılacağı tarih itibariyle, davacı lehine yapılmış ödeme var ise bu ödemenin mutlak suretle ve TBK m.100 hükmü uyarınca mahsubunun yapılması mümkün ve gerekli ise de bu noktada idarenin kabul etmiş olduğu miktar dışında hesaplanan rakamdan mahsubu gereken başkaca bir miktar bulunmamaktadır.
Hükme esas alınan ve konusunda ehil bankacı bilirkişi tarafından hazırlanan 04/07/2021 tarihli bilirkişi raporu, taraflar arasında varlığı tartışmasız olan sözleşme hükümlerine ve konuyla ilgili Yargıtay 19. HD’nin uygulamasına uygun, gerekçeli ve hükme elverişli niteliktedir. Esasen davalı tarafın hükme esas alınan rapora itibar edilmesine engel gerekçeli bir itirazı ise zaten mevcut değildir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının kısmen kabulüne, 622.508,36-TL nakdi davacı alacağının … 3. İflas Dairesinin … iflas sayılı dosyasına istinaden açılan iflas masasına 4.sırada olmak üzere kayıt ve kabulüne, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kısmen kabulüne,
622.508,36-TL nakdi davacı alacağının … 3. İflas Dairesinin … iflas sayılı dosyasına istinaden açılan iflas masasına 4.sırada olmak üzere kayıt ve kabulüne,
Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre peşin alınan harç yeterli olduğundan ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan 222,2 TL tebligat posta gideri, 1.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.622,20 TL yargılama giderinden davanın kabul nispetine göre (%98) 1.595,60TL ile 59,30 TL başvuru harcı gideri, 8,5 TL vekalet harcı gideri toplam 1.663,40TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davanın kısmen kabulü karşısında ve davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin huzurunda davalının yokluğunda ve oy birliği ile karar verildi.23/09/2021
Başkan
Üye
Üye
Katip