Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/158 E. 2022/393 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/158 Esas
KARAR NO : 2022/393

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 26/02/2021
KARAR TARİHİ : 18/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket, … no’lu Genişletilmiş Kasko Poliçesi ile sigortalı …’e ait … plakalı aracı 10.07.2017 – 10.07.2018 tarihleri arasında geçerli olmak üzere sigortalandığını, 25.08.2017 günü, … ili, … ilçesi, … rampası mevkiinde ölümlü/yaralanmalı maddi hasarlı zincirleme trafik kazası meydana geldiğini, trafik kazasında, davalı şirkete zorunlu mali mesuliyet sigortası (… Sigorta Poliçe No: ..) ile sigortalı bulunan … plakalı araç … istikametinde seyrederken tem otoyolunda duran trafiği fark edemeyerek ani fren yapması sonucu aracın kontrolünü kaybettiğini ve 100 metre boyunca sürüklendiğini, bir kısım araçlara çarptıktan sonra duramamış aracın hakimiyetini kaybederek müvekkili şirkete sigortalı … plakalı araca arka tampon kısmına çarparak aracı döndürdüğünü, çarpmanın etkisiyle dönen … plakalı sigortalı araç sağ şeritte seyreden araca aracının ön kısmıyla çarparak durduğunu, Trafik Kazası Tespit Tutanağından açıkça görüleceği üzere, dava konusu kazanın meydana gelmesinde davalı şirkete trafik sigortalı …plakalı araç sürücüsü dava dışı …, KTK 56/1-c ve 52/1-b kurallarını ihlal etmesi sebebiyle gerçekleşen kazada %100 oranında tam kusurlu bulunduğunu, işbu kaza sonrası sigortalı … plakalı araç için alınan eksper raporu ile hasarlı parçaların tamir bedelinin 54.388,76-TL olduğu tespit edildiğini, yapılan rayiç araştırmasında aracın pert-total işlemine tabi tutulması daha ekonomik görüldüğünü, hasarlı aracın sovtajı 34.688,00-TL’ye yapılarak rayiç bedelden kalan 45.312,00-TL sigortalıya ödendiğini, maddi hasar ile sonuçlanan işbu kaza sonucu; müvekkili şirket sigortalısı …’e 45.312,00-TL tutarında hasar ödemesi yaptığını, müvekkili şirket yaptığı ödemeyle, TTK 1472. maddesi gereği sigortalısının gerçekleşen kazadan doğan tüm haklarına halef olduğunu, sigortalıya ödenen 45.312,00-TL alacağına ilişkin olarak başlattığımız … 21. İcra Müdürlüğü’nün …E. numaralı dosyasına yansıyan takibe, borçlu tarafından herhangi bir borcun bulunmadığı belirtilerek, elle tutulur bir sebep gösterilmeksizin, borca, faizine ve tüm fer’ilerine itiraz ettiğini, itirazın iptalini, asıl alacağa ödeme tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini ve takibin devamını, borçlu aleyhine %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu zincirleme trafik kazası neticesinde zarara uğrayan diğer hak sahiplerine yapılan ödemeler ile poliçe teminat limitinin tüketildiğini, müvekkili şirketin hukuki sorumluluğunun sona erdiğini, bu bağlamda müvekkili şirkete yöneltilen rücuen tazminat talebi haksız olduğunu, davanın reddi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirket, karayolları trafik kanunu’nun 91. maddesi ve zorunlu mali mesuliyet sigortası (ZMMS) uyarınca, sigortalısının kusuru ile 3. şahıslara verdiği zararı poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazmin etmekle mükellef olduğunu, müvekkili şirket’in; Karayolları Trafik Kanunu’nun 91 maddesi ve Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası uyarınca, sigortalısının kusuru ile 3. kişilere verdiği zararı, yine poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazmin etmekle mükellef olduğu da göz önüne alındığında, Mahkeme’ce Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi ve Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bir bilirkişi heyeti marifetiyle ifade tutanakları, ceza dosyası vb. belgeler üzerinde detaylı inceleme yapılarak kusur tespitinin yapılmasının hukuki bir zorunluluk olduğunu,
kabul anlamına gelmemek üzere, davacı tarafça talep edilen rücuen tazminat bedelinin fahiş olduğunu, işbu talebin tarafımızca kabulünün imkansız olduğunu,
kabul anlamına gelmemekle beraber, müvekkili şirket’in faizden sorumluluğunun sınırlı olduğunu, davanın reddini, davacı şirket aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Uyuşmazlığın; kasko poliçesi ile sigortacı konumundaki davacının trafik kazası nedeniyle dava dışı sigortalının ZMMS sigortacısı olan davalıdan rücuen tahisili talebine ilişkin … 21. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı takip dosyasında itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı isteminden ibaret olduğu anlaşılmıştır.
… 21.İcra Müdürlüğü … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı şirket tarafından davalı şirketin de aralarında bulunduğu borçlulara yönelik 45.312,00-TL asıl alacak ve 7.195,30 işlemiş faiz toplamı için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Davalı tarafça cevap dilekçesi içeriğinde davadan önce kendilerine KTK m.97 uyarınca başvuru yapılmadığına yönelik savunmada bulunulmuştur. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir.
Davacı tarafça sigortalısının yerine geçerek halefiyet hükümlerine göre bu davayı açması nedeni ile davalı sigorta şirketine KTK’nın 97. maddesi gereğince başvuru koşulunu dosya kapsamında 05/07/2021 tarihli beyan dilekçesi ekindeki evraklardan anlaşıldığından davalının bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir.
Davalı vekilince cevap dilekçesi içeriğinde ayrıca zaman aşımı definde bulunulmuş ise de, Gerek 6098 Sayılı TBK’nın 73/1 madesi, gerekse 6102 sayılı TTK’nın 1420. maddesi (eski TTK’nın 1268. maddesi) gereğince bu davada zamanaşımı süresi ödeme tarihinden ve sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıldır. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2019/987 Esas, 2019/885 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda, davacı sigorta şirketi dava dışı sigortalıya 20/10/2017 tarihinde ödeme yapmış ve sorumlu kişiyi öğrenmiştir. Ödediği bedelin rücuen tahsili amacıyla 26/07/2019 tarihinde … 21.İcra Müdürlüğü … Esas sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığı ve zaman aşımı süresinin kesildiği, bu tarihten itibaren 2 yıllık zaman aşımı süresi dolmadan huzurdaki davanın ikame edildiği görülmekle, ön inceleme duruşmasında zaman aşımı yönünden dosya kapsamında bir eksiklik görülmeyerek tahkikat işlemlerine geçilmiştir.
Dosyanın trafik kazalarında uzman makine mühendisi … ve sigorta uzmanı …’ den oluşturulacak bilirkişi heyetine tevdi ile, meydana gelen trafik kazasında tarafların kusur durumunun ve % (yüzde) olarak kusur oranının belirlenmesi, davacının davalılardan rücu şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkin sigorta mevzuatı uyarınca değerlendirme yapılması, bilirkişi raporu aldırılmasına karar verilmiş; bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan 26.02.2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda kusur yönünden özetle ve sonuç olarak; 25.08.2017 günü meydana gelen zincirleme trafik kazasında davalı şirkete ZMM sigortalı … plaka numaralı çekicinin sürücüsü …’ün %100 (yüzde yüz) oranında tamamen asli kusurlu olduğu, sonucuna varılmış; raporun kapsamlı, gerekçeli ve denetime açık olması karşısında itibar edilmiştir.
TTK 1409. maddesi geregi sadece araçta meydana gelen hasar ve ziyanın ilgili poliçe koşulları çerçevesinde karşılanması esas olup, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının “Sigortanın Kapsamı”nı belirleyen A-I maddesi b bendinde ‘Gerek hareket gerek durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar,” neticesinde meydana gelen Maddi zararların sigorta kapsamında bulunduğu belirtilmiştir. Davacı Sigorta Şirketine kasko sigorta poliçesi ile sigortalı aracın Genel Şartlarda belirtildiği üzere aracın kazaya karışması sonucu meydana gelen hasarın onarımı Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.1 maddesinde açıklanan sigortanın konusu içinde olduğu için sigortalıya ödenen tazminat kasko teminatına dahil kabul edilmelidir.
Davacı sigorta kuruluşu nezdinde Genişletilmiş Kasko Poliçesi İle Sigortalı … plakalı araçta 25.08.2017 tarihli trafik kazası sonucu oluşan hasarın tespiti için açılmış hasar dosyasından atanmış eksper tarafından tanzim olunan Ekspertiz Raporu içeriğine tamir bedeli olarak 54.388,76 TL saptanan tutar karşısında pert-total işlemine tabi tutulan hasarlı aracın sovtajı 34.688,00 TL’nin tenzili ile rayiç bedelden kalan 45.312,00 TL’nin sigortalıya ödendiği,…A.Ş. kaza tarihini kapsayan … numaralı ZMS (Trafik) sigorta poliçesi limitinin maddi zararlarda araç başına 33.000,00 TL olmakla, sigortacının bu tutar dışında kalan zarardan sorumluluğu bulunmadığı anlaşılmıştır.
Belirlenen poliçe limiti tutarına isabet eden faiz tutarının ise 5,240,22 TL olarak bilirkişilerce belirlendiği görülmüştür. Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarih olup, zarar sorumlusunun ayrıca ihbar ve ihtar edilmesine gerek yoktur. Sigorta ettirenin dava hakkı tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Ödeme tarihi aynı zamanda 3. şahsa rücu edebilme tarihidir. Bu nedenle işleten ve sürücünün faizden sorumluluğunun başlangıcının halefiyet başlangıcı olan ödeme tarihi olarak kabulü gerekir. Bu hale göre sigorta şirketinin sigortalısına ödeme tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faizin hesaplanarak hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetli olmamıştır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/21198 E. ve 2014/1568 K.sayılı kararı) (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2019/2307 Esas, 2021/1932 Karar sayılı ilamı) Somut olayda, davacı sigorta şirketi dava dışı sigortalıya 20/10/2017 tarihinde ödeme yapmış ve ödediği bedelin rücuen tahsili amacıyla 26/07/2019 tarihinde … 21.İcra Müdürlüğü …Esas sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığı, ödeme tarihi ile takip tarihi arasındaki faiz hesabının da doğru olduğu anlaşılmakla bu bedele de itibar edilerek; davanın kısmen kabulü ile, davalının … 21.İcra Müdürlüğü …Esas takip dosyasına itirazının kısmen iptaline, takibin 33.000,00-TL asıl alacak ve 5.240,22-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 38.240,22-TL alacak yönünden takip talebinde gösterilen şartlarda devamına, fazla istemin reddine, karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı vekilince dosyaya sunulan bilirkişi raporuna beyan dilekçesi içeriğinde poliçe limiti aşan miktar üzerinden ayrıca aleyhe vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünde beyanda bulunulmuş ise de Trafik sigortalarında, sigortacı, Hazine Müsteşarlığı’nın belirlediği üst limitlere kadar sorumlu olup, motorlu taşıt yüzünden zarara uğrayan üçüncü kişilerin maddi zararı daha yüksek ise, geri kalan kısım için sigorta ettirenin sorumluluğu devam edeceğini, ZMSS bir zarar sigortası olduğundan; zarar sigortalarında olduğu gibi ZMSS’de de rizikonun gerçekleşmesi halinde sigorta bedeli sınır olmak kaydı ile sigortacı tarafından sigortalının uğrayacağı gerçek zarar poliçe limitleri dâhilinde tazmin edileceğini, davacının sigorta şirketi sıfatıyla Hazine Müşteşarlığı tarafından ilan edilen ve bağlayıcı olan sigorta poliçe limitleri bilmesi gerektiği, basiretli bir tacir sıfatıyla poliçe limitini aşan nispette icra takibine alacak miktarını konu etmesi halinde, itirazın iptali davasının takibe sıkı sıkıya bağlılığı da nazara alınarak dava konusu edilen icra takip çıkışındaki bedelin dava konusu olduğu poliçe limitinin sınırı nedeniyle fazlaya ilişkin taleplerin reddedilmesi halinde reddedilen ve dava konusu edilen miktar üzerinden aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesini engelleyen yasal bir düzenlemenin bulunmadığı anlaşılmakla, reddedilen kısım yönünden davalı lehine vekalet ücretine de ayrıca hükmedilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (HGK’nın 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Dosya kapsamında takip konusu poliçe limiti ve kusur durumunun davalı sigorta şirketi açısından da, alacağın davalı tarafça gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte olduğundan alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla hükmedilen alacak üzerinden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair hüküm fıkrası oluşturulmuştur. Kötü niyet tazminatı, itirazın iptali davasına konu edilmiş bir alacağın mevcut olmadığının tespit edilmesi ve alacaklının da kötüniyetli olarak icra takibi başlatmış olmasının anlaşılması halinde borçlu lehine hükmedilebilecek bir tazminat olup, alacaklının icra takibinde kötü niyetli olduğunun iddia eden borçlu tarafça kanıtlanması gerekir. Somut olayda, mahkemenin kısmen kabul kararına göre de, davacının kötü niyetli olduğunun ileri sürülemeyeceği ve davacının kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden, davalının kötü niyet tazminatını talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davalının … 21.İcra Müdürlüğü … Esas takip dosyasına itirazının kısmen iptaline, takibin 33.000,00-TL asıl alacak ve 5.240,22-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 38.240,22-TL alacak yönünden takip talebinde gösterilen şartlarda DEVAMINA, fazla istemin reddine,
2-Kabul edilen alacak olan 38.240,22-TL”nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen dava değeri (38.240,22 TL) üzerinden alınması gereken 2.612,18 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 634,16 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 1.978,02 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Alınması gerekli ve davacı tarafından yatırılan bakiye 634,16 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 693,46 harca ilişkin yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 116,50 TL posta, tebligat, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.916,50 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.395,75 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1.2. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 5.736,03 TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
9-6183 sayılı Kanuna göre dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin tarafların haklılık durumlarına göre;
a) 961,33 TL’sinin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
b) 358,67 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
10-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.17/05/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır