Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/145 E. 2021/559 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/145 Esas
KARAR NO : 2021/559

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/02/2021
KARAR TARİHİ : 08/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında 19/12/2018 tarihinde “…”nin imzalanarak davalının … şubesinde emlak danışmanı olarak çalışmaya başladığını, emlak danışmanın yapmış olduğu işlemin bedelinin broker tarafından faturalandırılıp, akabinde hak ediş hesabıyla emlak danışmanına yapmış olduğu hizmetlerin bedelleri fatura karşılığında broker tarafından ödendiğini, müvekkili şirket bünyesinde çalışan davalının 17/07/2020 tarihinde haber vermeksizin ofisi terk edip müvekkil şirketle olan çalışmasını sonlandırdığını, buna ilişkin davalıya … 20. Noterliğinin … yevmiye ve … tarihli ihtarnamesi ile de rekabet yasağı hükümlerinden kaynaklanan yükümlülüklerinin devam ettiğine ilişkin bilgilendirme yapıldığını, rekabet yasağı hükümlerine aykırı davranması halinde hukuki yollara başvurulacağına ilişkin ihtarda bulunulduğunu, davalı ile müvekkilin imzalamış olduğu sözleşme kapsamında haksız rekabet yasağı ve ticari sırların saklanmasına ilişkin hükümler bulunduğunu, davalının müvekkil şirketle kurmuş olduğu sözleşmeye aykırı olarak rekabet ettiğini, müvekkil şirketin bünyesinde elde etmiş olduğu tecrübe, portföy ve iş bağlantıları ile müvekkilin bulunduğu alanda müvekkile karşı çalışmaya başladığını belirterek davalının haksız rekabet dahilindeki ticari faaliyetlerinin sözleşmenin feshinden itibaren 2 yıl boyunca öncelikle ihtiyaten durdurulmasına, sonrasında 2 yıl boyunca durdurulmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla cezai şart bedelinin 20.000 US^’sinin şimdilik 20.000,00 TL’sine denk gelen dolar cinsinden … 20. Noterliğinin … yevmiye ve … tarihli ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği tarih olan 23/07/2020 tarihinden itibaren kamu bankalarınca dövize işlemiş en yüksek banka faizi ile birlikte işleyecek faiz mümkün değilse temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanmış bir sözleşme bulunmadığını, sözleşme olarak açıklanan şeyin maktu bir bilgisayar çıktığı olduğunu, müvekkilinin ekonomik kriz nedeniyle işsiz kalarak davacının emlak ofisinde çalışmaya başladığını, davacı tarafından ikna edilmiş, bilgisayar çıktısı önüne konularak usulen paraf etmesi gerektiği bildirilerek müvekkilinin boş çıktığı parafladığını, müvekkiline davacı firmanın sekteri tarafından 26/12/2018 tarihinde sadece müvekkilinin paraf edip verdiği çıktıyı mail olarak davacıya gönderdiğini, bu durumda 19 Aralık 2018 tarihinde taraflar arasında imzalanmış bir sözleşmenin bulunmadığının anlaşılacağını, bu nedenle sözleşme iddiasıyla ibraz ettikleri matbu bilgisayar çıktısının kabul etmediklerini, bunun hukuku bir değerinin bulunmadığını, müvekkilinin paraf ettiği çıktıda davacının unvanının bulunmadığını ,…’nin kim olduğunu ve gerçek ticari unvanının da bilinmediğini, çıktının içerik itibariye tek taraflı olduğunu, incelendiğinde; adeta zor durumda olan ve çalışma ihtiyacı olan gençleri, her anlamda hukukdışı bir şekilde bağlamak, istismar etmek amacıyla düzenlediğinin açık olarak görülebileceğini, bu çıktının davalı tarafça imzalanmayıp, müvekkiline verilmediği için uygulamaya konulamadığını, çıktının 2/G maddesi doğrultusunda müvekkilinin sözleşme imzalandıktan en geç 30 gün içinde, emlak komisyonculuğuna ilişkin birlik veya odalara kayıt yaptırıp, vergi kaydı oluşturması gereğinin bulunduğunu, müteakip maddede ise (2/H), 2/G hükmü yerine getirilmeden ofis kabul edilemeyeceği hükmünün bulunduğunu, söz konusu matbu çıktının karşı tarafı bağlayacak nitelik kazanmadığı için, müvekkili içinde hukuken bağlayıcı nitelikte bulunmadığını, çıktının 7/E maddesinin içerik itibariyle de hayali olduğunu, davacının haksız ve yersiz taleplerine TBK 444. Maddesine dayanak göstermesine de de yasal ve hukuki isabet etmediğini, davacının müvekkiline büyük haksızlıklar yaparak mobbing uyguladığını, diğer çalışanlara yapmış olduğu gibi müvekkilini işten ayrılmaya zorlandığını belirterek tüm bu nedenlerle; davacı tarafından açılan davanın reddine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
19/12/2018 tarihli gayrimenkul danışmanlık sözleşmesi, … 20. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, vergi levhası, sahibinden.com adlı internet sitesine ait emlak ilanları, temlik sözleşmesi celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, iş sözleşmesinden kaynaklanan haksız rekabet hukuksal nedenine dayalı cezai şart bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davacı şirket ile davalı arasında 20/12/2018 tarihinde gayrimenkul danışmanlığı sözleşmesinin imzalandığı, mezkur sözleşmenin 4. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin süresinin üç (3) yıl olarak belirlendiği, davalı … ‘nin belirli süreli hizmet sözleşmesi kapsamında işçi sıfatıyla 17/07/2020 tarihinde kadar davacı şirkette emlak danışmanı olarak çalıştığı, akabinde henüz üç yıllık sözleşme süresi dolmadan 17/07/2020 tarihinde davacı şirketteki çalışmasına son verdiği, davacının henüz iş akdinin süresi dolmadan aynı alanda faaliyet gösteren kendisine ait başka bir emlak bürosu kurduğu, bu bağlamda davacı ile aralarındaki belirli süreli iş sözleşmesindeki haksız rekabet ilişkin hükümleri ihlal ettiği ve davacı şirketin portföyünde bulunan müşterileri kullanmak suretiyle haksız rekabete aykırı davranışlarda bulunduğu, davalının iş akdinin sona ermesinden önce ve sonra haksız rekabet teşkil eden eylemleri sebebiyle cezai şart bedelinin tahsili amacıyla işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın esasının incelenmesine geçilmeden evvel, öncelikle görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve görev hususu kamu düzenine ilişkin olduğundan taraflarca her zaman ileri sürülebileceği gibi hakim tarafından da yargılamanın her aşamada resen nazara alınması zorunludur.
**Yasal düzenlemelere bakıldığında:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1-c ve 5. maddesinde “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447 öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.
Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. “
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 5. maddesi “İş mahkemeleri;
a) …11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına, ilişkin dava ve işlere bakar.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu itibarla, konuyla ilgili yasal düzenlemeler hem TTK hem de İş Mahkemeleri Kanununda hüküm altına alınmıştır. Mahkemelerin görevinin tayini noktasında genel kanun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunudur. 6102 sayılı TTK ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu, HMK karşısında görevli ilgili yasal düzenlemeler bakımından özel kanunlar olup, özel kanunlar arasında göreve ilişkin düzenlemelere yönelik farklı hükümlerin bulunması halinde uygulanması gereken kanun, sonradan yürürlüğe giren Kanundur. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun sonradan yürürlüğe girmesiyle, göreve ilişkin önceki özel kanun hükümlerinin uygulanma imkanın bulunmaması karşısında 7036 saylı İş Mahkemeleri Kanunun uygulanacağı ve eldeki dava bakımından İş Mahkemelerin görevli olduğunun kabulü zorunludur.
**Öte yandan, taraflar arasındaki belirli süreli hizmet sözleşmesinin süresi üç (3) yıl olup, davalı henüz bu sözleşmenin süresi dolmadan, davacı şirketteki çalışmasına son vermiş ve aynı bölgede kendisine ait bir emlak bürosu kurarak emlak danışmanlığı yapmaya başlamıştır. Esasen bu durum, dosyaya sunulan vergi levhası kayıtları ve emlak ilanlarının tarihlerinden açıkça görülmektedir. Bu bağlamda davalının sözleşme süresi içinde iken, iş akdinin devamı sırasında, haksız rekabet hükümlerine aykırılık teşkil edebilecek davranışlarının İş Mahkemeleri tarafından değerlendirilmesi zorunludur.
Konuya ilişkin emsal kararlara bakıldığında:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/11-781 Esas, 2012/109 Karar sayılı ilamında:
“…iş akdinin devamı sırasında işçinin sadakat borcundan kaynaklanan rekabet etmeme yasağına aykırılık halinde, bu tür davalara bakmakla görevli mahkeme iş mahkemesidir.”
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/2873 Esas, 2016/3692 Karar sayılı ilamında:
“… hizmet ilişkisinin devam ettiği döneme ilişkin hizmet ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda görevli mahkeme İş Mahkemesidir.” (Benzer yönde çok sayıda içtihat bulunmaktadır. Bilgi için bakınız. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/10595 Esas, 2016/8147 Karar; İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesi 2021/70 Esas, 2021/175 Karar ; İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesi 2020/1610 Esas, 2020/1370 Karar)
**Davalı … iş akdinin devamı sırasında haksız rekabet teşkil edebilecek davranışlarına belirli süreli hizmet sözleşmesinin sona erdiği tarihten sonra da devam etmiştir. Başka bir anlatımla, aynı bölgede iş akdinin devamı sırasında başladığı emlak danışmanlığı işini iş akdinin süresi bittikten sonra aynı şekilde sürdürmektedir. Bu bağlamda, haksız rekabet hükümlerinin İş Mahkemesince değerlendirilmesi zorunludur. Kaldı ki, güncel BAM uygulamalarında iş akdinin sona ermesinden sonra dahi haksız rekabet koşullarının İş Mahkemeleri tarafından değerlendirilmesi gerektiği yönünde güncel kararlar mevcuttur. Misal olarak;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 08/10/2020 tarih ve 2020/1139 Esas, 2020/1098 Karar sayılı ialmında;
“…Uyuşmazlık konusu, davaya bakma görevinin hangi mahkemeye ait olduğu noktasındadır.
Davalının 02/05/2019 tarihinde istifa suretiyle sonlandırdığı taraflar arasındaki 05/02/2019 başlangıç tarihli iş sözleşmesinin 15. Maddesinde; iş akdinin sonlandırılmasından sonra İstanbul Bölgesinde 6 Ay süreyle davacının iştigal mevzuunda faaliyette bulunan bir işyerinde rekabet anlamına gelebilecek herhangi bir faaliyette bulunmama ve iş yeri açmamaya ilişkin düzenleme yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davalının SGK kaydına göre davacı şirkette kimyager olarak çalıştığı anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanağı 6098 sayılı TBK’nın 444 – 447 maddeleri arasında yer almaktadır.
12/10/2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’ nun 5/a maddesine göre, İş Mahkemeleri, 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına bakmakla görevlidir.
Davalı işçinin iş akdinin sona erdiği tarihte yürürlükte olan 7036 sayılı yasa 6102 sayılı TTK’dan sonra yürürlüğe girmiş ve TTK’nın 4/1-c maddesindeki düzenlemeyi zimnen değiştirmiştir. Bundan önce iş akdinin son ermesinden sonra oluşacak rekabet yasağına ilişkin davalarda ticaret mahkemelerinin görevli olduğu yönündeki Yargıtay kararları hükmünü yitirmiştir. (Emsal; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 20/06/2018 tarih 2016/13454 Esas 2018/4636 Karar sayılı kararı)
Dairemizin 15/05/2019 tarih 2019/6 Esas 2019/715 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, davalı işçinin iş akdinin sona erdiği tarihte yürürlükte olan 7036 sayılı yasa, 6102 sayılı TTK’ dan sonra yürürlüğe girmiş ve TTK’nın 4/1-c maddesindeki düzenlemeyi değiştirmiştir. Bu hali ile, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a maddesine göre davaya bakma görevi İş Mahkemelerine ait olup, bundan önce İŞ AKDİNİN SONA ERMESİNDEN SONRA OLUŞACAK REKABET YASAĞINA İLİŞKİN DAVALARDA TİCARET MAHKEMELERİNİN GÖREVLİ OLDUĞU YÖNÜNDEKİ YARGITAY KARARLARI HÜKMÜNÜ YİTİRMİŞ OLDUĞUNDAN, ilk derece mahkemesinin görevli olmadığına yönelik tesbiti yerinde olmakla beraber görevli mahkemenin yanlış değerlendirilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür.
Sonuç itibariyle, davalının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK 353/1-a-3 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın görevli İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu itibarla; yasal düzenlemeler, emsal alınan Yargıtay ve BAM ilamı doğrultusunda, davalının iş sözleşmesinin devamı sırasında ve iş sözleşmesi sona erdikten sonra, rekabet yasağına ilişkin eldeki işbu davada, yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere, rekabet yasağına ilişkin davalar için Asliye Ticaret Mahkemelerin görevli olmadığı, aksine İş Mahkemelerin görevli olduğu, esasen göreve ilişkin kuralların Kanunla düzenleneceği, mahkemelerin görevine genel kanunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu olduğu, bu bağlamda hem 6102 sayılı TTK’ nın hem de 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun, HMK karşısında görevli ilgili yasal düzenlemeler bakımından özel kanunlar olduğu, özel kanunlar arasında göreve ilişkin düzenlemeler konusunda farklı hükümlerin bulunması halinde uygulanması gereken Kanunun, sonradan yürürlüğe giren Kanun olduğu, somut olay bakımından 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun sonradan yürürlüğe giren Kanun olması ve işçinin haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin ve sorumluluğunun tespiti açısından Mahkememize göre özel görevli Mahkeme olması karşısından, davaya bakmakla görevli mahkemenin İş Mahkemesi olması sebebiyle görevsizlik kararı vermek gerekmiş, aşağıda şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere );
1-HMK 114/1-c ve HMK 115/2 madde hükümleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin İŞ MAHKEMESİ olduğunun tespitine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL (NÖBETÇİ) İŞ MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi. 09/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır