Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/131 E. 2022/809 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/131 Esas
KARAR NO : 2022/809

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/02/2021
KARAR TARİHİ : 13/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili, fason olarak aldığı kumaşları müşterilerinin talepleri doğrultusunda ürüne dönüştürmek suretiyle konfeksiyonculuk yaptığını, müvekkili 10.06.2020 ve 14.06.2020 tarihinde davalı tarafça 40 gr %100 polipropilen cinsi 4.028 kg kumaş müşterinin talebi doğrultusunda işleme alındığını, 20.06.2020 ve 22.06.2020 tarihlerinde teslim edildiğini, kullanılmayan 930 Kg kumaşın ise 16.07.2020 tarihinde davalıya gönderildiğini, müvekkili iş nedeniyle davalıdan 276.018,84-TL alacaklı olduğunu, 26.06.2020 tarihli … nolu e-arşiv fatura tanzim ve tebliğ edildiğini, davalı taraf ödeme yapmaktan kaçındığını, müvekkili tarafından gerçekleştirilen fason imalata konu ürünlerin teslimi sonrasında davalı taraf bu ürünleri, …unvanlı şirkete sattığını, ödeme yapılmadığını, alacağın tahsili için 06.11.2020 taritıinde … 21.İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durdurulduğunu beyan ederek itirazın iptalini, takibin devamını, davalı borçlunun %20 sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına yükletilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket … Tic. Ltd. Şti. haziran 2020′ de Hollanda da yerleşik …’e 27.000 adet hastane önlüğü ihracatı için anlaşma yaptığını, müvekkili şirket ile temasları olan …yetkilisi …, fason üretiminin daha önceden çalışmış oldukları …tarafından yapılmasını istediğini, istek tarafından uygun görüldüğünü, ödeme şartları … sipariş ile birlikte, malzeme alımını karşılayacak bedeli taraflarına ödeyeceğini, alınan malzeme, …’e teslim edileceğini, üretim …tarafından yapıldıktan sonra ürünler firmaya gönderileceğini, ihracat yüklemesi ile birlikte bedelin bakiyesi taraflarına ödeyeceğini, …me alımı ile bir miktar ödeme yaptığını, alınan malzeme teslim pusulaları ile birliktte …’e teslim edildiğini, hastane önlükleri, … tarafından dikildiğini, ürünler taraflarına teslim edilmeden doğrudan nakliyeciye teslim edildiğini, … yetkilisi, …’e kendilerinin doğrudan ödeme yaptıklarını söylemesinden sonra, … yetkilisi, … ile yapılan görüşmede, … kendilerine ödeme yapıldığının teyit ettiğini, … temsilcisi …’nin oğlu … tarafından …Bankasından, iki havale ile gerçekleştiğini belirttiğini, ödemelerin banka dekontlarını ibraz etmesine rağmen bedeli yeniden ödemesinin istemesinin, ticari ilkelere teamüllere ve ahlaka uygun olmadığını, icra takibin kaldırmasını, davanın reddine, talep edilen %20 icra inkar tazminatının karşı tarafa yükletilmesini, talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki eser sözleşmesi niteliği ürün alımına yönelik ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen 22.06.2020 tarihli fatura kaynaklı alacak iddiasına dayalı olarak … 21. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
… 21. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı tarafından 276.018,84 TL Asıl Alacak, 10.101,16 TL İşlemiş Faiz alacağı için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı alacak iddiasına dayalı olduğundan ticari defterlerin delil niteliği ve tacirler arası fatura tanzim delil niteliği hakkında mevzuat düzenlemeleri uyarınca uyuşmazlığın tahlili gereklidir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222.maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m.222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m.222/4).
Dosya kapsamında bulunan iki farklı mali bilirkişi rapor içeriklerine göre, davacı yanın incelenen Ticari Defter kayıtlarına göre, takip tarihi olan 06.11.2020 itibariyle Davalı Şirketten 276.018,84 TL alacağının bulunduğu, takip konusu yapılan faturanın davacı yanın ticari defter kayıtlarında yer aldığı, davalı Şirketin incelenen Ticari Defter kayıtlarına göre, takip tarihi olan 06.11.2020 itibariyle davacı yana 51.018,84 TL borcunun bulunduğu ve takip konusu yapılan 276.018,84 TL miktarındaki faturanın kayıtlarında yer aldığı, taraflar arasındaki hesap farkının; Davalı Şirketin Ticari Defterlerinde bulunan 30.06.020 tarihinde Davacı yana yapılan 225.000,00 TL miktarındaki ödemenin Davacı yan Ticari Defter kayıtlarında yer almadığından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Yargıtay uygulamasında da kabul olunduğu üzere “davalının ticari defterlerinde kayıtlı borç bakımından defterleri kendi aleyhinde delil olacaktır.
6100 sayılı HMK m.220, m.222 hükümleri dikkate alındığında hiçbir tacir kendi defterine aleyhe kayıt düşemeyeceğinden faturaların davalı defterinde kayıtlı olması, faturalar içeriğindeki hizmetin davalıya teslim edildiğine karine oluşturur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/19-823E.2019/553K.sayılı ilamı) Bu haliyle davacının dava konusu hizmeti verdiğini ispatladığı anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı ve ticari ilişkinin miktarı noktasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Öyle ki cevap dilekçesi içeriğinde de ticari ilişkinin varlığı inkar edilmeksizin üçüncü kişinin borcu söndüren ifası ile ödeme savunmasında bulunulmuştur. Davalı taraf açıkça … yetkilisi, …’e kendilerinin doğrudan ödeme yaptıklarını söylemesinden sonra, … yetkilisi, … ile yapılan görüşmede, … kendilerine ödeme yapıldığının teyit ettiğini, … temsilcisi …’nin oğlu …tarafından… Bankasından, iki havale ile gerçekleştiğini belirttiğini, ödemelerin banka dekontlarını ibraz etmesine rağmen bedeli yeniden ödemesinin istemesinin, ticari ilkelere teamüllere ve ahlaka uygun olmadığını savunarak ödeme nispetinde borçlarının bulunmadığına yönelik savunmada bulunmuştur.
Somut davada temel ihtilaf noktası; davalının dava konusu hukuki ilişki nedeniyle mevcut borcu nedeniyle dava dışı kişi tarafından dava dışı gerçek kişi … yapılan ödemenin davalının borcunu söndürüp söndürmediği noktasındadır.
TBK m.83 gereği para borçlarında borcun şahsen ifası zorunlu olmadığı gibi davacının bu hususta ayrıca menfaati de bulunmamaktadır. Bu nedenle dava konusu fatura bedellerinin dava dışı … yetkilisi tarafından davacıya ödenmesi noktasında tespit edilen bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Ödemenin dava dışı gerçek kişi Maruf Subaşına yapılması noktasında ise ayrıca inceleme yapılmalıdır. Mahkememizce davacı …’ nın gerçek kişi işletmesi olup olmadığı ya da … isimli kayıtlı bir ticari işletme bulunup bulunmadığı hususunda sicil müdürlüğüne müzekkere yazılmıştır. Zira davalı taraf dava dışı … yetkilisi tarafından yapılan ödemenin davacı … hesabına yapıldığına dair tahsilat makbuzunu delil olarak dayanmaktadır. Tahsilat makbuzu içeriğine göre “…” isimli gerçek kişi işletmesi kaşesi bulunduğu kaşede tahsilat bilgisi olarak, 225.000,00-TL ödeme bilgisi yer aldığı; tahsilatı yapan olarak da dava dışı gerçek kişi … isminin yazılı olduğu görülmüştür.
Mahkememizce davacı …’ nın gerçek kişi işletmesi olup olmadığı ya da … isimli kayıtlı bir ticari işletme bulunup bulunmadığı hususunda sicil müdürlüğüne müzekkere cevabına göre … isimli gerçek kişi işletmesinin bulunmadığı, ancak … …Ltd.Şti olarak bir şirketin bulunduğu, …’nın tek ortak olduğu, …’nın şirket yetkilisi olarak göründüğü sabittir.
Nihayetinde dava dışı …yetkilisi tarafından havale yoluyla yapılan 225.000,00-TL ödeme hakkında davacı tarafça da bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi içeriğinde davacının bilgisi dahilinde olmayan dava dışı … ile dava dışı …’nın başka hukuki ilişkilerine yönelik olduğuna dair beyanda bulunulmuştur.
Bu halde davalı taraf dava dışı …yetkilisi tarafından yapılan ödemenin davacı … hesabına yapıldığına dair tahsilat makbuzunda yer alan kişinin davacının tek ortağı olduğu şirketin müdürü konumunda olduğu, her ne kadar tahsilat makbuzu içeriğine göre ödemenin davacının tek ortak olduğu şirket hesabına yapıldığına yönelik bir ibare yer almamak ise de, somut dosya kapsamında davacının ayrıca gerçek kişi işletmesinin bulunmaması; buna rağmen bilanço usulüne göre defter tutan konumu ile gerçek kişi olarak sicile tescil zorunluluğuna aykırı olarak ticari faaliyet yürüttüğü, ticaret sicile tescilin ticari işletme işleten yönünden kurucu etkisinin dahi bulunmaması, ayrıca tek ortak olduğu limited şirketin ticaret sicile ilk tescil kuruluş tarihinin 2017 olması ve dava konusu yapılan ve davacı tarafından borcu söndürmediği savunulan ödemenin 2020 yılında olması bu tarihte, tahsilat makbuzunda imzası bulunan …’nın davacının tek ortağı olduğu şirketin, münferit yetkisi olan müdürü konumunda olması karşısında; bu haliyle tescilli olmayan gerçek kişi işletmesinin de faaliyetlerini yürütüyor olduğunun karine olarak kabulünün gerektiği, dava dışı …’nın davacının temsilcisi sıfatıyla hareket ettiğine dair davalı savunmasını doğrular nitelikteki sicil müdürlüğü yazı cevabı da dikkate alınarak davalının dava konusu olan fatura borcu kapsamında yine dava dışı … yetkilisi tarafından havale yoluyla yapılan 225.000,00-TL ödeme kadar borcunun sona erdiğine kanaat getirilmiştir. Zira ifa belgesi niteliğinde olan tahsilat makbuzu içeriğindeki kaşeye tarafların niteliklerin ayrı olarak hukuken sonuç bağlanması mümkün görülmemiştir. Zira kaşede geçen gerçek kişi işletmesi izlenimi veren … isimli gerçek kişi işletmesinin bulunmadığı, sicil müdürlüğü yazı cevaplarından anlaşılmktadır.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesine göre, taraf defterlerinde takip tarihi olan 06.11.2020 itibariyle 276.018,84 TL miktarındaki faturanın kayıtlı olduğu, dava konusu hizmetin verildiği, davalının dava konusu olan fatura borcu kapsamında yine dava dışı … yetkilisi tarafından havale yoluyla yapılan 225.000,00-TL ödeme kadar borcunun sona erdiği, bu haliyle dava dışı tahsilat makbuzunda imzası bulunan …’nın davacının tek ortağı olduğu şirketin müdürü konumunda olduğu, her ne kadar taraflarca aradaki ilişkinin davacının gerçek kişi tacir konumu ile yürütüldüğü sabit olsa da dava dışı kişinin davaya konu ticari ilişkide davacının ticari temsilcisi sıfatıyla hareket ettiğine yönelik davalı savunmasının, dosya kapsamındaki ticari sicil müdürlüğü yazı cevaplarına ispatlanmış olduğu; davalının defter kayıtlarına göre somut ilişkiden takip tarihi olan 06.11.2020 itibariyle davacı yana 51.018,84 TL borcunun bulunduğu; buna ilişkinin ödemenin ise ispat edilemediği kanaati ile davalının …. 21. İcra Müdürlüğünün …E.sayılı icra takip dosyasına itirazının kısmen iptaline, takibin 51.018,84-TL asıl alacak yönünden takip sonrası asıl alacağa değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle takip talebindeki şartlar ile devamına, fazlaya istemine reddine, karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı-alacaklı tarafça takip talebinde TTK m.1530 hükmü uyarınca işlemiş faiz talep ettiği anlaşılmakta ve bilirkişilerce bu hüküm kapsamında faiz hesaplaması yapılmış ise de; TTK’nın 1530. maddesi, mal tedarik sözleşmeleri kapsamında küçük ve orta ölçekli tedarikçiyi, büyük şirketlere karşı korumak amacıyla getirilmiş bir hükümdür. Zira, Yargıtay 19. HD’nin 18.9.2018 tarih, 2017/3266 E-2018/4228 K. sayılı ilamı da bu doğrultudadır.
Somut olayda, eser sözleşmesi olarak nitelenmesi gereken hukuki ilişki mal tedarikine yönelik olsa da; hüküm üreticileri, KOBİ’leri ve fatura ya da eşdeğer ödeme talepleri karşılığı hizmet veren ticari işletmeler ile kişileri, şartları dayatma konumları güçlü ticari işletmeler, özellikle market, süper market, hiper market gibi alışveriş merkezleri karşısında koruma amacı taşıdığında somut olayda uygulanabilirliği yoktur. taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Her ne kadar davacı tarafça, faturada son ödeme tarihinin belirtildiği, faturaların davalı defterine kaydedildiği, bu nedenle temerrüt ihtarına gerek olmadığı iddia edilmiş ise de, faturaya itiraz edilmemesinin, fatura içeriğindeki miktar ve bedel yönünden etkili olacağı, davacı tarafça tek taraflı olarak faturada son ödeme tarihinin belirtilmiş olmasının davalıyı temerrüde düşürmeyeceği, sözleşme de bulunmadığından faturaya dayalı işbu alacak yönünden temerrüt ihtarı gerektiği kanaatine varılmakla takip tarihine kadar işlemiş bir temerrüt faiz oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (HGK’nın 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Dosya kapsamında birbiri ile uyumlu taraf defterleri içeriğine göre; takip konusu faturanın her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, alacağın davalı tarafça gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte olduğundan alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla; hükmedilen 51.018,84- TL” nin %20′ si tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın Kısmen Kabulü ile
-Davalının … 21. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı icra takip dosyasına itirazının kısmen iptaline, takibin 51.018,84-TL asıl alacak yönünden takip sonrası asıl alacağa değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle takip talebindeki şartlar ile devamına, fazlaya istemine reddine,
2-Kabul edilen asıl alacak olan 51.018,84- TL’ nin %20′ si oranından icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
4-Kabul edilen dava değeri (51.018,84 TL) üzerinden alınması gereken 3.485,09 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 3.455,62 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 29,47 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Alınması gerekli ve davacı tarafından yatırılan bakiye 3.455,62 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 3.514,92 harca ilişkin yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 127,50 TL posta, tebligat, 2.600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.727,50 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 486,34 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davalı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 150,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 123,25 TL’ sinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
9-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 35.914,16 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
10-6183 sayılı Kanuna göre dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin tarafların haklılık durumlarına göre;
a) 235,38 TL’sinin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
b) 1.084,62 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
11-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile e-duruşma ile katılan davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.13/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır