Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/126 E. 2022/15 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/126 Esas
KARAR NO : 2022/15

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/02/2021
KARAR TARİHİ : 12/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı borçlu …’in sahibi olduğu … unvanlı şahıs firması arasında ticari ilişki olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişki gereğince, davalının siparişlerine uygun olan tekstil ürünleri, müvekkili şirketçe davalı tarafa fatura karşılığı satılarak teslim edilmiş olmasına rağmen davalı tarafça fatura bedelleri gereği gibi ödenmediğinden davalı aleyhine … 6. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine başlandığını, davalı-borçlunun takibe itiraz ettiğini ve takibin durdurduğunu, davalı-borçlu tarafın icra takibine yapmış olduğu itirazların hukuki mesnetten yoksun olduğunu, müvekkili şirkete borçlu olduğu taraf defterleri üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile ispatlanacağını beyanla itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin süregelen ticaret hayatında basiretli bir tacir olarak tüm yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirdiğini, müvekkilinin davacının iddia ettiği faturalara ilişkin gerekli ihtaratlarını zamanında yaptığını ve ticari defterlerini ticari hayatın akışına uygun şekilde basiretli bir tacir olarak tuttuğunu, İcra takibi ve dava konusu alacak ile ilgili müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığını, alacaklı olduğunu iddia eden davacının bunu ispatlaması gerektiğini, Müvekkilinin ticari defter kayıtları incelendiğinde davacı yan ile yapılmış olan tüm alışverişlerin ödemesi yapıldığının görüleceğini, hatta davacı tarafın müvekkiline borçlu olduğunu, davacının, alacak iddiasını kesin deliller ile ispat külfeti altında olduğunu, davacı taraf ticari defterlere malların giriş kaydını kötü niyetli bir şekilde işlenmiş olma ihtimaline binaen bu hususun ehemmiyetle araştırılması gerektiğini, davacı tarafın beyanları doğrultusunda parayı almadan, müvekkili ile bir sözleşme yapmadan malı verdiğini, bu hususu açıklaması gerektiğini, dilekçe ekinde davaya ilişkin tanıkların listesi de verildiğini, tüm bunların yanından hala alacaklı olduğunu iddia eden davacının para almadığını ve sözleşme dahi yapmadan da neden malı gönderdiğine ilişkin ispat külfeti davacı üzerinde olduğunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 200. maddesine göre; dava değeri ispat sınırından fazla olduğundan senetle yazılı şekilde ispatı zorunluluğu olduğunu, bu sebeple davacının dilekçesinde dayandığı tanık delilini kullanmasına muvafakat etmediklerini beyanla davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahküm edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası, fatura suretleri, vergi kayıtları, BA- BS formları, ticari defter ve belgeler celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya Mali Müşavir bilirkişi …’a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 09/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Dava ve icra takip dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu, açıklanan gerekçelerle yüce mahkemenin kabulü halinde, Davacının ibraz olunan ticari defterlerinin e-defter beratlarının süresinde oluşturulduğu envanter defterinin açılış noter süresinde yaptırıldığı, ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfında olduğu, Davalının ticari defter ibrazında bulunmadığı, Davacının ticari defterlerine göre davacının 76.598,48TL (takip miktarı kadar) davalıdan alacaklı olduğu, Davacının takibe konu alacağının oluşturan faturaların davalı aleyhine borç doğurduğu, Davacının ticari defterlerindeki verilere, defterlerinin delil niteliğine ve davacı faturalarının davalı aleyhine borç doğuruyor olması sonucuna göre davacının 76.598,48TL (takip miktarı kadar) davalıdan alacaklı olduğu..” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, ticari satıma dayalı cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağının tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında ticari satıma dayalı cari hesap ilişkisinin bulunduğu, davacının faturaya konu malları davalı tarafa teslim ettiği halde, davalının fatura bedellerini ödemediği, bu amaçla davacı tarafından başlatılan icra takibine davalının davacı tarafa borcu olmadığını bildirerek itirazda bulunduğu, ödeme emrine itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve duran takibe devam edilmesi amacıyla davacı tarafından işbu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından dosyaya sunulan e-irsaliye belgeleri ve irsaliye faturaları nazara alındığında faturaya konu malların davalı tarafa teslim edildiği noktasında duraksama yoktur. Öte yandan; Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/7819 Esas 2017/2738 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere, fatura içeriği malların teslim edildiğini ispat külfeti davacıya aittir. Ancak takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu Vergi Dairesi Müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 19 HD nin 2018/2293 Esas, 2019/4962 Karar sayılı 4.11.2019 tarihli ilamında da açıklandığı üzere davalı, davaya dayanak faturaya ilişkin beyanname vermekle malları teslim almış sayılacağı değerlendirilmelidir. Benzer şekilde, Yargıtay 19. HD’nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846E., 2014/15110 K. sayılı kararları da bu yöndedir.). Bu amaçla, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı tarafından Vergi Dairesi Başkanlığına bildirilip bildirilmediği yönünde araştırma yapılmış, BA form kayıtları dosya arasına celp edilerek bilirkişi incelemesine gönderilmiş ve rapor alınmıştır. Davalı şirketin … Vergi Dairesi Başkanlığından temin edilen BA formlarında davacı tarafından düzenlenen eldeki davaya konu faturaların 2020 yılına ait dönem formlarında kayıtlara alınması için Vergi Dairesine bildirdiği / beyan edildiği belirlenmiştir. Davalının, davacı tarafından düzenlenen faturalara karşı yasal süre içinde herhangi bir itirazda bulunmadığı, bu faturaları iade de etmediği, tam aksine bu faturaları kabul ederek ticari defter ve kayıtlarına işlenmesi için Vergi Dairesi Başkanlığına BA formu olarak bildirmesi karşısında taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu ve davacı tarafından faturaya konu malların teslim edildiğinin kabulü zorunludur.
Esasen, faturaya konu malların teslimi noktasında taraflar arasında ihtilaf da bulunmamaktadır.
Davacı şirketin faturaya konu malları davalıya teslim etmesine rağmen davalının cari hesaptan kaynaklanan borcunu ödemediği, yargılama sürecinde ödeme yaptığına ve borcu olmadığına dair herhangi bir delil de ibraz etmediği, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, HMK 222. maddesi hükmü uyarınca tayin edilen inceleme günü için ticari defterler ibraz edilmediği ya da bu konuda açıklamada bulunulmadığı takdirde ibrazdan kaçınmış sayılacakları ve karşı tarafın ticari defterlerine göre karar verileceğinin taraflara ihtaratla bildirildiği, bu amaçla davalı tarafa meşruhatlı davetiye çıkartıldığı ve meşruhatlı davetiyenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalıya yeterli süre ve imkanın tanındığı, ancak davalı tarafın işbu meşruhatları içeren usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği gibi inceleme gününde herhangi bir mazeret beyanında dahi bulunmadığı, açıklanan nedenlerle HMK’ nın 222. maddesi gözetilerek davacı defterlerine itibar edilmesi gerektiği, davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda, takip tarihi itibariyle davalıdan takip tutarının tamamı kadar 76.598,48 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı her ne kadar yalnızca davacının ticari defter ve belgelerinin incelendiği yönünde itirazda bulunmuş ise de; yukarıda açıklandığı üzere davalı tarafa ticari defter ve belgelerini sunması, bu kayıtların incelenmesi noktasında gerekli davetiyelerin ve çağrıların yapıldığı, uyarıların eksiksiz olarak duruşma tutanağı ile birlikte ayrıca davetiye zarfına şerh düşülerek mükerrer şekilde tebliğ edildiği, davalının incelemeden haberdar olmasına rağmen inceleme gününde hiçbir şekilde ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, bu noktada Mahkememizce eksik tahkikat yapılmamasına azami derecede özen gösterildiği, ancak davalının kendisine yeterli süre ve imkan sunulduğu halde ve açıkça uyarı yapılmasına rağmen ticari defter ve belgelerin ibraz etmemekte direnç gösterdiği / ibrazdan kaçındığı, bu bağlamda tüm bu hususlara rağmen mevcut itirazının yargılamanın sürüncemede kalmasına neden olacak ve TMK’ nın 2.maddesinde ifadesini bulan “Herkes haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uymak zorundadır” ilkesine de aykırılık teşkil ettiğinden itirazları yerinde görülmemiştir.
Böylelikle, yerleşik Yargıtay uygulamaları gereğince davacı tarafından kesilen faturalara karşı davalının yasal süresi içinde itirazda bulunmadığı gibi yine faturaların davacı tarafa iade de edilmediği, aksine davalının faturaları kabul ederek BA formu düzenleyip Vergi Dairesi Başkanlığına bildirdiği, davaya ve takibe konu faturaları kendi ticari kayıtlarına işleyen davalının, faturaya konu malları teslim aldığının kabulünün yerleşik içtihatlar doğrultusunda zorunlu olduğu, ayrıca bu malların bedelini davacıya ödemesi gerektiği, ne var ki ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme uyarınca davalının davacıya takip tarihi itibariyle 76.598,48 TL borçlu olduğu ve bu borcun davacıya ödenmediğinin ticari defter ve kayıtlardan belirlendiği, SMMM bilirkişinin 09/11/2021 tarihli denetime açık, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne, ayrıca alacağın likit ve muayyen olması nedeniyle yasal koşulları oluştuğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalının … 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile takibin kaldığı yerden, aynı koşullar altında ve aynen DEVAMINA,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (76.598,48-TL) üzerinden alınması gereken 5.232,44 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 1.308,12 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 3.924,32 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 1.308,12 TL peşin harç, posta ve tebligat masrafı 331,00 TL, bilirkişi ücreti 850,00 TL olmak üzere toplam 2.489,12 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 10.757,80 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE
6-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.12/01/2022

Katip …
e-imza *

Hakim …
e-imza *