Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/124 E. 2023/140 K. 20.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
ASLİYE 2.TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2021/124
KARAR NO : 2023/140

DAVA : TAZMİNAT (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/02/2021
KARAR TARİHİ : 20/02/2023

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında görülen TAZMİNAT davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14/08/2016 tarihinde plakası görülmeyen motorsikletin yaya müvekkiline çarpması sonucu trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin yaralandığını, … Üniversitesi … Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın raporuna göre özür oranının %13 olduğunu, kazanın oluşumunda kusurlu olan aracın plakasının belirlenemediğini, kaza sebebiyle davalı kuruma 16/07/2019 tarihinde başvuru yapıldığını, ödemenin yapılmaması sebebiyle 21/12/2020 tarihinde zorunlu arabuluculuk yoluna başvurduklarını, görüşmelerde anlaşma sağlanamadığını belirterek şimdilik kaydı ile 50,00 TL geçici ve 50,00-TL kalıcı iş göremezlik Tazminatı olmak üzere toplam 100-TL tazminatın davalıdan başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu talep ile ilgili olarak Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından verilmiş kesin karar bulunduğunu, aynı taleplerle …tarih ve … sayılı Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru yapıldığını, komisyonun …– … sayılı karar sonucunda başvurunun usulden reddine karar verildiğini, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, usulüne uygun bir başvuru yapılmadığını, sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen aracın varlığı, kusuru ve ZMMS poliçesi yaptırma yükümlülüğünün somut delillerle ispat edilmesi gerektiğini, bunu davacının ispatlaması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatı talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ceza soruşturma aşamasında, zarara sebep olan sürücüden “davacı ve şikayetçi olmadığını” açıkça belirttiğini, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Karar numaralı dosyasında şikayet yokluğu nedeniyle “Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığına” kararı verildiğini, delillerin tebliğ edilmediğini, rapor alınırken Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerinin esas alınması gerektiğini, kusur ve teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere ancak yasal faizden sorumlu olabileceklerini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi zararların giderilmesi talebine ilişkin tazminat davasıdır.
Taraflar arasında üzerinde uzlaşılan bir husus bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık; trafik kazası olayının gerçekten var olup olmadığı, var ise kusur, malüliyet durumu ve tazminat miktarı konularında toplanmaktadır.
Olaya ilişkin hasar dosyası, trafik kazasının oluşumuna ilişkin soruşturma evrakları, tedavi belgeleri, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına ilişkin kolluk araştırma sonuçları ve alınan bilirkişi raporları, toplanan sair deliller, yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre;
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 09.03.2021 tarihli cevabi yazısında olay nedeniyle davacıya rücuya tabi bir ödeme yapılmadığı, aylık bağlanmadığı bildirilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11/03/2021 tarih ve 2020/7120 E. 2021/2627 K.sayılı kararında da işaret edildiği üzere; malüliyet hesabının kaza tarihi olan 14/08/2016 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Olay nedeniyle, 27.04.2022 tarihli … Üniversitesi Adli Adli Tıp Ana Bilim Dalı’nın raporuna göre davacının % 12 oranında malül olduğu bildirilmiştir.
Bu raporlara istinaden dosya kusur ve tazminat bilirkişisine verilmiş, davalının %30 kusurlu olduğu kabul edilerek geçici iş göremezlik kaybının 3.703,48.-TL ilavesiyle sürekli iş gücü kaybından kaynaklanan maddi zararı dahil toplam madde zararın 262.302,23.-TL olduğu hesaplanmıştır.
Davacı vekili de bu miktar üzerinden 19/12/2022 tarihinde, belirsiz alacak (tazminat) davası açtığından talep sonucunu bu miktarlara göre tamamlayarak harcını yatırmıştır.
Yukarıdaki açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
Öncelikle trafik kazası iddiasının incelenmesi gerekmektedir. Davacı tarafın bu konudaki delili savcılık soruşturma dosyası ile tanık …’dür.
Kolluk tarafından düzenlenen 14.08.2016 tarihli tutanak ile davacıya bir motosikletin çarpıp kaçması olayı ile ilgili olarak aynı gün saat:19:30 sıralarında araştırma yapılmış, yapılan araştırmalarda bahse koru olay yerinin … yolu üzerinde … Mahallesi yol ayrımına 50 metre mesafede meydana geldiği, olay mahallini gören herhangi bir kameranın bulunmadığı, olayın meydana geldiği yolun bir çok ara yol ile bağlanlısının bulunduğu, şüpheli motosikletin gidiş ve geliş yönünde yapılan araşlırmalarda da yolu gören herhangi bir kameranın bulunmadığı, çevrede yapılan araştırmalarda da olayı gören herhangi bir kımsenin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davacı … 17.08.2016 tarihli karakol ifadesinde “…Ben olay günü olan 14.08.2016 günü hatırladığıum kadarı ile saat:15:00 sıralarında … Mahallesinde bulunan arkadaşlarımın yanına gitmek için evden çıktım ve yolda yürüyerek … Mahallesinin içine doğru gitmeye başladım.Benim ikamet ettiğim evin önünden yol kenarından yürümeye başladım. Yürüdüğüm sırada arkamdan bir motosiklet sesi geldi ancak dönüp bakmadım. Motosiklet beni geçeceği sırada arkamdan bana birden arptı ve ben çarpmanın etkisi ile yere düştüm. Yüzümü asfalta çarptığım için kendimi hemen topralayamadım ve kafamı kaldırıp bana çarpan şahsa bakamadım. Aynı zamanda bana çarpan motosikletin de plakasını falan göremedim.Şahıs bana çarptıktan sora hemen molosikleti kaçıp gitti. Ben de bir müddet sonra kendimi toparladım ve tekrar evime doğru gittim. Evde bulunan ailem beni bu nalde görünce hemen alıp hastaneye götürdüler. Benim kimse ile herhangi bir husumetim yoktur. Ben yol kenarından yürüdüğüm halde bana çarpıp kaçan şahıs veya şahıslardan şikayetçi ve davacıyım.” demiştir. 27.11.2016 tarihli ek ifadesinde ise, olayı gören tanığının olmadığını söyleyerek şikayetinden vazgeçmiştir.
Tanık … beyanında; “Davacı benim yeğenim olur, halamın evinde bahçede otururken davacı olan … köye gitmek için evden çıktı, yola çıktığında bir ses duyduk, bahçeden çıkıp baktığımızda davacı … yerde yatıyordu, davacının babası ile ben hemen hastaneye götürdük, kolunun kırıldığını söylediler bunun sonucunda platin takıldı, yeğenime kimin çarptığını bilmiyorum, kendisinin söylemine göre motosiklet süren bir kişinin aniden çarptığını plakasının göremediğini ve olay yerinden hızlıca uzaklaştığını söyledi. Ben kazayı şahsen görmedim ancak duyduğumuz ses üzerine kapı önüne çıktığımızda yeğenimin yerde yattığını yüzünün sıyrıklarla dolu olduğunu ve canının yandığını gördüm, ben yeğenimin daha sonrasında hastaneye götürüldüğünü biliyorum ancak tedavisi hakkında bilgi sahibi değilim, sadece koluna platin takıldığını biliyorum, yeğenimin kaza öncesinde çalışıp çalışmadığını bilmiyorum, kaza sonrasında bir iki ay evde yattığını duydum, sonrasında kendi bakımını tek başına yavaş yavaş yapabildiğini duydum.” demiştir.
Olayın görgü tanığı veya kamera kayıtları yoktur. Sadece davacının iddiaları ve bu iddiaları destekleyen doktor raporundan başka bir delil yoktur. Bu yaralanmanın davacının anlattığı gibi bir motosiklet kazası sonucu oluşma ihtimali elbette vardır. Ancak bir kavga veya düşme sonucu oluşma ihtimali de vardır. İhtimalleri çoğaltmak mümkündür. Davacı karakol ifadesinde şikayetten vazgeçerek soruşturmanın devamını engellemiştir. Karakol ifadesinde”…Ben de bir müddet sonra kendimi toparladım ve tekrar evime doğru gittim. Evde bulunan ailem beni bu nalde görünce hemen alıp hastaneye götürdüler. …” demesine rağmen tanık olarak gösterilen … “… davacı olan … köye gitmek için evden çıktı, yola çıktığında bir ses duyduk, bahçeden çıkıp baktığımızda davacı … yerde yatıyordu, davacının babası ile ben hemen hastaneye götürdük…” demektedir. İkisinin anlatımları çok farklıdır. Bu ifadelere güvenmek mümkün görülmemiştir. Zira tanık delili kesin delil değildir. Takdiri bir delildir.
Yukarıda açıklandığı üzere davacının davasını ispatlayamadığına kanaat getirildiğinden reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davanın REDDİNE,
1-Alınması gerekli 179,90-TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 59,30-TL ve 900,00-TL ıslah harcı toplamı 959,30-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 779,4‬0-TL harcın karar kesinleştiğinde DAVACIYA İADESİNE,
2-Davalı vekille temsil olunduğundan yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 39.722,31-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp DAVALIYA VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin KENDİ ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
4-Taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde ilgili tarafa İADESİNE,
5-Dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin, davada haksız çıkan davacıdan 6183 sayılı Kanuna göre tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.20/02/2023

KATİP

HAKİM