Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/112 E. 2021/165 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/112
KARAR NO : 2021/165

DAVA : Hakem Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 03/01/2018
KARAR TARİHİ : 11/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan hakem kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında iş geliştirme projelendirme ve ruhsat hizmetleri konusunda sözleşme imzalandığını, davacı tarafından hizmetlerin yapıldığının tespiti konusunda dava açıldığını, yapılan yargılama sonunda … 15. ATM tarafından tahkim anlaşması sebebi ile davanın usulden reddedildiğini, daha sonra yapılan tahkim yargılaması sonunda karar verildiğini, taraflar arasında geçerli bir tahkim anlaşması bulunmadığını, müvekkilinin davada taraf sıfatının olmadığını, … Grubun tüzel kişiliğinin olmadığını, hakemlerin yetkilerini aşarak karar verdiklerini, uyuşmazlıkta Irak Mahkemelerinin yetkili olduğunu ve Irak kanunlarının uygulanması gerektiğini, hakemlerin delilleri toplamadan ve eşitlik ilkesini gözetmeden karar verdiklerini, hakem ücretlerinin belirlenmesi yönünden de hukuka aykırı karar alındığını belirterek hakem heyeti tarafından verilen 19.12.2017 tarihli kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının dürüstlük kurallarına aykırı davrandığını, … 15. ATM tarafından verilen kararın kesinleştiğini, tahkim şartının geçerli olduğunu, ileri sürülen diğer iptal sebeplerinin de yerinde olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dava, Milletlerarası Tahkim Kanunu’na tabi olarak verilen hakem heyeti kararının iptali talebine ilişkindir.
Mahkememiz 2018/8 E sayılı. 2018/295. K sayılı gerekçeli kararında:
“Yukarıda özetlendiği üzere dava dilekçesinde, taraflar arasında geçerli bir tahkim anlaşması bulunmadığı, davacının davada taraf sıfatının olmadığı, … Grubunun tüzel kişiliğinin olmadığı, hakemlerin yetkilerini aşarak karar verdikleri, uyuşmazlıkta Irak mahkemelerinin yetkili olduğu, uyuşmazlıkta Irak kanunlarının uygulanması gerektiği, hakemlerin delilleri toplamadan ve eşitlik ilkesini gözetmeden karar verdikleri, hakem ücretlerinin belirlenmesi yönünden de hukuka aykırı karar alındığı iddia edilmiştir.
Daha önce davalı tarafından … 15. ATM’nde … esas sayılı dava açılmış, yapılan yargılamada taraflar arasında tahkim sözleşmesi bulunduğu kabul edilmiş, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmiş ve verilen karar kesinleşmiştir. Kesinleşen bu karar ile sözleşmenin tarafları bağlayıcı olduğu, tahkim şartının da geçerli olduğu belirlenmiştir. Kaldı ki HMK.nın 412/3. maddesi gereğince; tahkim sözleşmesinin kural olarak yazılı şekilde yapılması asıl ise de yazılı şekil şartının yerine getirilmiş sayılması için, tahkim sözleşmesinin taraflarca imzalanmış yazılı bir belgeye veya taraflar arasında teati edilen mektup, telgraf, teleks, faks gibi bir iletişim aracına veya elektronik ortama geçirilmiş olması ya da dava dilekçesinde yazılı bir tahkim sözleşmesinin varlığının iddia edilmesine davalının verdiği cevap dilekçesinde itiraz edilmemiş olmasının dahi yeterli olduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle somut olayda tahkim şartının varlığının sabit hale geldiği, aksi düşüncenin kabulü yani görülmekte olan davada da uyuşmazlığın tahkim kapsamında çözülmesinin kabul edilmemesi halinde; … 15.ATM’de tahkim itirazının kabul edilip verilen ret kararının kesinleşmiş olduğu dikkate alındığında taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için başvurulabilecek herhangi bir merci kalmamış olacaktır. Öte yandan davacının … 15. ATM’de görülen dava aşamasında tahkim itirazında bulunmasından ve davanın bu sebeple reddinden sonra verilen kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesinden sonra uyuşmazlığın tahkim önüne getirilmesi sonrasında bu kez tahkim şartının ve sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmesi hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir.
Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun 15. maddesinde iptal sebepleri sıralanmış olup bu sebeplerin sınırlı sayıda olduğu kabul edilmektedir.
Buna göre:
-Tahkim anlaşmasının taraflarından birinin ehliyetsiz olması,
-Tahkim anlaşmasının, tarafların anlaşmayı tabi kıldıkları hukuka veya böyle bir hukuk seçimi yoksa Türk hukukuna göre geçersiz olması,
-Hakem veya hakem kurulunun seçiminde, tarafların anlaşmasında belirlenen veya bu Kanunda öngörülen usule uyulmamış olması,
-Kararın, tahkim süresi içinde verilmemesi,
-Hakem veya hakem kurulunun, hukuka aykırı olarak yetkili veya yetkisiz olduğuna karar vermesi,
-Hakem veya hakem kurulunun, tahkim anlaşması dışında kalan bir konuda karar vermesi,
-Hakem veya hakem kurulunun, istemin tamamı hakkında karar vermemesi
-Hakem veya hakem kurulunun, yetkisini aşması,
-Tahkim yargılanmasının, usul açısından tarafların anlaşmalarına veya bu yönde bir anlaşma bulunmaması halinde, bu Kanun hükümlerine uygun olarak yürütülmemesi ve bu durumun kararın esasına etkili olması,
-Tarafların eşitliği ilkesinin gözetilmemesi,
-Hakem veya hakem kurulu kararına konu uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime elverişli olmaması,
-Kararın kamu düzenine aykırı olması,
hallerinde hakem kararı iptal edilebilir.
Görüldüğü gibi MTK. 15. maddesinde uyuşmazlığın esası yönünden inceleme yapılması hali öngörülmemektedir.
5718 sayılı Kanunun 24. maddesine göre; sözleşmeden doğan borç ilişkileri tarafların açık olarak seçtikleri hukuka tâbidir. Sözleşme hükümlerinden veya hâlin şartlarından tereddüde yer vermeyecek biçimde anlaşılabilen hukuk seçimi de geçerlidir. Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde sözleşmeden doğan ilişkiye, o sözleşmeyle en sıkı ilişkili olan hukuk uygulanır. Bu hukuk, karakteristik edim borçlusunun, sözleşmenin kuruluşu sırasındaki mutad meskeni hukuku, ticarî veya meslekî faaliyetler gereği kurulan sözleşmelerde karakteristik edim borçlusunun işyeri, bulunmadığı takdirde yerleşim yeri hukuku, karakteristik edim borçlusunun birden çok işyeri varsa söz konusu sözleşmeyle en sıkı ilişki içinde bulunan işyeri hukuku olarak kabul edilir. Ancak hâlin bütün şartlarına göre sözleşmeyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşme, bu hukuka tâbi olur. Sözleşmenin 11. maddesinde uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözülememesi halinde Irak mahkemelerinin yetkili olacağı ve Irak kanunlarının uygulanacağı kabul edilmiş ise de tahkim yargılamasında hangi hukukun uygulanacağı belirlenmemiştir. Bu nedenle uyuşmazlıkta Türk hukukunun uygulanmasında tahkim şartına ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Tahkim Heyetinin yaptığı inceleme sonucunda davacı tarafından verilen hizmetin muhatabının … Grup olduğu, … Grubun tüzel kişiliğinin olmadığı hususunun kabul edildiği, … Grup adına hareket eden …’nun Borçlar Kanununda yer alan yetkisiz temsil hükümlerine göre hizmet bedelinden sorumlu olacağına karar verdiği, tahkim heyetinin kendi yetkilerine ilişkin verdiği kararların usul ve yasaya aykırı olmadığı, tahkim heyetinin yetkilerini aşmadıkları, tahkim yargılamasının usule uygun şekilde yürütüldüğü, gerekli araştırmaların yapıldığı, delillerin toplandığı, tarafların eşitliği ilkesinin gözetildiği, kararda hak ve nesafet kurallarına kamu düzenine aykırılık bulunmadığı, sonuç olarak iptal sebebi olarak davacı tarafça ileri sürülen hususların yerinde olmadığı, diğer iddiaların MTK.nın 15. maddesinde yer alan iptal sebepleri arasında yer almadığı sonucuna ulaşılmış davanın reddine karar vermek gerekmiştir” gerekçesi ile davanın esası hakkında karar oluşturulmuştur.
Mahkememizce verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz olunması üzerine ise Yargıtay 23.HD 2018/2569E. 2020/3308K.sayılı ve 27/10/2020 tarihli bozma ilamında “
1-Dava, hakem kararının iptali istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme karar tarihinden önce 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Yetkileri Hakkındaki Kanun’un 5/3-4 fıkrasında 14/03/2018 tarihli ve 7101 Sayılı Kanun’un 55. maddesi ile yapılan değişiklikle fıkradaki “İptal davaları” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
Bu hüküm bir usul hükmüdür derhal uygulanır. Kanunda derhal uygulamayı engelleyen geçici bir hükümde bulunmadığına göre hakem kararlarının iptali davalarının HMK 410. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemelerinde ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekir.
Bu durumda 14/03/2018 tarihli 7101 Sayılı Kanun’la 5235 Sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle Bölge Adliye Mahkemeleri hakem kararlarının iptali davalarına ilk derece mahkemesi olarak bakacağından mahkemece Bölge Adliye Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle 6100 Sayılı HMK’nın 114/c ve 115/2 maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
2-Bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir” gerekçesiyle bozma ilamının gerekçesini açıklamıştır.
Yargıtay bozma ilamı içeriğinden anlaşılacağı üzere “sınırlayıcı” nitelik taşımaktadır. Bu itibarla usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına mahkememizce uyulması üzerine başkaca herhangi bir araştırma yapılması ise zaten mümkün bulunmamaktadır. Yargıtay bozma ilamında açıklandığı üzere hakem kararının iptali talebi BAM’ın görevi kapsamında kalmakla davanın, dava şartı noksanlığı nedeniyle ve usulden ret olunması zorunludur.
Yapılan açıklamalar karşısında: davacının davalıya karşı açmış olduğu hakem kararının iptali davasının görev nedeniyle usulden ve dava şartı yokluğundan HMK m.114/f.1 bend (c) hükmüne atfen HMK m.115/f.2 hükmü gereği reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın davaya ilk derece mahkemesi sıfatı ile bakacak olan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, karara karşı kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren iki hafta içinde; süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleştirilmiş ise kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesine, başka mahkemede davaya devam edilmesi söz konusu olmadığında dava hakkında açılmamış sayılma kararı verilerek davacının yargılama giderlerine mahkum edileceğinin taraf vekillerine ihtarına, HMK 331/2 maddesi uyarınca davaya başka bir mahkemede devam olunacağından yargılama giderlerine bu aşamada hükmedilmemesine, harç ve tüm yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM: ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davalıya karşı açmış olduğu hakem kararının iptali davasının görev nedeniyle usulden ve dava şartı yokluğundan HMK m.114/f.1 bend (c) hükmüne atfen HMK m.115/f.2 hükmü gereği reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın ilk derece mahkemesi sıfatı ile bakacak olan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
3-Karara karşı kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren iki hafta içinde; süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleştirilmiş ise kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesine,
4-Başka mahkemede davaya devam edilmesi söz konusu olmadığında dava hakkında açılmamış sayılma kararı verilerek davacının yargılama giderlerine mahkum edileceğinin taraf vekillerine ihtarına,
5-HMK 331/2 maddesi uyarınca davaya başka bir mahkemede devam olunacağından yargılama giderlerine bu aşamada hükmedilmemesine,
6-Harç ve tüm yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere ve oy birliği ile karar verildi.11/03/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip