Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/111 E. 2021/386 K. 04.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/111 Esas
KARAR NO : 2021/386

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 15/06/2009
KARAR TARİHİ : 04/06/2021

Mahkememizin 2015/735 E dosyasından verilen 2017/366 K sayılı kararın Yargıtay 23.HD’nin 2018/809 E 2020/3682 K sayılı ilamıyla bozulması üzerine dosyanın kaydedildiği yeni esas üzerinden yapılan açık yargılama sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile … AŞ arasında Eylül 1980 tarihinde yetkili servis sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin devamı sırasında 2006 yılı başlarında müvekkilinin de içinde bulunduğu 360 adet servise … AŞ ile anlaştıkları ve belirlenen tarihten itibaren bu şirketin servisi olarak hizmet vereceklerini bildirerek bu konuda hazırlık yapmalarının istendiğini, müvekkiline belirlenen konsepte uygun olarak personel, araç, gereç yenilenmesi, araç alımı, yeni yer tutulması talebinin iletildiğini, müvekkilinin elinde bulunan değerleri harcayarak istenileni yaptığını ve … AŞ ile yetkili servis ilişkisinin başladığını, daha sonra davalının kurulan sözleşmeyi bozmaya çalıştığını, ilişkiyi keserek servis hizmetine engel olduğunu, bir yandan da garip ve gereksiz birleşmelere, fahiş bedelle parça, araç-gereç satın alımına, gereksiz ve pahalı kurslarda eğitime zorlandığını, sözleşmenin işlemez hale getirildiğini, sözleşmeden doğan hakkın ihlali üzerine davalıya ihtarname gönderildiğini, tazminat talebinde bulunulduğu ancak davalının sessiz kaldığını belirterek 8.000,00.-TL maddi ve 10.000,00.-TL manevi tazminatın ihtarname tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
TALEBİN AÇIKLANMASI: Dava dilekçesinde maddi tazminat talebinin nelere ilişkin olduğu ve her bir talep yönünden ne kadar tazminat istendiği anlaşılamadığından talebin açıklanması istenmiş, davacı vekili sunduğu dilekçe ile … ile … arasındaki devir nedeni ile 1.000,00.-TL, hizmet bedellerinin tek taraflı olarak sözleşmeye aykırı şekilde değiştirilmesinden dolayı 1.000,00.-TL, …’e geçiş aşamasında yeni konsepte uyum için yapılan masraflardan dolayı 500,00.-TL, sözleşmenin devamı olarak yapılan yatırım bedelleri için 1.000,00.-TL, servis sözleşmesinin süresi bitmeden işlemez hale gelmesi nedeni ile mahrum kalınan gelir için 1.000,00.-TL, sözleşmenin haksız fesih nedeni ile ödenmeyen vergi ve SSK borçlarından, kat edilen krediler ve yapılan icra takiplerinden dolayı 1.000,00.-TL, çalışan personelin sözleşmelerinin feshi nedeni ile oluşan zarardan dolayı 1.000,00.-TL, davalı tarafça teslim alınmayan mallardan dolayı 500,00.-TL, ihtarname ve yol ücretlerinden dolayı 500,00.-TL ve davacıya gereksiz yere zorla aldırılan mal ve hizmetlerden dolayı 500,00.-TL talep edildiği bildirilmiştir.
ISLAH: 27.09.2012 tarihli dilekçeyle maddi tazminat talebi 58.303,25.-TL’ye çıkarılmıştır.
CEVAP:Davalılardan … AŞ vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının … A.Ş olarak isimlendirdiği şirketin eski ünvanının …A.Ş olduğunu, daha sonra … A.Ş olarak ünvanının değiştiğini, … A.Ş’nin … A.Ş ile 29/06/2009 tarihli genel kurul kararları ile birleştirilmesine karar verildiğini, birleşmenin 03/07/2009 tarihli …’de yayınlanarak tekemmül ettiğini, sonuçta … A.Ş, TTK 451.maddesi gereğince … A.Ş tarafından birleşme sureti ile devralındığından tüm hak ve borçların da … A.Ş tarafından üstlenildiğini, bu yüzden derdest davadaki tek davalının külli halef durumundaki … A.Ş olduğunu, davacının önce … sonra … bünyesinde yetkili servis olarak hizmet verdiğinin doğru olduğunu, ancak sözleşmenin feshedilmediğini, davacının kendi isteği ile … Yetkili Servisi ile birleştiğini, davacının daha sonra ortakları ile anlaşamadığı için şirketten ayrıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:Dava, taraflar arasındaki yetkili servis sözleşmesinin haksız feshi sebebi ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
Dava ilk olarak (Kapatılan) … 2.ATM … E dosyasında açılmış, mahkemenin kapanması üzerine … (Kapatılan) 49.ATM … Esas dosyasına devir olmuştur.
Pasif Husumet Sorunu; Davada, …(…) A.Ş ve … AŞ olarak iki davalı gösterilmiştir.
…(…) A.Ş olarak isimlendirilen şirketin önceki ünvanının … A.Ş olduğu, daha sonra … A.Ş olarak ünvanının değiştiği, … A.Ş’nin ise 29/06/2009 tarihli genel kurul kararı ile … A.Ş ile birleştirildiği, birleşmenin 03/07/2009 tarihli …’nde yayınlandığı, sonuç olarak … A.Ş, … A.Ş tarafından birleşme sureti ile devralındığından tüm hak ve borçların da … A.Ş tarafından üstlenildiği, bu yüzden derdest davadaki tek davalının külli halef durumundaki … A.Ş olduğu, esas itibariyle dava dilekçesinde gösterildiği haliyle “…(…) A.Ş” unvanı ve “… A.Ş” unvanını taşıyan ayrı tüzel kişiliklerin bulunmadığı, dava dilekçesinde davanın yöneltilmek istendiği davalıların artık “… A.Ş” olarak hukuki varlığını sürdürdüğü anlaşıldığından davada tek davalı olduğu kabul edilerek değerlendirme yapılmıştır.
Feshin Haklı Olup Olmadığı Sorunu; Gösterilen deliller toplanmış, tanıklar dinlenmiş, tarafların kayıt ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Taraflar arasında yetkili servis hizmeti verilmesi yönünden akdi ilişki bulunduğu sabittir.
2006 yılı öncesinde davacı ile … arasında yetkili servis sözleşmesi bulunduğu, 2006 yılında … AŞ’nin … AŞ bünyesinde birleşmesinden sonra davalının akdi ilşkideki üstün konumunu kullanarak dava dışı … Yetkili servisi ile birleşmeye zorladığı, bunun sonucu olarak yetkili servis sözleşmesinin fiilen feshedildiği ve yetkili servis ilişkisinin başka bir yetkili servisin bünyesinde sürdüğü, daha sonra davacının bu birleşme kapsamındaki faaliyetinin de sona erdiği anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi somut uyuşmazlıkta şeklen bir fesih yok gibi görünüyor ise de dolaylı fesih olduğu anlaşılmaktadır. Ekonomik güç dengesi ve sözleşmedeki hakim konum dikkate alındığında davacının mevcut yetkili servis sözleşmesini fiilen sona erdirip bir başka servise iltihakının tamamen özgür irade ile gerçekleştiğini kabul etmek mümkün değildir. Bu itibarla taraflar arasındaki akdi ilişki sürecinin davalının haksız feshi ile sona erdiği kabul edilmiştir.
Feshin, … birleşmesi sonucu ortaya çıkan “artan servis sayısını azaltma” politikasının bir sonucu olduğu anlaşılmaktadır. Davalının bu kararı alması ekonomik-ticari hayatın bir gereği olarak kabul edilebilir ise de bu gerekliliğin mevcut sözleşmesel ilişkilerden kaynaklanan yükümlülükleri ortadan kaldırmadığı kabul edilmelidir.
Sözleşme haklı bir nedenle feshedilmediğine göre davacının sözleşmenin süresinden önce haksız feshi nedeniyle müspet zararını talep hakkının bulunduğu kabul edilmelidir.
Bu kapsamda hukukçu, makine mühendisi ve mali bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulundan kök ve ek rapor alınmış, raporda davacının talep edebileceği maddi tazminatın dava tarihine kadar gelir kaybının 48.449,18 TL, fesih sonrası 6 aylık makul süre için hesaplanan kar kaybının 9.854,07 TL olacağı şeklinde görüş bildirilmiş, davacı vekilince talebi 58.303,25 TL şeklinde ıslah edilerek ıslah harcı yatırılmıştır.
… (Kapatılan) 49.ATM … E dosyasında yargılama sonunda 2012/270 Karar sayılı kararla, davalı şirketlerin devir suretiyle birleşmeleri nedeniyle davalı sıfatının … A.Ş’de toplandığı, taraflar arasında yetkili servis sözleşmesi bulunduğu, ancak davalıların birleşmesi aşamasında sözleşmesinin feshedildiği, davacının bu dönemde yeni bir iş kurması için 6 aylık süreye ihtiyacı bulunduğu, anılan süre içinde 9.954,07 TL zararı bulunduğu gerekçesiyle ” Davanın kısmen kabulü ile 9.954,07 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın 04.08.2008 tarihinden itibaren işleyen reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla talebin reddine….” karar verilmiş, taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 23. HD’nin 2014/9152 E-2015/1675 K sayılı kararı ile özetle, “maddi tazminata esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğu” gerekçesiyle bozma kararı verilmiş, bu bozma ilamında manevi tazminat yönünden verilen hükümle ilgili bir bozmaya yer verilmemiş olup, bozma ilamı sadece hükmün maddi tazminat kısmına ilişkindir ve bozma ilamında tarafların sair temyiz istemlerinin (dolayısıyla manevi tazminata yönelik temyiz istemlerinin) reddine karar verilmiştir.
Bu bozma ilamı sonrası … 49.ATM’nin kapanmış olması nedeniyle dosya Mahkememizin (2 ATM) … E dosyasına kaydedilmiş, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, bozma ilamı gerekçeleri doğrultusunda borçlar hukuku, finans uzmanı ve elektronik alet servisi sektör uzmanından oluşturulan bilirkişi heyetinden yeni bir kök rapor alınmıştır.
İlk bozma ilamı sonrası alınan bilirkişi kurulu raporunda özetle; “…davacı firmanın dava dosyasına sunulan defter ve belgelerine göre, incelenen zaman aralığındaki ortalama kârlılık verisinin dava konusu sözleşmenin feshi nedeniyle ortaya çıkan kaybının hesaplanmasında dikkate alınabileceğini, bu bağlamda emsal Yargıtay kararında belirtildiği çerçevede dava konusu sözleşmenin feshedildiği tarihten sonra makul bir süre itibariyle davacı tarafça ulaşılan kar bulunması halinde ise bu tutarın hesaplanan ortalama kar tutarından mahsubunun gerektiğini, dosyadaki veriler çerçevesinde davacıya ilişkin karşılaştırmalı gelir tabloları incelenerek ortalama gelirin 17.918,57.- TL olarak tespit edildiğini, davalı tarafça sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin kabulü halinde sözleşmenin feshinden önce ve incelenen yıllar itibariyle raporlanan kar zarar tutarlarının ortalaması olarak hesaplanan yıllık 17. 918,57.-TL’lik tutarın sektör uzmanı tarafından öngörülen makul süreye isabet eden karşılığında sözleşme feshi sonrasında ve aynı zaman aralığında yine davacı tarafça raporlanmış tutarının mahsubu ile davacı tarafça talep edilebilecek mahrum kalınan tutarının hesaplanmış olacağını, heyette bulunan sektör uzmanın görüşü dikkate alındığında yetkili servisin fesih tarihi itibariyle aynı sektörde benzer bir iş bulma ihtimalinin zayıf olduğunu, dolayısıyla iş bulma imkanının bulunmadığı, makul fesih suresinin 12 ay olarak tespitinin gerektiğini, bu süre zarfında elde edilecek karın tespiti için mevcut verilerle sınırlı olarak geriye dönük 2 yıllık kar ortalamasının değerlendirilmesinin gerekli ve yeterli olduğunu, fesih tarihi itibariyle yetkisiz özel servis olarak bölgesinde faaliyet gösterilebileceğini, zira servis irtibat bilgilerinin o zamana kadar oluşmuş olan müşteki portföyünde mevcut olduğunu, hal böyle olsa dahi özel servis olarak yetkili servis kadar ücretli garanti dışı talep toplayamayacağını zira orijinal yedek parça parça temini ve gerekse marka hizmet garantisi gibi müşteri nezdinde önem arz eden hususlarda eksiklik yaşanacağını, özel servis olarak hizmete devam etmesi sonrasında faaliyetinden elde edilecek 2005 ve 2006 senelerindeki mali tablolarında tespit edilen tutarlarının ortalaması kadar olacağını, bu meblağın yıllar içinde raporda belirtilen sebeplerle zaman içinde azalacağını, buna göre davacının talep edebileceği mahrum mahrum kaldığı kar tutarının 17.918,57.-TL olduğunu, mahkemece beş yıllık süre için talepte bulunabileceğinin kabul edilmesi halinde tutarın 89.592,85.-TL olacağını …” ifade etmişlerdir.
Davacı vekilinin 28/01/2010 tarihli dilekçesinde sözü edilen taleplerle ilgili olarak; davalı …’in …’yu devralması nedeniyle davacının sözleşme ilişkisinde taraf olmaması nedeniyle devir bedelinden pay talep edemeyeceği, hizmet bedellerinin tek taraflı olarak değiştirilmesinden kaynaklanan zarar, konsept değişikliği için yapılan yatırımlar nedeniyle sözleşmenin devamı umuduyla satılan gayrimenkuller nedeniyle uğranılan zararlar, sözleşmenin feshi nedeniyle ödenmeyen vergi ve SGK primlerinden kaynaklanan zararlar, çalışan personelin sözleşmelerinin feshinden oluşan zararlar, davacıya aldırılan mallardan doğan zararlar ile teslim alınmayan mallardan doğan zararların varlığı ve fesih ile ilgileri (nedensellik bağı) kanıtlanamamış ayrıca bu zararların menfi zarar mahiyetinde olmaları nedeniyle talep edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
Mahkemece alınan bilirkişi raporuna “fesih sonrası 1 yıllık makul süre kar kaybı” hesabı yönünden itibar edilerek, davacının haksız fesih nedeniyle mahrum kalınan karını talep hakkının bulunduğu, buna göre fesih tarihinden sonrası için bir yıllık süre bakımından mahrum kalınan karını talep hakkının bulunduğu, bunun bilirkişi raporunda belirlendiği üzere 17.918,50.-TL tutarında olduğu, ancak ticari alanda gerçekleşen akdi ilişkinin haksız feshi nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğü kabul edilemeyeceğinden manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle, mahkememizin 2015/735 E 2017/366 K sayılı kararıyla “Maddi tazminat talebinin kısmen kabulüyle 17.918,57.TL alacağın 04/08/2008 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla talebin reddine, manevi tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.
İkinci kararın sadece davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 23.HD’nin 17/11/2020 tarihli 2018/809 E 2020/3682 K sayılı ilamıyla “Dairemizin 17.03.2015 tarih ve 2014/9152 E., 2015/1675 K. sayılı bozma ilamı ile manevi tazminata ilişkin hükmün sair temyiz nedenlerinin reddine denilmek suretiyle manevi tazminat alacağı kesinleştiğinden ve bu husus davacı lehine müktesep hak oluşturacağından bozma sonrası verilen kararda manevi tazminat talebinin reddine hükmedilmesi doğru olmamıştır” gerekçesiyle hüküm davacı lehine bozulmuş, bozma ilamında davacı vekilinin sair temyiz itirazları reddedilmiştir.
İkinci bozma ilamı sonrası dosya Mahkememizin 2021/111 Esasına kaydedilerek yargılamaya devam edilmiş, taraflar lehine/aleyhine oluşan usuli kazanılmış haklar gözetilerek usul ve hukuka uygun Yargıtay 23.HD bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece yargılama sırasında (bozma ilamlarına uyularak) verilen kararlar ve Yargıtay 23.HD’nin bozma ilamları sonucunda davacı lehine usuli kazanılmış haklar oluşmuştur. Şöyle ki;
… (Kapatılan) 49 ATM … E … K sayılı kararının temyizi sonucu Yargıtay 23.HD’nin 2014/9152 E 2015/1675 K sayılı bozma ilamında, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü (5.000,00 TL’nin faiziyle davalıdan tahsiline) hükmüyle ilgili bir bozma bulunmadığı ve sair temyiz itirazları reddedildiğinden, manevi tazminatla ilgili hüküm bu suretle kesinleştiğinden, kabul edilen manevi tazminat yönünden davacı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğundan, kesinleşmiş hükümle ilgili olarak (Yargıtay 23.HD’nin içtihatlarına uygun şekilde) Mahkememizce bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizin 2015/735 E 2017/366 K sayılı kararının sadece davacı vekilince temyiz edilmesi, davalı vekilince temyiz edilmemesi, Yargıtay 23.HD’nin 17/11/2020 tarihli 2018/809 E 2020/3682 K sayılı ilamında ise sadece “manevi tazminatla ilgili davacı yararına 2011/88 Esas üzerinden verilen hükmün kesinleşmiş olmasına rağmen usuli kazanılmış hakka riayet edilmediği” gerekçesiyle mahkememiz hükmünün bozulması, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının da reddedilmesi sonucunda, mahkememizin 2015/735 Esasından verilen maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne (17.918,57.TL’nin faiziyle davalıdan tahsiline) dair hüküm de bu suretle (davalı vekilince temyiz edilmediği ve davacının maddi tazminata yönelik temyiz itirazı reddedilmekle) kesinleşmiş olduğundan, mahkememizce bu hususta da (Yargıtay 23.HD’nin içtihatlarına uygun şekilde) yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne kısmen reddine dair mahkememizin 2015/735 Esas 2017/366 Karar sayılı kararı Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2018/809 Esas 2020/3682 Karar sayılı ilamı üzerine kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
2-Manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne kısmen reddine dair mahkememizin (Kapatılan 49.ATM) 2011/88 Esas 2012/270 Karar sayılı kararı Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2014/9152 Esas 2015/1675 Karar sayılı ilamı üzerine kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-Daha önce kesinleşmiş olan mahkememiz ilamlarında taraflardan tahsiline veya taraflara iadesine karar verilen karar ve ilam harçları, yargılama giderleri, vekalet ücretleri de kesinleşmiş olduğundan, bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
4-Bozma ilamı sonrası davacı tarafça yapılan 141,20-TL yargılama giderinin davanın kabul/red oranına göre hesaplanan 70,60-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı asilin ve davalılar vekilinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 15 GÜN içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile Yargıtay’da temyiz yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.04/06/2021

Katip …

Hakim …