Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/10 E. 2021/945 K. 27.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/10 Esas
KARAR NO : 2021/945

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/01/2021
KARAR TARİHİ : 27/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı, müvekkili şirketle 6-9 Mart 2019 tarihleri arasında düzenlenen … Uluslararası Kapı, Kepenk, Kilit, Panel, Pano, Bölme Sistem ve Aksesuarları Fuarı’na katılım sözleşmesi akdildiğini, ne var ki, sözleşmeyle ödemeyi taahhüt ettiği katılım bedelini bugüne kadar ödemediğini, müvekkilinin alacağı için yapılan icra takibi de davalının itirazı üzerine durdurulduğunu, itirazın iptali davası açmadan önce Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı arabuluculuğa başvurulmuş ancak arabuluculuk süreci anlaşamama ile sonuçlandığını, taraflar arasında 20.02.2019 tarihinde akdedilen fuar katılım sözleşmesinin; Mali Esaslar 6.2 Md. göre; kiracı Reed Tüyap’ın onayı olmaksızın tek taraflı olarak vazgeçerse tüm maddi yükümlülükleri yerine getirmek zorundadır. Kiracı, yapmış olduğu ödemeleri geri talep edemeyeceği gibi bakiye borcunu da ödeme planına uygun olarak ödemekle yükümlü olduğunu, Mali esaslar bölümünün 6.5 md. göre ödemelerden birinin vaktinde yapılmaması durumunda müteakip ödemeler muacelliyet kesbeder ve gününde ödenmeyen çek, senet ve cari hesap bakiyeleri için kiracılarla Türk Lirası(TL) üzerinden yapılan anlaşmalara ilişkin ödemelerde yürürlükteki türk ticaret kanununda ön görülen faiz oranları uygulanır hükmünü içerdiğini, mali esaslar bölümünün 6.12 md. göre sözleşme ile ilgili çıkacak sorunlar İstanbul Mahkeme ve İcra Dairelerince çözümlenir hükmünü içerdiğini, taraflar arasında hür iradeleriyle akdedilen sözleşme ve sözleşme serbestîsi göz önüne alındığında; sözleşme bedelinin açık olduğu ve davalının bu miktardan ve işlemiş olan faizden sorumlu olduğunu açıklanan nedenlerle davalının itirazının iptalini, haksız itiraz nedeniyle müvekkilim lehine %20’dan aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığının tespitine,
… 36. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış, yapılan incelemede alacaklısının dosyamız davacısı … Şirketi borçlusunun dosyamız davalısı … Şti olduğu, takip miktarının 17.401,09 TL olduğu anlaşılmıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen sözleşmeden doğan ödenmeyen fuar katılım ücretine dayalı olarak … 36. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
… 36. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı şirket tarafından 15.541,25-TL asıl alacak ve 1.859,84 işlemiş faiz alacağı için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı olduğundan ticari defterlerin delil niteliği ve tacirler arası fatura tanzim delil niteliği hakkında mevzuat düzenlemeleri uyarınca uyuşmazlığın tahlili gereklidir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222.maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m.222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m.222/4).
Dosya kapsamında mali bilirkişi ve fuarcılık konusunda uzman bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdi ile, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde ve tüm dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek, SMMM …. ile Reklam, Pazarlama Uzmanı …’ dan oluşan bilirkişi heyetinin mahkememize sunmuş olduğu 25/08/2021 tarihli bilirkişi raporu ile özetle; davacının 14.10.2019 takip tarihi itibari ile 15.541,25 TL asıl alacak ve 976,51 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 16.517,76 TL asıl alacaklı olduğu,14.10.2019 tarihli 17.401,09 TL’lik takip miktarı ile karşılaştırıldığında 883,33 TL’lik fazla talebin söz konusu olduğu, Fazlalığın işlemiş faiz talebinden kaynaklandığı, Bu itibarla takibin 16.517,76 TL.sı üzerinden devamı ile tarafların tacir ve davalının mütemerrit olduğu nazara alınmak suretiyle 14.10.2019 takip tarihinden itibaren ispatlanmış davacı asıl alacağı 15.541,25 TL.sına 3095 Sy.K.nun 4489 Sy.K.nun ile değişik 2.Maddesi gereğince T.C Merkez Bankası tarafından dönemde Kısa Vadeli Avans Kredilerine uygulanan faiz oranları (01.07.2018- 31.12.2019 arası %19,50; 01.01.2020-30.06.2020 arası %13,75; 01.07.2020 tarihi sonrası 9010,0001.01.2017 sonrası %9,75) Üzerinden basit usulde(3095 Sy.K.m3)temerrüt faizi tahakkukunun uygun olacağı, Davacı tarafça talep edilen %20 oranında İcra İnkar Tazminatının Sayın Mahkemenin takdirinde bulunduğu,kanaatine varılmıştır.
Usulüne uygun tutulan davacı defterlerinin incelenmesinde, davacı nezdinde ki davalı cari hesabına göre davacının davalı adına 12.03.2019 tarih 20.541,25 TL’lik fatura tanzim ettiği, davalının iş bu fatura ile ilgili 18.04.2019 tarih 5.000,00 TL’lik ödeme yaptığı, tanzim edilen fuar faturasına istinaden davalının ödemesini mahsubu sonrasında 2020 yılına davalının 15.541,25 TL’lik borcunun devir olduğu, anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında imzalanan “Katılımcı Kira Sözleşmesi Şartları” isimli sözleşmenin tarafları; … A.Ş ile … Ltd. Şti. (Kiracı) arasında imzalandığı, sözleşmenin konusu; …kiracılarına fuar katılım metrekare karşılığı bazı hizmetler sunduğunu; fuar alanı temizlik, güvenlik, stand içi temizlik kiracının yaptığı, davet işlerine kiracı tarafından bakıldığı vb. sözleşmenin türü- bedeli ve ödeme şekli; ödemeler nakit, çek, senet kredi kartı ile faturanın kesildiği para cinsi ile yapılacağını, ödemenin banka yolu yapıldığı hallerde tüm banka masrafları kiracıya ait olduğunu, kiracı imzalamış olduğu sözleşmeyi fuar açılış tarihinden 180 gün önce fesih ederse fuar öncesi hizmet karşılığı olarak, sözleşme toplam bedelinin %30 unu ödediğini, 90 gün önce fesih ederse bedelin %60 peşinen ödeyeceğini, Hususlarında tarafların mutabık kalarak sözleşmeyi 20.02.2019 tarihinde kabul, imza ve tanzim etmiş oldukları belirlenmiştir.
Davacı defterleri ve dosya kapsamına göre taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında davacının 6-9 mart arasında gerçekleşen kapı fuarı ile ilgili davalı adına 12.03.2019 tarihinde 20.541,25 TL’lık fatura tanzim ettiği bilirkişilerce tespit edilmiştir. Davalının sözleşme kapsamında tanzim edilen fatura ile ilgili 20.06.2019 vadeli çek ile ödeme yapılacağı belirtilmiş ise de tanzim edilen fuar faturası ile ilgili davalının 5.000,00 TL’lik ödemesi dışında herhangi bir ödemesinin olmadığı, davalı tarafça ödeme ilişkin dosya kapsamına herhangi bir beyan veya defterlerini incelemeye esas olmak üzere sunmadığı anlaşılmaktadır.
Davalı mahkemece belirlenen günde hazır halde bulundurmamıştır. 22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle, HMK m.222/3’de yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş, tarafların ticari defterlerini sunmaması hali de usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için yeterli görülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2012 tarih ve 2011/11-862 Esas, 2012/51 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 219. maddesine göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, diğer anlatımla, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da, uyuşmazlığa 6100 sayılı HMK’nın 222/5. maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HMK’nın m. 220. maddesindeki genel düzenlemelere tabidir. HMK’nın 220. maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki; HMK’nın 220. maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Diğer anlatımla, belirtilen bu durumda ticari defterler de, HMK m. 220. madde anlamında “vesika” niteliğindedir. Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen HMK’nın 222. maddesindeki hüküm, “I Kati delil” şeklindeki kenar başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde ve aynı Kanun’un 1474. maddesi uyarınca kenar başlıklarının metne dahil bulunduğu da gözetildiğinde; ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla), kesin delil niteliğinde bulunduğunu öngörmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 64. maddesi uyarınca da defterlerini yöntemince tasdik ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. (HMK. m. 222/4).
Bu kapsamda benzer mahiyetteki bir uyuşmazlık hakkında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27.Hukuk Dairesi 2020/1170 Esas, 2020/1325 Karar sayılı ilamı ile şu şekilde değerlendirmelerde bulunulmuştur: “Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın kabulü gerekirken mahkemece davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin bu nedenle istinafının kabulü gerekmiştir.” şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6. Maddesine göre fuarın gerçekleşmesine 90 günden az kala yapılan (davacının onayı olmaksızın) iptallerde davalının sözleşme kapsamında tüm edimlerini yerine getirmesi gerektiği ve sözleşmeye göre ödemenin vadesinde yapılmaması durumunda kalan bakiye ilgili Türk Ticaret Kanunu kapsamında faiz uygulanacağına dair ibarelerin yer aldığı nazara alındığında sözleşme serbestisi kapsamında kararlaştırdıkları açıktır. Davacının asıl alacağının sözleşme hükümleri uyarınca davacı defterlerine göre ispatlanmasına karşın, takipte talep edilen işlemiş faiz miktarına ilişkin bilirkişi heyeti tarafından faiz dönemi başlangıcı 20/06/2019, faiz dönemi bitişi 14/10/2019, gün sayısı 116, faiz oranı 19,5, faizi işletilecek ana para tutarı 15.541,25-TL olduğu da dikkate alınarak faiz tutarı 976,51-TL olarak hesaplanmıştır.
Tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, davacının davaya ve takibe konu ettiği faturaların taraflar arasında geçerli sözleşme kapsamında tanzim edildiği, davacı defterlerine göre davalının sözleşme kapsamında tanzim edilen fatura ile ilgili kısmı ödeme yaptığı, davalının taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılması gerektiği, davalının cevap dilekçesi vermediği de gözetilerek söz konusu fatura içeriğinin bedelini tamamen ödediğine dair iddiasının bulunmadığı, davacı tarafça dosya kapsamına delil olarak dava dilkeçesi ekinde sunulan taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi ispata yarar davalı şirket kaşe ve imzasını taşıyan sözleşmenin tarihi ve davacı defterlerine kayıt edilen faturalarının tarih olarak da birbirleri ile uyumlu olduğu anlaşılmakla, faiz yönünden talebin takip talebinde talep edilenden daha düşük nispette bilirkişilerce hesaplanması da dikkate alınarak davalının … 36. İcra Müdürlüğünün …E. sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile; takibin 15.541,25 TL asıl alacak, 976,51 TL işlemiş faiz olmak üzere 16.517,76-TL üzerinden; asıl alacağa (15.541,25-TL) takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Somut ihtilafta, alacağın sözleşmeden kaynaklı niteliği de gözetilerek, likit ve muayyen olduğu gözetilerek belirlenen icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
1-Davalının … 36. İcra Müdürlüğünün …E. sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN kısmen İPTALİ ile; takibin 15.541,25 TL asıl alacak, 976,51 TL işlemiş faiz olmak üzere 16.517,76-TL üzerinden; asıl alacağa (15.541,25-TL) takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla hükmolunan 16.517,76-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (16.517,76-TL) üzerinden alınması gereken 1.128,32 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 210,16 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 918,16 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 210,16 TL peşin harç, 96,00 TL posta masrafı, 1.500,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.806,16 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.714,04 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1,2 maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 883,33-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-6183 sayılı Kanuna göre dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin tarafların haklılık durumlarına göre;
a) 1.252,68 TL’sinin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
b) 67,32 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
9-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, e-duruşma ile katılan davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.27/12/2021

Katip …

Hakim …