Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/92 E. 2022/17 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/92
KARAR NO : 2022/17

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 04/02/2020
KARAR TARİHİ : 13/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan sıra cetveline itiraz davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müflisin müvekkili bankaya asaleten ve kefaleten borçlu olduğunu, müflisin asaleten olan 25.266.444,48-TL borcunun müdürlükçe reddedildiğini, kefaleten …A.Ş, …A.Ş, …TİC. A.Ş ye …Tic. A.Ş ye kefil olması nedeniyle iflas tarihi itibari ile 86.081.142,26-TL 7.349.464,48-USD, 6.012.741,74-Avro borçlu bulunmakta olduğunu, iflas tarihi itibari ile TCMB efektif satış kuru olarak 1 USD 5.8712-TL olup 43.150.175,89-TL, 1 Avro’nun 6,5766-TL olduğunu, 39.543.397,33-TL olduğunu, toplam 168.774.715,48-TL müflisin kefaleten olan borcunun müdürlükçe reddedildiğini, şarta bağlı olan 99.290,00-TL alacak ise kabul edilerek sıra cetveline 4. sırasına kaydının yapılmış olduğunu, reddedilen 194.041.159,96-TL nin … 1. İflas Müdürlüğünün … iflas sayılı Müflis …Tic. A.Ş masasına kayıt kabulünü, İİK m.235/1 hükmü uyarınca 194.041.159,96-TL üzerinden katılmalarına izin verilmesini talep etmiştir.
Davalı davayı inkar eden konumdadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı bankaya müflis şirketin asaleten ve kefaleten borçlu olup olmadığı, 25.266.444,48-TL miktarın iflas dairesi tarafından red olunması karşısında müflis şirketin kefil olması nedeni ile ve iflas tarihi itibari ile borçlu olup olmadığı, kaç TL borçlu olduğu, yine iflas tarihi itibari ile ve ayrıca davacı bankanın 39.543.397,33-TL borlu olup olmadığı, bu hesaplama yapılır iken yabancı döviz üzerinden alacak miktarının dahi talep edilmiş olması karşısında bilirkişi kurulunun İcra ve İflas Kanunu’nun 198 inci maddesi uyarınca konusu yabancı para olan alacaklarının, iflas tarihindeki T.C. Merkez Bankası efektif satış kurundan çevrilmek suretiyle masaya kaydedilir hale gelmekle bu yönüyle yabancı para alacaklarının sıra cetveline geçirilirken, iflas tarihindeki döviz satış kurundan Türk Lirasına çevrilerek kayıt ve kabule karar verilmesi esas olmakla,bu hükümler dikkate alınarak bilirkişi kurulu tarafından gerekli dönüşümün ve hesabın yapılması gerekip gerekmediği, akabinde ve sonuç olarak gerekirse banka müdürüğlü nezdinde yapılacak araştırmalar sonucunda da davacınını masaya kaydı gereken alacak miktarının ne olduğu noktasında toplanmaktadır.
Davacı vekilinin davalı hakkında … 27.İcra Müdürlüğü …E. ve … 7. İcra Müdürlüğünün …E.sayılı dosyasına istinaden takip yaptığı, müflis hakkında basit tasfiye usulüne göre ise tasfiye işlemlerine devam olunduğu, mevcut beyana göre davanın süresi içinde açılmış kayıt kabul davası niteliğinde bulunduğu, davacının somutlaştırdığı belgelere göre davacı şirket ile davalı arasında bankacılık ilişkisinin bulunduğu, dayanılan belge içeriklerinin sahteliğine yönelik herhangi bir itirazın bulunmadığı tartışmasızdır.
Dava tarihi itibariyle müflis konumunda bulunan şirket hakkında verilmiş olan iflas kararı ile ilgili istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Nitekim Mahkememizce yapılan yargılama aşamasında ” İstanbul BAM 17. Hukuk Dairesi 2020/1774 E.-2020/1756 K.sayılı ilamı ile İstanbul 10.ATM’nin 2017/13 E.-2019/516 K.sayılı iflas kararının kesin olmak üzere kaldırıldığı, bu çerçevede davanın açılmış olduğu tarih itibari ile müflis şirkete karşı açılmış olan kayıt kabul davasında yargılamanın devam ettiği aşamada iflas kararının kesin olarak kalktığı, bu karar çerçevesinde … 10.ATM’de yargılamaya devam olunduğu, yargılama aşamasında Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin uygulamaları doğrultusunda ve mahkememizce 02/09/2021 tarihi itibari ile yargılamaya devam edilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2017/1908 E.-2020/3039 K.sayılı ilamı ve bu Yargıtay uygulamasını benimseyen İstanbul 17.Hukuk Dairesi 2021/894 E.-2021/1502 K.sayılı ilamları ve bu suretle değişen Yargıtay uygulaması karşısında ve kayıt kabul davası açılmasına esas olan iflas kararının kesin olarak kaldırılmış olması nedeniyle davanın konusuz kalıp kalmadığının tartışılması gerekmiştir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2017/1908 E.-2020/3039 K.sayılı ilamında “(…)Asıl dava iflas sıra cetvelinde kayıt kabul istemine ilişkindir. Asıl davada davalı şirket hakkında … 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin…Esas sayılı dosyası kapsamında iflas kararı verilmiş olup, işbu karar davalı vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 13.10.2011 tarihli, 450-993 E.-K. sayılı ilamı ile bozulmuş olduğundan, mahkemece asıl davanın konusuz kaldığından bahisle, asıl dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması gerekirken, esastan ret kararı verilmesi doğru olmamış ise de, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, HUMK’nın 438/son maddesi uyarınca, hükmün gerekçesi değiştirilerek ve hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir” gerekçesiyle kayıt kabul davalarına esas iflas kararının bozulmuş olması durumunda kayıt ve kabul davasının konusuz kalması yönünde uygulamasını halihazırda sürmekte, Bölge Adliye Mahkemeleri ve İlk Derece Mahkemeleri tarafından da bu uygulama benimsenmektedir.(Mahkememizin 2019/73E. 2021/981K.sayılı kararı; İstanbul 17.Hukuk Dairesi 2021/894 E.-2021/1502 K.sayılı kararı)
Bilindiği üzere davanın konusuz kalması durumunda HMK m.331 hükmü uyarınca davanın açıldığı tarih itibariyle tarafların haklılık durumunun araştırılması gerekir. Esasen haklılık durumunun araştırılması sonrası tarafların lehine veya aleyhine kısmen veya tamamen yargılama gideri takdir edilecektir. Ne var ki hükmün verildiği tarih itibariyle davalı şirketi temsil eden iflas masasını temsil etmekte olan iflas idaresinin görevi son bulmuştur. Bir başka deyişle kayıt kabul davasında doğal olarak davalı konumunda bulunan iflas masasının bu davada taraf olma durumu sona ermiştir. Davanın açıldığı tarih itibariyle davalı sıfatına haiz olan tarafın bu sıfatının sonradan kalkması durumunda artık verilecek hükmün infaz kabiliyeti olamayacağından davanın açıldığı tarih itibariyle tarafların haklılık durumunun araştırılmasında hukuki yarar dahi yoktur. İflas kararının kaldırılması sonrası ise iflas masası adına sunulmuş bir vekalet esasen olmayacaktır.
Bir başka deyişle HMK m.331 hükmü gereği davanın konusuz kalması nedeniyle tarafların haklılık durumunun araştırılması ve buna göre taraflar lehine veya aleyhine yargılama giderinin takdiri ancak bu yargılama giderine hükmedildiği aşamada tarafın mevcut olması durumunda uygulanabilecek bir hükümdür. Oysaki davalı tarafında bulunan iflas masasının görevi sona ermiştir. Nitekim mahkememizce kabul edilen bu uygulama başkaca ilk derece mahkemeleri ve BAM uygulamalarında da kabul görmüştür. “Artık başvuru yapılan masanın kanuni temsilcisi olan iflas tasfiyesi ile ilgili iflas dairesinin görevi sona ermiş olduğundan, bir an için aksinin kabulü ile yargılama giderlerine karar verilmesi halinde kararın iflas masası yönünden infazı mümkün olmayacaktır. Bu nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 331.maddesindeki düzenleme kapsamında esastan sonuçlanmayan davada yargılama giderleri ile ilgili hükmün uygulanması mümkün görülmemektedir.” (İstanbul BAM 17.HD 2021/894E 2021/1052K.sayılı ilamı)
Nitekim davanın konusuz kaldığı tarihten sonra iflas durumu ortadan kalkan davalının dahi davada taraf olabilmesi söz konusu olamayacaktır. Zira iflas kararının kaldırıldığı an itibariyle dava konusuz kalmış, konusuz kaldığı an itibariyle ise dava dilekçesinde davalı konumunda olan müflis şirketi temsilen iflas masasının bu davada taraf sıfatı sona ermiş, davacı dava açmakta haklı olsa dahi infaz edilebilecek bir karar kalmamıştır. Yine iflas kararının kaldırıldığı tarih sonrası konusuz kalan davada artık sonradan davalı şirket adına vekaletname sunulması da gerek açıklanan usul hükümleri gerek usuli hakkaniyet kaidesi gereği, davacı aleyhine vekalet ücreti hükmedilmesini imkansız kılmaktadır.
Yapılan açıklamalar karşısında iflas kararı hukuken ve kesin olarak kaldırılmış olmakla konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İflas kararı hukuken ve kesin olarak kaldırılmış olmakla konusuz kalan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereği davacının sıfatı ve ayrıca terkinat sınırı nedeniyle harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Müflis şirketin iflas durumunun kalkmış olması nedeniyle infaza elverişli bir taraf bulunmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İflas sıfatı sona eren şirket sonradan davada taraf konumuna erişemeyecek olmakla iflas durumu kalkmış olan şirket lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin huzurunda davalının yokluğunda ve oy birliği ile karar verildi.13/01/2022

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …