Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/85 E. 2021/583 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/85 Esas
KARAR NO :2021/583

DAVA:Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:03/02/2020
KARAR TARİHİ:15/09/2021
KANUN YOLU:İSTİNAF

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 23.03.2019 tarihli “Konferans Salonu Sözleşmesi” başlıklı, inşaat yapım sözleşmesinin imzalandığını, sözleşmeye göre müvekkilinin … … Kolejinin konferans salonu yapım işini yapacağını, müvekkili söz konusu işi eksiksiz yerine getirdiğini ve kesin kabulü yapılmış olmasına rağmen alması gereken ödemenin tamamını alamadığını, müvekkilinin davalıyla söz konusu işin yapımı için 490.000-TL + KDV olarak anlaştığını, müvekkilinin anlaşma uyarınca 02.07.2019 Tarih ve … Yevmiye nolu 289.100,00-TL olan ilk hak ediş faturasını ve 04.09.2019 tarih ve … yevmiye nolu 289.100,00-TL olan ikinci hak ediş faturalarını keşide edip davalıya tebliğ ettiğini, müvekkilinin bugüne kadar ödemenin büyük bir kısmını almışsa da dava konusu olan 44.100-TL bedeli tahsil edemediğini, bu maksatla bir kısım başka bakiye ödemeler de dahil edilerek … 2. İcra Müdürlüğü ‘nün … sayılı icra takip dosyasından takip başlatıldığını, söz konusu icra dosyası davalının itirazı ile durduğunu, alacağın haklı bir alacak olduğunu, ticari defterlerin incelenmesi ile de ortaya çıkacak şekliyle eksik ödeme yapıldığını, bu nedenle iş bu alacak davasının açılmak zorunda kaldığını, davalının icra takibinde kendisine tebliğ edilen tarih itibariyle temerrüde düştüğünü, bu tarihten itibaren ticari temerrüt faizi işletmenin gerektiğini belirterek açmış oldukları davanın kabulü ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla dava konusu 44.100-TL’nin davalıdan alınarak müvekkile ödenmesine, alacağa temerrüt tarihi olan 08.11.2019 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi işletilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde ileri sürülen aleyhte olan hiç bir hususu kabul etmediklerini, davacının haksız ve yasal dayanaktan yoksun davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, şöyle ki ; … 2. İcra Müd. …. sayılı icra takip dosyası ile 04.09.2019 Tarih … Nolu Faturadan Ötürü 52.100,00 TL. alacaklı olduğunu iddia ve talep ettiğini, icra takibine itiraz üzerine huzurdaki dava ile itirazın iptalini talep ettiğini, ancak davalı müvekkil şirketin , davacı şirkete icra takibine konu her hangi bir borcu olmadığı için davacının haksız ve yasal dayanaktan yoksun davasının reddi gerektiğini belirterek davacının %20 ‘den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık vekalet ücretinin de davacıya yüklenmesine karar verilmesi talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasında akdedilen 23/03/2019 tarihi “Konferans Salonu Sözleşmesi” başlıklı eser sözleşmesi, iki adet hak ediş fatura sureti, ticari defter ve belgeler arabuluculuk son tutanağı celp edilmiş, incelenmiştir.
Dosya, SMMM bilirkişi …’ye tevdi edilmiş, mali bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 20/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Taraflar arasında … … Koleji içerisine yapılacak Konferans Salonu yapımı için akdedilmiş 23.03.2019 tarihli Konferans Salonu Sözleşme’nin mevcut olduğu görülmüş olup, söz konusu sözleşmenin altında tarafların kaşe ve üzerinde bir imzanın mevcut olduğu, davacı defterleri talimat yolu ile incelenmiş olup, davacı yan ticari defterlerine göre davalıdan 44.000,00 TL alacaklı durumda olduğunun talimat mahkemesi tarafından görevlendirilen bilirkişi tarafından tespit edildiği, davalı tarafından sunulan ticari defterlerin T.T.K. ve V.U.K. hükümleri doğrultusunda sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu ve sunulan ticari defterlere göre davalının dava tarihi itibarıyla davacıdan 236.930,00 TL alacaklı durumda olduğu, taraf defterleri karşılaştırıldığında taraflar arasında (44.000,00 TL + 236.930,00 TL -) 280.930,00 TL tutarında farkın mevcut olduğu, söz konusu farkın davacı tarafından davalıya düzenlenen 04.09.2019 tarihli ve 289.100 TL tutarlı faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmamasından ve ayrıca davacının davalıya yaptığı ödemelerin 8.170 TL davalı defterlerinde daha fazla kayıtlı olmasından kaynaklandığı, ödeme davacının kabulünde olduğundan ve davalı lehine olması nedeniyle ödemeler konusunda davalı defterlerine itibar edilmesinin gerektiği, bununla birlikte taraflar arasında akdedilen sözleşmede KDV tutarı 44.100 TL olarak belirtilmiş ise de kesilen faturalarda davacı tarafından yansıtılan faturalara bakıldığında davacı tarafından davalıya 88.200 TL tutarında KDV’nin yansıtılmış olduğu, sözleşme konusu işin mahiyeti dikkate alındığında KDV oranının faturalarda doğru oranda kesildiği, ancak kesilen faturalar ile sözleşmede kararlaştırılan KDV arasında (88.200-44.100) 44.100 TL tutarında farkın mevcut olduğu, davacının talebinin kabulü halinde talep edebileceği tutarın 44.000 TL asıl alacak 1.675,32 TL faiz olmak üzere toplam 45.675,32 TL olabileceği…” tespit edilmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; taraf şirketler arasında 23/03/2019 tarihinde “Konferans Salonu” başlıklı eser sözleşmesinin imzalandığı, eser sözleşmesi uyarınca davacının yüklenici, davalının ise iş sahibi olduğu, taraflar arasında eserin yapılması ve tamamlanması noktasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, uyuşmazlığın iş bedeline yönelik olduğu, davacının söz konusu eserin yapımı için 490.000,00 TL + KDV olarak anlaşılmasına rağmen davalı iş sahibinin bakiye kalan 44.100,00 TL tutarı ödemediğini belirttiği, davalının ise sözleşme uyarınca iş bedelinin 490.000,00 TL + 44.100,00 TL KDV olmak üzere toplam 534.100,00 TL olduğunu ve bu tutarın davacı tarafa tümüyle ödenerek bakiye borcun kalmadığını savunduğu görülmüş; Mahkememizce her iki tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, tarafların ticari defter ve belgelerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olduğu, yasal olarak gerekli şartları taşıdıkları ve tarafların lehine delil olarak kabul edileceği tespit edildikten sonra davacı defterlerinde davacının davalıdan 44.100,00 TL alacaklı olduğu, davalı defterlerinde ise davalının davacıdan dava tarihi itibariyle 236.930,00 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, tarafların ticari defter ve belgelerindeki mutabakatsızlığın davacı tarafından davalıya kesilen 04/09/2019 tarihli ve toplam 289.100,00 TL bedelli faturanın davalı tarafından ticari defterlerine kaydedilmemesinden kaynaklandığı, davalının bu faturaya karşı itirazı bulunmamakla birlikte ticari defterine de kaydetmediği, ancak hem davacının bizatihi kendi kayıtlarında hem de davalının cari hesaplarında yapılan ödeme tutarları karşılaştırıldığında defterlerim birbirini teyit edecek şekilde toplamda 534.100,00 TL ödeme bulunduğu, başka bir anlatımla deftere kaydedilemeyen faturadaki 245.000,00 TL ‘lik iş bedelinin ödenmekle birlikte aynı fatura içinde yer alan 44.100,00 TL ‘lik KDV bedelinin ödenmediği, esasen 44.100,00 TL’ lik tutar farkının da bu durumdan kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Diğer bir deyişle, davacı ödenmesi gereken toplam tutarın sözleşme uyarınca 490.000,00 TL + KDV olmak üzere toplam 578.200,00 TL olması gerektiğini, toplam iş bedeli 578.200,00 TL ‘den 534.100,00 davalının ödeme tutarı düşüldüğünde 44.100,00 TL bakiye borç kaldığını ileri sürerken; davalı taraf sözleşme uyarınca iş bedelinin 490.000,00 TL + 44.100,00 KDV olmak üzere toplam 534.100,00 TL olduğunu, bu tutarın davacının da ikrarında olmak üzere ödendiğini ve 04/09/2019 tarihli faturadaki 44.100,00 TL KDV bedelini kabul etmediklerini söylemiştir.
Uyuşmazlığın temeli, eser sözleşmesindeki iş bedeli toplam miktarı ve özellikle KDV alacağının ne kadar tutarda ödenmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Tarafların kabulünde olan ve varlığı tartışma konusu edilmeyen 23/03/2019 tarihli eser sözleşmesinde iş bedeli sözleşmenin 4.maddesinde kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 4.maddesinde aynen;
“Bu sözleşme, anahtar teslimi götürü fiyatlı esaslı sözleşme olup, işveren tarafından hazırlanan uygulama projelerine dayalı olarak işin tamamı için yüklenici tarafından teklif edilen toplam bedel 490.000,00 TL + 44.100,00 TL KDV’ dir.” şeklindedir. Bu halde, tarafların işin tamamı için belirledikleri fiyat 534.100,00 TL olarak kabul edilmelidir. Davacı, dava dilekçesinde ve yargılamanın her aşamasında anlaşmanın “490.000,00 TL + KDV” olduğunu, bu tutarın 578.200,00 TL olduğunu iddia etse de; anılan sözleme maddesi açık olup, taraflar davacının iddia ettiğinin aksine KDV tutarını kendi aralarında 44.100,00 TL olarak belirlemişlerdir. Öte yandan; davacının iddialarının yani anlaşmanın kendisinin gösterdiği şekilde yapıldığının sözleşme hükmü incelendiğinde doğru olmadığı açıkça görülmektedir. Bu bakımdan, sözleşmenin 4.madde hükmünün yorumlanmasına esasen ihtiyaç da yoktur. Zira, sözleşme hükmü iş bedelinin toplam tutarı yönünden ve işin tamamı için net bir şekilde gösterildiğinden basit bir matematik hesabıyla aynı sonuca ulaşılabilmektedir. Nihayetinde, davalı taraf eser sözleşmesinden kaynaklanan toplam borcunun tamamını ödediğinden ve KDV’ye yönelik olarak bakiye bir borcu bulunmadığından, davacının sözleşmenin açık hükmüne rağmen bu madde hükmünü farklı şekilde yorumlamasından ötürü davalı tarafa ikinci kez KDV bedelini yansıtmaya çalışması ve ödeme talebinde bulunması haklı görülmemiş, davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 753,12 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 693,82 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 6.533,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-HMK’ nın 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
15/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır