Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/776 E. 2023/868 K. 21.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/776 Esas
KARAR NO : 2023/868

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2020
KARAR TARİHİ : 21/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket aleyhine müvekkili şirkete olan borcundan dolayı … 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirket tarafından işbu takibe itiraz edildiğini, müvekkili şirketin davalı ile uzun yıllardır çalışmakta olduğunu, davalı şirketin iş ağı kapsamında yaptığı organizasyonlarda gerek … gerekse …kullandırarak ve daha birçok benzeri yollarla hizmet verdiğini, bu hizmetlerin karşılığında düzenlediği faturalar taraflar arasında cari hesap özeti şeklinde tutulduğunu, Davalı şirket süregelen iş ilişkisi kapsamında hizmet verdiği şirketlerden hak ediş bedellerini almasına rağmen, müvekkilinden aldığı birçok hizmetin karşılığını ödemediğini, müvekkili tarafından davalı şirkete gönderilen faturalara itiraz edilmemesi sebebi ile kesinleşen faturaların bakiyesi, öncelikle davalı şirketin resmi e-posta adresine gönderilen 07.08.2020 tarihli e-posta ile talep edildiğini, işbu talebe cevap alınamaması sebebi ile icra takibi başlatıldığını, asıl alacak taleplerinin icra takip talebinde olduğu gibi 13.789,00.-TL olduğunu, işlemiş faiz taleplerini, 07.08.2020 tarihli e-posta ile yapılan bildirimden itibaren hesaplanmak üzere 821,67.-TL olarak talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle itirazın iptali, takibin devamını, davalı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafından yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmadığı ve bu suretle iddiaların inkarı cihetine gidildiği anlaşılmıştır.
Toplanan Deliller:
… 3. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası aslı,
Osman Balcı tarafından hazırlanan 02/07/2021 tarihli bilirkişi raporu,
… tarafından hazırlanan 26/04/2023 tarihli bilirkişi raporu, ayrı ayrı celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, cari hesap ilişkisinden kaynaklanan fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası; 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre, bu davanın açılabilmesi için:
1-İlamsız takip yapılmış olması,
2-Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
3-Alacaklının, itirazın kaldırılması için İcra mahkemesine başvurmaması,
4-İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının 1 yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının bir arada gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran, itirazla duran takibin devamınını amaçlayan bir dava olup yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır.
Somut olayda, … 3.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasının tetkikinde; davacı tarafından borçlusu davalı aleyhine, 13.789,00-TL asıl alacak, 1.246,68-TL işlemiş faiz toplamı olan 15.035,68-TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, takip dayanağının “cari hesap özet bakiyesi” olarak gösterildiği, ödeme emrinin borçluya 02/09/2020 tarihinde tebliği üzerine yasal süresinde olan 03/09/2020 tarihli itiraz ile takibin durduğu, davalı tarafından borca ve fer’ilerine itiraz edildiği, taraflara buna ilişkin tebligat yapılmadığı, eldeki itirazın iptali davasının hak düşürücü süre içinde olan 30/12/2020 tarihinde açıldığı, açılan iş bu davadaki faiz talebinin 821,67-TL olarak sınırlandırıldığı anlaşılmıştır.
Kural olarak takip dayanağı faturaya itiraz edilmemesi akdi ilişkinin varlığının kanıtı değildir. Bu nedenle akdi ilişkinin inkarı halinde faturayı düzenleyen kimsenin bu ilişkinin varlığını da kanıtlaması gerekir. Ayrıca taraflar arasında sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura sayılmaz ve bu belgeye itiraz edilmemesi de bir sonuç doğurmaz (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 19/09/2018 Tarih 2017/19-915; 1338). Bir sözleşmeye dayanarak açılan davada fatura düzenleyen kimsenin sözleşmenin varlığını kanıtlaması gerekir. Akdi ilişki davalı tarafından inkar edildiğine göre, davalı akdin varlığını 6100 sayılı HMK’nın 200 ve sonraki maddeleri uyarınca yöntemine uygun kanıtlamalıdır (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 28/02/1997 Tarih 96-4290/2016, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi 2021/1077 Esas 2021/1040 Karar). Zira fatura sözleşmenin kurulması aşaması ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31.Hukuk Dairesi 2020/409 Esas 2021/219 Karar).
Somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamı ve tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle tanzim edilen bilirkişi raporları ile, davacı şirkete ait ticari defterlerin yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun tasdik edildiği, takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalı yandan 14.143,00-TL alacaklı olduğu, davacı/alacaklının takip talebinde 13.789,00-TL asıl alacak talep etmiş olduğu, davalı tarafın ticari defterleri incelendiğinde, davalının davacıya 13.789,00-TL borçlu olduğunun tespit edildiği, mutabakat farkının … tarih ve … numaralı 4.484,00-TL bedelli faturanın davacı ticari defterine kaydedilmesinden kaynaklandığı ve fakat bu kısmın takip konusu yapılmadığı kanaatinin bildirildiği tespit edilmiştir.
Dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, tanzim edilen bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, davacı ile davalı tarafın ticari defterlerinin 13.789,00-TL borcu doğruladığı, kayıtların söz konusu bedel bakımından birbiriyle uyumlu olduğu, icra takibine konu edilen bedelin 13.789,00-TL asıl alacak olduğu, davacının faturalarda yer alan bedele hak kazandığı, nitekim söz konusu kayıtların tarafların ticari defterlerinde de kayıt altına alındığı anlaşılmış olup, yürütülen takibe yapılan itirazın yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf her ne kadar icra takibinde işlemiş faiz talebinde bulunmuş ise de, temerrüt tarihini tespite yarayan ve faiz başlangıç tarihini belirleyecek delil sunulmadığı, davacı tarafından davalıyı temerrüde düşürmeye yarar ihtar yapılmadığı anlaşılmakla icra takibindeki söz konusu faiz kaleminin haksız olduğuna kanaat getirilmiştir.
Tüm bunlarla birlikte takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifade ile borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2021/6380 Esas, 2022/5655 Karar; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Davacının talebine konu alacak likit (belirlenebilir) olduğu anlaşılan faturalara dayalı olduğundan, asıl alacak üzerinden davalının haksız itirazı nedeniyle takdiren % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: İzah olunan gerekçelerle,
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-Davacı tarafından davalı aleyhine yürütülen … 3.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın KISMEN İPTALİNE, takibin 13.789,00-TL asıl alacak üzerinden aynı koşullarla DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-İcra takibine yapılan itiraz haksız olduğundan ve likit (belirlenebilir) hüküm altına alınan alacak (13.789,00-TL) üzerinden % 20 oranında hesaplanan 2.757,80-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (13.789,00-TL) üzerinden alınması gereken 941,93-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 174,34-TL’nin mahsubu ile bakiye 767,59-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 174,34-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 2.291,00-TL yargılama giderinin davanın kabul oranına isabet eden 2.162,16-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan ve takdir olunan 13.789,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan ve takdir olunan 821,67-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin,
a)Davanın kabul oranına isabet eden 1.245,77-TL’sinin davalıdan,
b)Davanın red oranına isabet eden 74,23-TL’sinin davacıdan 6183 sayılı Kanuna göre tahsili ile hazineye irat kaydına,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine re’sen iadesine,
Dair, e-duruşma ile katılan davacı vekili ve davalı vekilinin yüzene karşı, 6100 sayılı HMK’nın 341/2.maddesi gereği miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.21/11/2023

Katip …

Hakim …