Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/765 E. 2021/309 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/765
KARAR NO : 2021/309

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 22/03/2019
KARAR TARİHİ : 29/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan tapu iptali ve tescil (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …’ne 461 numara ile kayıt olduğunu, kooperatif üyeliği ile … İli, … İlçesi, … Mevkii, … pafta 129 ada, 1 parselde bulunan 8 nolu daire için 111.513,00-TL ödeme yaptığını, davalı kooperatif ile dvalı … A.Ş arasında akdedilen sözleşmeler uyarınca davalıların üzerine düşen edimlerini yerine getirmediklerini, akdedilen sözleşme uyarınca satıcının taşınmazın devrini gerçekleştirmek yükümlülüğü altında olduğunu, müvekkile tahsis edilen dairenin bulunduğu 129 ada 1 parseldeki bloğun, davalı şirket tarafından ruhsata aykırı şekilde yapılmış, kat irtifakının kurulamamış dolayasıyla da müvekkiline tapusunun verilememiş olduğunu, davalının inşa ettiği bina hakkında kat mülkiyeti tesis etmediği ve iskan almadığı gibi, yapmış olduğu binanın arsa paylı tapu kaydını dahi müvekkiline vermediğini, müvekkilinin davalıya makul sürenin çok üzerinde zaman tanıdığını, 8 yıl boyunca beklediğini, davalının ise bu süre içerisinde herhangi bir aşama kaydetmediğini, davalı şirketin maddi durumunun bozulmuş olup iflas sürecinde olduğunu beyan ederek müvekkili tarafından imzalana protokole uygun bir şekilde bedeli ödenerek davalıdan satın alınan ve kullanmakta olan bağımsız bölüm hakkında kat mülkiyeti kurulmaması nedeniyle taşınmazın arsa payı oranında arsa hissesinin davalı adına iptali ile tapuda müvekkili adına tescil edilmesini, maddi anlamda hiçbir hakkı olmadığı halde tapuda şekli anlamda hak sahibi olmasını kullanarak, taşınmaz üzerine tesis edilen ipoteklerin fekkini, yargılama giderleri ile ücerit vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkilinin kooperatif üyesi olduğunu, açılan davada müvekkili kooperatif ile davacı üyenin ortak mağduriyetinin bulunduğunu ve söz konusu mağduriyetin giderilmesi açısından da menfaat birliği bulunmakta olduğunu, dava konusu çekişmenin ortaya çıkmasında ve bu çekişme nedeniyle oluşan hukuka aykırılığa yol açan … A.Ş olduğundan müvekkiline husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, söz konusu ruhsat problemlerinin müsebbibinin … A.Ş olduğu için tapu tescil ve iptal yönünden de müvekkiline husumet yöneltilmesinin hukuka uygun olmadığını, 09/12/2006 tarihinde yapılan genel kurulda kura çekimi yapılarak üyelere daire tahsisi yapıldığını, 10/07/2010 ve 09/08/2010 tarihlerinde inşaat ruhsatının alındığını, bloklarla ilgili kat irtifakı tesis edilerek kat irtifakı tapularının alındığını, fakat inşaat yapı ruhsatı olmayan ve … A.Ş tarafından imara aykırı yapılan davacının dairesinin de olduğu blokunda dahil olduğu site içinde bulunan toplam beş blokun kat irtifakı ve kat irtifakına bağlı kat irtifak tapularının yapı ruhsatı engeli nedeniyle alınamadığını, müvekkili ile yüklenici … A.Ş arasında 26/04/2002 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, kooperatif üyelerinin mağdur edilmemesi için müvekkili tarafından her türlü önlem ve yasal yollara başvurulduğunu, diğer davalı … A.Ş tarafından yapılan haksız uygulamalar neticesinde davacı üye ile müvekkilinin haksız bir şekilde zarara uğradığını, yapı ruhsatı engeli nedeniyle arsa vasfında kalan ve kat irtifakı tesis edilemeyen blokta oturan üyelere kat irtifak tapularının verilemediğini, tahsis sonucu malik sıfatına sahip olan davacı üyenin dairesinin de içinde bulunduğu blokun tapu kaydına haksız olarak bankalar tarafından konulan ipoteklerin de kaldırılması isteğinin hukuka uygun ve haklı bir talep olduğunu, beyan ederek davanın öncelikle husumet yönünden reddine, aksi takdirde davacının zararının oluşmasına sebep olan hukuki duruma taraflarınca sebebiyet verilmediğinden müvekkili açısından davanın esastan reddine, tüm yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Davanın açıldığı … 11.Tüketici mahkemesi …E. …K.sayılı ilamında açıkladığı gerekçelerle “Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, HMK 114/1-c ve HMK 115/2 maddeleri gereğince davanın USULDEN REDDİNE, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta kesin süre içerisinde ilgisilince başvurulması halinde dosyanın görevli İSTANBUL ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE gönderilmesine” dair karar verilmiş, verilen karar Tasfiye Halinde … A.Ş. şirketinin sicil adresine tebliğ olunmuş olup, akabinde dava dosyası verilen görevsizlik kararına istinaden mahkememize gönderilmiştir.
HMK.m.20 uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine ve yapılan talep sonrası dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi gerekir. Elbette dosyaya yeni bakacak mahkemenin görevinin başlayabilmesi önceki görevsizlik kararının şeklen kesinleşmesi gerekir.Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararlarında da belirtildiği üzere, kararı kesinleştiren tebligat bilgilendirici ve belgelendirici olup her aşamada ve re’sen ele alınması gereken veya en azından görevli mahkemece değerlendirmesi gereken usuli meseledir. O halde halihazırda bir görevsizlik kararı olduğu anlaşılmakla bu çerçevede değerlendirme yapılmalıdır.
“Bilindiği üzere, görevsizlik kararı veren mahkeme bu kararında dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermekle yetinir. Dava dosyasını kendiliğinden (re’sen) görevli mahkemeye gönderemez. Dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi ve davaya görevli mahkemede devam edilebilmesi için görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir (HMK’nun 20. maddesi). İki haftalık süre hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece re’sen gözetilir.
(….)Bilindiği üzere, mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin ve aynı zamanda dava şartı olması nedeniyle bir dava açıldığında mahkeme, görevli olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden (resen) inceler ve görevsiz olduğu kanısına varırsa, tarafların ileri sürüp sürmediğine bakmaksızın görevsizlik kararı verir.
Mahkemelerce görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi üzerine yapılacak işlemler ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 20. maddesinde düzenlenmiş ve anılan maddede;”(1) Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.
(2) Dosya kendisine gönderilen mahkeme, kendiliğinden taraflara davetiye gönderir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükümdeki açık düzenleme uyarınca somut olayda olduğu üzere görevsizlik kararı veren mahkeme, görevsizlik kararında dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermekle yetinir; dava dosyasını kendiliğinden görevli mahkemeye gönderemez. Dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilebilmesi ve o mahkemede davaya devam edilebilmesi için taraflardan birinin, iki hafta içerisinde görevsizlik kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir.
Ancak, görevsizlik kararından sonra görevli mahkemede davaya devam edilebilmesi için öncelikle görevsizlik kararının kesinleşmesi gerektiği açıktır. Nitekim, HMK’nın 20/1. maddesinde iki haftalık başvuru süresinin görevsizlik kararı verildiği anda kesin ise bu kararın tebliği tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren başlayacağı hüküm altına alınmıştır.
(..)Bu durumda ortada usulüne uygun şekilde kesinleşmiş bir görevsizlik kararının varlığından söz etme olanağı bulunmamaktadır. Görevsizlik kararı kesinleşmediğinden görevli mahkemede davaya devam edilmesi de mümkün değildir.
O halde; öncelikle görevsizlik kararının davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek kesinleşmesinin sağlaması için dosyanın görevsizlik kararını veren mahkemeye iadesi ile kararın anılan mahkemece kesinleştirilmesi gerekmektedir. “(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı 2017/1-1237 E. 2019/453 K.sayılı ilamı)
Henüz görevsizlik kararı niteliğindeki … 11.Tüketici Mahkemesinin …E. …K.sayılı ilamında davalı olarak gözüken … A.Ş.hakkında … 21.İcra Müdürlüğünden gelen 24/02/2021 tarihli yazı içeriğine göre 20/03/2018 tarihi itibariyle iflas kararı verildiği, adi tasfiye yöntemine göre tasfiyenin devam ettiği, hatta iflas idaresince vekil atandığı, buna rağmen gerekçeli kararın müflis şirketin temsilcisi olan iflas idaresince atanan avukata tebliğ edilmediği gibi iflas idaresinin karar başlığında gösterilmesi gerekirken gerek ilk derece mahkeme kararında gerek BAM kararında gösterilmediği, bu şartlarda adı geçen davalı yönünden şeklen kesinleşmiş bir görevsizlik kararın bulunmadığı, bu suretle adı geçen davalıya kanun yollarına başvuru hakkı dahi tanınmadığı, bu eksiklik tamamlanmaksızın dava dosyasına mahkememizce bakılmasının gerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı gerek Anayasa m.36, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m.6 hükümlerinin ihlaline yol açacağı açıktır.
Hal böyle olunca yukarıda atıf yapılan Yargıtay HGK ilamında da belirtilmiş olduğu üzere11.Tüketici Mahkemesinin …E….K.sayılı ilamı görevsizlik kararı niteliğinde olduğundan dolayı davalı şirketi temsilen iflas idaresi vekiline görevsizlik kararının tebliğ olunması ve kararın şeklen kesinleşmesi amacının temini için Yargıtay HGK uygulaması gereği dosyanın … 11.Tüketici Mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay HGK ilamı gereği görevsizlik kararı niteliğinde olan ve dava dosyasından usulen el çekilmesine dair kararın öncelikle davalı şirketi temsilen iflas idaresi vekiline tebliğ olunması ve kararın şeklen kesinleşmesi amacının temini için Yargıtay HGK uygulamanın gereği dosyanın İstanbul 11. Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
Taraf vekillerinin huzurunda kararın niteliği gereği kesin olarak ve oy birliği ile karar verildi. 29/04/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …