Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/719 E. 2021/789 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/719
KARAR NO : 2021/789

DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/12/2020
KARAR TARİHİ : 25/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarihli dava dilekçesinde özetle; 4 adet çeke dayalı (2 adedi USD, 2 adedi TL cinsinden çek) olarak takip başlattıklarını, 102.836,00-USD asıl alacak, 4.614,94-USD işlemiş faiz, 363.226,00-TL asıl alacak ve 16.300,39-TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 107.450,94-USD ve 379.526,39-TL alacağın TBK m.99/3 uyarınca tahsil tarihindeki TCMB USD Efektif Satış Kuru üzerinden tahsili istenmiş olduğunu, alacaklarının TL olarak talep etme haklarını kullanılmış olduklarını, takip tarihindeki harca esas değerin 1.009.296,36-TL olduğunu, davalı- borçlunun 21.10.2019 tarihli dilekçesi ile borcun tamamına itiraz edilmiş ve takibin durmuş olduğunu, itiraz dilekçesinde sadece -borcum yoktur- yazmakta olduğunu, bu durumun dahi davalının haksız ve kötü niyetli olduğunu ortaya koymakta olduğunu, borcunun olmadığına dair hiçbir açıklama ve belgenin olmadığını, basiretli tacir olması gereken davalının bir borcu olmadığı halde 4 adet çeki farklı tarihlerde keşide ederek müvekkile teslim etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı/borçlunun haksız ve hukuka aykırı itirazının iptaline ve takibin devamına, alacağın likid ve muayyen olduğundan davalı/borçlunun, alacak miktarı üzerinden %20’tan aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarihli cevap dilekçesinde özetle; açıklanan sebeplerden ve yerleşik Yargıtay içtihatlarından da anlaşıldığı üzere davacı tarafın işbu davayı ikame etmekte hukuki yararı bulunmadığını, davanın usulden reddinin gerektiğini, zamanaşımı itirazlarının mevcut olduğunu, itirazın iptali davası yasal süresi içinde açılmadığından davanın reddi gerekmekte olduğunu, takip dayanağı yapılan çeklerin kıymetli evrak vasfını yitirmiş olduğunu, davacı kıymetli evrak vasfını yitirmiş belgelere dayalı dava açmışsa da davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkil şirketten mutabakat alınmaksızın cari hesap düzenlemiş olduğunu, takip dayanağı belgelere riayet edilmesinin mümkün olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi talebinin reddini, davacının haksız hukuka aykırı kötüniyetli icra takibi nedeniyle müvekkil şirket lehine icra takibi bedelinin %20 sinden aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatı takdirine karar verilmesini talep ettiğini savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın takibe esas olan ve bankaya ibraz edilmeyen dört (4) adet çek nedeni ile taraflar arasındaki temel ilişki çerçevesinde davacının alacak hakkının doğup doğmadığı, çekten dolayı tarafların ilgili yıllara ait ticari defter ve kayıtlarında çeklerin hangi şekilde gözüktüğü, davacının çeklerin ödenmemesi ile ilgili ticari defter ve kayıtlarında hangi kaydın mevcut bulunduğu, çekin bankaya ibraz edilmemesi durumunda kambiyo evrakı niteliği ortadan kalkmış olmakla bu çerçevede işlemiş faiz talebinin mümkün olup olmadığı, mümkün ise ne olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Davacının yüklenici, davalının iş sahibi olduğu, taraflar arasında akdi ilişkinin varlığının inkar edilmediği, dayanak dört adet çek içeriğindeki imzaya davalı tarafından itiraz edilmediği gibi çeklere göre taraflar arasında temel ilişkinin mevcut olduğu, bu çeklerin bankaya ibraz olunmadığı, çeklerden iki adedinin ABD doları, iki adedinin TL bedelli olduğu, takip talebinde işlemiş faiz talebine esas herhangi bir delil, temerrüt ihtarnamesi ve benzeri ve herhangi bir belgeye dayanılmadığı gibi süresi içinde ibraz edilmediği için kambiyo niteliği kalmayan çeklerin kambiyo belgesi niteliğinin takip tarihi itibariyle bulunmadığı hususları tartışmasızdır.
Dava İİK m.67 hükmüne dayalı itirazın iptali davasıdır.
Yargılama aşamasında ve hükümden önce usulen davalının zamanaşımı def’i ret olunduğu gibi dava tarihi itibariyle dava konusu edilen ve takibe esas kılınan iki adet yabancı para ile talep edilen alacak kaleminin asıl ve fer’ileri toplamının dava tarihindeki yabancı paranın efektif satış kuru karşılığına isabet eden TL karşılığı gözetilmiş, bu çerçevede efektif satış kuruna isabet eden TL üzerinden eksik harç miktarı yatırılmış, bu suretle harç eksikliği hüküm öncesi giderilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık hususlarının araştırılması için mahkememizce atanan denetçi – SMMM bilirkişisinin hazırlamış olduğu rapora göre olan davalı kayıtlarında davacıya ilişkin dört ayrı hesapta işlemlerin kayıtlandığı mevcut olup, sunulan hesaplar uyarınca en son Haziran ayında davacının hakkedişinin kayıtlandığı ticari ilişkinin bu tarihten sonra devam etmediği davalının davacıya 5.165.230,32 TL borçlu kaldığını, 31.12.2019 tarihindeki 5.165.230,32 TL davalı borcunun 2020 yılında yapılan kur değerleme kayıtları neticesinde 4.165.231,67 TL davacı alacağı olduğu tespit edildiğini, davacının takibe konu ettiği 363.226,00 TL ve 102.836 USD tutarındaki çeklerin 320 hesapta kayıtlı olup incelendiğinde, davalı tarafından verilen … nolu 181.613,00 TL ve … nolu 181.613,00 TL tutarındaki çeklerin 26.12.2018 tarihinde davacıya verildiğine ilişkin kayıtlara alındığını, 2 adet toplam 102.836 00 USD tutarında çeklere ilişkin kayıtlar: davalı tarafından … nolu 51.418 USD ve … nolu 51.418 USD tutarındaki çeklerin temel ilişki kapsamında davacıya olan borç sebebiyle 26.12.2018 tarihinde davacıya verildiğine ilişkin kayıtlara alındığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 30.06.2019 tarihinden sonra fatura ve ödeme işlem kaydının olmadığı, karşılıklı temel ilişkiye dair ticari defter kayıtlarında son işlem tarihi 30.06.2019 itibariyle davacı kayıtları uyarınca davalı şirketin 5.443.638,15 TL davacı şirkete borçlu olduğu kayıtlı olup, buna mukabil davalının sunulan kayıtları uyarınca 5.165.230,32 TL davacı şirketin alacaklı olduğu, davacının yukarıda tespit edilen 2 018 yılındaki 6 adet faturasının ve 2019 yılındaki 3 adet faturasının davalıda kayıtlı olduğu, davacının alacaklandığı tutarları oluşturan faturaların incelenen dönem itibariyle davalı kayıtlarında mevcut olması sebebiyle davacının alacağının davalı kayıtları kapsamında da belirlendiği, söz konusu kayıtlardaki davacı alacağının davalının kur değerleme kayıtları neticesinde 2020 yıl sonunda hesaplarda 4.165.231,67 TL olarak devam ettiğini, takibe konu edildiği bildirilen …, …, …, … nolu çeklerin 26.12.2018 tarihinde davalı tarafından davacıya verildiğinin her iki taraf kayıtlarında mevcut olduğunu, temel ilişki kapsamında belirlenen davacı alacağının söz konusu davaya konu çek borcu dahil şekilde olduğunu, davacının tüm faturalarının davalıda kayıtlandığını, davacının davalıdan olan alacağının faturalar kapsamında her iki taraf kayıtlarında mevcut olduğunu, çekten dolayı tarafların ilgili yıllara ait ticari defter ve kayıtlarında çeklerin hangi şekilde gözüktüğü hususunda; davacının tanzim ettiği faturalar sebebiyle alacaklandığı ve bu alacağa ilişkin/temel ilişki kapsamında doğan borca karşılık çeklerin verildiğini, davacının çeklerin ödenmemesi ile ilgili ticari defter ve kayıtlarında hangi kaydın mevcut bulunduğu hususunda; çeklerin karşılıksız kaydının yapılarak kayıtlarda en son ticari ilişki kapsamında davaya konu karşılıksız çek borçları dahil 5.443.638,15 TL davalıdan alacaklı kaldığı şeklinde görüş bildirmiştir.
Dava ve takibe konu olan çeklerin süresi içinde bankaya ibraz edilmediği, kambiyo evrakı olarak tahsil edilebilme imkanın kalmadığı, bankaya ibraz edilmeyen bu çeklerle ilgili 6102 TTK m.702 hükmen göre davacının çeklere dayalı olarak müraacat etme imkanının bulunmadığı açıktır. Buna göre davacının dayanak icra dosyasındaki adi takibe dayalı olan çeklerdeki bedelle ilgili olarak bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeline tahsili istemine ilişkin başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptâline ilişkindir. Buna göre dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsiline ilişkin olup, davacının, davalı lehine elektrik tesisat işlemlerinin yapımını üstlenmiş olduğu sabittir. Mahkememizce atanan bilirkişi raporu, tarafların beyanları ve düzenlenen belge içerikleri karşısında taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu sabit olup taraf şirketlerin ticari defterlerinden de bu ticari ilişkinin varlığının anlaşıldığı, en önemlisi ise taraf şirketlerin ticari defter kayıtlarında da anlaşılacağı üzere takip ve davaya esas dört adet çekin bankaya ibraz edilmediği ve karşılıksız kaldığı, taraflar arasındaki ticari defter ve kayıtlara göre son işlem tarihi itibariyle dahi davalı şirketin 5.443.638,15 TL tutarında davacı şirkete borçlu olduğu, davacı şirketin ise alacaklı olduğu, 2018 yılı itibariyle altı adet faturanın ve 2019 yılındaki üç adet faturanın davalıda kayıtlı olduğu, yapılan kur değerleme kayıtları neticesinde davalının hesaplarında davacı alacağının 4.165.231,67 TL olarak devam ettiği, temel ilişki kapsamında belirlenen davacı alacağının davaya konu çek borcu dahil olacak şekilde ve açık ilişki çerçevesinde mevcut olduğu, dava konusu çeklerin ise ödenmediği anlaşılmaktadır. Diğer yönden, takibe dayanak yapılıp dava konusu edilen çekler, ticari ilişki kapsamında davalı şirket tarafından ödeme aracı olarak verilmiştir. Kambiyo senedi niteliğinde olan çekin kambiyo senedine dayalı olarak takip ve tahsili mümkün değil ise de; temel ilişki içinde ileri sürülmesi ve delil başlangıcı olarak dikkate alınması mümkündür. (Yargıtay 15.H.D.2020/1393E. 2020/2531K.sayılı kararından hareket edilmiştir)
Buna göre çeklerin süresinde bankaya ibraz edilmemesi halinde kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilir. Ancak, arada temel ilişki varsa çekler delil başlangıcı niteliğine kavuşur. Bu noktada taraf şirketlerinin incelenen ticari defter ve kayıtları dikkate alındığında taraflar arasındaki temel ilişkinin ispatlandığı, davalı şirketin kendi ticari defter ve kayıtlarının kendi aleyhine delil teşkil ettiği, davacının iddiasının delil başlangıcı niteliğinde olan çekler ve ayrıca davalı defterleri ile ispatlandığı anlaşılmaktadır.
Buna göre dava davaya ve takibe konu çeklerin, davacı elinde bulunduğu ve takip takip konusu yapıldığı dikkate alınarak davacının davalı şirket aleyhine açmış olduğu davada toplamı 102.836,00 ABD doları olan çeklerden doğan alacak ile toplamı 363.226,00 TL olan çeklerden doğan alacaklar ile ilgili davacının davasının kabulü gerekmiştir.
Bu durumda süresi içinde bankaya ibraz edilmemiş çeklerden kaynaklanan alacak için davacı alacaklı olmakla birlikte borçlu ayrıca temerrüde düşürülmedikçe takip öncesi için işlemiş faiz talep olunamaz. Esasen 6098 sayılı TBK’nın m.117/f.1 hükmü bu noktada açıktır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki davacının temerrüt faizine esas olarak göstermiş olduğu 19/08/2019 tarihli ihtarnamede takibe konu edilen alacak miktarları açık, net ve belirli olarak belirtilmemiştir. Bu şekilde düzenlenmiş olan ihtarnamenin ise davalıyı temerrüde düşürmeye elverişli olmadığı kabul edilmiştir. (Yargıtay 13. HD. 2015/19794E. 2016/13698K.sayılı; Yargıtay 19. HD 2014/20021E. 2015/7868K.sayılı ilamı)
Kaldı ki itirazın iptali davalarında takibe sıkı sıkıya bağlılık esastır. İtirazın iptali davalarında uyuşmazlıkların bu çerçevede çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Hal böyle takip talebi itibariyle davacı alacaklının işlemiş faiz talep etmesine elverişli herhangi bir temerrüt ihtarnamesine dayanılmadığı, zaten bu nedenle davalı tarafından ise işlemiş faiz miktarına itiraz olunduğu anlaşılmakla işlemiş faize bu yönden dahi itiraz edilmesi davalının hukuken haklı olduğunu göstermektedir. Bir başka deyişle takip talebinde işlemiş faiz talep eden ve ancak işlemiş faiz talebine esas herhangi bir belge, beyan ve açıklama sunmayan davacının, yapmış olduğu takip talebindeki işlemiş faize yönelik davalı itirazının yapıldığı tarih itibariyle ve “takip talebiyle bağlılık” kaidesi de gözetildiğinde haklı bir itirazdır. Öte yandan dilekçenin verilme aşamasında da temerrüt faizi talep edilmesine elverişli bir ihtarnameye dayanılmamıştır. Dilekçenin verilme aşamasının tamamlanması sonra HMK da belirtilen istisnai haller oluşmadığı sürece yeni delil sunulamaz. Nitekim somut davada bu yönden de tahkikat duruşmalarının sonuna doğru sunulan ihtarname dahi temerrüt faizi hesaplanmasına elverişli değildir. Kaldı ki bu ihtarnamenin davalı borçluya usulen uygun tebliğ olunması dahi somutlaştırılmamış ve delillendirilmemiştir. Yine dayanak çek kambiyo evrakı niteliği taşımamaktadır. Hal böyle olunca konuyla ilgili Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereği kambiyo niteliği kalmamış olan belgedeki tarihin faiz başlangıcı olarak kabul edilebilmesi dahi mümkün bulunmamaktadır. Zaten yargılama aşamasında davalı vekili de işlemiş faiz miktarına haklı olarak itiraz edildiğini bildirmiştir.
Sonuç itibariyle davacının işlemiş faize yönelik itirazın iptali ve takibe devamına yönelik talebi sübut bulmamıştır.
6100 sayılı HMK.’nun “taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26/1 maddesinde hâkimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği hüküm altına alınmıştır. Davacı, takip talebinde açıkça takip tarihinden itibaren bile yasal faiz talebinde bulunmuştur. Mahkememizce emredici nitelikteki anılan yasa maddesi hükmüne uygun olarak, 363.226,00TL miktar yönünden ancak yasal faize hükmedilecektir. (Yargıtay 13 HD. 2015/19794E 2016/13698K.sayılı ilamı) O halde 363,226,00 TL açısından ve talebe uygun olarak yasal faiz işletilmesi gerektiği gibi yabancı para açısından yasal faiz olarak 3095 sayılı Kanun 4/a hükmü gereği devlet bankalarının takip konusu olan yabancı para durumundaki ABD doları cinsinden bir yıllık vadeli hesaba ödenen en yüksek faiz uygulanması gerekir.
Bilindiği üzere İİK.m.67/f.2 hükmüne göre itirazın iptali davalarında davalı borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi karşısında borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli olması halinde ise alacaklı tazminata mahkum edilir. Nitekim somut olayda davalı borçlunun haklı olduğu saptanan yabancı para olan ABD doları ve TL cinsinden olan miktarlar dikkate alınmış, yabancı paranın takip tarihindeki efektif satış kur isabet eden TL miktarı bulunmuş, bulunan miktarlar üzerinden ise davacı lehine icra inkar tazminatı hükmedilmiş, buna mukabil ret olunan kısım yönünden davacının kötü niyetli takip yaptığı ispatlanamadığından davalının tazminat talebi reddedilmiştir.
Ayrıca ifade etmek gerekir ki arabuluculuk ücretinin hangi tarafça karşılanması gerektiği ayrıca ele alınacaktır.
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 11.fıkrasına göre;
“(11) Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur.
Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır”.
Buna göre dosyada mevcut arabuluculuk tutanağı gözetildiğinde davalı asil veya vekilin yapılan davete rağmen ve geçerli mazeret göstermeksizin toplantıya katılmadığı, arabuluculuk faaliyetinin bu şekilde sona erdiği, bu durumun tutanakta gösterildiği anlaşılmakla davalı taraf kısmen haklı çıkmış olsa dahi bu dava nedeniyle davacı tarafından yapılmış olan yargılama giderlerinden tamamından sorumlu tutulması gerektiği, yine davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği takdir olunmuştur.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının kısmen kabulüne, … 24. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı icra dosyasına konu 102.836,00-ABD doları asıl alacak ve 363.226,00-TL asıl alacak kısmına yönelik itirazın ayrı ayrı iptali ile bu miktarlara ilişkin takibin devamına, hükmedilen 102.836,00-ABD doları alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a hükmü gereği devlet bankalarının ABD doları cinsinden bir yıllık vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizin uygulanmasına; ayrıca 363.226,00-TL asıl alacağa ise takip tarihinden itibaren ve talep gereği değişen oranlarda yasal faizin uygulanmasına, hükmedilen 102.836,00-ABD dolarına takip tarihi olan 14/10/2019 tarihindeki ABD dolarının TL olarak efektif satış kur karşılığı olan 609.796,91-TL nın %20’sine isabet eden icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; ayrıca 363.226,00-TL asıl alacağın % 20’sine isabet eden icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının işlemiş faizi de içeren fazlaya ilişkin itirazın iptali ve takibin devamına yönelik talebinin sübut bulmadığından red olunmasına, red olunan kısım açısından davacının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalının tazminat talebinin reddine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, … 24. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı icra dosyasına konu 102.836,00-ABD doları asıl alacak ve 363.226,00-TL asıl alacak kısmına yönelik itirazın ayrı ayrı iptali ile bu miktarlara ilişkin takibin devamına,
2-Hükmedilen 102.836,00-ABD doları alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a hükmü gereği devlet bankalarının ABD doları cinsinden bir yıllık vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizin uygulanmasına; ayrıca 363.226,00-TL asıl alacağa ise takip tarihinden itibaren ve talep gereği değişen oranlarda yasal faizin uygulanmasına,
3-Hükmedilen 102.836,00-ABD dolarına takip tarihi olan 14/10/2019 tarihindeki ABD dolarının TL olarak efektif satış kur karşılığı olan 609.796,91-TL nın %20’sine isabet eden icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; ayrıca 363.226,00-TL asıl alacağın % 20’sine isabet eden icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacının işlemiş faizi de içeren fazlaya ilişkin itirazın iptali ve takibin devamına yönelik talebinin sübut bulmadığından red olunmasına,
5-Red olunan kısım açısından davacının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalının tazminat talebinin reddine,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre dava tarihindeki efektif satış kuru dikkate alınarak (1 USD=7,8462 TL) kabul edilen 102.836,00 ABD dolarının TL karşılığı 806.871,82 TL ve ayrıca 363.226,00 TL olmakla toplam 1.170.097,82 TL üzerinden alınması gereken ‭79.929,38 TL harçtan, peşin alınan 12.189,78 TL ve 3.631,45 TL harcın mahsup edilerek bakiye 64.108,15‬ TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan 12.189,78 TL peşin harç, yine davacı tarafından yatırılan 3.631,45 TL peşin harcı, 54,40 TL başvuru harcı toplamı olan ‭‭15.875,63 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 11.fıkrası gereği davacı tarafından harcanan 8,50 TL vekalet harcı, ‭103,7‬ TL tebligat ve posta gideri ile 3.000,00 TL bilirkişi ücreti toplamı 3.112,2‬0 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı vekil ile temsil edildiğinden dava tarihindeki efektif satış kuru dikkate alınarak (1 USD=7,8462 TL) kabul edilen 102.836,00 ABD dolarının TL karşılığı 806.871,82 TL ve ayrıca 363.226,00 TL olmakla toplam 1.170.097,82‬‬ TL üzerinden yürürlükte olan AAÜT gereğince hesaplanan 73.753,42 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 11.fıkrası gereği davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
11-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 11.fıkrası gereği 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin ileride Bakanlıkça ödenmesi durumunda 6183 sayılı AATUHK hükümleri gereği davalıdan tahsili hazineye irat kaydına,
12-Artan avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere vekillerin huzurunda ve oy birliği ile karar verildi.25/11/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip