Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/715 E. 2021/297 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/715 Esas
KARAR NO : 2021/297

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/12/2020
KARAR TARİHİ : 28/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin hazır ofis kullandırma hizmet sözleşmesi olduğunu, bu sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedilerek müvekkili şirketin zarara uğrattığını, sözleşmenin ifa yeri İstanbul olduğunu … adliyesinin yetkili olduğunu ve ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu, pandemi döneminde dahi kiralananı kullanıma hazır tuttuğunu, üç ay boyunca devletin ilgili birimleri tüm ülkede sokağa çıkma yasağı getirmiş olsa da, halen dahi düğün, kına, her türlü toplantı, organizasyon, cenaze töreni dahi yasak olsa da mücbir sebep şartlarının oluşmadığını, kullandırılan odaların tadilatlarının davalı tarafından yapıldığını ve tadilat yapılan yerleri sözleşme bitiminde eski hale getirmek üzere 04.02.2020 tarihli ek protokol imzalandığını, ek protokoldeki tadilat bedelinin davalı tarafından ödenmediği ve sözleşmenin mücbir sebep koşulları oluşmadığı halde haksız feshedildiğinden dolayı şimdilik 20.000,00 TLnin avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Dava dilekçesi ve ekleri davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı kendisini bir vekille temsil ettirmiş ve süresi içinde cevap dilekçesi sunmuştur. Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davaya usul ve esas yönünden itiraz ettiklerini, usul yönünden taraflar arasında tanzim edilen sözleşmenin “Elektronik Ofis Sözleşmesi” adlı bir sözleşme olduğunu ve kira sözleşmesi olduğunu bu nedenle görev itirazında bulunduklarını, görevli mahkemenin … Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğunu, esasa ilişkin olarak müvekkili ile davalı yan arasında 31.10.2019 tarihinde imzalanan ve 01.12.2019 – 01.06.2020 dönemini kapsayan sözleşme bir kira sözleşmesi olduğunu ve bu sözleşmede yazılı 6 aylık kira bedeli yani tamamı peşin ödendiğini, uzayan dönem olan 01.06.2020 – 01.12.2020 dönemi için sözleşmeye devam edilmeyeceğini ve TBK ilgili maddeleri gereği ve pandemi-salgın hastalık nedeniyle ifa imkansızlığı oluştuğunu ve sözleşmenin feshedildiği 2. kira dönemi başlamadan 15 gün önce, tebliğ şerhi ile birlikte … 14.Noterliği … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacı yana fesih ihtar edilmiş ve işyerini derhal tahliye etmiş olduğunu, ve müvekkilinin davacı yana kira borcu bulunmadığını beyanla davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
30/10/2019 tarihli Elektronik Ofis Sözleşmesi, 01/06/2020 tarihli Yenileme Sözleşmesi, 04/02/2020 tarihli Protokol, … 14. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, … 6. Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ve mail yazışmaları celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, sanal ofis kiralama sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davanın esasına geçilmeden evvel, davalı tarafın göreve yönelik itirazları nazara alınarak görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir.
Davacı, taraf şirketler arasında sanal ofis kullanımına yönelik hizmet sözleşmesi bulunduğunu ve Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu iddia ederken; davalı taraf sözleşmenin üstlenilen edimlere bakıldığında ofis kiralama sözleşmesi olduğunu ve Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu savunmaktadır.
Taraflar arasında 30/10/2019 tarihli “Elektronik Ofis Sözleşmesi” başlıklı sözleşme imzalanmıştır. Sözleşme kapsamında davacı taraf, sanal veya hazır ofis bulundurmayı, bu ofisi davalı şirketin kullanımına hazır hale getirmeyi, davalının ofisi kullanması ve yararlanması için ona teslim etmeyi; bunun karşılığında ofisin kullanılması sebebiyle davacının davalı şirkete kullanma ve yararlanma bedelini ödemeyi üstlendikleri bir sözleşme akdedilmiştir. Esasen, sözleşmenin unsurlarına ve asli edimlere bakıldığında tipik bir kira akdi / ilişkisi olduğu açıktır.
Sözleşmenin ilk 1.1. maddesinde; sözleşmenin niteliğine yönelik bir hüküm getirilmiş, davalı şirkete kiracılıktan kaynaklanan herhangi bir hak sağlanmayacağı, kiralanmış mülkten (ofisten) intifa veya başka bir mülkiyet hakkı oluşturmayacağı ifade edilmiş, davalı şirketin kullanım eylemi otelde konaklamaya yönelik bir sözleşmeye eş değer olduğu açıklanmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, bir sözleşmenin hukuki niteliğinin belirlenmesinde, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını güzlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın gerçek ve ortak iradeleri esas alınır (TBK 19). Dolayısıyla, sözleşmenin bu maddesi davalı şirketin kiracılıktan kaynaklanan haklarını bertaraf etmek, kira akdi konusunda sahip olduğu yasal hak ve yetkileri kullanmasını önlemek amacıyla davacı şirket tarafından tek taraflı ve matbu bir şekilde oluşturulan bir madde olup, başlı başına genel işlem koşulu (TBK 20) niteliğinde olduğu gibi, gerçek amaç gizlendiğinden sözleşmenin hukuki niteliğinin belirlenmesinde esas alınması da mümkün değildir. Vurgulamak gerekirse, bir sözleşmenin hukuki niteliği, tarafların gerçek iradelerini gizlemek amacıyla kullandıklara sözcüklere değil, sözleşme ile üstlendikleri asli edimlere bakılarak tespit edilecektir.
Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Somut olayda kira sözleşmesi, sanal veya hazır ofisler üzerinden kurulmakta olup, anılan yasa hükmünde olduğu üzere “bir şeyin kullanılması” ibaresi sanal veya hazır ofislerin de kira sözleşmesine konu edilebileceklerini, bu konuda yasal bir engel de bulunmadığı göstermektedir. Davacı taraf dava dilekçesinde -sözleşmedeki hükme benzer şekilde- davalının kullanım eyleminin bir konaklama hizmeti olduğunu ifade etmekteyse de; davalının sanal veya hazır ofisi kullanımının konaklamadaki gibi kısa süreli ve geçici bir kullanım olmadığı, aksine uzun süreli olduğu ve hatta sözleşmenin süresine yönelik otomatik yenilenmesine ilişkin hükümlerin bulunduğu, bunun dışında kiralanan sanal ofis hizmeti dışında yeme içme, eğlence, resepsiyon … gibi konaklamaya özgü başkaca hizmet verilmediği, davacı şirketin ediminin salt sanal ofisin kiralanmasına yönelik olup esasen konaklamaya benzer tarzda iş görme edimine dayalı olarak davalı tarafa verdiği bir hizmet de bulunmamaktadır. Bu halde, davacının tıpkı bir otel müşterisi gibi davalı şirkete konaklama hizmeti verildiği, davalının misafir statüsünde ofiste kaldığı iddiaları açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiştir.
Taraflar arasında sanal ofis kiralama sözleşmesi bulunduğu, uyuşmazlığın kira akdinin haksız / haklı olarak feshedilip edilmediği, bu bağlamda ülkemizde ve tüm dünyada yaşanan Covid-19 salgın hastalığının kira sözleşmesi bakımından mücbir sebep olarak kabul edilip edilmeyeceği, özellikle haksız fesih sonucuna varılırsa kira kaybı ve sanal ofiste yapılan tadilata ilişkin masraflar ve maddi tazminat noktalarında toplandığı, bahse konu uyuşmazlıkların çözümlenmesi için kira sözleşmesine hükümlerin uygulanması gerektiği, ancak kira sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin olarak davalara bakmakla görevli mahkemenin 6100 sayılı HMK’nın 4/1-a maddesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğu, zira anılan yasa hükmünde açıkça kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara bakmak görevi Sulh Hukuk Mahkemelerine ait olduğunun belirtildiği, bu sebeple davanın çözüm yerinin Sulh Hukuk Mahkemesinin görevi kapsamında olduğu anlaşılmış, Mahkemelerin görevinin kamu düzenine ilişkin ve dava şartı olmasından ötürü yargılamanın her aşamasında taraflardan biri ileri sürmese dahi her zaman Mahkemece resen nazara alınması gerektiği karşısında mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere );
1-HMK.’nın 114/1-c, 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan mahkememizin görevsizliği ile davanın USULDEN REDDİNE, Görevli mahkemenin SULH HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
2-HMK.nın 20. Maddesi uyarınca taraflardan birinin , bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten , süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL (NÖBETÇİ) SULH HUKUK MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 20 maddesine göre kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği,
4- Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28/04/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)