Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/702 E. 2023/315 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/702
KARAR NO : 2023/315

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 02/12/2020
KARAR TARİHİ : 12/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan konkordato davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; tüm alacaklıların alacaklarının tamamının konkordatonun Asliye Ticaret Mahkemesi’nce onanmasına ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren altı yıl içerisinde ödeme teklifinde bulunduğunu, şirketin mevcut borçları; konkordato teklifinde belirtilen altı yıllık bir vadede %25 iskonto yapılarak %75’inin ödeneceğini, müvekkili şirket vade ve iskonto konkordatosunda bulunduğunu, müvekkili şirketin hali hazırda iflasına karar verildiğinde ise malvarlığının cebri icra yoluyla (iflas tasfiyesi yoluyla) satılması durumunda alacaklıların alacaklarının ancak %40’nı hatta birçok alacaklının iflas tasfiyesi neticesinde hiçbir pay alamayacağı, alacak olanlarında iflas tasfiyesine ilişkin uzun sürecin sonunda %40 gibi alacağına kavuşacağı maddi gerçekliği karşısında müvekkil şirketin konkordato teklifinin alacaklılarca kabulü halinde alacaklılar alacaklarının %25 iskonto yapılarak %75’i altı yıl içerisinde elde edecekleri gibi müvekkili şirkette faaliyetlerine devam edebilecek hem istihdam yaratacak hem de ülkeye katma değer oluşturacağını, müvekkili şirketin, büyük rakamlara ulaşan haciz ve iflas yoluyla takiplerle karşılaştığından, paraya çevrilmesi durumunda, aktifi piyasa şartlarından çok düşük bir meblağlarla paraya çevrileceğinden ve birçok alacaklının alacağını tahsil etmek imkânından yoksun kalarak zarara uğrayacağını, müvekkili şirketin iflası halinde ise, alacaklılar konkordato sonucunda elde edebilecekleri paya oranla çok daha az bir garâme ile yetinmek zorunda kalacağını, buna karşılık ticari çevre ve potansiyeli elverişli olan müvekkil firmanın talep ettiği konkordato kabul edildiği takdirde, müvekkilinin takiplerden korunması sayesinde sunulan ödeme projesi çerçevesinde, borçlarını aktifi ile orantılı düzeyde ödemesi ve bu suretle tüm alacaklılarını haciz ve iflasın sağlayacağı sonuçlardan çok daha elverişli bir düzeyde tatmin etmesinin mümkün olabileceğini, ayrıca teklif edilen konkordato alacaklıların yasal çoğunluğunun kabulüne ve mahkemenin tasdikine mazhar olduğu takdirde, firmanın içinde bulunduğu ekonomik darboğazdan kurtularak ülke ekonomisine yararlı katkılarını sürdürebilmesi imkânı doğmuş olacağını, müvekkili şirket ortaklarının borçların yapılanmasıyla tüm çaba ve emeklerini şirketin faaliyetlerini sürdürebilmesi ve borçların ödenebilmesi için göstereceğini, tensip kararı ile birlikte, İ.İ.K. 287. maddesi muvacehesinde müvekkili şirket ve şirket ortakları hakkında üç ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesini, konkordato teklifine ilişkin olarak prosedürün işletilmesi kapsamında müvekkili şirket ve şirket ortaklarından … ve … için bir yıl süre ile kesin mühlet verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Talep, 2004 sayılı İİK’nun 7101 sayılı yasa ile değişik 285 vd. maddeleri uyarınca konkordato talebine ilişkindir.
Davacılar vekilinin konkordato talep etmesine engel bir dava şartı olmayıp dava görevli ve yetkili olan mahkememizde açılmış, “itiraz eden alacaklılar” karar başlığında gösterilmiş, yargılama aşamasında komiser ve temsilci dinlenilmiştir.
Uyuşmazlık davacılar yönünden konkordato projesinin tasdiki koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında olup davacılar yönünden mahkememizce 04/12/2020 günü saat 10:00 itibariyle üç ay süreyle geçici mühlet kararının verildiği, akabinde yeniden geçici mühletin uzatıldığı, 30/04/2021 tarihinden itibaren bir yıllık kesin mühlet verildiği, akabinde “İİK m.289/f hükmünde belirtilen somut koşul vakıaların oluşması nedeniyle bu defa davacılar …, …, …ŞİRKETİ hakkında 30/04/2021 tarihinde verilen bir yıllık kesin mühletin, 30/04/2022 günü saat 15:00’den itibaren ve altı (6) ay süre ile uzatılmasına; bu mühlet dolmadan önce ise sunulan komiser heyeti rapor içeriği ve davacılar vekilinin talebi karşısında mevcut ara kararlar, henüz tasdike dair bilirkişi incelemesine dahi başlanmamış olması, icra olunması gereken iş ve işlemlerin alacağı süre, konkordatonun tasdikinin yargılama aşamasına henüz yeni geçilmesi ve 30/10/2022 gününe kadar karar verilmesinin imkansız olduğu da gözetilerek tasdik yargılamasında kesin mühletin 24/10/2022 günü 15:00’den başlamak üzere altı (6) ay süre ile uzatma kararı verildiği, tasdik yargılaması için ek süre uzatım kararının Ticaret Sicil Gazetesine ve Basın İlan Kurumu’na gönderilmesine” dair karar verildiği, bu arada tasdik yargılamasının sonuçlandırılması açısından kanunun mahkemeye tanıdığı ek imkânın dahi kullanıldığı, bu suretle konkordato tasdik duruşması öncesi süreye ilişkin usuli işlemlerin tam ve eksiksiz şekilde gerçekleştirildiği açıktır.
İİK m.289/f.4 hükmü gereği alacaklılar kurulu oluşturulmuş, böylece hem kurulun oluşturulması hem de kimlerden oluşacağı takdir edilmiştir.
Bu arada alacaklılar kurulu başkanı … A.Ş.ile yine bu kurulda yer alan …Bankası A.Ş.ve …San.A.Ş.mühlet uzatılma noktasında muvafakat etmemiş iseler de yasal unsurların karşılanması nedeniyle davacılar lehine ek mühlete dair imkânlar tanınmıştır.
Esasen alacaklılar kurulunun oluşturulmasından sonra alacaklılar kurulunun uzatım talepleriyle ilgili ve diğer hususlar ile ilgili görüşlerinin alınmasına dair usuli işlemler dahi eksiksiz icra edilmiştir.
Somut uyuşmazlık açısından uygunlanması gereken 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun m.305 ve bu hükmün atıf yaptığı 302.maddesinde konkordato tasdiki şartları açıkça belirtilmiştir.
İİK m.302 maddesine göre;
“Komiser alacaklılar toplantısına başkanlık eder ve borçlunun durumu hakkında bir rapor verir.
Borçlu gerekli açıklamaları yapmak üzere toplantıda hazır bulunmaya mecburdur.
Konkordato projesi;
a)Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya
b)Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini, aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır.
Oylamada sadece konkordato projesinden etkilenen alacaklılar oy kullanabilir. 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacakların alacaklıları ve borçlunun eşi ve çocuğu ile kendisinin ve evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi eşinin anası, babası ve kardeşi alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmaz.
Rehinle temin edilmiş olan alacaklar, 298 inci madde uyarınca takdir edilen kıymet sonucunda teminatsız kaldıkları kısım için hesaba katılırlar.
Çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır.
Konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhâl imza olunur. Toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihaklarda kabul olunur.
Komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç yedi gün içinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi eder. ”
305.maddesinde ise “302 nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır:
a)Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması.
b)Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder).
c)Konkordato projesinin 302 nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması.
d)206 nci maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır).
e)Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması,
Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen mevcut koşullar varsa konkordato tasdik edilecektir; koşullardan birinin dahi bulunmaması halinde konkordato tasdiki mümkün olmayacaktır…(Selçuk Öztek/Ali Cem Budak/Müjgan Tunç Yücel/Serdar Kale/Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku, Ankara, 2019,Budak/Kale, Sayfa 527) O halde bu şartların gerçekleşip gerçekleşmediği incelenmelidir.
Yargılama aşamasında davacı gerçek kişiler yönünden konkordato talebinden feragat edilmiş olmakla, öncelikle konkordato talebi mevcut olan davacı şirket yönünden değerlendirmeler yapılacaktır.
Tasdik koşullarının araştırılmasına yönelik olarak konkordato komiser heyetinin hazırlamış olduğu 30/09/2022 tarihli kök gerekçeli rapor, 01/03/2023 tarihli gerekçeli ek rapor, 30/03/2023 tarihli ek gerekçeli rapor, 11/04/2023 tarihli ek gerekçeli rapor içeriklerine göre davacı şirket yönünden tasdik şartlarının tek tek ele alındığı, davacı şirket yönünden alacak sayısı ve meblağ açısından kanunda öngörülen çoğunluğun incelendiği, bu inceleme sonucunda davacı şirket yönünden gerekli incelemelerin yapıldığı, tasdik şartları ile ilgili yargılama aşamasında Mahkememizce atanan bilirkişi kurulunun hazırlamış olduğu 10/03/2023tarihli rapor içeriğinin dahi üzerinde ayrıntılı olarak durulduğu, az da olsa mevcut olan çelişkinin konkordato komiser heyeti tarafından tam ve eksiksiz şekilde giderildiği, davacı borçlu şirketin mali tabloları üzerinde yapılan incelemede, teklif edilen tutarın borçlu şirketin iflası halinde elde edilebilecek tutardan çok daha ve önemli oranda fazla olduğu, davacı şirketin rayiç değerlere göre dahi borca batık durumda olmadığı, konkordato projesine göre … TİCARET ANONİM ŞİRKETİ yönünden konkordato projesinin İİK m.305 hükmü uyarınca tasdik koşullarının oluştuğu; davacı şirket yönünden 15/09/2022 tarihli revize proje gereği konkordatoya tabi adi borçlarının, İİK m.306 hükmü uyarınca ilk ödeme Kasım 2023 olacak şekilde, Kasım 2023’den itibaren beş yıl içinde, faizsiz ve %100 oranında olmak üzere, toplam miktarla ilgili her ödeme yılı %20 olarak ödenecek şekilde, her üç ayda bir eşit şekilde, toplam altmış aylık zaman dilimi içerisinde ve yirmi taksitte olmak üzere, her bir ödemenin üç aylık zaman diliminin son iş günü olacak şekilde ödemelerin yapılmasına dair tasdik koşullarının oluştuğu; yine davacı borçlu … ANONİM ŞİRKETİ’nin rehinli alacaklısı olan … A.Ş.’ye olan borçlarının İİK m.308/h uyarınca yapılandırılması karşısında, 22/09/2022 tarihli protokole ilişkin ödeme planı çerçevesinde projenin tasdikine, bu suretle rehinli alacaklı …A.Ş. ile davacı borçlu …ANONİM ŞİRKETİ arasındaki projenin tasdik olunmasına, dair şartların oluştuğu; tasdik olunan projeye göre … Perşembe günü itibariyle 2.200.000,00 TL, (hüküm öncesi ödeme yapılmıştır), … Pazartesi günü itibariyle 2.500.000,00TL, … Salı günü itibariyle 2.500.000,00TL, …Cuma günü itibariyle 2.500.000,00 TL, … Pazartesi günü itibariyle 2.500.000,00TL, .. Çarşamba günü itibariyle 2.500.000,00TL,.. Cuma günü itibariyle 2.500.000,00TL olmak üzere ödenmesi planlanan miktar ile ilgili ödeme planının tasdik olunmasına dair şartların oluştuğu açıklanmıştır.
Mahkememizce oluşturulan 19/10/2022 tarihli ara kararda ise;
“Konkordato komiser heyetinin 20/09/2022 tarihi sonrası sunacağı ek nihai rapor içeriği karşısında;
a-Komiser heyetinin tasdikin uygun gördüğünü açıkladığı projenin tarihi ile ilgili açıklama olmakla birlikte bu konuda halihazırda değişiklik olup olmadığını,
b-Söz konusu proje tasdikinin Mahkemenin kısa kararını verdiği tarih itibariyle yürürlüğe girmesine engel herhangi bir anlaşma olmadığı açıklanmış olmakla birlikte bu konuda değişiklik olmadığını,
c-Çekişmeli alacak kalemleri açısından tasdik tasdikin uygun bulunduğu tarih itibariyle çekişmeli olup da kesinleşmiş bir icra takibi alacağı olup olmadığını; buna göre depo kararı verilmemesi halinde telafisi imkansız bir sonuçla karşılaşılabilecek çekişmeli alacak olup olmadığını,
ç-Açıklanmış olmakla birlikte rehinli malın iadesi ve satışın ertelenmesi ile finansal kiralamasına söz konu mal iadesi talebi olup olmadığını,
d-“Borçluların adi konkordatoda alacaklı lehine rehin tesis ettiği alacaklılardan davacıların yapılandırma teklif edip etmediği ve rehin alacaklılar ile yapılmış olan bir anlaşma olmadığı noktasında açıklama olmakla birlikte bu konuda değişiklik olup olmadığını,
e-Nihai raporda irdelenmiş olmakla birlikte konkordatoda gerçekleşen nisap oylamasına katılan veya iltihak süresi içerisinde katılan ve kabul oyu verenlerden vekil yoluyla katılan var ise bu vekilin HMK m.74 uyarınca “konkordato teklifine muvafakat” noktasında yetkisinin olup olmadığı noktasında herhangi bir değişiklik olup olmadığını,
f-Eksiklik var ise asilden bu noktada muvafakat alınıp alınmadığını, alınamayacak ise nisap oylamasındaki sonuca olumsuz bir etkisinin olup olmadığını,
g-Sonuç olarak İİK m.305 hükmünde belirtilen şartların oluşup oluşmadığını, özellikle 4.maddenin tüm içeriği ile araştırılan hususların açıklanmasında herhangi bir eksiklik olup olmadığı, davacı borçlunun mevcut kaynakları karşısında borcunu ödeyememe riskinin devam edip etmediğini,
h-Davacıların borçlunun beklenen haklarının olup olmadığı, var ise neler olduğunu,
Buna göre konkordato komiser heyetinin İİK m.302/son fıkra gereği ve açıkça “konkordato projesinin kabul edilip edilmediği” ve “tasdikin uygun olup olmadığı” na dair alacaklılar lehine ek bir durum oluşup oluşmadığı noktasında görüşlerini son olarak açık ve kesin olarak ifade etmeleri,
Konkordato projesinde, konkordato tasdikinin kesinleşme ile bağlı hale geleceğine dair özel ve istisnai bir düzenleme olup olmadığı açıklanmış olmakla birlikte bu konuda güncel açıklamanın yeniden yapılması, bu açıklama sırasında tasdiki istenen projeye konu ödeme planının bildirilmesi,
Amacıyla konkordato komiser heyetinin üç hafta içinde son ve güncel açıklama yapmalarına” dair karar verilmiştir.
Ayrıca konkordato tasdik yargılaması aşamasında itiraz eden alacaklılar vekillerinin beyanlarıyla ilgili gerekli araştırmalar yapılmış, özellikle alacaklıları zarara uğratma iddiası çerçevesinde bilirkişi ataması yapılmak suretiyle bu yöne ilişkin iddialar ele alınmıştır.
Mahkememizce bu görevlendirmenin yapılması mevcut konkordato komiser heyetinin kök nihai rapor içeriği karşısında ise usulen gerekli görülmüştür. Zira “İİK 305. maddesi konkordatonun tasdikini belirli koşulların varlığına bağlamıştır. Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olması, teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması gerektiği gibi mahkemece konkordato projesini yetersiz bulunması halinde kendiliğinden veya talep üzerine gerekli düzeltmenin yapılması öngörmüştür. Konkordato prosedürü çerçevesinde yapılan incelemeler sonucunda borçlunun ödeme teklifinin aktifinin değerine göre düşük düzeyde olduğu belirlendiği takdirde boçlunun ödeme teklifini aktifi ile uyumlu duruma getirmek üzere değiştirmesi mümkündür. Borçluya ödeme teklifinde değişiklik yapmasını konkordatonun aşamalarına göre konkordato komiseri ve alacaklılar önerebilecekleri gibi ticaret mahkemesinin de resen konkordato projesini uygun hale getirmesi gereklidir”. (Yargıtay 6.HD 2021/4289E. 2022/1147K.sayılı kararı) Nitekim somut olayda, konkordato komiserinin önerisi doğrultusunda nihai proje teklifinin sunulması için sürecin yönetimine Mahkememizce doğrudan müdahale edilerek sürece yön verilmeye çalışılmıştır. Böylelikle “konkordatoya ilişkin düzenlemelerden beklenen faydanın elde edilmesinde zorlukların yaşanması yanında telafisi zor ve/veya imkansız usuli hak kayıplarıyla karşılanması engellenmeye çalışılmıştır. Mühlet sürecinin yargısal olarak yönetimi bu noktada önem arz etmektedir. (Mustafa AKIN, Konkordatoda Kesin Mühlet İşlemlerine Hazırlık Tutanağı, İBD, Ocak-Şubat 2020, Sayfa 133-142)
Ayrıca konkordato komiser heyetinin sunmuş olduğu kök raporun denetlenmesi amacıyla oluşturulan ara karar çerçevesinde bilirkişi inceleme konuları ve bilirkişi uzmanlık alanları belirlenmiştir.
Buna göre Mahkememizce oluşturulan 19/10/2022 tarihli ara kararda;
“İİK m.305/f.l- bend (a),(b) ve (d) bendlerinin davacı borçlular lehine gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda; konkordatoya tabi olmayan imtiyazlı alacakların, rehinli alacakların, kamu alacaklarının ve gerekir ise düşümü gereken başkaca alacakların borçlunun aktifinden düşülmesi, bu suret ile davacıların net aktifinin tespiti ile borçluların konkordatoya tabi borçlarının yani pasifinin tespiti, akabinde en son teklif edilen oranın mevcut mal varlığı, haklar da gözetildiğinde finansal, muhasebesel, işletmesel ve mali durum ile orantılı olup olmadığını incelemeleri, bu inceleme sonucunda alacaklarını bildirmeyen veya konkordatoya olumlu oy vermemiş alacaklar yönünden daha elverişli bir teklifin söz konusu olup olamayacağının, halihazırdaki mevcut teklifin yukarıda açıklanan ölçüler gözetildiğinde makul ve kabul edilebilir olup olmadığı,
Buna göre davacıların genel olarak mal varlıkları karşısında şirket alacaklarının kanunda belirtilen oranlar çerçevesinde onaylamış oldukları projenin konkordatoya tabi olan tüm alacaklıların aleyhine olan miktar ve ödeme tarihi içerip içermediği, bu noktada komiser heyetinin nihai raporun içeriği ve özellikle gerek miktar gerek ödeme tarihleri ve diğer konularda alacaklıların lehine değişiklik yapmayı gerektiren şartların finansal, muhasebesel yönden oluşup oluşmadığı,
Bu incelemeler yapılırken bir kısım alacaklılar vekillerinin, davacıların alacaklıları zarara uğratma kastı ile hareket ettikleri noktasındaki iddiaları ile ilgili Mahkememizce halihazırda yapılmakta olan, …, …, … tarafından hazırlanacak olan rapor içeriğinin ve komiser heyetinin bu noktada ve 20/10/2022 tarihinden sonra sunacakları ek raporun tek tek irdelenerek İİK m.292/f.1 bend (c) hükmü çerçevesinde davacı borçluların alacakları zarara uğratma amacı ile hareket edip etmedikleri,
20/10/2022 tarihi itibari ile sunulmuş ve bilirkişilerin raporu öncesi sunulacak olan “alacaklıların itiraz dilekçeleri” tek tek dikkate alındığında konkordato tasdik şartları yönünden ve özellikle nisap oranları, teklif ve mal varlığı arasındaki orantı, davacıların borçlarını ödeyememe riskine haiz olup olmadıkları hususlarını da kapsayacak şekilde ele almaları,
Özellikle konkordato komiser heyetinin 20/10/2022 tarihi öncesi sunmuş olduğu “konkordato tasdikine dair 30/09/2022 tarihli gerekçeli rapor içeriğinin ve 20/10/2022 tarihinden sonra sunacakları ek raporun bu açıdan denetlenmesi, bilirkişi kurulunun “raporlarını hazırlayacakları tarih itibariyle” İİK m.305/f.l-bend (a),(b) ve (d) hükümleri çerçevesinde konkordato tasdikine dair şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, konkordato nisap oranlarının davacılar lehine oluşup oluşmadığı, nisap hususlarının gerekçeli ve denetime elverişli şekilde ele alınması, ayrıca itiraz eden alacaklıların bu yönlere ilişkin itirazlarının muhasebesel ve işletmesel açıdan incelenmesi için bilirkişi incelemesi yapılmasına,
Bu inceleme sırasında bilirkişilerin gerek çoğunluk tarafından onaylanan ödeme planı, gerek komiser heyetlerinin 20/10/2022 tarihi öncesi sunmuş oldukları 30/09/2022 tarihli rapor ve gerekse 20/10/2022 tarihi sonrası sunacakları raporları dikkate almak suretiyle değerlendirmelerini yapmalarına,
15/11/2022günü saat 10:30’da inceleme yapılmasına; incelemede bilirkişi heyetinin ve komiser heyeti adına …ve …’ın hazır olmasına” dair ara karar oluşturularak tasdik yargılamasına yön verilmiştir.
Bilirkişi kurulunun hazırladığı 10/03/2023 tarihli ve 70 sayfadan ibaret raporlarında sonuç olarak ve özetle “… Tic. A.ş. yönünden Borçlunun 31.07.2022 tarihli kaydi bilançosunda – varlıklarının – özvarlık – tutarı (-)32.952.816,91 TL olduğu, kaydi değerlere göre borca batık olduğu, borçlunun 31.07.2022 tarihli rayiç bilançosuna göre öz varlık tutarı (+) 109.547.806,91TL olduğu, rayiç değerlere göre borca batık olmadığı, borçlunun 15.09.2022 tarihli revize projesindeki teklifin “vade konkordatosu” olduğu, iflas halinde adi alacaklıların alacaklarına kavuşma oranının %81,94 olduğu, borçlunun sunduğu nihai projeyle, ana para alacaklarının tamamını faizsiz, yıl ödemesiz ve Kasım 2023’den başlamak üzere 60 ay vadede ve her üç aylık zaman dilimlerinde (üç aylık zaman diliminin son işgünü) ve her bir alacaklıya eşit taksitler halinde ödemeyi teklif ettiği dikkate alındığında, konkordatonun iflasa nazaran alacaklıların lehine olduğunun tespit edildiği, bu sebeple İİK. m.305-a kapsamında bu şartın gerçekleştiği, borçlunun proje tasdikinden sonra borç ödemesinde kullanılmak üzere yaratmayı öngördüğü kaynak toplamı 217.761.439,07 TL, ödenmesi planlanan toplam borç tutarının ise 213.850.953,75 TL olduğu dikkate alındığında mevcut hali ile teklifin borçlunun kaynakları ile uyumlu olduğu, bu sebeple borçlunun konkordato teklifinin başarıya ulaşma ihtimalinin muhtemel olduğu, bu sebeple İİK m.305-b kapsamında bu şartın gerçekleştiği, borçlunun konkordatoya tabi adi alacaklı sayısının 142, bu alacaklıların alacaklar toplamının ise 124.145.286,37 TL olduğu, borçlunun konkordato teklifinin 78 (%54,93) alacaklı tarafından kabul edildiği, kabul eden bu alacaklıların alacaklarının toplamının ise 90.303.581,30 TL (%72,74) olduğu, bu verilere göre borçlunun İİK m.302’de öngörülen “kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısı” şeklindeki çoğunluğu sağladığı, bu sebeple İİK m.305-c kapsamında bu şartın gerçekleştiği, komiser Heyeti tarafından ek raporda belirtilen ve mühlet içinde komiser onayı ile oluşan 28 adet alacaklıya ait 2.062.678,10 TL tutarındaki borca ilişkin olarak alacaklıların alacağının teminatlandırılması, 9.650.000,00 TL değerinde 5 adet taşınırı teminat olarak göstermesinin makul olduğu, davacı borçlunun bu sebeple İİK.m.305-d şartını sağlaması için Mahkemenin teminatı kabul etmesi gerektiği, aksi takdirde İİK. 305-d şartının sağlanmayacağı, konkordatonun tasdik edilebilmesi için, Harçlar Kanununa ekli sayılı tarifeye göre inden (124.145.260.286,37 TL’nin binde 2.,27’si) 281.809,80 TL harcın ödendiği, rehinli alacaklar yönünden (17.200.000,00 ” TL’nin binde 0.00113’si) 19,436,00 TL harcın ödendiği, İİK. m.305-e şartının gerçekleştiği, İİK m.305 kapsamındaki tüm tasdik şartlarının gerçekle; borçlunun – finansal kiralamaya tabi herhangi bir taşınır veya taşınmaz malı bulunmadığı, bu sebeple finansal kiralamaya konu bir alacak bulunmadığı, borçlunun adi alacaklılar tarafından kabul edilmiş 15.09.2022 tarihli revize konkordato projesine göre ödemelerinin Kasım 2023 tarihinden itibaren başlayacağı belirtildiği, konkordatosunun m.308/c kapsamında tasdik kararının kesinleşmesiyle bağlayıcı hale gelmesi yönünde bir talebi bulunmadığı, işbu rapor tarihi itibariyle, dosyaya sunulan tüm itirazlar incelenmiş olup, raporda değişikliğe gidecek bir hususun olmadığı, ancak usulsüz olarak yapıldığı iddia edilen işlemlerin yasal bir merci tarafından tespiti ve borçlunun bu usulsüzlüğe iştirak etmesi halinde iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil edeceği, bu kapsamında borçlunun tasdik talebinin reddedilmesi gerektiği” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Mahkememizce icra edilen tasdik yargılaması sırasında alınan ve ayrıca yukarıda anılan 10/03/2023 tarihli bilirkişi raporu ve 01/03/2023 tarihli konkordato komiser heyeti rapor içeriği dikkate alındığında, davacı olan şirket yönünden “İİK m. 305’de sayılan tasdik şartları yönünden; konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçeceği muhtemel miktardan fazla olduğu, teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olduğu,
davacı şirketin konkordato projesinin İİK m 302/2- b bendi uyarınca alacaklıların dörtte biri ve alacakların üçte ikisini aşan çoğunluk tarafından kabul edildiği, teminata bağlanması gereken miktar yönünden gerekli olan teminat tutar ve cinslerinin açıklandığı, Mahkemece teminat şartlarının yerine getirildiğinin ve konkordato harçlarının tamamlandığının tespiti sonrasında diğer tüm koşullar gerçekleştiğinden konkordatonun tasdikinin davacı şirket yönünden uygun olduğu” görüş olarak bildirilmiştir.
Alınan raporlar dahi gözetilerek yukarıda belirtilen yasal şartların davacı şirket açısından oluşup oluşmadığı somut olarak ve tek tek irdelenecektir.
a)Öncelikle belirtilmelidir ki “teklif edilen tutar ve iflas halinde elde edilebilecek tutar karşılaştırması, tamamen farazi ve varsayıma dayalı bir incelemedir. Özellikle iflas halinde elde edilebilecek tutarın kesin olarak belirlenmesi mümkün değildir.” (Hakan Pekcanıtez/Güray Erdönmez, 7101 sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato, İstanbul, 2018, Sayfa 128-129) Bu nedenle teklif edilen tutarın iflas halinde elde edilebilecek tutardan fazla olup olmadığı muhasebesel ve işletmesel incelemeyi gerektirir. İflas halinde şirketin mal varlığının normal şartlar içinde en düşük maddi değere satılması ihtimali bu noktada gözardı edilemez. Nitekim gerek konkordato komiser heyetinin oy birliği oluşturduğu raporların gerek bilirkişi kurulunun oy birliği ile oluşturduğu raporların hüküm tarihi itibariyle birbirini tamamlamakta bulunduğu dikkate alındığında teklif edilen tutarın iflas halinde elde edilebilecek tutardan fazla olduğunu göstermektedir. “Esasen burada nihai amaç konkordato teklifini kabul etmeyen alacaklıların mağdur edilmesini engellemeye yöneliktir”. (İbrahim Ercan, İcra ve İflas Hukukunda Mal Varlığının Terki Suretiyle Konkordato, Konya, 2008, Sayfa 237) Bu duruma göre davacı borçlu şirket yönünden, mevcut konkordato teklifini kabul etmeyen alacaklılar dikkate alındığında mağduriyet doğmasını gerektirecek somut ve ispatlanmış bir durum yoktur. Özellikle bu noktada davacı borçlu şirketin tüm aktifinin borçların ödenmesine tahsisi mümkün olmadığı gibi konkordatonun talep edilmesini gerektiren amaca da uygun değildir. Zira davacı şirketin faaliyetine devam etme iradesi mevcuttur. Kaldı ki konkordatoda amaç “borçlarını ödeyip faaliyetlerini devam ettirmek isteyen dürüst borçluyu koruyarak mali durumunun iyileşmesini sağlamak ve alacaklıların, borçlunun muhtemel bir iflasına nazaran, daha fazla ölçüde alacaklarına kavuşma olanağı yaratmak ve muhtemel bir iflastan daha kötü duruma düşürülmek istenilmemesidir.” (Yargıtay 6.HD 2021/4289E. 2022/1147K.sayılı kararı)
O halde davacı şirket yönünden iflas kararı verilmesi halinde ve konkordato talebinin red olunması durumunda alacaklıların alacağını tamamen tahsil etmesi imkansız gözükmekle davacı şirketin mevcut teklifinin alacaklılara daha uygun ve daha fazla koşullarda bir imkan sağladığı mahkememizce kabul edilmiştir. Kaldı ki “konkordatonun tasdik edilmesine karşı çıkan bir alacaklının İİK m.305 hükmünde düzenlenen bu şartın sağlanamadığına ilişkin itirazda bulunması halinde, aksinin bu alacaklı tarafından da ispatlanması gerekir. (Selçuk Öztek/Ali Cem Budak/Müjgan Tunç Yücel/Serdar Kale/Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku Ankara 2019,Budak/Kale, Sayfa 368)
Oysaki böyle bir olayda ispat yükünü yerine getirmek zorunda olan alacaklıların üzerine düşen yükü yerine getirmedikleri, bu noktada somutlaşmış bir vakıa ve delilin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre davacı şirket yönünden İİK.m.305/f.2 bend (a) hükmündeki şart gerçekleşmiştir.
Yeri gelmişken ifade etmek gerekir ki davacı şirket yönünden sunulan konkordato projesinde genel olarak her bir alacaklı açısından ödeme tarih ve miktarları yönünden eşitlik sağlanmaya çalışılmıştır. Davacı şirketten alacaklı olanlar arasında, tasdik olunan konkordato projesinde eşit ve dengeli ödeme yapılması kural olup bu kuraldan somut olayda sapmayı gerektiren herhangi bir fiili ve hukuki bir durum ise söz konusu değildir.
Nisabın çok üstünde bir kesim tarafından kabul edilen konkordato projesinde projeye olumlu oy kullanan büyük kesimin kabullerine değer vermek ve sonuca bu düşünceyi hakim kılmak gerekir. (…) Az yukarıda belirtildiği üzere katı uygulanan konkordato kuralları ne alacaklı ne de ekonomiye katılması amaçlanan borçluya fayda sağlamaz. (Yargıtay 15. HD 2021/2083E. 2021/1815K.sayılı ilamı) Bu nedenle somut olayda konkordato projesine olumlu oy kullanılmış olmakla, tasdik yargılaması aşamasında sunulan revize projeye ve ödeme plânına itibar edilmesi gerekli ve mümkündür.
b)Konkordatonun tasdiki açısından İİK m.305/f.2 hükmü gereği projeyle teklif edilen tutarın borçlunun kaynaklarıyla orantılı olması önem arz eder. 4949 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi borçlunun teklifinin mevcudu ile orantılı olması gerekmekte iken “mevcut” ifadesi yerine daha geniş bir kavram olan “kaynakları” sözcüğü maddeye konulmuştur. (Talih Uyar, Alper Uyar, Cüneyt Uyar, İİK Şerhi, Cilt 2, 2010, Sayfa 3154) Buna göre borçlunun kaynakları ibaresini sadece mevcut olan değil ileride mevcut olması muhtemel gelirleri de kapsayabileceği mahkememizce kabul olunmuştur. Zaten yeni düzenlemede, mahkemenin beklenen hakları dahi dikkate alabileceğinin düzenlenmesi bu düşüncenin doğruluğunu ortaya koymaktadır. Buna göre tasdik aşamasında sunulması sağlanan, alacaklının daha lehine olan revize proje ile ilgili gerek konkordato komiser heyetinin kök ve ek nihai raporları gerek bilirkişi kurulu raporları bir bütün olarak dikkate alındığında, davacı borçlu şirketin halihazırdaki muhtemel gelirleri, halihazırda mevcut kaynakları ve borçlarının dikkate alındığı, buna göre teklif edilen tutarların davacı şirketin kaynaklarıyla orantılı olduğu, konkordato talep eden davacı şirketin bilançolarında ikrar veya konkordato sürecinde kabul ettikleri alacakların gerçek borçlara tekabül ettiği, davacı borçlu şirketin ticari defter incelemelerinde net aktif miktarla birlikte konkordatoya tabi borçların teklif edilen ve kabul edilen konkordato projesi uyarınca iflasa nazaran daha yüksek tutarda olduğu, teklif edilen tutar ile kaynakların orantılı olduğu gerekçeli ve ayrıntılı olarak belirtilmiştir.
Bu arada borç miktarı, tasdik edilen borç ödeme planı ve şekli karşısında beklenen hakların durumuna dair yapılan inceleme sonuçları ve raporlar karşısında beklenen hakların dikkate alınabilmesi somut olayın özellikleri açısından mümkün değildir. İİK m.305/f.2 bend (b) açısından da tasdik şartı bu suretle davacı şirket yönünden oluşmuştur.
c)Gerek konkordato komiser heyetinin oy birliğiyle hazırlamış olduğu kök ve ek raporların içeriği gerek bilirkişi kurulunun raporlarının içerikleri, alacak miktarı ve alacaklı sayısı bakımından kabul edilmiş bir proje bulunmaktadır. Alacaklıların daha lehine olan revize edilmiş proje ile ilgili gerekli incelemeler tasdik yargılaması aşamasında tamamlanmıştır. Bu oranın sağlanması esnasında, oy kullanan alacaklıların kaydı, oy kullanma tarzı ve oluşan çoğunluk kanun hükümlerine uygun olarak gerçekleşmiş olup bu açıdan ciddi bir talep ileri sürülmemiştir. Böylelikle “oyların tanzimi ve ilgili alacaklının bizzat kendisinin mi oy kullandığı yoksa bu hususta oy kullanmaya yetkili temsilci tarafından mı oy kullanıldığı, oyun açık bir şekilde mi belirtildiği ve oyu onaylayan kişinin imzasının bulunup bulunmadığı hususlarının dikkatlice tetkik edilmesi” noktasında da gerekli inceleme komiser heyetince yapılmıştır. (Dr.Orhan Eroğlu, Uygulamada Konkordato, Ankara, 2020, Sayfa 213) Zaten olumlu oy kullananların imzaların sahteliği ve süresi içinde oy kullanmadığı kabul olunca dahi bu durum nitelikli çoğunluğu kaldırmamaktadır. Nitekim 09/03/2023 tarihli bilirkişi kurulu raporu komiser raporu da dikkate alındığında, iltihak süresinde gelen oyların bir kısmının usulsüz ve sahte olduğu ileri sürülmüş ise de itiraza konu olan …, …Şti ve … A.Ş.’nin itiraza konu olan oyları nisaptan düşülse dahi İİK m.302 hükmünde öngörülen çoğunluk şartı değişmemektedir. Diğer yandan itiraz eden alacaklı beyanlarında geçen vakıaların bu oranın sağlanmasına engel nitelik taşımadığı anlaşılmaktadır. Buna göre İİK m.305/f.2 bend (c) hükmünde belirtilen şart davacı şirket yönünden oluşmuştur.
ç)Komiser heyeti raporuna ve revize edilmiş projeye göre, İİK m.305/f.1 bend (d) hükmünde belirtilen alacaklılar ile ilgili olmak üzere davacı şirket yönünden gerekli teminatların sağlanması zorunludur. Konkordato komiser heyetinin sunmuş olduğu 01/03/2023 tarihli raporda borçlu şirketin mühlet içinde doğmuş bulunan 2.062.678,10TL borcunun teminatlandırılması gerektiği, buna göre şirkete ait araçlar üzerinde rehin tesis edilmek suretiyle teminat şartının yerine getirildiği yargılama sırasında komiser heyeti tarafından açıklanmıştır.
Mahkememizce ise “01/03/2023 tarihli konkordato komiser heyetinin ek nihai raporunun 45.ve 46.sayfalarında adı, rayiç değerleri tek tek açıklanan araçların “konkordato teminatı” olarak kabul olunması nedeniyle bu hususu gerekirse şirketin tüm kayıtlarına işlenmesi hususunda konkordato komiser heyetinin görevlendirilmesine, İİK m.305 hükmü uyarınca teminat olarak Mahkememizce kabul gören araçların “İİK m.305 hükmü gereği teminat olarak kabul olunduğuna” dair kaydın varsa sicil kayıtlarına yok ise şirketin ilgili tüm kayıtlarına bu durumun işlenmesi için konkordato komiser heyetinin görevlendirilmesine, ayrıca duruşma sırasındaki gerek davacılar vekilinin gerekse alacaklı vekillerinin beyanlarının tek tek irdelenmesi, bu irdeleme yapılırken Mahkememize sunulan komiser heyeti raporundan sonra sunulan dilekçelerin dahi tek tek irdelenmesi hususunda komiser heyetinin görevlendirilmesine, konkordato komiser heyetinin gerekirse bu konuyla ilgili resmi ve özel kurumlar nezdinde tutulan kayıtları var ise bu hususun kayıtlara işlenmesi, gerekli şerhlerin düşülmesi, gerekli tüm yazışmaların yapılması hususunda ayrıca görevlendirilmesine, Mahkememizce teminat olarak kabul olunan araçların konkordato teminatı olarak kabul olunduğuna dair şerh düşülebilecek her türlü kurum, ticari defter ve kayıt ve benzeri kişi ve kayıt adreslerini açıklaması, ayrıca bu yerlere gerekli bildirimi yapması amacıyla davacı vekiline dahi her türlü yetki verilmesine, 01/03/2023 tarihli konkordato komiser heyetinin nihai raporunun 45.ve 46.sayfalarına konu olan, adı ve rayiç değerleri tek tek açıklanan araçların “İİK m.305 hükmü gereği konkordato teminatı” olarak Mahkememizce kabul olunduğunun mümkün olduğu takdirde gerekli kayıtlara işlenmesi, bu noktada gerekli şerhlerin düşülmesi için İstanbul Ticaret Odasına, Türkiye Noterler Birliğine ve ayrıca takdiren İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şube Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, müzekkereye raporun 45.ve 46.sayfalarının eklenmesine, 01/03/2023 tarihli konkordato komiser heyetinin ek nihai raporunun 45.ve 46.sayfalarında adı, rayiç değerleri tek tek açıklanan araçların “ayrıca şirket aktifinde kayıtlı olan, üzerilerinde herhangi bir borç, rehin ya da haciz gözükmeyen, konkordato kaynakları arasında yer almayan” nitelikte olup olmadığını açıklayıcı beyan sunulması, ayrıca gelen bilirkişi kurulu raporunu incelemesi ve gerekli gördükleri hususlarda açıklama yapmaları için konkordato komiser heyetinin görevlendirilmesine, komiser heyetinin iki hafta içinde görüşünü açıklamasına” dair ara karar oluşturulmuştur.
Bu ara karar sonucunda, komiser heyeti 30/03/2023 tarihli raporunda teminata ilişkin gerekli şerhlerin işlendiğini, en son sunulan ek rapordan sonra işletme faaliyetleri devam ettiğinden başkaca bir borcun bulunmadığını belirtmiş, ayrıca bu raporda teminat gösterilmesi gereken 29 alacaklıdan 24 tanesinin borcunun ödendiğini, 3 tanesinin teminat gösterilmesinden vazgeçtiğini ve buna göre alacağı için teminat gösterilmesi gereken tek kişinin sadece … olduğunu belirtmiş olup sunulan rapor içeriklerine göre ise teminatın kabulüne engel ve somutlaştırılmış bir itiraz zaten söz konusu değildir.
Nitekim doktrinde de “borçlunun mühlet içinde kendi mal varlığı üzerinde teminat göstermesine m.297/f.2 hükmünün engel olmadığı, gösterilecek teminatın yeterli olmasının gerektiği, yeterli teminattan anlaşılması gerekenin ise teminatın güvence altına alınan alacağın tamamının ödenmesine yönelik olduğu, teminatın ne olacağı konusunda konkordato hükümlerinde ise herhangi bir açıklık bulunmadığı, konkordatonun amacı da düşünülerek teminat konusunda borçlunun çok zorlanmamasının yerinde olacağı, borçlunun göstereceği teminatın şahsi teminat dahi olabileceği” kabul edilmektedir. (Selçuk Öztek/Ali Cem Budak/Müjgan Tunç Yücel/Serdar Kale/Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku Ankara 2019,Budak/Kale, Sayfa 304-305) Böylelikle gerekli ve yeterli olan teminatın, üzerinde haciz gözükmeyen, konkordato kaynakları arasında gösterilmeyen, şirket aktifinde kayıtlı makineler ile sağlandığı, esasen sadece tek kişinin alacağı için teminat gösterildiği anlaşılmaktadır.
Bu noktada konkordato komiser heyetinin gerek kök gerek ek gerekçeli raporları yönünden, teminatlandırma şartının davacı şirket yönünden gerçekleştiği, bu konuya ilişkin bilirkişi kurulu raporu ile konkordato komiser heyetinin raporlarının birbirleriyle uyumlu olduğu, bu itibarla İİK m.305-d hükmü kapsamında da bu yöne ilişkin şartın dahi gerçekleştiği kabul edilmelidir. O halde davacı şirket yönünden İİK m.305/f.1 bende (d) hükmünde belirtilen şart dahi gerçekleşmiştir.
d)Konkordato tasdikinin gerektirmiş olduğu tüm yargılama giderleri ve özellikle konkordato tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harçların da İİK m.305/f.1 bend (e) gereği tamamlatılması gerekir. Buna göre davacı şirket yönünden 7101 sayılı Yasanın m.51 hükmüyle değişik Harçlar Kanununa bağlı 1.sayılı tarifeye göre adi alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden binde 2,27; yapılandırma sonunda rehinli alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinde binde 1,13 oranında harcın karşılanması gerekir.
Konkordato komiser heyetinin hazırlamış olduğu kök ve ek raporları ve yine bilirkişi kurulu raporları içeriği dikkate alındığında, toplam harç tutarının adi alacaklılar yönünden 281.809,80 TL ve rehinli alacaklılar yönünden ise 19.436,00 TL olduğu, tasdik kararı öncesi adi alacaklılar ve rehinli alacaklılar yönünden harç eksikliğinin tam ve eksiksiz şekilde giderildiği açıktır. Böylelikle davacı şirket yönünden, adi alacaklılar ve rehinli alacaklılar açısından ödenmesi gereken tutar ve bu tutarlar nedeniyle ödenmesi gereken harç gerekçeli ve denetime elverişli şekilde açıklanmış, depo edildiği ise Mahkememizce denetlenmiştir. Yine konkordato tasdiki duruşması öncesi konkordato tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri mahkememizce gerek kalem gerek miktarlar itibariyle ayrıntılı olarak hesaplanmış, karar altına alınmıştır. Davacı şirket yönünden gerek tasdik harcı gerek yargılama giderleri kalem kalem ve tek tek davacılar vekili tarafından depo edilmiştir. Böylelikle teklifin uygun bulunması sonrasında, konkordatoya tabi adi ve rehinli borçlar yönünden harç tutarları tasdik öncesi tamamlatılmıştır.
Tasdik şartları (a), (b), (c), (ç), (d) bendleri altında incelenmiş olup ayrıca itiraz eden alacaklıların itirazlarına esas vakıalar üzerinde dahi durulacaktır.
İtiraz eden alacaklı kavramı ile ilgili ise en son Yargıtay 6.HD uygulaması benimsenmiştir. Buna göre “Konkordato hakkında verilen karara karşı İİK 308/a maddesi uyarınca itiraz edenler kanun yoluna başvurabilir. İtiraz edenler kavramı İİK 304. maddesinde belirlenen şekliyle dar yorumlandığı takdirde sadece duruşma öncesi itiraz edenlerin kararı kanun yoluna taşıyabileceklerini kabul etmek gerekir. Ancak böyle bir yorum hak arama özgürlüğü ile bağdaşmaz. Bu nedenle kanun koyucunun itiraz edenlerden kastının konkordato toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananlar olduğunun kabulü gerekir. Bu bağlamda kanundaki “itiraz edenler” ifadesinin konkordatoya red oyu verenlere teşmil edilmesi hukuk usulünün genel hükümlerine uygun düşer. Nitekim …, … Yeni Konkordato hukuku kitabının 308/a maddesini açıkladıkları 569. sayfada ret oyu kullananların tasdik kararını istinaf edebileceklerini kabul etmişlerlerdir. Kanunun 302/7 maddesinde “toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur” ifadesi bulunmaktadır. Bu ifadeden toplantıya katılmadığı halde 7 günlük iltihak süresi içinde alacaklılarının konkordatoya karşı oy kullanma hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda toplantıya katılıp ret oyu kullanan veya toplantıya katılmadığı halde iltihak süresi içinde oyunu belli eden alacaklının nisapta nazara alınması ve nihai tutanağın ve komiser raporunun buna göre hazırlanması Kanun’nun 302/son maddesi gereğidir. Az yukarıda yazılı doktrin görüşünde de iltihak süresi içinde itiraz edenlerin istinaf yoluna başvurabileceği de belirlenmiştir. (Yargıtay 6.HD 2022/4511E. 2022/5034K.sayılı kararı) Bu kabul çerçevesinde itiraz eden alacaklılar karar başlığında belirtilmiştir. Bu çerçevede itiraz eden alacaklıların hukuki dinlenilme hakları tam ve eksiksiz sağlanmış olacaktır.
İtiraz eden …A.Ş.vekili madenlerin değerinin rayiç bilançoda olmadığını, kabul edilen alacaklı sayısının 78 yazılmış olduğu halde bu alacaklıların 10 tanesinin bizzat borçlu şirketin ortakları ve ortakların iştiraki olan şirket avukatlarından oluştuğunu, davacının kesin mühlet ve komiser heyetinin durumundan yararlanarak şirket kârını iltisaklı … A.Ş.isimli şirkete transfer ettiğini, bu arada faaliyet sonucunda elde edilecek kâr, ayrıca hazır değerlerden oluşacak kaynak ayrıca ticari alacaklardan elde edilecek kaynak stoklardan yapılacak satışla sağlanacak kaynak bir arada düşünüldüğünde teklif edilen tutarın borçlunun kaynaklarıyla orantılı bulunmadığını, davacının konkordatoya ihtiyaç durumunda olmadığını ve yüksek borç ödeme kabiliyetine haiz olduğunu belirterek şirket yönünden itirazlarını sunmuştur. Aynı zamanda yine itiraz eden alacaklı vekili 02/01/2023 tarihli dilekçesinde madenlerin değeri ve rayicinin bilançoda bulunmadığını, davanın reddi halinde dahi tüm borçların ödenebileceğini, iltihak süresi içinde komiser heyetine kurye yolu ile ilanda belirtilen adrese teslimat yapıldığını, ancak iltihak süresinde sonra oyları nisaba dahil edebilmek için huzurda alınmayan imzaların bir kısmının sahte olması nedeniyle oyların posta yoluyla heyete göndertildiğini, oylamada sahtecilik yapıldığını, buna rağmen bu oyların nisaba dahil edildiğini, davacı şirketin muvazaalı şekilde iltisaklı alacaklı ve kendi alacak çoğunluğu ile projesine tasdik kararı alıp diğer alacaklıların alacağı üzerinden haksız menfaat temin eden konumunda bulunduğunu, bu çerçevede alacaklıların zarara sokulmuş olduğunu belirterek daha önceki dilekçesindeki hususları yine itirazına konu yapmıştır. Yine aynı alacaklı vekili 31/11/2022 tarihli dilekçesinde yabancı para alacağının fiili ödeme tarihindeki veya tasdik tarihindeki kur üzerinden kaydının yapılarak ödeme yapılmasını belirterek ayrıca itirazını sunmuştur.
İtiraz eden … Bankası A.Ş.vekili ise 04/11/2023 tarihli itiraz dilekçesi ile borçlu şirketin herhangi bir ödeme yapmadığını ve davacılar lehine oluşturulan ara karardan rücu edilmesini belirterek itirazda bulunmuş, ayrıca 08/12/2022 tarihli dilekçesinde iltihak süresi içinde komiserlere ulaşması gereken beyanların ulaşmadığını, oyların geçersiz olması gerektiğini, ayrıca davacılar tarafından sürecin kötü niyetli ve alacaklıları zarara uğratma amacı ile kullanıldığını, projenin oylanması aşamasında meydana gelen usulsüzlüklerin açık olmasından dolayı borçlunun zarar kastı içerisinde olduğu belirterek itirazda bulunmuştur.
İtiraz eden …A.Ş.,…Tic.A.Ş.ile … vekili ise iltihak süresinde kullanılan oyların büyük çoğunluğunun iltihak süresinin sona ereceği gün postaya verildiğini, davacılardan gerçek kişilerin ortağı oldukları dava dışı şirketin alacaklılar kuruluna üye olması ve bu kişilerin ortak ve organik bağ içinde oldukları şirketlerin toplantıda kabul oyu kullandıklarını, bu çerçevede kötü niyetli bulundukları gerekçesiyle itirazlarını sunmuşlar, ayrıca 29/11/2022 tarihli dilekçelerinde ise maden ruhsatlarının rayiç değerinin hukuka ve tekniğe uygun olmayacak şekilde tespit olunduğunu, davacı şirketin en değerli varlığı olan maden sahasının değerinin tespit olunmadığını, davacı şirketlerin hakimi hissedarları ve davacı gerçek kişilerin ortakları olduğu şirketlerin yani organik bağ içinde olduğu şirketlerin alacak nisabında yer almasının alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesini zedelediğini, bu şirketlerin nisaba dahil edilmesinin yerinde olmadığını, ayrıca …A.Ş.ye yapılan satışlar sonucunda alacaklıların zarara uğratılmasının söz konusu olup bu konuda gerekli araştırmaların yapılmadığını, komiser heyetinin iltihak süresi içinde kendisine teslim edilmeyen oyları geçerli sayarak iltihak süresini aştığının sabit bulunduğunu belirterek itirazını sunmuşlardır. Yine aynı alacaklılar vekili 03/11/2022 tarihli dilekçede çekişmeli alacaklar ile ilgili döviz alacağının 04/12/2020 tarihindeki kur üzerinden hesaplandığının hatalı olduğunu, bu hesaplamanın eşitlik ilkesini ihlal edip mülkiyet hakkını dahi ihlal ettiğini, ayrıca müvekkillerinden …’ın imtiyazlı alacaklı konumunda bulunduğunu belirterek itirazını sunmuştur. Yine aynı alacaklı vekilleri çekişmeli alacaklarla ilgili rapora itirazların değerlendirilmediğini, bu çerçevede müvekkillerinin döviz alacaklarının 16/09/2022 tarihinden değerlendirilmesi gerektiğini belirterek itirazlarını sunmuştur.
İtiraz eden …Tic.A.Ş., …Tic.A.Ş., …Tic.Ltd.Şti ile …, …vekili 18/11/2022 tarihli dilekçelerinde, davacının konkordato kaynağı olarak göstermiş olduğu kârın usulsüz olarak … A.Ş.ye aktarılmış olduğunun ve bu şekilde alacaklılar aleyhine davacının zarar verme kastının bulunduğunu, 18/11/2022 tarihli dilekçesinde ise alacaklılar toplantısının manipüle edildiğini, konkordatonun tasdiki hakkında gerekçeli nihai rapora itirazlarının kabulünü, PTT kayıtlarına göre komiser heyetinin iltihak süresinden sonra 26/09/2022 tarihinde teslim edilen kabul oylarının geçersiz (red) olarak kabul edilmesini, …Ltd. Şti. tarafından kabul olan oyun geçersiz (red) olarak kabul edilmesini, alacaklılar toplantısını manipüle eden ilgililer hakkında Mahkeme tarafından suç duyurusunda bulunulmasını, komiser heyetinin iltihak süresi içerisinde posta yoluyla oylarını gönderen kişilerin gönderdiği posta içeriğinden ve barkod numaralarını nasıl öğrendiği hususunda açıklama yapmasını belirterek itirazlarını sunmuşlardır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki İİK’nın 302. maddesinde oylamaya katılamayacak alacaklılar sınırlı olarak sayılmış olup bunlar arasında şirket ortağı ve ortağın hissedarı olduğu dava dışı şirket ise sayılmamıştır. Yasadaki bu düzenlemenin tahdidi olduğu, yorum yoluyla genişletilemeyeceği, bir hakkın da kullanılmasının yasaklanması için açık kanun hükmünün bulunması gerektiği doktrinde kabul edilmektedir. (Prof. Dr. Süha Tanrıver, Prof. Dr. Adnan Değnekli, Konkordatonun Tasdiki, 1996, sh 68 ve vd.; Prof. Dr. Selçuk Öztek, Prof. Dr. Ali Cem Budak, Doç. Dr. Müjgan Tunç Yücel, Doç. Dr. Serdar Kale, Doç. Dr. Bilgehan Yeşilova,Yeni Konkordato Hukuku, İkinci Baskı, 2019, Sh.505)
Bu çerçevede konkordato talep eden şirketin ortağı durumundaki gerçek kişilerin veya talep eden şirketin ortaklarının, başka bir şirket ortağı durumunda olması halinde bu şirketin yasadaki açık düzenleme karşısında konkordato oylamasında oy hakkının bulunmadığının kabul edilebilmesi kanun koyucunun amacına, kanunun lâfzına rağmen mümkün değildir. Kanunun koyucu, tadadi olarak değil tahdidi olarak bu konuda oy kullanamayacakları belirtmiştir. Gerek lafzi yorum bilimi kurallarına göre gerekse amaca göre yorum kurallarına göre aksini düşünmek mümkün değildir. Roma hukukunda kabul olunan ilke gereği “kanun koyucunun ayrım yapmadığı yerde yorumcu ayrım yapamaz”. Yine açık, soyut ve genel düzenlemelere içtihat yolu ile istisna getirilmesi, yorum bilimi kurallarına göre mümkün görülemez. “İstisnaiyi, kaideyi koyan makam getirir” ilkesi bu hakikati ifade eder. Tüm bu yorum türleri ve yorum ilkeleri birlikte düşünüldüğünde aksi yöndeki itirazlara itibar edilebilmesi mümkün değildir. “Aksi halde bu kişilerin konkordatoya tabi olmadan alacaklarını tahsil etme yolu açılmış olur ki bu konkordatonun amacına uygun düşmez. Bu durumda adı geçenlerin oy hakları, davacı şirket yönünden dikkate alınmaksızın nisap oylamasındaki çoğunluğun hesaplanması mümkün değildir. (Yargıtay (Kapatılan) 15.HD 2021/1389 E. 2021/275 K.sayılı kararı)”
Zaten bir kısım alacaklı vekilleri iltihak süresinde gelen oyların bir kısmının usulsüz ve sahte olduğu iddiası kabul edilse dahi bu halin nisabı etkilemediği raporlarla dahi açıklanmıştır. Bu yöne ilişkin itirazlar tasdik kararı verilmesine engel değildir. Elbette usulsüzlüğe yönelik iddialar önemli ise de tasdik yargılamasının amacı ve Yargıtay’ın ifadesi ile kanun koyucunun süre konusunda “cimri” davranması karşısında, ileri sürülen usulsüzlük iddiaları tasdik yargılaması konusu dışındadır. Ne var ki bu iddiaların raporda da belirtildiği gibi yasal merci tarafından tespiti ile davacının bu usulsüzlüğe iştirak ettiğinin hukuken ortaya çıkması halinde elbette davacı şirketin iyiniyet ve dürüst olmaması nedeniyle yasal yaptırımlar söz konusu olabilecektir.
Yine bir kısım alacaklı vekilleri itiraz dilekçelerinde, davacı şirketin borca batık olmadığını, bu nedenle yapılan teklifin davacı olan şirkete mal varlığı ile orantılı olmadığını ifade etmiştir. Tasdik yargılaması aşamasında konkordato komiser heyeti, davacı şirketin en önemli mal varlığı ile olan maden sahası ile ilgili bilirkişi ataması yapmışlar, bu noktada davacı şirketin mal varlığı durumuna ilişkin ayrıntılı bilirkişi raporların Mahkememiz ara kararına uygun şekilde almışlardır. Konkordato komiser heyetinin sunmuş olduğu 01/03/2023 tarihli ek raporda da belirtildiği üzere faaliyetin devamı sonucunda elde edilen kârdan oluşacak kaynak, hazır değerlerden oluşacak kaynak, ticari alacaklılardan yapılan tahsilat sonucunda oluşacak kaynak, stoklardan yapılacak tahsilat sonucunda oluşacak kaynak, verilen sipariş avanslarından yapılacak tahsilat sonucunda oluşacak kaynak, sermaye artışı sonucunda oluşacak kaynak, vergi alacağı sonucunda oluşacak kaynaklar ile ilgili yapılan muhasebesel değerlendirmeler, vergi alacağı olarak bilanço kayıtlarında yer alan tutarın şirketin kamu borçlarından mahsup edilmek üzere kullanılmış olması hali ve maden sahasının değerinin tespitine yönelik yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda ise teklif edilen tutarın borçlunun kaynaklarıyla orantılı olduğu açıklanmıştır. Esasen bilirkişi kurulunun 09/03/2023 tarihli raporundaki tespit ve açıklamalar, komiser heyetinin raporuyla uyumludur.
Bu noktada Mahkememizce tasdik kararının verilmiş olduğu tarih 12/04/2023 olup tasdik edilen proje gereği Kasım 2023’den itibaren yani yaklaşık altı ay sonra ilk ödeme başlayacaktır. Zaten rehinli alacaklarla ilgili ödemelerden ilki tasdik öncesi dahi yapılmıştır. Tasdik yargılamasına başlandığı tarih itibariyle Kasım 2022 tarihinden itibaren bir yıl ödemesiz dönemden sonra ödeme yapılacağı öngörülmüş ise de tasdik karar tarihi karşısında, sadece bu tarihe Mahkememizce müdahale edilmiştir.
Öte yandan davacı şirketin borca batık olmadığı ileri sürülerek konkordato talep edemeyeceği ileri sürülmüş ise de bu noktadaki itirazlar üzerinde de ayrıca durulması gerekmiştir. Davacı borçlu şirket borca batık olmasa dahi, mevcut kaynaklar ile borç durumu ve özellikle davacı şirketin faaliyete devam etme iradesi dikkate alındığında, davacının faizsiz ödeme yapmaya yönelik iradesi yani tenzilat konkordatosu talebinin kabulü gerekmektedir. Özellikle konkordato süreci içinde devam eden ve halihazırda etkilerini sürdürmekte olan Kovid-19 hastalığı nedeniyle bütün dünya ekonomilerinde farklı düzeylerde de olsa belli bir kırılganlık oluşmuştur. Davacı olan şirketin aktifini oluşturan maden sahasının kullanım amacı, kullanım biçimi, kullanım şekli ve en önemlisi “konkordato komiser heyetinin 01/03/2023 tarihinde belirttiği üzere konkordato talep eden şirkete ait mal varlıklarının hangi tarihlerde ve hangi piyasa koşullarından hangi değerler üzerinden paraya çevrilebileceğinin kesin olarak mümkün olmaması, maden sahasında öngörülen rezervin çıkmamasının ihtimal dairesinde olduğunun anlaşılması davacı şirketin borca batık olmasa dahi aktiflerinin likidite durumu karşısında” davacı şirketin ihtiyatlı hareket etmesi, kaynaklarının tamamını sınırsız şekilde ödemeye ayırmaması belirtilen vadelerde ödeme yapma iradesindeki haklılığı göstermektedir. Zaten aksine bir komiser veya bilirkişi raporu da yoktur.
Yine davacı şirketin batık olmasa dahi alacaklıların, gerekli kanuni nisaplar çerçevesinde kabul etmiş olduğu proje tenzilat konkordatosunun kabulüne ayrıca yasal bir engel bulunmamaktadır. Konkordato talep eden davacı şirketin, borca batık olmasa dahi tenzilat talep etmesine İİK m.285/f.1 hükmünün lafzı dikkate alındığında, yasal bir engel bulunmamaktadır. Kanun koyucu gerek adı geçen yasal hüküm ve gerekse müteakip hükümler çerçevesinde yapmış olduğu düzenlemede, borcunu vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan her borçluya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek hak ve imkanı tanınmıştır. Bir başka deyişle kanun koyucu tenzilat konkordatosu talep edebilmek için konkordato talep edenin, borçlarını vadesinde ödeyememesi veya ödeyememe tehlike altında olmasını yeterli görmüştür. Kanun koyucunun bu iradesine rağmen borca batık olmayan şirketin tenzilat konkordatosu talep edemeyeceğini kabul etmek Kanunun açık lâfzına aykırı olduğu gibi kanunun ayrım yapmadığı bir durum için Mahkememizin ayrıca bir ayrım yapması sonucunu doğuracaktır”. Oysaki Roma Hukuku döneminden beri kabul edilen ve halen devam eden genel yorum ilkesi gereği “kanunun ayrıma gitmediği yerde, yorumcu da ayrım yapamaz. (ubi lex non distinguit neque interpretis est distinguere). Kanun koyucunun konkordato hukukunda gerçekleştirmiş olduğu yeni düzenlemeler dikkate alındığında da, kanun koyucunun amacının dahi bu yönde olduğu anlaşılmaktadır. Zaten hükümet gerekçesinden de “tenzilat konkordatosu için mahkemenin somut olayın özelliklerine göre değerlendirme yapabilmesi yolunun açık tutulması gerektiği, bu nedenle borca batık olmayan şirketin tenzilat konkordatosu talep etmesine engel yasal bir düzenleme yapılmadığı” anlaşılmaktadır. Nitekim doktrinde de temel kaynak niteliği taşıyan kitabın 2019 yılı basımında da borca batık olmayan şirketin tenzilat konkordatosu talep edebileceği yönünde görüş açıklanmıştır. (Selçuk Öztek/Ali Cem Budak/Müjgan Tunç Yücel/Serdar Kale/Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku Ankara 2019,Budak/Kale; aynı yönde Dr.Orhan EROĞLU, Uygulamada Konkordato, Ankara, 2020, Sayfa 37) Buna göre kanuni nisap oranlarının sağlanmak suretiyle, alacaklılar tarafından kabul edilen konkordato projesi çerçevesinde kabul edilen vade tarihlerinin tasdiki gerekmiştir.
O halde “Alacaklı ve alacak miktarının nisabın çok üstünde bir kesim tarafından kabul edilen konkordato projesinde projeye olumlu oy kullanan büyük kesimin kabullerine değer vermek ve sonuca bu düşünceyi hakim kılmak gerekir. (…) Az yukarıda belirtildiği üzere katı uygulanan konkordato kuralları ne alacaklı ne de ekonomiye katılması amaçlanan borçluya fayda sağlamaz. (Yargıtay 15. HD 2021/2083E. 2021/1815K.sayılı ilamı) Bir başka deyişle davacı şirket yönünden konkordato projesine yönelik olarak teklifin, kabulü gereken alacaklı sayısının 72 olması gerekirken 78 kişi tarafından kabul edilmiş olması, yine nisaba mesnet teşkil edecek alacak toplamının 62.072.693,19TL olması gerekirken 90.303.581,30 TL tutarında bulunması karşısında konkordato projesine olumlu oy kullanan bu büyük kesimin kabullerine değer vermek, oluşan iradelerini göz ardı etmemek konkordatonun genel ruhu ve amacı ile dahi uyumludur. Hele hele bütün ülke ekonomilerinin, Kovid-19 bulaşıcı hastalığı nedeniyle dereceleri farklı olmakla beraber kırılganlaştığı bir dönemde ödeme miktar ve sürelerin mevcut anlaşma çerçevesinde ve düzeltme yapılmaksızın tasdiki hakkaniyet kurallarına dahi uygun olacaktır. Bu haliyle proje kendi içinde bir bütünlük taşımaktadır. Daha da önemlisi gerek konkordato komiser heyeti raporu gerek bilirkişi kurulu raporu içeriği ve gerekse alacaklıların zarara uğratılmasına yönelik iddialar ile ilgili olarak ayrıca atanmış olan bilirkişi kurulu raporu içeriği bu noktada bir olumsuzluğa işaret etmediği gibi bu uygulama konuyla ilgili Yargıtay’ın ilkesel görüşlerine aykırılık taşımamaktadır. Bu noktada tüm alacaklılar yönünden ise ödemelerin eşit şartlarda yapılması dahi kabul olunduğundan bu husus ve yukarıda açıklanan diğer hususlar karşısında farklı bir ödeme şeklinin kabulü yine mümkün değildir. Bu haliyle mevcut olan projenin, mevcut alacaklı beyanları da gözetildiğinde tasdikine engel yoktur.
Mahkeme, tasdik yargılamasında konkordato projesini kontrol edecek, konkordato sürecinde yapılması gereken işlemlerin zamanında ve kanuna uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetleyecektir. Şekli inceleme kapsamında yapacağı en önemli tespit, komiserin süresi içinde dosyayı kendisine teslim edip etmediğidir. İçerik olarak dikkatle araştırması gereken husus ise, borçlunun alacaklılar arasında dengeyi koruyup korumadığıdır. (Öztek S./Budak A.C./ Yücel M.T./Kale S./Yeşilova B., Yeni Konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019, s. 539.) Yukarıda açıklanan somut olayın özellikleri, özellikle davacı şirketin en önemli aktifinin maden sahası olup aktifin mutlak olarak tespit olunmasındaki imkansızlık hali, bu noktada birbiriyle uyumlu komiser heyeti raporları ile bilirkişi kurulu raporları, davacı şirketin faaliyet alanının özelliği karşısında tasdik tarihinden itibaren altı ay geçtikten sonra başlayan sürede faizsiz olsa dahi tüm borcun altmış aylık ödeme süresi içinde ödenmesine yönelik proje dosya kapsamına uygundur. Nitekim Yargıtay uygulamasında da “tenzilat konkordatosu talep eden davacının hem %70 tenzilat hem de tasdikten itibaren on iki ay geri ödemesiz + altmış ay vade ile altı ayda bir on eşit taksit ile ödeme yapılması yönündeki ödeme planına dair ilk derece mahkemesinin tasdik kararlarına yönelik istinaf talepleri reddedilerek sonuçta Yargıtay tarafından dahi tasdik kararı onanmaktadır. (Yargıtay 6.HD 2023/780E. 2023/636K.sayılı kararı)”
İtiraz eden alacaklılar çekişmeli alacak yargılamasında alacak miktarlarının doğru tespit edilmediğini belirtmek suretiyle dahi itirazda bulunmuşlardır. Gerek Yargıtay kararları gerek doktrin görüşlerinde kabul olunduğu üzere, konkordato tasdik yargılaması sırasında belirlenen alacaklar sadece nisapta dikkate alınacak tutarları belirlemeye yöneliktir. Nitekim konuyla ilgili düzenlenen ara kararda bu durum açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle çekişmeli alacak yargılaması sırasında alacak miktarının eksik belirlenmiş olması, taraflar arasındaki borç ilişkisini maddi anlamda etkilemez ve bu nedenle maddi anlamda kesin hüküm dahi teşkil etmez. Alacak ya da rehinli malın değeri hatalı olarak çekişmeli alacak kararında gösterilmiş olsa dahi, sonuç itibariyle alacaklı, maddi anlamda alacak tutarını her zaman için yargısal anlamda tespit ettirme ve alacağını konkordato hükümleri çerçevesinde tahsil etme hakkına haizdir. Bu nedenle çekişmeli alacak yargılaması sonucunda belirlenen alacak miktarlarına yönelik itirazlara itibar edilebilmesi mümkün değildir. Nitekim ve bu çerçevede genel olarak yargısal uygulamalar ve genel olarak doktrin görüşleri dikkate alındığında da döviz cinsinden alacakların kur dönüşümü geçici mühlet tarihi itibariyle yapılmalıdır. Belirtilmiş olduğu üzere bu durum sadece nisap oylamasına girecek alacaklıların miktarının belirlenmesi açısından önem arz eden bir durumdur. O halde nisap oylamasına Mahkeme kararı olmaksızın veya Mahkeme kararı ile dahil edilen alacaklı sayısı ve alacak tutarları ile ilgili yapılan oylamaya yönelik itirazlara dahi itibar edilemez.
Kaldı ki konkordatodaki çekişmeli alacaklara ilişkin tasdik yargılaması bilirkişi ataması yapılmak suretiyle dahi Mahkememizce icra edilmiş ve kesin olarak karar verilmiştir. Kesin olarak karar verildikten sonra ise bu hususun yeniden ele alınmasını gerektiren bir durum ise mevcut değildir. Öte yandan alacağın bankaya depo edilmesini gerektirir acil ve zorunlu bir durum tespit edilememiştir. Kanunun Mahkemeye tanımış olduğu takdir yetkisi çerçevesinde, itiraz eden alacaklılarla ilgili bir payın bankaya yatırılmasıyla ilgili herhangi bir hüküm oluşturulmamıştır.
Tasdik yargılamasına başlandıktan sonra davacı borçlu şirketten alacaklı olanların kayıt dilekçelerinde yer alan miktar esas olmak üzere bilirkişi incelemesi yapılması, İİK m.302/f.6 hükmü çerçevesinde çekişmeli alacaklara ilişkin ayrıntılı olarak araştırma yapılmış olması karşısında mahkememizce kesin olmak üzere karar verilmiştir. Gerek konkordato komiser heyeti raporu ve gerek açıklanan yönteme göre yapılan bilirkişi incelemesi sonrasında gerekli araştırmalar, incelemeler tarafların dinlenilme hakları kısıtlanmaksızın, konkordato prosedürüne uygun olarak gerçekleştirilmiş olduğundan oylamanın davacı şirket yönünden konkordato tasdikine engel bir niteliği bulunmamaktadır.
Yine söz konusu oylamanın bir kısım alacaklıların iddia etmiş olduğu üzere muvazaalı şekilde etkilenmeye çalışıldığı yönündeki itirazlar önemli ise de sadece bu itirazın ileri sürülmesi yeterli bulunmamaktadır. Zaten bu konuya ilişkin konkordato tasdiki yargılaması aşamasında komiser heyeti görevlendirilmiş, komiser heyeti ve hatta bilirkişi kurulu bu noktadaki itirazları incelemiş, bu inceleme sonucunda adı geçenin itirazlarının kabulünü gerektirir hukuki veya fiili durum tespit edilememiştir. Sonuç olarak konkordato oylaması sırasında alacaklıların ortaya çıkan iradelerine üstünlük tanınması asıldır.
Konkordato talep eden davacı şirketin, alacaklıları zarara uğratma kastı yönünde alacaklıların itirazları önem taşımakta ise de bu itirazların genel ve soyut içerik taşıdığı, yer, zaman, konum ve kişi unsurları yönünden somutlaştırılmadığı anlaşılmaktadır. Davacı şirkete yönelik bu iddialarla ilgili konusunda ehil bilirkişi aracılığı ile gerekli araştırmalar yapılmış, içinde dış ticaret konusunda ehil kişinin de yer aldığı bilirkişi kurulu dava dışı şirkete kâr aktarma ve benzeri suretle alacaklıları zarara uğrattığı iddiasının varlığını gösterir herhangi bir vakıa ve sonuca ulaşamadıklarını teyiden açıklamıştır. Sadece ve sadece bu konuya özgü atanan bilirkişi kurulunun hazırlamış olduğu rapor, davacı şirketin finansal ve muhasebesel tabloları ile ilgili hem konkordato komiser heyetinin hem bilirkişi kurulunun rapor içerikleri ile tam olarak uyumludur. Bu haliyle tasdike ilişkin şartların muhasebesel ve finansal açıdan gerçekleşmiş olduğu hususu gerek konkordato komiser heyeti raporu gerekse bilirkişi raporunda saptanmış olup diğer beyanlar ise tasdike engel olabilecek nitelik taşımamaktadır.
İtiraz eden alacaklılar beyanlarıyla konkordato tasdikine yönelik itirazda bulunmuş iseler de tasdik yargılamasına başlandıktan sonra konkordato komiser heyetinden alınan ek raporlar ve özellikle tasdik şartlarına ilişkin olmak üzere bilirkişi kurulunun sunmuş olduğu raporlar karşısında, davacı şirket yönünden gerekli şartların oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu suretle İİK m.305 hükmünde belirtilen şartlar yönünden gerek konkordato komiser heyetinin ek raporları gerek bilirkişi kurulunun ayrıntılı raporu uyum içinde olmakla bu raporlara itibar etmeye engel bir durumun varlığı ispatlanamamıştır. Öte yandan konkordato komiser heyeti ve bilirkişi raporları dikkate alındığında sunulan belge ve kayıtlara göre nisap çoğunluğunun sağlandığı tereddütsüz olup mevcut kaynaklara göre projenin başarıya ulaşacağı gerekçeli olarak açıklanmıştır.
Somut olayda konkordato kurumunun şartları ve amaçları karşısında davacı olan şirketin, alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiği noktasında da açık, inandırıcı, somutlaştırılmış bir delil tespit edilememiştir.
Doktrinde “konkordato neticesinde ellerine geçecek tutarın iflas tasfiyesi sonucunda ellerine geçecek tutardan fazla olacağının her hangi bir alacaklı tarafından iddia edilmesi halinde bu iddiayı ileri süren alacaklının iflasın alacaklılar bakımından konkordatoya nazaran daha avantajlı olduğunun ispat etmesi gerektiği” vurgulanmıştır. (Selçuk Öztek/Ali Cem Budak/Müjgan Tunç Yücel/Serdar Kale/Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku Ankara 2019,Budak/Kale, Sayfa 527) Somut talep açısından bu konuda ileri sürülen vakıalar gerek komiser heyeti gerek bilirkişi marifetiyle araştırılmış olduğu halde davacı şirket aleyhine ispatlanmış bir durum bulunmamaktadır. Bu nedenle itiraz eden alacaklılarca ortaya konulmuş böyle bir ispat durumu da bulunmamaktadır.
Davacı şirketin konkordato talebi yönünden, itiraz eden tüm alacaklıların ileri sürdükleri vakıalar var ise de konkordato tasdikine engel olabilecek somutlaştırdıkları bir delil ve deliller zincirinin olmadığı kabul edilmiştir. “İspat hukuku şekli hukukun içinde yer alsa da, ispat yükü maddi hukuk tarafından belirlenir(…) Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıalarının, iddialarının doğru olduğu veya karşı tarafın iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlamak amacı ile çekişmeli vakıalar ile ilgili deliller sunarak gerçekleştirdikleri bir hukuki faaliyettir. Delil ikame yükü ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde hakimin aleyhte karar verme tehlikesini ortadan kaldırmak amacı ile tarafların delil ikamesi faaliyeti ile kendi vakıa iddialarının doğruluğu veya karşı taraf iddialarının yerinde olmadığı yolunda hakimde kanaat oluşturmasıdır. (Bilge Umar, İspat Yükü Kavramı ve Bununla İlgili Bazı Kavramlar, İÜHFM, 1962, Cilt: 3, Sayfa: 792).” Sonuç olarak itiraz eden alacaklıların davacı şirket yönünden, tasdikin şartlarının oluşmadığı noktasında ispatlayabildikleri bir hal yoktur.
Bu şartlarda konkordato tasdik şartlarını yerine getiren davacı şirket yönünden yapılan incelemede, itiraz eden alacaklıların itirazlarının mahkememizce kabul olunmasını gerektirecek bir ispat durumu olmadığı gibi kanuni çoğunluk tarafından kabul edilen teklifin içeriği, özellikle borçların ödeme süresi, ödenecek miktarlar ile ilgili ayrıntı olması ve İİK m.305 hükmünde belirtilen tüm yasal koşulların oluşması karşısında konkordato projesinin mahkememizce tasdik olunması pandemi nedeniyle gerçekleşen ve bütün dünya ekonomisini çok olumsuz etkileyen ekonomik süreç nedeniyle karşısında hakkaniyet icabıdır.
Yargılama aşamasında davacı gerçek kişiler yönünden feragat yetkisi bulunan davacılar vekili gerçek kişiler yönünden talebinden davadan feragat ettiğini belirtmiştir. Adı geçen davacı gerçek kişilerin VUK m.176 ve devamı hükümleri çerçevesinde birinci sınıf tacir olmadığı ise tespit edilmiştir. Bu nedenle adı geçen davacı gerçek kişiler aleyhine açılmış olan davanın, ayrı ayrı ve feragat nedeniyle reddi gerekmiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacı borçlu …Şirketi yönünden; … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı olan … ANONİM ŞİRKETİ yönünden konkordato projesinin İİK m.305 hükmü uyarınca tasdikine, davacı şirket yönünden 15/09/2022 tarihli revize proje gereği konkordatoya tabi adi borçlarının, İİK m.306 hükmü uyarınca ilk ödeme Kasım 2023 olacak şekilde, Kasım 2023’den itibaren beş yıl içinde, faizsiz ve %100 oranında olmak üzere, toplam miktarla ilgili her ödeme yılı %20 olarak ödenecek şekilde, her üç ayda bir eşit şekilde, toplam altmış aylık zaman dilimi içerisinde ve yirmi taksitte olmak üzere, her bir ödemenin üç aylık zaman diliminin son iş günü olacak şekilde ödemelerin yapılmasına, davacı borçlu …ŞİRKETİ’nin rehinli alacaklısı olan …A.Ş.’ye olan borçlarının İİK m.308/h uyarınca yapılandırılması karşısında, 22/09/2022 tarihli protokole ilişkin ödeme planı çerçevesinde projenin tasdikine, bu suretle rehinli alacaklı … A.Ş. ile davacı borçlu …ANONİM ŞİRKETİ arasındaki projenin tasdik olunmasına, tasdik olunan projeye göre 23/03/2023 Perşembe günü itibariyle 2.200.000,00 TL, (hüküm öncesi ödeme yapılmıştır), … Pazartesi günü itibariyle 2.500.000,00TL, …Salı günü itibariyle 2.500.000,00TL, … Cuma günü itibariyle 2.500.000,00 TL, …Pazartesi günü itibariyle 2.500.000,00TL, … Çarşamba günü itibariyle 2.500.000,00TL, …Cuma günü itibariyle 2.500.000,00TL olmak üzere ödenmesi planlanan miktar ile ilgili ödeme planının tasdik olunmasına, konkordato tasdik kararının kesinleşmesine gerek olmaksızın konkordato tasdikinin 12/04/2023 günü saat: 16:07 itibariyle sonuç doğurmasına, davacı şirket lehine mahkememizce verilen tüm tedbir kararlarının ve tüm mühlet kararlarının tasdik karar tarihi olan 12/04/2023 günü saat: 16:07 itibariyle kaldırılmasına, davacı şirket yönünden, İİK m.308/c hükmü uyarınca bağlayıcı hale gelen konkordatonun, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburi olduğuna, davacı borçlu … T.C. kimlik numaralı … ile davacı borçlu … T.C. kimlik numaralı …’in davadan feragat beyanı karşısında davacıların konkordato talebinin feragat nedeniyle ayrı ayrı reddine, davacı gerçek kişiler yönünden şartlar oluşmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına, davacı gerçek kişiler vekilinin feragat beyanı karşısında, davacı gerçek kişiler yönünden verilen tüm geçici mühlet ve kesin mühlet kararlarının, hükmün verildiği 12/04/2023 günü saat: 16:07’den geçerli olmak üzere tümden kaldırılmasına ve mahkememizce atanan konkordato komiserlerinin görevine son verilmiş olduğunun bildirilmesine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-DAVACI BORÇLU … ANONİM ŞİRKETİ YÖNÜNDEN;
1-… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı olan … ANONİM ŞİRKETİ yönünden konkordato projesinin İİK m.305 hükmü uyarınca tasdikine,
Davacı şirket yönünden 15/09/2022 tarihli revize proje gereği konkordatoya tabi adi borçlarının, İİK m.306 hükmü uyarınca ilk ödeme Kasım 2023 olacak şekilde, Kasım 2023’den itibaren beş yıl içinde, faizsiz ve %100 oranında olmak üzere, toplam miktarla ilgili her ödeme yılı %20 olarak ödenecek şekilde, her üç ayda bir eşit şekilde, toplam altmış aylık zaman dilimi içerisinde ve yirmi taksitte olmak üzere, her bir ödemenin üç aylık zaman diliminin son iş günü olacak şekilde ödemelerin yapılmasına,
Davacı borçlu … ANONİM ŞİRKETİ’nin rehinli alacaklısı olan … A.Ş.’ye olan borçlarının İİK m.308/h uyarınca yapılandırılması karşısında, 22/09/2022 tarihli protokole ilişkin ödeme planı çerçevesinde projenin tasdikine, bu suretle rehinli alacaklı … A.Ş. ile davacı borçlu … ANONİM ŞİRKETİ arasındaki projenin tasdik olunmasına,
Tasdik olunan projeye göre … Perşembe günü itibariyle 2.200.000,00 TL, (hüküm öncesi ödeme yapılmıştır), …Pazartesi günü itibariyle 2.500.000,00TL, … Salı günü itibariyle 2.500.000,00TL, … Cuma günü itibariyle 2.500.000,00 TL, … Pazartesi günü itibariyle 2.500.000,00TL, …Çarşamba günü itibariyle 2.500.000,00TL, … Cuma günü itibariyle 2.500.000,00TL olmak üzere ödenmesi planlanan miktar ile ilgili ödeme planının tasdik olunmasına,
Konkordato tasdik kararının kesinleşmesine gerek olmaksızın konkordato tasdikinin 12/04/2023 günü saat: 16:07 itibariyle sonuç doğurmasına,
2-Davacı şirket lehine mahkememizce verilen tüm tedbir kararlarının ve tüm mühlet kararlarının tasdik karar tarihi olan 12/04/2023 günü saat: 16:07 itibariyle kaldırılmasına,
3-Konkordato komiserlerinin görevlerine 12/04/2023 günü saat 16:07 itibariyle son verilmesine,
4-Mevcut alacak miktarı, alacaklı sayısı ve proje içeriği karşısında İİK m.306 hükmü çerçevesinde tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini alması amacıyla aynı zamanda komiserlik tecrübesi olan …’ın kayyım olarak tayin edilmesine,
5-Kayyım …’ın kayyımlık görevi süresi boyunca her ay ve aylık ücret olarak 9.000,00TL ücret takdir edilmesine,
6-Kayyımlık ücretinin her ayın 15.gününden başlayarak üç gün içinde ve davacı şirket tarafından mahkememiz veznesine depo olunmasına,
7-Bu suretle kayyıma gerekli ödemelerin yapılmasına,
8-Kayyımın görevinin 12/04/2023 günü saat 16:07’den itibaren başlamasına,
9-Kayyımın davacı şirketin işletmesinin durumu ve proje uyarınca davacıların borçlarını ödeme kabiliyetinin muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir tasdik kararını veren mahkememize gerekçeli raporunu sunmasına,
10-Davacı şirketin, İİK m.307/f.1 uyarınca rehinli malların muhafaza altına alınmasına ve satışın ertelenmesine ve finansal kiralama konusu mal iadesine dair talepleri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
11-Davacı şirket yönünden telafisi imkansız bir durumun bulunmadığı anlaşılmakla ve takdiren İİK m.308/b hükmü uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payların bir banka hesabına yatırılmasına dair karar verilmesine yer olmadığına,
12-Davacı şirket yönünden İİK m.308/b hükmü gereği çekişmeli alacaklara isabet eden payların bir banka hesabına yatırılmasına dair ara karar oluşturulmadığından çekişmeli alacaklılara dava açmaları için ayrıca süre verilmemesine,
13-Davacı şirket yönünden, İİK m.308/c hükmü uyarınca bağlayıcı hale gelen konkordatonun, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburi olduğuna,
206’ncı maddesinin birinci fırkasında yazılı imtiyazlı alacaklar, rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ve 6183 Kanun kapsamındaki amme alacakları hakkında adı geçen İİK m.308/c-f.2 hükmünün uygulanmamasına,
14-Davacı şirket yönünden, konkordato komiserlerinin görevlerinin sona erdiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine,
15-Davacı şirketin konkordato talepleriyle ilgili hüküm fıkrasının İİK m.288 hükmü uyarınca daha önce ilan yapılan ticaret sicil gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan Tapu Müdürlüğüne, Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Vergi Dairesine, Gümrük Ve Posta İdarelerine, Türkiye Bankalar Birliğine, Türkiye Katılım Bankalar Birliğine, İstanbul Ticaret Odasına, İstanbul Sanayi Odasına, Borsa İstanbul’a, Sermaye Piyasası Kurulu olmak üzere gerekli yerlere ayrı ayrı bildirilmesine,
II-)DAVACI BORÇLU … VE … YÖNÜNDEN;
1-Davacı borçlu … T.C. kimlik numaralı … ile davacı borçlu bbb T.C. kimlik numaralı …’in davadan feragat beyanı karşısında davacıların konkordato talebinin feragat nedeniyle ayrı ayrı reddine,
Davacı gerçek kişiler yönünden şartlar oluşmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı gerçek kişiler vekilinin feragat beyanı karşısında, davacı gerçek kişiler yönünden verilen tüm geçici mühlet ve kesin mühlet kararlarının, hükmün verildiği 12/04/2023 günü saat: 16:07’den geçerli olmak üzere tümden kaldırılmasına ve mahkememizce atanan konkordato komiserlerinin görevine son verilmiş olduğunun bildirilmesine,
3-Konkordato komiserinin görevine son verildiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine,
4-Davacı gerçek kişiler hakkındaki konkordato talebinin feragat nedeniyle ret olunduğunun, geçici ve kesin mühlet kararlarının, kararının kaldırıldığının ve konkordato komiserinin görevine son verildiğinin daha önce ilan yapılan Ticaret Sicil Gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan ilgili yerlere derhal bildirilmesine,
5-Davacı … ve … yönünden tasdik olunan harcın hükmün kesinleşmesinden sonra kendisine iade olunmasına,
6-Davacı gerçek kişilerin konkordato taleplerinin ayrı ayrı red olunduğunun, tüm ve tedbir kararlarının kaldırıldığının, konkordato komiserlerinin görevlerine son verildiğinin daha önce ilan yapılan ticaret sicil gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan Tapu Müdürlüğüne, Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Vergi Dairesine, Gümrük Ve Posta İdarelerine, Türkiye Bankalar Birliğine, Türkiye Katılım Bankalar Birliğine, İstanbul Ticaret Odasına, İstanbul Sanayi Odasına, Borsa İstanbul’a, Sermaye Piyasası Kurulu olmak üzere gerekli yerlere ayrı ayrı bildirilmesine,
7-Bu dava nedeniyle alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40TL’den mahsubu ile kalan 125,5‬ TL’nin davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
8-Davacı … yönünden yatırılan 79.893,13 TL tasdik harcının ve davacı … yönünden yatırılan 79.308,83 TL tasdik harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
9-Davacılar tarafından harcanan giderlerin davacılar üzerinde bırakılmasına,
10-Artan avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı şirketlere iadesine,
Dair, konkordato hakkında verilen karara karşı konkordato talep eden davacılar yönünden kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar yönünden ise davacı şirket açısından tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde İstanbul BAM nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.12/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip