Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/656 E. 2022/688 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/656 Esas
KARAR NO : 2022/688

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2020
KARAR TARİHİ : 01/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından ihale katılmak suretiyle; müvekkilinin alıcı, karşı tarafın ise satıcı olduğu … 9. Noterliği’nin … tarihli … yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi uyarınca müvekkili tarafından 276.000,00 TL’ye satın alınan …plakalı, … marka, 2012 model, 57.510 km’de dizel otomobil satıl aldığını, müvekkili, tespit konusu aracı üyelik sözleşmesinde belirtilen www.e-soltaj.com.tr internet sitesinden ihale yolu ile aldığını, ilgili siteden aracın dıştan hasarlı olduğunu gösteren fotoğraflar yer almasına rağmen iç aksamının özellikle motorunun arızalı olduğuna ilişkin bir açıklama bulunmadığını, karşı tarafça satılan otomobil, 28/09/2019 tarihinde yani satın alındıktan iki gün sonrasında müvekkili tarafından yaptırılmak üzere servise götürüldüğünü, aracın bilinen hasarları onarıldıktan sonra yol ve cihaz testlerinin sonucunda motorunun da arızalı olduğunun ortaya çıktığını, aracın ayıplı olduğunun öğrenilmesi akabinde borçlu davalı tarafa ihtarname keşide edilerek bu durumun bildirildiğini ve müvekkilinin uğradığı zararların talep edildiğini, yapılan ayıp ihbarından sonuç alınamaması üzerine hak kaybına mahal vermemek adına araç üzerinde delil tespitinin yaptırıldığını, müvekkili alacağını elde etmesi için icra takibi başlattığını, borçlu tarafın itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, itirazın iptalini, takibin devamını, davalı borçlu olduğunu bildiği halde kötü niyetli olarak itiraz ettiğinden %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili taşıtların satışında aracı firma pozisyonunda olup ihaleye sunulan taşıt ve sair emtiaların nitelik, beyan ve koşulları hakkında sorumluluk sahibi olmadığını, internet sitesinde müvekkiline verilen her tür bilgi ve taşıta ait resimleri ekleyerek tüm üyelere ”Lütfen taşıtı yerinde kontrol ederek teklif veriniz” uyarısı yapıldığını, üyelik sözleşmesi uyarınca müvekkilinin ihaleye sunulan taşıt ve her türlü emtianın beyan ve koşulları hakkında hiç bir sorumluluk kabul etmediğini, somut 8 gün olan ayıp ihbar süresine uyulmadığını, bildirimin 6 ay sonra yapıldığı, davacının ayıp ihbar sürelerin uymayarak seçimlik haklarına başvurma hakkını kaybetmesine karşın iki seçimlik hakkı aynı anda kullandığını, davalının aldığı taşıtın hasarlı olduğunu, motor arızasını gerekçe göstererek taşıta yapılan tüm masrafların talep edilesinin kabul edilemeyeceğini, davacının dosyaya ibraz ettiği faturalar kendi kendine kestiği faturalar olup inandırıcılığının bulunmadığını, huzurdaki dava konusu talepler müvekkiline yönlendirilemeyeceğinden davanın müvekkili yönünden husumet yoluğundan reddini, esasa girilmesi halinde ise davanın esastan reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, araç satışından kaynaklı ayıp iddiası üzerine uğranılan zararın tazminine yönelik başlatılan icra takibine itirazın iptali istemi ve icra inkar tazminatı taleplerinden ibarettir.
… 20. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı tarafından 253.445,00-TL asıl alacak ve 1.374,85-TL işlemiş faiz cari alacağı için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Taraflar arasında, 19.09.2020 tarihli ve Üyelik Sözleşmesi başlıklı sözleşme bulunduğu noktasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Bu sözleşmeyle davacı, sigorta şirketleri tarafından davalıya gönderilen ve davalı tarafından ihale yoluyla satışa çıkartılan hasarlı (geçerdiği trafik kazası neticesinde önemli derecede hasar görmüş) motorlu araçları ihale yoluyla satın alma hakkına sahiptir.
Öncelikle görevli mahkeme ve bunun beraberinde HMK m.33 gereğince ayıptan kaynaklı hükümlerin uygulanacağı kanun hükümlerinin (TBK, TTK ve TKHK) tespiti gerekmektedir.
Davalının tüzel kişi tacir olduğu noktasında tereddüt yok iken; davacı gerçek kişi de sözleşme tarihi itibariyle bilanço usulüne göre defter tutan tacir konumundadır. Bu haliyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın nisbi ticari dava olduğu, mahkememizin görevli olduğu sabittir. Davacının, davalıdan ihale yoluyla satın aldığı bu araçları onardıktan (tamir ettikten) sonra başkalarına satan bir “meslek erbabı” olduğu anlaşıldığından, dolayısıyla da dava konusu motorlu aracı davalıdan “mesleki amaçla” satın almış olduğu anlaşıldığından; dava konusu uyuşmazlığın çözümünde, 6502 sayılı TKHK kapsamında kalmayarak tarafların tacir niteliği de gözetilerek TBK m. 227 ve devamı hükümleri dikkate alınarak incelenmesi gerekmiştir.
Bu nedenle 6502 sayılı TKHK kapsamında değerlendirmeler içeren somut dosya kapsamı ile kısmen uyumsuz olan 13.12.2021 tarihli bilirkişi heyet raporundaki eksik değerlendirmelere itibar edilememiştir.
Taraflar arasında geçerliliğini noktasında tartışma olmayan sözleşmenin 6.5 ‘1nolu maddesinde davalı tarafından davacıya satılan araçların motorlarında ortaya çıkacak “bozukluklardan (ayıplardan)” dolayı davalının davacıya karşı hukuki sorumluluğu bulunmadığı yönünde bir hüküm mevcuttur.
Taşıtın motor değişiminin uzman olmayan bir alıcı tarafından tespit edilmesinin mümkün olmaması nedeni ile satış sırasında gizli ayıplı olduğu iddiasının ve bu ayıptan somut olayda satıcının sorumlu olup olmadığının ayrıca tetkiki gerekir.
6098 sayılı TBK. ayıba karşı tekeffülü düzenleyen 219. maddesine göre “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” düzenlemesi mevcuttur.
Ticari satış ve mal değişimi başlıklı 6102 sayılı TTK. 23/1 maddesinde; özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde TBK. satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı buna göre malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiği, açıkça belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde inceleyip veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olacağı, diğer durumlarda, TBK. 223. maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağı düzenlenmiştir.
6098 sayılı TBK. 223/2 madde hükmünde ise alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal etmesi halinde, satılanı kabul etmiş sayılacağı. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hükmün uygulanmayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
İlk bakışta bir araçtaki motor arızasının alıcı tarafından bilinebilir olamayan niteliği gereği zikredilen TBK m.219 kapsamında satıcının bu ayıptan sorumlu olacağı; ayıbın gizli ayıp olması gereğince TTK m.23 kapsamındaki 8 günlük süreye tabi olunmaksızın; satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp niteliği TBK m.223/2 hükmünde süreye tabi olacağı düşünülse de; taraflar arasındaki 19.09.2020 tarihli sözleşme hükümlerinin ayrıca irdelenmesi gerekir.
Üyelik Sözleşmesinin 5.1.8. maddesi 2. bendi aynen; “CESAR GRUP, ihaleye sunulan araç ve her türlü emtianın beyan ve koşulları hakkında hiçbir sorumluluk kabul etmez. ÜYE’nin ihaledeki her türlü ürün için vermiş olduğu teklifin, ürünlerin ÜYE tarafından belirtilen yerde bizzat görülmesi kaydı ile verilmiş olduğunu peşinen kabul, beyan ve taahhüt eder. ÜYE’nin ihale sonrasında ürünleri görmediği konusundaki beyan ve itirazının hiçbir şekilde kabul edilmeyeceğini ÜYE imdiden kabul, beyan ve taahhüt eder” 6.5. Maddesi ise aynen; “”ÜYE”, “SUNUCU”lar tarafından satıma arz edilen malların ayıplı olup olmaması, listelenmesi, satışa arzı yasaklı ürünlerden olup olmaması, niteliği, orijinalliği, ürün tanıtımında kullanılan yazılı ve/veya görüntülü açıklamaların doğruluğu ve tamlığı ürün detayı hakkında “CESAR GRUP”un tam bilgi sahibi olamayacağını ve olması gerekmediğini ve bunları taahhüt ve garanti etmek yükümlülüğü bulunmadığını kabul, beyan ve taahhüt eder.” şeklindedir.
Üyelik Sözleşmesinin 6.5 ‘1nolu maddesinde davalı tarafından davacıya satılan araçların motorlarında ortaya çıkacak “bozukluklardan (ayıplardan)” dolayı davalının davacıya karşı hukuki sorumluluğu bulunmadığı yönündeki hükmün bu kez TBK m.221 hükmündeki “Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.” düzenlemesi gereği irdelenmesi gerekir.
19.09.2020 tarihli ve Üyelik Sözleşmesinin 6.5 ‘1nolu maddesi taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği gereğince geçersiz bir sorumsuzluk anlaşması niteliğinde değildir. Zira tarafların konumu gereği davacı alıcı söz konusu aracın hasar kayıtlı olduğunu bilerek ve özellikle bu niteliğe sabit araçları satım konusu olarak belirleyen nitelikte bir faaliyet yürütmektedir. TBK m.221 kapsamında “sözleşmenin yukarıda açıklanan maddelerinde yer alan hükümler” gereği, aracın motorunda var olduğu sonradan anlaşılan “bozukluktan (ayıptan)” dolayı davalının davacıya karşı hukuki sorumluluğunun bulunmadığı, noktasındaki hükmün geçerliliği “Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu” olmasına bağlanmıştır.
Davalı zaten ihale yoluyla hasarlı araçların alım satımına ilişkin faaliyet yürütmekte olup, davacının imzası da bulunan taraflar arasındaki üyelik sözleşmesi içeriği de bu hususu doğrulamakta ve davacı yanca da bu husus bilinmektedir. Tarafların tacir niteliği gereği dava konusu araçtaki motor hasarının varlığı ile ilgili TBK m.221 gereği davalının sorumsuzluğa yönelik sözleşme hükmü; davalının mevcut arızalı motor kaynaklı gizli ayıbın varlığında ağır kusuru söz konusu olmadığından geçerlidir.
Geçirdiği trafik kazası neticesinde ağır derecede hasarlanmış olan bir motorlu aracın (otomobilin) motorunda “bozukluk (ayıp)” bulunması ve bu bozukluğun aracın satın alınmasından “kısa bir süre sonra” ya da “uzunca bir süre sonra” ortaya çıkması, hayatın olağan akışına uygun olup, bu ayıplı satılanı devretmek konusunda satıcının ağır kusuru olmadığı gibi; taraflar arasındaki sözleşmede de bu ihtimale dair sorumsuzluk anlaşması öngörülmüş olduğu da gözetilerek, davanın esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın reddine,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
3-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 3.077,59 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan bakiye 2.996,89 TL harcın davacıya İADESİNE
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ uyarınca belirlenen 38.674,78-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk sarf ücretinin davacıdan tahsil edilerek Hazineye gelir kaydına,
8-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.01/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır