Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/649 E. 2020/556 K. 25.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/649 Esas
KARAR NO : 2020/556

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/07/2019
KARAR TARİHİ : 25/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20/06/2018 tarihinde … İşletme Müdürlüğü hizmet sahasında bulunan … adresinde davalılar tarafından yapılan çalışma sırasında müvekkili şirkete ait tesislere hasar verildiğini, davalıların vermiş olduğu hasar bedelinin ödenmemesi üzerine … 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip yapıldığını, davalının borca, faizine, icra takibine, yetkiye, vekalet ücretine yaptıkları itiraz üzerine takibin durduğunu, arabuluculukta tarafların anlaşamadığını, bu nedenle borçlunun itirazının iptaline ve hükmolunacak meblağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Dava dilekçesi ve ekleri davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı vekili dava dilekçesinde özetle; yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesini, davada idarenin hizmet kusuru yönünden idari yargıda tam yargı davası açılması gerektiği ve idare mahkemelerinin görevli olduğunu, yetkili icra dairesi ve mahkemeleri … ilçesi icra dairesi ve mahkemeleri olduğunu, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, söz konusu yapılan çalışmaların, tretuvar ve yol ortası parke taşı yapım çalışmaları esnasında derin kanal kazısı yapılmadığı, yapılan kazı çalışmalarının tesviye amaçlı olduğu, söz konusu zarar verildiği belirtilen … tesisinin standart kazı derinliğinde olmadığı ve üzerinde herhangi bir uyarıcı ikaz bulunmadığını, bu nedenle yüklenici firmanın gerekli itirazlarda bulunduğu, söz konusu adreste herhangi bir hasara neden olunmadığından davanın esastan reddi gerektiğini, yine müvekkili aleyhine … 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibine itiraz sonucu açılan davanın reddi ile davacı tarafa %20 icra inkar tazminatı hükmedilerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Eldeki dava dosyası, Mahkememizin 2019/475 Esas sayılı dava dosyasından 28/10/2020 tarihli 2. celsede (ön inceleme duruşmasında) davalı … Başkanlığının yargı yolunun caiz olmadığına yönelik itirazları değerlendirilmek üzere TEFRİK EDİLMİŞ, yukarıda gösterilen esas sırasına kaydedilmiş, yargı yolunun caiz olup olmadığı bakımından araştırmalar ve incelemeler yapılmıştır.
6100 Sayılı HMK’ nın 114/1-b bendi uyarınca dava şartı olan yargı yolu, HMK.nun 115/1 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır.
HMK’ nın 138. Maddesine göre mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. Mahkememizce taraflar 28/10/2020 tarihli duruşmaya davet edilmiş, davacı ve diğer davalı vekilinin bu husustaki beyanları alınmıştır.
Yargı yolu kavramı, bir hukuk sisteminde, herhangi bir davanın o hukuk sistemine dahil yargı haklarından hangisinde bakılacağını ifade eder. Uyuşmazlığın hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel şartlarından olup mahkemece resen dikkate alınması gerekir.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Yargı Yolu” başlıklı 125. maddesinin 1. fıkrası “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” hükmünü, son fıkrası ise “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür” düzenlemesini içermektedir.
İdare hukukunda idarenin iki tür sorumluluğu kabul edilmektedir. Biri idarenin özel hukuk ilkeleri doğrultusunda yaptığı sözleşmelerden kaynaklanan özel hukuk sorumluluğu; diğeri ise, idarenin idare hukuku ilkeleri doğrultusunda yapmış olduğu sözleşmeler ve idarenin her türlü işlem ve eyleminden kaynaklanan kamu hukuku ilkeleri doğrultusunda oluşmuş idare hukukuna özgü sorumluluk türüdür. İdarenin kişilere verdiği zararları tazmin yükümlülüğü, idarenin “hizmet kusuruna (kusurlu sorumluluk)” ve “kusursuz sorumluluğuna” dayanmaktadır.
İdarenin kusura dayanan sorumluluğu, uygulamada “hizmet kusuru” kavramı ile anlatılmaktadır. Hizmet kusurunun tam ve kapsamlı bir tanımını yapmak zor olmakla birlikte genel olarak doktrinde hizmet kusuru; idarenin ifa ile mükellef olduğu herhangi bir kamu hizmetinin kuruluşunda, düzenlenmesinde veya teşkilatında, bünyesinde, personelinde yahut işleyişinde bir takım aksaklık, hukuka aykırılık, bozukluk, düzensizlik, eksiklik, sakatlık veya ihmalin ortaya çıkması, şeklinde tanımlanmaktadır (SARICA Ragıp, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, “Hizmet Kusuru ve Karakterleri”, Y. 1949, C. 15, S. 4, s. 858; ATAY Ender Etem, İdare Hukuku, Ankara 2006, s. 571; YILDIRIM Turan, İdari Yargı, İstanbul 2008, s. 253 ).
Hizmet kusurunun üç durumda varlığı hem yargı içtihatları hem de öğreti tarafından kabul edilmiştir. Bu üç durum; hizmetin hiç işlememesi, hizmetin geç işlemesi ve hizmetin kötü işlemesidir.
Buna göre idare kural olarak yürüttüğü kamu hizmeti ile nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının “b” bendi gereğince “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar” idari yargı yerinde tam yargı davası açabilecektir. Yine İYUK 15/I-a maddesinde ise, adli yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği de hükme bağlanmıştır.
Davacı, davalı … Başkanlığını yukarıda sayılan ölçütler doğrultusunda hizmet kusuru nedeniyle dava etmiştir.
Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediyeler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzelkişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re’sen) dikkate alınması zorunludur.
Nitekim Yargıtay 4. Hukuk Dairesi huzurdaki uyuşmazlık ile aynı nitelikteki benzer bir olayda “Davalı … kamu kurumu niteliğinde olup; dava konusu zarar kamusal görevin yerine getirilmesi sırasında meydana gelmiştir. İdarenin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince İdareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev sorunu, açıkça veya hiç ileri sürülmese de kendiliğinden (re’sen) dikkate alınır. Mahkemece, davalı … hakkında yargı yolu yönünden dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan kararın bozulması gerekmiştir.” şeklinde içtihatta bulunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2020/1345 Esas ve 2020/774 Karar sayılı ilamında: “…dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde ve hukukun uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemesine, uyuşmazlığa hangi yargı kolunda bakılacağı hususunun dava şartlarından olup mahkemece re’sen dikkate alınmış olmasına, eylemin idarenin hizmet kusurundan ileri gelmesine, bu durumda uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı yeri olduğunun benimsenmesine göre usul ve yasaya uygun mahkeme kararına yönelik davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf itirazlarının HMK m.353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine …” karar verilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2020/1345 Esas, 2020/774 Karar sayılı ilamı; işbu dava dosyası bakımından birebir benzer karar niteliğinde olup; tarafların aynı olduğu, hatta asıl dosyada davaya devam edilen şirketin (… Tic. A.Ş.) dahi aynı olduğu, uyuşmazlığın kaynağının, dava sebeplerinin ve talep sonucunun da aynı olması karşısında eldeki dava dosyası bakımından istinaf ilamının bu davaya ışık tutacağı açıktır. (Başka bir karar için bakınız. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2019/2261 Esas ve 2020/304 Karar sayılı ilamında )
Bu açıklamalar ışığında dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; açılan davanın idarenin kamu hizmetini yerine getirirken davacı şirkete ait tesisata zarar verdiği iddiası ile ikame edilen işbu davanın idari yargı yolunun görev alanı içinde olduğu anlaşıldığından mahkememizin yargı yolu bakımından görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-HMK’ nın 114/1-b madde hükmü yollamasıyla HMK 115/2 maddesi uyarınca idari yargı görevli olduğundan yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 7/2 ve 13/1. maddeleri uyarınca belirlenen 1.787,85 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde kullanılmayan ve artan bakiye gider avansının resen davacıya veya vekiline İADESİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 25/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır