Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/630 E. 2021/854 K. 06.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/630 Esas
KARAR NO : 2021/854

DAVA :İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/11/2020
KARAR TARİHİ : 06/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili şirketin davlaıdan 21/152,64-TL alacağının tahsili amacıyla davalı/bsorçlu aleyhine … 21. İcra Dairesinin … E.sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalının iş bu takibe itiraz etmesi üzerine …sayılı arabuluculuk süreci başladığını ve anlaşamama ile sonuçlandığını, arabuluculuk sürecinin de anlaşamama ile sonuçlanması dolayısıyla … 21. İcra Dairesinin …E.sayılı icra takibine vaki borçlu itirazının iptali için davayı açma zorunluluğu hasıl oluştuğunu, Müvekkili şirket ile davalı … (…) arasında iş bu dava konusu uyuşmazlığa kadar süren bir ticari iş ilişkisi bulunduğunu, müvekkili bu iş ilişkisine binaen hizmet almak amacıyla davalı emrine ödenmek üzere 11/09/2020 ve 25/09/2019 olan her ikisininde 40.000-TL tutarındaki 2 (iki) adet çek keşide ettiğini, toplam 80.000-TL tutarındaki çekler davalı tarafından tahsil edildiğini, davalı tarafından 58.847,36-TL’ lik fatura kesildiğini, davalı tarafın eksik işlerini tamamlamadığını, müvekkilinden 21.152,64-TL fazla tahsil edildiğini, müvekkilinin davalı tarafa 21.152,64-TL’ lik ödemenin karşılığında herhangi bir mal veya hizmet almadığını, müvekkilinin talep etmesine rağmen davalının icra takibine de itiraz ettiğini, ve kötü niyetli olduğunu açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile … 21. İcra Müdürlüğünün … E.sayıl takip dosyasında takibin devamını, borç bedelinin %20′ sinden az olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi SMMM …tarafından mahkememize sunulan 02/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle: ”Davacı şirkete ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun yapıldığı, dolayısı ile sahibi lehine delil niteliği taşıdığı,
Davacı şirketin incelenen ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi olan 19/06/2020 itibariyle davalı …’ den 21.152,64-TL alacaklı olduğu,
Dava dilekçesinde sözü delien çeklerin davacı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğunu,
Davalı şirketin inceleme gün ve saatinden defterlerini sunmadığı.” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle cari hesap alacağı iddiasına dayalı olarak … 21. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
… 21. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı şirket tarafından 21.152,64 TL cari hesap alacağı için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı iddiasına dayalı olduğundan ticari defterlerin delil niteliği ve tacirler arası fatura tanzim delil niteliği hakkında mevzuat düzenlemeleri uyarınca uyuşmazlığın tahlili gereklidir.
Davacının tüzel kişi tacir, davalı gerçek kişinin de ticari ilişkinin bulunduğu tarih itibariyle bilanço esasına göre defter tutan tacir konumunda olduğu, huzurdaki davanın nisbi ticari dava niteliğinin bulunduğu ve mahkememizin görevli olduğu anlaşılmaktadır.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222.maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m.222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m.222/4).
22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle, HMK m.222/3’de yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş, tarafların ticari defterlerini sunmaması hali de usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için yeterli görülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2012 tarih ve 2011/11-862 Esas, 2012/51 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 219. maddesine göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, diğer anlatımla, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da, uyuşmazlığa 6100 sayılı HMK’nın 222/5. maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HMK’nın m. 220. maddesindeki genel düzenlemelere tabidir. HMK’nın 220. maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki; HMK’nın 220. maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Diğer anlatımla, belirtilen bu durumda ticari defterler de, HMK m. 220. madde anlamında “vesika” niteliğindedir. Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen HMK’nın 222. maddesindeki hüküm, “I Kati delil” şeklindeki kenar başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde ve aynı Kanun’un 1474. maddesi uyarınca kenar başlıklarının metne dahil bulunduğu da gözetildiğinde; ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla), kesin delil niteliğinde bulunduğunu öngörmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 64. maddesi uyarınca da defterlerini yöntemince tasdik ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. (HMK. m. 222/4).
Bu kapsamda benzer mahiyetteki bir uyuşmazlık hakkında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27.Hukuk Dairesi 2020/1170 Esas, 2020/1325 Karar sayılı ilamı ile şu şekilde değerlendirmelerde bulunulmuştur: “Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın kabulü gerekirken mahkemece davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin bu nedenle istinafının kabulü gerekmiştir.” şeklinde içtihatta bulunduğu görülmüştür.
Davalı taraf usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen cevap dilekçesi vermemiş ve duruşmalara katılmamış olup, davacı tarafın dava dilekçesinde delil olarak dayanması nedeniyle tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde ve tüm dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, incelenen ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal sürede yapılıp yapılmadığı, sahibi lehine delil teşkil edip etmediği, dava dilekçesinde sözü edilen çeklerin davacı ve davalı şirket defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, bu çeklere konu malların/hizmetlerin davacı yana teslimine dair kaydın bulunup bulunmadığı, takip tarihi itibarıyla davacı şirketin davalıya borcu bulunup bulunmadığı, varsa miktarı hususunda dosya bilirkişiye tevdi edilmiş; duruşmada hazır bulunmayan davalı tarafa bilirkişi kararı ve ticari defter ve belgelerini mahkemede hazır etmesi hususunda ihtarlı davetiye tebliğine, çıkarılacak davetiyeye belirlenen gün ve saatte davalının ticari defter ve belgelerini mahkemeye ibraz etmemesi ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse halinde HMK’nin 220. maddesi gereğince defter ve belge ibrazından kaçınmış sayılacağı ve mevcut delil durumuna göre ticari defter ve belgelerin içeriği hususunda davacı tarafın beyanına itibar edilebileceğinin şerh düşülerek tebligat işlememi yapılmış ancak davalı taraf defterlerini inceleme gün ve saatinde hazır etmemiştir. Davacı defterlerinde yapılan inceleme neticesinde keşide tarihleri 11.09.2020 ve 25.09.2019 olan ve her ikisi de 40.000 TL tutarında iki adet çekin davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, … Bankasının … şubesinden 11.09.2019 vade tarihli, … seri no.lu çekin celbi ile çek bedelinin ödenip ödenmediğinin sorulmasına, 25.09.2019 vade tarihli, … seri no.lu çekin celbi ile çek bedelinin ödenip ödenmediğinin sorulması üzerine ilgili çeklerin ödemelerinin yapıldığı şeklindeki banka yazı cevabının dosya kapsamında bulunduğu, bu haliyle davalı tarafından kesilen 58.847,36 TL’lik faturanın da davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre 80.000 – 58.847,36 = 21.152,64-TL alacaklı göründüğü, zira davalı yanca iki çek bedeli kadar davacıya hizmet verildiğine ilişkin bir beyan olmadığı gibi veya davacı yan defter ve kayıtlarında da çek kesilen 58.847,36 TL’lik fatura dışında bir faturanın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında hizmet alınmayan bir bedel ödemesi iddiasına dayanan davanın davacı taraf ve kayıtlarına göre ve HMK m.222 uyarınca tahlilinde davalının ticari defterlerinin süresinde ibraz etmediği de gözetilerek davacının defterlerine itibar ederek davanın kabulüne yönelik aşağıdaki şekilde hüküm vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) İcra inkar tazminatı talebi bakımından, alacağın likit ve muayyen olduğu, davacı tarafından verilen çek bedellerinin belirli olduğu, İİK 67.maddesindeki icra inkar tazminatına yönelik yasal koşulların oluştuğu görülmekle davacıl lehine alacak tutarı gözetilerek icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
-Davalının … 21.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında aynen DEVAMINA,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla 21.152,64 TL’ nin %20′ si tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gereken 1.444,94 TL harçtan peşin alınan 255,48 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.189,46 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu 255,48 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 750,00 TL bilirkişi ücreti, 125,60 TL posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 875,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT 13/1. maddesi gereğince hesap ve taktir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 06/12/2021

Katip …

Hakim …