Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/606 E. 2021/899 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/606 Esas
KARAR NO:2021/899

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:28/10/2020
KARAR TARİHİ:21/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili şirketin borçlu şirketten olan alacağının tahsili için …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiğini, borçlu şirket süresi içerisinde takibe itiraz ederek takibin durdurulduğunu, müvekkili şirketin davalı şirketle yaptığı satış anlaşması kapsamında faturalı alacağının bir kısmı için borçlu şirket müvekkiline 2 adet çek verdiğini, bakiye kalan 27.111,95-TL’ li bedel borçlu şirket tarafından ödenmediğini, takip konusu alacak likit olması ve davalı şirketin itirazı tamamen müvekkili alacağının sürüncemede bırakmaya yönelik olması sebebiyle kötü niyetli olduğunu açıklanan nedenlerle davalı şirketin haksız ve mesnetsiz itirazının iptalini, 27.111,95-TL asıl alacak üzerinden takibin devamını, %20′ den az olmamak kaydıyla davalı şirketin icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle cari hesap alacağı iddiasına dayalı olarak …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı şirket tarafından 27.111,95-TL cari hesap alacağı için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı iddiasına dayalı olduğundan ticari defterlerin delil niteliği ve tacirler arası fatura tanzim delil niteliği hakkında mevzuat düzenlemeleri uyarınca uyuşmazlığın tahlili gereklidir.
Ön inceleme duruşması ile mali bilirkişiye tevdine, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde ve tüm dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, incelenen ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal sürede yapılıp yapılmadığı, sahibi lehine delil teşkil edip etmediği, dava dilekçesinde sözü edilen çeklerin/faturaların davacı ve davalı şirket defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, takip tarihi itibarıyla davacı şirketin davalıdan alacaklı bulunup bulunmadığı, varsa miktarı, alacak tutarının davalı tarafından davacıya kısmen veya tamamen ödenip ödenmediği gibi hususlarda bilirkişi raporu alınmasına yönelik ara kararlar duruşmaya katılmayan davalı taraf usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Bilirkişi SMMM Hatice Baştürk tarafından mahkememize sunulan 04/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle: “Dava dosyası, davacı ticari defter ve belgeleri üzerinden yapılan inceleme neticesinde; Davacının 2018 ve 2019 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, 2020 yılında e-defter mükellefi olduğu, davaya konu iş bu yılda açılış onayı yerine geçen Ocak ayı beratlarının süresinde yapıldığı ve kapanış onayi yerine geçen Aralık ayı beratlarının süreleri olduğu için henüz yapılmadığı, ilgili yıllar ticari defterlerinin sahibi lehine delil teşkil edebileceği, Dava dosyasında, dava dilekçe ekinde davacı tarafın, cari hesap ekstresinde kayıtlı bulunan 12.09.2018 tarihli 0029187 nolu 34,1113,76 TL tutarlı faturanın ve 24.12.2018 tarihli … nolu 26.451,19 TL tutarlı faturaların BA ve BS konusunda davalı ile mutabık olduklarına dair mutabakat formların olduğu, Dava dosyasında, dava dilekçe ekinde davacı tarafından davalı tarafa gönderilen 31.01 2019 tarihli mutabakat mektubu olduğu, cari hesap borcunun 62.511,95 TL olduğu yazıldığı, ancak davalı tarafından mutabık olunmadığı, cari hesap alacağının 27.111,95 TL olduğu yazıldığı, aradaki farkın, vadesinde ödenmeyen 10.12.2018 tarihli 17.000,00 TL ve 25.12.2018 tarihli 18.400,00 TL tutarlı çeklerin davalı tarafa iade edilmediğinden dolayı not yazıldığı, Davacı tarafından dava dilekçe ekinde sunulan cari hesap ekstresinde kayıllı bulunan faturaların ve çeklerin, davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve tespit edildiği, Dava dosyası ve ticari defterler üzerinde yapılan incelemelerde, davalı tarafından davacı tarafa kısmen yada tamamen ödeme yapılmadığı tespit edildiği, Davacı … Sist.Ve Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından 15.06.2020 tarihinde icra takibi başlatıldığında, cari hesap ekstresinde ve ticari defterlerinde davalı … San.Tic.A.Ş.’den 62.511.95 TL alacaklı olduğu, vadesinde ödenmeyen 10.12.2018 tarihli 17.000,00 TL ve 25.12.2018 tarihli 18.400,00 TL tutarlı çeklerin cari hesap bakiyesinden düşüldükten sonra (62.511,95 TL -417.900,00TL4*18.400.00 TL-27.111,95 TL) 27.111,95 TL alacak için içra takibi başlatıldığı,” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davalı tarafça ticari defterlerin yasal ihtarata rağmen sunulmamasının ve bilirkişi tarafından incelemeye tabi tutulamamasının yasal sonuçlarının tetkikinde; 22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle, HMK m.222/3’de yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş, tarafların ticari defterlerini sunmaması hali de usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için yeterli görülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2012 tarih ve 2011/11-862 Esas, 2012/51 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 219. maddesine göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, diğer anlatımla, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da, uyuşmazlığa 6100 sayılı HMK’nın 222/5. maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HMK’nın m. 220. maddesindeki genel düzenlemelere tabidir. HMK’nın 220. maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki; HMK’nın 220. maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Diğer anlatımla, belirtilen bu durumda ticari defterler de, HMK m. 220. madde anlamında “vesika” niteliğindedir. Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen HMK’nın 222. maddesindeki hüküm, “I Kati delil” şeklindeki kenar başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde ve aynı Kanun’un 1474. maddesi uyarınca kenar başlıklarının metne dahil bulunduğu da gözetildiğinde; ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla), kesin delil niteliğinde bulunduğunu öngörmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 64. maddesi uyarınca da defterlerini yöntemince tasdik ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. (HMK. m. 222/4).
Bu kapsamda benzer mahiyetteki bir uyuşmazlık hakkında … Bölge Adliye Mahkemesi 27.Hukuk Dairesi 2020/1170 Esas, 2020/1325 Karar sayılı ilamı ile şu şekilde değerlendirmelerde bulunulmuştur: “Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın kabulü gerekirken mahkemece davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin bu nedenle istinafının kabulü gerekmiştir.” şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekeceği gözetilerek; davacı tarafından dava dilekçe ekinde sunulan cari hesap ekstresinde kayıtlı bulunan faturaların ve çeklerin, davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve tespit edildiği, davacının cari hesap ekstresinde ve ticari defterlerinde davalı … San.Tic.A.Ş.’den 62.511.95 TL alacaklı olduğu, vadesinde ödenmeyen 10.12.2018 tarihli 17.000,00 TL ve 25.12.2018 tarihli 18.400,00 TL tutarlı çeklerin cari hesap bakiyesinden düşüldükten sonra (62.511,95 TL -417.900,00TL4*18.400.00 TL-27.111,95 TL) 27.111,95 TL alacak için içra takibi başlatıldığı anlaşılmakla; davalının …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında aynen devamına, dair karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Somut uyuşmazlıkta da davacı defterlerine göre, Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla 27.111,95-TL’nin %20’si tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalının …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında aynen devamına,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla 27.111,95-TL’nin %20’si tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 1.852,01 TL harçtan peşin alınan 463,01 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.389,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu 463,01 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 750,00 TL bilirkişi ücreti, 111,00 TL posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 861,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT 13/1. maddesi gereğince hesap ve taktir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/12/2021

Katip …

Hakim …