Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/600 E. 2023/216 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/600
KARAR NO : 2023/216

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 27/10/2020
KARAR TARİHİ : 10/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan konkordato davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin vade konkordatosu teklifinde bulunduğunu, şirket borçlarını herhangi bir tenzilat talebinde bulunmaksızın ilk taksiti 31 Ocak 2022 tarihinden başlamak üzere beş yıl içinde 60 eşit taksit halinde %100 olarak ödemeyi planladığını, konkordato ön projesinde yer alan fiili rayiç değer iflas halinde rayiç değer karşılaştırmalı bilanço nazara alındığında görüleceği üzere borçların iflas haline göre %33,28 oranında daha yüksek ödeme imkanına sahip olacağını, alacaklıların alacağına daha yüksek oranda kavuşacağını, Kamu Gözetimi Muhasebe Denetim Standartları kurulunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından hazırlanan ve konkordato projesinde yer alan teklifin gerçekleştirilmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu gösteren makul güvence raporu ve dayanaklarının sunulduğunu, İcra ve İflas Kanunu’nun 286.maddesinde yazılı tüm belgelerin ibraz edildiğini, müvekkili şirketin malvarlıkları borçlarının tamamını karşılayacak durumda olmadığını, dolayısıyla konkordato talebinin kabul görmemesi halinde davacı şirketin borçlarını ödeme kabiliyetini yitireceğini, bu nedenle İİK m.286’da öngörülen tüm belgeleri içeren işbu konkordato talebi muvacehesinde, öncelikle üç aylık süre ile geçici mühlet verilmesine, gerekli görülmesi halinde geçici mühletin iki ay daha uzatılmasına, geçicin mühlet kararının İİK m. 288 gereğince ilanına, geçici mühlet kararı ile birlikte, şirketin ekonomik hacmi nazara alınarak, geçici konkordato komiseri atanmasına, İİK. m. 294/1 uyarınca, şirket hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılmamasına ve başlamış takiplerin durdurulmasına, İİK. m.294/1 uyarınca, şirket hakkındaki ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanmamasına, müvekkili şirketin ve şahsın takip borçlusu olduğu takiplerde kendisi aleyhine veya 3.şahıs konumunda olduğu takiplerde kendisine yönelik 89/1 haciz ihbarnameleri ile İİK 78.maddesi çerçevesinde doğmuş ve doğacak alacakların haczi talebini ihtiva eden haciz müzekkerelerinin gönderilmesinin tensiben önlenmesine, takas, hapis ve mahsup hakkının kullanılmasının tensiben önlenmesine, İİK. m. 295 uyarınca konkordatoya tâbi olmayan rehinli alacaklar bakımından, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile yapılacak icra takiplerinde muhafaza ve satış işlemlerinin durdurulmasına, şirketin bankalar nezdinde tatbik edilmiş/edilecek blokaj işlemlerinin kaldırılmasına ve şirketin üçüncü kişilere vermiş olduğu teminat mektuplarının paraya çevrilmesinin önlenmesine, müvekkili şirketin tüm kurumlar ve şirketler nezdindeki hak ve alacaklarının 3.kişilerce haciz, muhafaza ve tahsil edilmesinin önlenmesi ve evvelce yapılmış takiplerden üzerine haciz konulan hak ve alacaklar da dahil olmak üzere tüm hak ve alacaklarının müvekkil şirkete ödenmesine, müvekkili şirketin muhafaza altına alınmış ve alınacak emtia, taşıt, cihaz, leasing kapsamındaki makine ve diğer hak ve alacaklarının müvekkil şirkete iadesine, İİK m.297/1 hükmü uyarınca müvekkil şirkete komiserin nezareti altında işlerine devam edebilmesi için faaliyet izni verilmesine ve bu bağlamda belirlenecek işlemlerin komiserin izni ile yapılmasına, geçici mühlet neticesinde İİK m.289 gereğince bir yıllık kesin mühlet verilmesine ve gerekli görülmesi halinde bu mühlet kararının altı ay daha uzatılmasına, kesin mühlet kararının ilanına, yargılama neticesinde İİK m.305 vd.maddeleri gereğince konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
Talep 2004 sayılı İİK’nun 7101 sayılı yasa ile değişik 285 vd. maddeleri uyarınca konkordato talebine ilişkindir.
Davacı vekilinin konkordato talep etmesine engel bir dava şartı olmayıp dava görevli ve yetkili olan mahkememizde açılmış, “itiraz eden alacaklılar” karar başlığında gösterilmiş, yargılama aşamasında komiser ve temsilci dinlenilmiştir.
Uyuşmazlık davacı yönünden konkordato projesinin tasdiki koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında olup davacı yönünden mahkememizde 30/10/2020 günü saat 11:03 itibariyle üç ay süreyle geçici mühlet kararının verildiği, akabinde yeniden geçici mühletin uzatıldığı, 19/03/2021 tarihinden itibaren bir yıllık kesin mühlet verildiği, bir yıllık kesin mühletin 19/03/2022 itibariyle son bulduğu halde gerçekleşen imkansızlıklar karşısında kesin mühletin altı ay süreyle uzatıldığı, kesin mühletin 14/03/2023 tarihi itibariyle son bulduğu, ancak şekli olarak komiser heyetinin gerekçeli raporunun yasal süre içinde sunduğu, süresi içinde tasdik yargılamasına başlanıldığı, bu suretle 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun yürürlüğe girmesi sonrası 86 günlük sürenin yasaya uygun olarak ilavesinin yapıldığı, bu durum gözetildiğinde mahkememizce tasdik yargılamasına süresi içinde başlanıldığı, süresi içinde komiserlerin gerekçeli raporunu sunduğu açıktır. Konkordato komiser heyetinin, raporunun nisap oylaması sonrası yapılan incelemede raporun eksiklikler taşıması, bu noktada ek rapor alınacak olması, halihazırda bu raporla ilgili bilirkişi raporu alınacak olması nedeniyle, konkordato tasdikine ilişkin kararın, ek kesin mühletin biteceği tarih karşısında imkansız hale gelmiş olması dikkate alınarak mahkememizce yapılan tasdik yargılamasında bir karar verilinceye kadar ek kesin mühletin sona erdiği tespit olunan 14/09/2022 günü saat:15:50’den başlamak üzere altı (6) ay süre ile uzatılmasına, tasdik yargılamasına ilişkin dosyanın tekemmül edecek olması durumunda duruşma açılarak bu süre beklenmeksizin hüküm aşamasına geçilebileceğinin bildirilmesine, mevcut altı (6) aylık tasdik yargılaması için ek süre uzatım kararının Ticaret Sicil Gazetesine ve Basın İlan Kurumu’na gönderilmesine” dair karar verildiği, bu arada tasdik yargılamasının sonuçlandırılması açısından kanunun mahkemeye tanıdığı ek imkanın dahi kullanıldığı, bu suretle konkordato tasdik duruşması öncesi süreye ilişkin usuli işlemlerin tam ve eksiksiz şekilde gerçekleştirildiği açıktır.
Somut uyuşmazlık açısından uygunlanması gereken 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun m.305 ve bu hükmün atıf yaptığı 302.maddesinde konkordato tasdiki şartları açıkça belirtilmiştir.
İİK m.302 maddesine göre;
“Komiser alacaklılar toplantısına başkanlık eder ve borçlunun durumu hakkında bir rapor verir.
Borçlu gerekli açıklamaları yapmak üzere toplantıda hazır bulunmaya mecburdur.
Konkordato projesi;
a)Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya
b)Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini, aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır.
Oylamada sadece konkordato projesinden etkilenen alacaklılar oy kullanabilir. 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacakların alacaklıları ve borçlunun eşi ve çocuğu ile kendisinin ve evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi eşinin anası, babası ve kardeşi alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmaz.
Rehinle temin edilmiş olan alacaklar, 298 inci madde uyarınca takdir edilen kıymet sonucunda teminatsız kaldıkları kısım için hesaba katılırlar.
Çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır.
Konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhâl imza olunur. Toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihaklarda kabul olunur.
Komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç yedi gün içinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi eder. ” 305.maddesinde ise “302 nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır:
a)Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması.
b)Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder).
c)Konkordato projesinin 302 nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması.
d)206 nci maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır).
e)Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması,
Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen mevcut koşullar varsa konkordato tasdik edilecektir; koşullardan birinin dahi bulunmaması halinde konkordato tasdiki mümkün olmayacaktır…(Selçuk Öztek/Ali Cem Budak/Müjgan Tunç Yücel/Serdar Kale/Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku, Ankara, 2019,Budak/Kale, Sayfa 527) O halde bu şartların gerçekleşip gerçekleşmediği incelenmelidir.
Tasdik koşullarının araştırılmasına yönelik olarak konkordato komiser heyetinin hazırlamış olduğu 08/09/2022 tarihli kök gerekçeli rapor, 30/09/2022 tarihli ek gerekçeli rapor, 25/11/2022 tarihli ek gerekçeli rapor, 12/01/2023 tarihli ek gerekçeli rapor, 23/02/2023 tarihli ek gerekçeli rapor içeriklerine göre davacı şirket yönünden tasdik şartlarının tek tek ele alındığı, davacı şirket yönünden alacak sayısı ve meblağ açısından kanunda öngörülen çoğunluğun incelendiği, bu inceleme sonucunda davacı şirket yönünden gerekli incelemelerin yapıldığı, tasdik şartları ile ilgili yargılama aşamasında Mahkememizce atanan bilirkişi kurulunun hazırlamış olduğu 21/11/2022 tarihli rapor içeriğinin dahi üzerinde ayrıntılı olarak durulduğu, az da olsa mevcut olan çelişkinin konkordato komiser heyeti tarafından tam ve eksiksiz şekilde giderildiği, davacı borçlu şirketin mali tabloları üzerinde yapılan incelemede, teklif edilen tutarın borçlu şirketin iflası halinde elde edilebilecek tutardan çok daha ve önemli oranda fazla olduğu, davacı şirketin rayiç değerlere göre dahi borca batık olmadığı, konkordato projesine göre davacı şirketin, konkordatoya tabi olan borçlarının davacının, İİK m.306 hükmü uyarınca ve 29/06/2022 tarihli birinci ve 08/12/2022 tarihli teklifler gereği konkordatoya tabi borçların tamamına %5 oranında sabit faiz ilave edilmek suretiyle ödemelerin yapılmasına; buna göre ilk taksit ödemesinin 30/06/2023 tarihinde başlamak üzere üçer aylık eşit taksitler halinde ve ayın son gününde olmak üzere 13 eşit taksit halinde konkordatoya tabi borçlarının ödenmesine; her bir taksitte 3.002.000,39 TL ana para ve 150.100,02 TL faiz olmak üzere 3.152.100,41TL olarak ödemenin gerçekleştirilmesine; bu suretle 39.026.004,99 TL tutarında ana para ve 1.951.300,25 TL tutarında faiz olmak üzere 40.977.305,24 TL tutarın ödenmesine, konkordato tasdik kararının kesinleşmesine gerek olmaksızın konkordato tasdikinin verildiği tarih itibariyle sonuç doğurmasına, davacı borçlu şirketin rehin alacaklısı ile herhangi bir protokol yapılmadığından bu konuda herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına, İİK m.305’deki tasdik şartlarının davacı şirket yönünden sağlandığına dair projenin uygun bulunduğu açıklanmıştır.
Mahkememizce oluşturulan 14/09/2022 tarihli ara kararda ise;
a-Komiser heyetinin tasdikin uygun gördüğünü açıkladığı projenin tarihini,
b-Söz konusu proje tasdikinin mahkemenin kısa kararını verdiği tarih itibariyle yürürlüğe girmesine engel herhangi bir anlaşma olup olmadığını, hangi tarihte yürürlüğe gireceğini,
c-Çekişmeli alacak kalemleri açısından tasdik tasdikin uygun bulunduğu tarih itibariyle çekişmeli olup da kesinleşmiş bir icra takibi alacağı olup olmadığını; buna göre depo kararı verilmemesi halinde telafisi imkansız bir sonuçla karşılaşılabilecek çekişmeli alacak olup olmadığını,
ç-Rehinli malın iadesi ve satışın ertelenmesi ile finansal kiralamasına söz konu mal iadesi talebi olup olmadığını,
d-“Borçlunun adi konkordatoda alacaklı lehine rehin tesis ettiği alacaklardan davacının yapılandırma teklif edip etmediği ve rehin alacaklılar ile yapılmış bir anlaşma olup olmadığı yönünde açıklama olmakla birlikte bu konuda değişiklik olup olmadığını,
e-Nihai raporda irdelenmiş olmakla birlikte konkordatoda gerçekleşen nisap oylamasına katılan veya iltihak süresi içerisinde katılan ve kabul oyu verenlerden vekil yoluyla katılan var ise bu vekilin HMK m.74 uyarınca “konkordato teklifine muvafakat” noktasında yetkisinin olup olmadığı, bu noktada herhangi bir eksikliğin mevcut olup olmadığını,
f-Eksiklik var ise asilden bu noktada muvafakat alınıp alınmadığını, alınamayacak ise nisap oylamasındaki sonuca olumsuz bir etkisinin olup olmadığını,
g-Sonuç olarak İİK m.305 hükmünde belirtilen şartların oluşup oluşmadığını, özellikle 7.maddenin tüm içeriği ile araştırılan hususların açıklanmasında herhangi bir eksiklik olup olmadığı, davacı borçlunun mevcut kaynakları karşısında borcunu ödeyememe riskinin devam edip etmediğini,
h-Davacı borçlunun beklenen haklarının olup olmadığı, var ise neler olduğunu,
Buna göre konkordato komiser heyetinin İİK m.302/son fıkra gereği ve açıkça “konkordato projesinin kabul edilip edilmediği” ve “tasdikin uygun olup olmadığı” na dair alacaklılar lehine ek ve revize edilmiş ek görüşlerini son olarak açık ve kesin olarak ifade etmeleri,
Konkordato projesinde, konkordato tasdikinin kesinleşme ile bağlı hale geleceğine dair özel ve istisnai bir düzenleme olup olmadığının açıklanması,
Amacıyla konkordato komiser heyetinin iki hafta içinde son ve güncel açıklama yapmalarına” dair karar verilmiştir.
Ayrıca konkordato tasdik yargılaması aşamasında oluşturulan 14/09/2022 tarihli ara kararda;
“Konkordato komiser heyetinin tasdike dair nihai raporunun, özellikle bu tutanağın düzenlenmesinden sonra sunulacak komiser raporunun, bu rapora ekli proje ve ekli dayanak evrakların, bu tutanağın düzenlenmesinden sonra sunulan tüm beyanların ve incelemeye esas olan dosyadaki tüm belgelerin ve bilirkişi raporunun incelenmesi sonrası projede teklif edilen oranlarla ilgili mahkememizce resen gerekli düzeltmenin yapılmasının istenilmesine,
Komiserlerin müşterek beyanı karşısında mevcut kaynaklar ile davacının en son revize projesindeki onaylanan teklif dikkate alındığında, komiser heyetinin nihai raporunun 28.sayfasındaki alacaklar lehine olmak üzere belirtilen projenin revize edilmesine engel hal olup olmadığını açıklamak, bu açıklama sırasında özellikle faizin hangi tarihten itibaren işleyeceğinin ve hangi faiz türünün eklenmesi gerektiğini tek tek ve ayrıntılı şekilde açıklamak, bu suretle alacaklıların daha lehine olacak şekilde projenin tamamlanmasına katkıda bulunmak, bu noktada davacı vekili ile gerekli görüşmeleri yapmak üzere İİK m.290/2 bend (a) hükmü gereği komiser heyetinin görevlendirilmesine;
Bu suret ile konkordatoya tabi alacaklılar lehine olacak şekilde nihai proje teklifini açıklamak üzere konkordato komiser heyetine ve davacılar vekiline iki hafta süre ve imkan tanınmasına”
dahi karar verilerek konkordato komiser heyeti bu konularda dahi görevlendirilmiş, konkordatoya tabi alacaklılar lehine olacak şekilde nihai proje teklifinin açıklanması için davacı vekiline süre tanınmıştır.
Mahkememizce bu görevlendirmenin yapılması mevcut konkordato komiser heyetinin kök nihai rapor içeriği karşısında ise usulen gerekli görülmüştür. Zira “İİK 305. maddesi konkordatonun tasdikini belirli koşulların varlığına bağlamıştır. Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olması, teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması gerektiği gibi mahkemece konkordato projesini yetersiz bulunması halinde kendiliğinden veya talep üzerine gerekli düzeltmenin yapılması öngörmüştür. Konkordato prosedürü çerçevesinde yapılan incelemeler sonucunda borçlunun ödeme teklifinin aktifinin değerine göre düşük düzeyde olduğu belirlendiği takdirde boçlunun ödeme teklifini aktifi ile uyumlu duruma getirmek üzere değiştirmesi mümkündür. Borçluya ödeme teklifinde değişiklik yapmasını konkordatonun aşamalarına göre konkordato komiseri ve alacaklılar önerebilecekleri gibi ticaret mahkemesinin de resen konkordato projesini uygun hale getirmesi gereklidir”. (Yargıtay 6.HD 2021/4289E. 2022/1147K.sayılı kararı) Nitekim somut olayda, konkordato komiserinin önerisi doğrultusunda nihai proje teklifinin sunulması için sürecin yönetimine Mahkememizce doğrudan müdahale edilerek sürece yön verilmeye çalışılmıştır. Böylelikle “konkordatoya ilişkin düzenlemelerden beklenen faydanın elde edilmesinde zorlukların yaşanması yanında telafisi zor ve/veya imkansız usuli hak kayıplarıyla karşılanması engellenmeye çalışılmıştır. Mühlet sürecinin yargısal olarak yönetimi bu noktada önem arz etmektedir. (Mustafa AKIN, Konkordatoda Kesin Mühlet İşlemlerine Hazırlık Tutanağı, İBD, Ocak-Şubat 2020, Sayfa 133-142)
Ayrıca konkordato komiser heyetinin sunmuş olduğu kök raporun denetlenmesi amacıyla oluşturulan 17/09/2022 tarihli ara karar çerçevesinde bilirkişi inceleme konuları ve bilirkişi uzmanlık alanları belirlenmiştir.
Buna göre;
“İİK m.305/f.l- bend (a),(b) ve (d) bendlerinin davacı borçlu lehine gerçekleşip gerçekleşmediği raporda hususunda; konkordatoya tabi olmayan imtiyazlı alacakların, rehinli alacakların,kamu alacaklarının ve gerekir ise düşümü gereken başkaca alacakların borçlunun aktifinden düşülmesi, bu suret ile davacının net aktifinin tespiti ile borçlunun konkordatoya tabi borçlarının yani pasifinin tespiti,akabinde en son teklif edilen oranın mevcut mal varlığı, haklarda gözetildiğinde finansal,muhasebesel, işletmesel ve mali durum ile orantılı olup olmadığını incelemeleri, bu inceleme sonucunda alacaklarını bildirmeyen veya konkordatoya olumlu oy vermemiş alacaklar yönünden daha elverişli bir teklifin söz konusu olup olamayacağının, halihazırdaki mevcut teklifin yukarıda açıklanan ölçüler gözetildiğinde makul ve kabul edilebilir olup olmadığı,
Buna göre davacının genel olarak mal varlıkları karşısında şirket alacaklarının kanunda belirtilen oranlar çerçevesinde onaylamış oldukları projenin konkordatoya tabi olan tüm alacaklıların aleyhine olan miktar ve ödeme tarihi içerip içermediği, bu noktada komiser heyetinin nihai raporun 28.sayfasında açıklandığı ve 14/09/2022 sonrası açıklayacakları gerek miktar gerek ödeme tarihleri ve diğer konularda alacaklıların lehine değişiklik yapmayı gerektiren şartların finansal, muhasebesel yönden oluşup oluşmadığı,
Özellikle konkordato komiser heyetinin 14/09/2022 sonrası sunacağı “konkordato tasdikine dair gerekçeli raporlarının” içeriğinin ve sunulacak ek raporun bu açıdan denetlenmesi, bilirkişi kurulunun “raporlarını hazırlayacakları tarih itibariyle” İİK m.305/f.l-bend (a),(b) ve (d) hükümleri çerçevesinde konkordato tasdikine dair şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, konkordato nisap oranlarının davacı şirket lehine oluşup oluşmadığı, nisap hususlarının gerekçeli ve denetime elverişli şekilde ele alınması, ayrıca itiraz eden alacaklıların bu yönlere ilişkin itirazlarının muhasebesel ve işletmesel açıdan incelenmesi için bilirkişi incelemesi yapılmasına,
Bu inceleme sırasında bilirkişilerin gerek çoğunluk tarafından onaylanan ödeme planı, gerek komiser heyetinin nihai raporlarının 28.sayfasında teklif olunan ödeme planı ve gerekse 14/09/2022 tarihi sonrası komiser heyetinin davacı ile yapılacak görüşme sonrası sunacağı ek raporu muhasebesel, işletmesel ve finansal açıdan inceleyerek gerekli değerlendirmeyi yapmalarına,
Bu suretle tasdike elverişli ve alacaklıların lehine olan ve davacıya da uygun ödeme palının resen araştırılmasına” dair ara karar oluşturulan tasdik yargılamasına yön verilmiştir.
Bilirkişi kurulunun hazırladığı 21/11/2022 tarihli ve 25 sayfadan ibaret raporlarında sonuç olarak ve özetle “rayiç değer bilançosu hazırlanırken yakın tarihli bir bilirkişi incelemesinin yapılması gerektiği, bunun yerine salt kur karşılaştırması yapmak suretiyle rayiç değer tespitinin ise hatalı sonuçlar doğurabileceği, bu bakımdan, konkordato talep eden şirketin mal varlığının güncel rayiç değerini tespit için yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği, zira komiser heyeti tarafından döviz endeksine esas alınan bilirkişi raporunun 29.01.2021 tarihli olduğu, rayiç değer bilançosunda finansal kiralama ile satın alınan ancak taksitlerin tamamı henüz ödenmediği için mülkiyeti şirkete geçmeyen malların değerinin sıfır olarak gösterildiği, güncel Yargıtay kararları uyarınca bu hallerde malın rayiç değerine borçlunun aktifinde, borç tutarına ise pasifte yer verilmesi gerektiği, buna göre, finansal kiralama konusu mallar bakımından rayiç değer tespit edildikten sonra bu değere aktifte yer verilmesi gerektiği, ayrıca güncel borç tutarının ise pasifte belirtilmesi gerektiği, adi konkordato ile teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olduğu, borçlu şirketin, kanunda öngörülen “alacaklıların dörtte biri ve alacakların üçte ikisi” şeklindeki çoğunluğu sağlamış olduğu, şirket tarafından konkordato talebi ile birlikte ön proje sunulduğu, mühlet içinde birinci revize proje sunulduğu, akabinde toplantı öncesinde ikinci revize proje sunulduğu ve bu projenin alacaklılar toplantısında oylandığı, alacaklılar toplantısından sonra ise ikinci revize projenin eki mahiyetinde ek bir proje sunulduğu, ikinci revize projedeki kaynak tablosu ile ikinci revize projeye ek kaynak tablosu karşılaştırıldığında, gerekçeli rapora dayanak 30.06.2022 tarihli bilançosuna göre borçlu şirketin toplam borcunun (kısa ve uzun vade toplamı) 129.998.100,80 TL olduğu, buna
göre, toplam borç ile kaynak tablosu karşılaştırıldığında, toplam kaynağın, toplam borcu karşılamadığı, kaynaklar tablosunda yer alan toplam kaynağın, sadece konkordatoya tabi borçlar için değil konkordatoya tabi olmayan dahil bütün borçları karşılamaya yeterli olması gerektiği, aksi halde, konkordato tabi olmayan borçlar için kaynak gösterilmemiş olacağı, konkordato tasdik edildikten sonra, konkordatoya tabi olmayan borçların konkordato projesine bakılmaksızın derhal talep edilebilir hale geleceği, bu bakımdan, konkordatoya tabi olan ve olmayan bütün borçların hangi kaynaklarla ve nasıl bir periyotta ödeneceğinin proforma gelir ve proforma nakit akış tablosuna bakılarak tespit edilebileceği, konkordato talep eden şirketin ön projesinde bu tablolara yer vermesine rağmen revize projelerde yer vermediği, bu tablolara yer verilmediği için kaynakların toplam borcu ödemeye yeter olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapılamadığı, kaldı ki şirketin, kanyak fazlası olduğu için borcunun %5 sabit faiziyle ödenmesini talep ettiğinden ve İİK m. 305 uyarınca teklif edilen tutarın kaynaklarla orantılı olması da bir tasdik şartı olarak arandığından bu hususta bir değerlendirme yapılamadığı, ikinci revize projedeki kaynak tablosu ile ikinci revize projeye ek kaynak tablosu karşılaştırıldığında, “işletme faaliyetlerinden elde edilecek net kârın ilkinde 46.096.601,23 TL, ikincisinde ise 25.057.436,89 TL gösterildiği,
bir başka ifadeyle, alacaklılar toplantısında oylanan ikinci revize projenin toplantıdan sonra kaynakta yer alan “işletme faaliyetlerinden elde edilecek net kâr bakımından alacaklılar aleyhinde değiştirildiği; ancak bunun gerekçesinin açıklanmadığı, ezcümle, izah edilen hususlarda eksiklik olduğundan kaynaklar bakımından bir değerlendirme yapılamadığı, borçlu şirketin 30.06.2022 tarihli mali tablolarına göre teminat gösterilmesi gereken alacak tutarının 92.574.957,82 TL olduğu, bu borca ilişkin birtakım belgelerin sunulduğu ve incelenen belgelere göre borçlu şirketin teminat göstermesi gereken tutarın 12.743.649,58TL olduğu, ödeme dekontları ve makbuzlara göre borç ifa edilmiş olduğundan artık teminata tabi bir borç kalmadığı, teminattan vazgeçme dilekçelerine göre ise bu alacaklar bakımından teminatın gerekmediğinin söylenebileceği; ancak, alınan avanslar hesabında alacaklı olanlara salt fatura kesilmesinin aynı zamanda malın teslim edildiği anlamına gelmediği ve büyük miktarlı faturaların da toplantıdan sonra kesilmiş olduğu nazara alındığında, bu alacaklılara fatura konusu malların teslim edildiğini gösterir belgelerin veya hesap mutabakatlarının dosyaya sunulması gerektiğinin düşünüldüğü, konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın (rapor içinde yapılan hesaplama sonucunda) 88.583,74 TL olarak hesaplandığı, dosyada mübrez 23.09.2022 tarihli makbuza göre ödenen harcın 88.583,13 TL olduğu, konkordato talep eden borçlu şirket tarafından İİK m. 308/h kapsamında yapılmış bir
anlaşma sunulmadığından rehinli alacak için herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, bu bakımdan rehinli alacak için herhangi bir harç hesaplamasının da yapılmadığı” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Mahkememizce icra edilen tasdik yargılaması sırasında alınan ve ayrıca yukarıda anılan 21/11/2022 tarihli bilirkişi raporu sonrası sunulan 12/01/2023 tarihli konkordato komiser heyeti rapor içeriği dikkate alındığında davacı olan şirket yönünden “Mahkemece alınan bilirkişi raporunda rayiç değer bilançosu ile ilgili belirtilen eksikliklerin bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde bilirkişi görevlendirmesi yapılmak suretiyle giderildiği, alınan bilirkişi raporuna göre yeniden
düzenlenen 30/06/2022 tarihli rayiç değer bilançosuna göre borçlu şirketin varlıklarının 144.704.569,71 TL ve borçlarının 129.998.100,87 TL olduğu, varlıklarının borçlarını 14.706.468,84 TL fazlasıyla karşılamakta olduğu,
gelinen son aşamada İİK m. 305’de sayılan tasdik şartları yönünden; konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçeceği muhtemel miktardan fazla olduğu, teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olduğu, davacı şirketin konkordato projesinin İİK m 302/2 – b bendi uyarınca alacaklıların dörtte biri ve alacakların üçte ikisini aşan çoğunluk tarafından kabul edildiği, borçlu şirketin bilirkişi incelemesine ve sonrasında komiser heyetinize sunmuş olduğu kayıt ve belgelere göre teminata bağlanması gereken bakiye alacak miktarının 8.556.482,41 TL olduğu, Mahkemece avans hesapları ile ilgili sunulmuş olan faturaların yeterli görülmesi ve borçlu şirkete ait markanın teminat
olarak kabul edilmesi ve borçlu şirket tarafından alınan marka değerleme raporunda takdir edilen kıymetine itibar edilmesi durumunda teminat şartının yerine getirilmiş olacağı, nihai gerekçeli raporda hesaplanmış olan 88.583,13 TL konkordato harcının borçlu şirket tarafından yatırılmış olduğu, Mahkemenin en son ara kararı ile … firmasının nisaba dahil edilen alacağı nedeniyle ilave yatırılması gereken 5,90 TL tutarında harç bulunduğu, Mahkemece teminat şartlarının yerine getirildiğinin ve konkordato harçlarının tamamlandığının tespiti sonrasında diğer tüm koşullar gerçekleştiğinden konkordatonun tasdikinin uygun olduğu, borçlu şirketin tasdike uygun görülen teklifinin 19/08/2022 tarihli 2. revize konkordato projesine ek olarak hazırlanmış olan 26/09/2022 tarihli 1. ve 08/12/2022 tarihli 2. eklerde belirtilmiş olan alacaklara %5 sabit faiz ilave edilmek suretiyle 30/06/2023 tarihinden itibaren üçer aylık eşit taksitler
halinde 13 taksitte ödenmesi yönündeki teklif olduğu, bu teklife göre yapılması gereken hazırlanan ödeme planının rapor içerisinde arz edildiği şekilde olduğu” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Alınan raporlar dahi gözetilerek yukarıda belirtilen yasal şartların davacı şirket açısından oluşup oluşmadığı somut olarak ve tek tek irdelenecektir.
Öncelikle belirtilmelidir ki “teklif edilen tutar ve iflas halinde elde edilebilecek tutar karşılaştırması, tamamen farazi ve varsayıma dayalı bir incelemedir. Özellikle iflas halinde elde edilebilecek tutarın kesin olarak belirlenmesi mümkün değildir.” (Hakan Pekcanıtez/Güray Erdönmez, 7101 sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato, İstanbul, 2018, Sayfa 128-129)Bu nedenle teklif edilen tutarın iflas halinde elde edilebilecek tutardan fazla olup olmadığı muhasebesel ve işletmesel incelemeyi gerektirir. İflas halinde şirketin mal varlığının normal şartlar içinde en düşük maddi değere satılması ihtimali bu noktada gözardı edilemez. Nitekim gerek konkordato komiser heyetinin oy birliği oluşturduğu raporların gerek bilirkişi kurulunun oy birliği ile oluşturduğu raporların hüküm tarihi itibariyle birbirini tamamlamakta bulunduğu dikkate alındığında teklif edilen tutarın iflas halinde elde edilebilecek tutardan fazla olduğunu göstermektedir. “Esasen burada nihai amaç konkordato teklifini kabul etmeyen alacaklıların mağdur edilmesini engellemeye yöneliktir”. (İbrahim Ercan, İcra ve İflas Hukukunda Mal Varlığının Terki Suretiyle Konkordato, Konya, 2008, Sayfa 237) Bu duruma göre davacı borçlu şirket yönünden, mevcut konkordato teklifini kabul etmeyen alacaklılar dikkate alındığında mağduriyet doğmasını gerektirecek somut ve ispatlanmış bir durum yoktur. Özellikle bu noktada davacı borçlu şirketin tüm aktifinin borçların ödenmesine tahsisi mümkün olmadığı gibi konkordatonun talep edilmesini gerektiren amaca da uygun değildir. Zira davacı şirketin faaliyetine devam etme iradesi mevcuttur. Kaldı ki konkordatoda amaç “borçlarını ödeyip faaliyetlerini devam ettirmek isteyen dürüst borçluyu koruyarak mali durumunun iyileşmesini sağlamak ve alacaklıların, borçlunun muhtemel bir iflasına nazaran, daha fazla ölçüde alacaklarına kavuşma olanağı yaratmak ve muhtemel bir iflastan daha kötü duruma düşürülmek istenilmemesidir.” (Yargıtay 6.HD 2021/4289E. 2022/1147K.sayılı kararı)
O halde davacı şirket yönünden iflas kararı verilmesi halinde ve konkordato talebinin red olunması durumunda alacaklıların alacağını tamamen tahsil etmesi imkansız gözükmekle davacı şirketin mevcut teklifinin alacaklılara daha uygun ve daha fazla koşullarda bir imkan sağladığı mahkememizce kabul edilmiştir. Kaldı ki “konkordatonun tasdik edilmesine karşı çıkan bir alacaklının İİK m.305 hükmünde düzenlenen bu şartın sağlanamadığına ilişkin itirazda bulunması halinde, aksinin bu alacaklı tarafından da ispatlanması gerekir. (Selçuk Öztek/Ali Cem Budak/Müjgan Tunç Yücel/Serdar Kale/Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku Ankara 2019,Budak/Kale, Sayfa 368)
Oysaki böyle bir olayda ispat yükünü yerine getirmek zorunda olan alacaklıların üzerine düşen yükü yerine getirmedikleri, bu noktada somutlaşmış bir vakıa ve delilin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre davacı şirket yönünden İİK.m.305/f.2 bend (a) hükmündeki şart gerçekleşmiştir.
Yeri gelmişken ifade etmek gerekir ki davacı şirket yönünden sunulan konkordato projesinde genel olarak her bir alacaklı açısından ödeme tarih ve miktarları yönünden eşitlik sağlanmaya çalışılmıştır. Bu noktada davacı şirketten alacaklı olanlar arasında tasdik olunan konkordato projesinde eşit ve dengeli ödeme yapılması noktasındaki Yargıtay’ın uygulaması kural olup bu kuraldan somut olayda sapmayı gerektiren herhangi bir fiili ve hukuki bir durum ise söz konusu değildir.
Nisabın çok üstünde bir kesim tarafından kabul edilen konkordato projesinde projeye olumlu oy kullanan büyük kesimin kabullerine değer vermek ve sonuca bu düşünceyi hakim kılmak gerekir. (…) Az yukarıda belirtildiği üzere katı uygulanan konkordato kuralları ne alacaklı ne de ekonomiye katılması amaçlanan borçluya fayda sağlamaz. (Yargıtay 15. HD 2021/2083E. 2021/1815K.sayılı ilamı) Bu nedenle somut olayda konkordato projesine olumlu oy kullanılmış olsa da alacaklıların daha lehine olan ve tasdik yargılaması aşamasında sunulan revize projeye itibar edilmesi gerekli ve mümkündür.
Konkordatonun tasdiki açısından İİK m.305/f.2 hükmü gereği projeyle teklif edilen tutarın borçlunun kaynaklarıyla orantılı olması önem arz eder. 4949 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi borçlunun teklifinin mevcudu ile orantılı olması gerekmekte iken “mevcut” ifadesi yerine daha geniş bir kavram olan “kaynakları” sözcüğü maddeye konulmuştur. (Talih Uyar, Alper Uyar, Cüneyt Uyar, İİK Şerhi, Cilt 2, 2010, Sayfa 3154) Buna göre borçlunun kaynakları ibaresini sadece mevcut olan değil ileride mevcut olması muhtemel gelirleri de kapsayabileceği mahkememizce kabul olunmuştur. Zaten yeni düzenlemede, mahkemenin beklenen hakları dahi dikkate alabileceğinin düzenlenmesi bu düşüncenin doğruluğunu ortaya koymaktadır. Buna göre tasdik aşamasında sunulması sağlanan, alacaklının daha lehine olan revize proje ile ilgili gerek konkordato komiser heyetinin kök ve ek nihai raporları gerek bilirkişi kurulu raporları bir bütün olarak dikkate alındığında, davacı borçlu şirketin halihazırdaki muhtemel gelirleri, halihazırda mevcut kaynakları ve borçlarının dikkate alındığı, buna göre teklif edilen tutarların davacı şirketin kaynaklarıyla orantılı olduğu, konkordato talep eden davacı şirketin bilançolarında ikrar veya konkordato sürecinde kabul ettikleri alacakların gerçek borçlara tekabül ettiği, davacı borçlu şirketin ticari defter incelemelerinde net aktif miktarla birlikte konkordatoya tabi borçların teklif edilen ve kabul edilen konkordato projesi uyarınca iflasa nazaran daha yüksek tutarda olduğu, teklif edilen tutar ile kaynakların orantılı olduğu gerekçeli ve ayrıntılı olarak belirtilmiştir.
Bu arada borç miktarı, tasdik edilen borç ödeme planı ve şekli karşısında beklenen hakların durumuna dair yapılan inceleme sonuçları ve raporlar karşısında beklenen hakların dikkate alınabilmesi somut olayın özellikleri açısından mümkün değildir. İİK m.305/f.2 bend (b) açısından da tasdik şartı bu suretle davacı şirket yönünden oluşmuştur.
Gerek konkordato komiser heyetinin oy birliğiyle hazırlamış olduğu kök ve ek raporların içeriği gerek bilirkişi kurulunun raporlar içerikleri dikkate alındığında alacak miktarı ve alacaklı sayısı bakımından, davacı şirket yönünden gerekli nisap çoğunluğu dikkate alındığında kabul edilmiş bir proje bulunmaktadır. Esasen alacaklıların daha lehine olan revize edilmiş proje ile ilgili gerekli incelemeler tasdik yargılaması aşamasında tamamlanmıştır. Bu oranın sağlanması esnasında oy kullanan alacaklıların kaydı, oy kullanma tarzı ve oluşan çoğunluk kanun hükümlerine uygun olarak gerçekleşmiş olup bu açıdan şikayet konusu olabilecek ciddi bir talep ileri sürülmemiştir. Böylelikle “oyların tanzimi ve ilgili alacaklının bizzat kendisinin mi oy kullandığı yoksa bu hususta oy kullanmaya yetkili temsilci tarafından mı oy kullanıldığı, oyun açık bir şekilde mi belirtildiği ve oyu onaylayan kişinin imzasının bulunup bulunmadığı hususlarının dikkatlice tetkik edilmesi” noktasında da gerekli inceleme yapılmıştır. (Dr. Orhan Eroğlu, Uygulamada Konkordato, Ankara, 2020, sayfa 213) Diğer yandan itiraz eden alacaklı beyanlarında geçen vakıaların bu oranın sağlanmasına engel nitelik taşımadığı anlaşılmaktadır. Buna göre İİK m.305/f.2 bend (c) hükmünde belirtilen şart davacı şirket yönünden şart oluşmuştur.
Komiser heyeti raporuna ve revize edilmiş projeye göre İİK m.305/f.1 bend (d) hükmünde belirtilen alacaklılar ile ilgili olmak üzere davacı şirket yönünden gerekli teminatların sağlanması zorunludur. “23/02/2023 tarihli konkordato komiser heyetinin 4.ek nihai raporunun 13.sayfasında adı, miktarı, rayiç değerleri tek tek açıklanan, ayrıca şirket aktifinde kayıtlı olan, üzerilerinde herhangi bir borç, rehin ya da haciz gözükmeyen, konkordato kaynakları arasında yer almayan makinelerin İİK m.305 hükmü uyarınca Mahkememizce “konkordato teminatı” olarak kabulüne, İİK m.305 hükmü uyarınca teminat olarak Mahkememizce kabul gören makinelerin “İİK m.305 hükmü gereği teminat olarak kabul olunduğuna” kaydın varsa sicil kayıtlarına yok ise şirketin ilgili tüm kayıtlarına bu durumun işlenmesi için konkordato komiser heyetinin görevlendirilmesine, konkordato komiser heyetinin gerekirse bu konuyla ilgili resmi ve özel kurumlar nezdinde tutulan kayıtları var ise bu hususun kayıtlara işlenmesi, gerekli şerhlerin düşülmesi, gerekli tüm yazışmaların yapılması hususunda ayrıca görevlendirilmesine” dair karar oluşturulmuştur. Nitekim doktrinde de “borçlunun mühlet içinde kendi mal varlığı üzerinde teminat göstermesine m.297/f.2 hükmünün engel olmadığı, gösterilecek teminat yeterli olmasının gerektiği, yeterli teminattan anlaşılması gerekenin ise teminatın güvence altına alınan alacağın tamamının ödenmesine yönelik olduğu, teminatın ne olacağı konusunda konkordato hükümlerinde ise herhangi bir açıklık bulunmadığı, konkordatonun amacı da düşünülerek teminat konusunda borçlunun çok zorlanmamasının yerinde olacağı, borçlunun göstereceği teminatın şahsi teminat dahi olabileceği” kabul edilmektedir. (Selçuk Öztek/Ali Cem Budak/Müjgan Tunç Yücel/Serdar Kale/Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku Ankara 2019,Budak/Kale, Sayfa 304-305) Böylelikle gerekli ve yeterli olan teminatın, üzerinde haciz gözükmeyen, konkordato kaynakları arasında gösterilmeyen, şirket aktifinde kayıtlı makineler ile sağlandığı anlaşılmaktadır.
Bu noktada konkordato komiser heyetinin gerek kök gerek ek gerekçeli raporları yönünden teminatlandırma şartının davacı şirket yönünden gerçekleştiği, bu konuya ilişkin gerek bilirkişi kurulu raporunun gerek konkordato komiser heyetinin raporlarının birbirleriyle uyumunun yargılama aşamasında sağlandığı, bu itibarla İİK m.305-d hükmü kapsamında da bu yöne ilişkin şartın dahi gerçekleştiği kabul edilmelidir. O halde davacı şirket yönünden İİK m.305/f.1 bende (d) hükmünde belirtilen şart dahi gerçekleşmiştir.
Konkordato tasdikinin gerektirmiş olduğu tüm yargılama giderleri ve özellikle konkordato tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harçların da İİK m.305/f.1 bend (e) gereği tamamlatılması gerekir. Buna göre davacı şirket yönünden 7101 sayılı Yasanın m.51 hükmüyle değişik Harçlar Kanununa bağlı 1.sayılı tarifeye göre adi alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden binde 2,27; yapılandırma sonunda rehinli alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinde binde 1,13 oranında harcın karşılanması gerekir. Konkordato komiser heyetinin hazırlamış olduğu kök ve ek raporları ve yine bilirkişi kurulu raporları içeriği dikkate alındığında, toplam harç tutarının 93.857,54 TL olduğu, tasdik kararı öncesi adi alacaklılar yönünden harç eksikliğinin tam ve eksiksiz şekilde giderildiği açıktır. Böylelikle davacı şirket yönünden, adi alacaklılar açısından ödenmesi gereken tutar ve bu tutarlar nedeniyle ödenmesi gereken harç gerekçeli ve denetime elverişli şekilde açıklanmış, Mahkememizce harç miktarları denetlenmiştir. Yine konkordato tasdiki duruşması öncesi konkordato tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri mahkememizce gerek kalem gerek miktarlar itibariyle ayrıntılı olarak hesaplanmış, karar altına alınmıştır. Davacı şirket yönünden gerek tasdik harcı gerek yargılama giderleri kalem kalem ve tek tek davacı vekili tarafından depo edilmiştir. Böylelikle teklifin uygun bulunması sonrasında konkordatoya tabi adi borçların %5 faiziyle ödenmesi nedeniyle bu faize ilişkin yatırılması gereken harç tutarı dahi tamamlatılmıştır. Zaten somut olayda, davacı borçlu şirketin rehin alacaklısı ile ilgili herhangi bir protokol yapılmadığından bu yöne ilişkin tamamlatılması gereken bir harç bulunmamaktadır.
Yargılama aşamasında itiraz eden alacaklıların talepleriyle ilgili değerlendirme yapılmadan önce itiraz eden alacaklıların kim olduğu üzerinde kısaca durulması gerekir. Bu çerçevede itiraz eden alacaklıların hukuki dinlenilme haklarının tam ve eksiksiz sağlanması gerçekleşecektir.
“Projeye itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmemeleri hâlinde tasdik duruşmasında yer alamayacakları anlaşılmaktadır. İcra ve İflas Kanunu’nun 304. maddesine ilişkin Adalet Komisyonu raporunda, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmelerinin şartının, itiraz sebeplerini mahkemeye duruşma gününden en az üç önce yazılı olarak bildirmiş olmaları gerektiği, aksi hâlde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmelerinin mümkün olmadığı, böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeninin her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesi olduğu belirtilmiştir. Bununla birlikte konkordatonun yapısı tamamen şeklî olduğundan tasdik işlemlerinin bir an önce tamamlanması gerekmekte olup, konkordatoya ilişkin kanunda yer alan düzenlemelere bakıldığında borçlu lehine verilen birçok kararda kanun yolunun tamamen kapatıldığı ve sürecin bir an evvel sonuçlandırılmasının istendiği anlaşılmaktadır. Örneğin ilk derece mahkemesince verilecek geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı (m. 287/son), kesin mühlet talebinin kabulü ile mühletin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yolunun kapalı olduğu (m. 293/1) görülmektedir. Bu yasal düzenlemelerden hareketle, İİK’nın 308/a maddesinde kanun yoluna başvuru hakkı tanınan “itiraz eden alacaklı” deyiminden, “tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren ve tasdik talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının” kabul edilmesi gerekmektedir.
Öğretide “itiraz eden alacaklı” kavramı ile, konkordatoya kaydedilmiş olsun ya da olmasın konkordatonun tasdiki talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının kast edildiği ve özellikle konkordatoya ret oyu kullansalar bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların tasdik kararına karşı yasa yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı kabul edilmektedir (Kuru, Baki.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 1502; Tanrıver/Deynekli, s. 158; Görgün, Şanal/Börü, Levet/Kodakoğlu, Mehmet: İcra v e İflas Hukuku, Ankara 2022, s. 514).
Ramazan Arslan, Ejder Yılmaz, Sema Taşpınar Ayvaz ve Emel Hanağası’nın “İcra ve İflas Kanunu ve İlgili Mevzuat” (Ankara 2022, m.308/a, s.291) adlı eserinde, kanun yollarına ilişkin 308/a maddesinde itiraz eden ibaresinin yanına 304/1 maddeye atıf yapıldığını gösterecek şekilde bu maddenin numarası yazılarak İİK’nın 308/a maddesindeki itirazın, İİK’nın 304/1. maddesinde düzenlenen itiraz olduğuna işaret etmişlerdir.
İcra İflas Kanunu’nun 304. madde gerekçesine bakıldığında duruşmaya gelecek olanları “yargılamanın uzayacağı” endişesi ile sınırlayan yasa koyucunun aynı yasanın 308. maddesinde temyiz yoluna gelecek olanları sınırlamadığını kabul etmek konkordatonun sistemine de aykırıdır. Kanunun öngörmediği bir yasa yolu ve yasa yoluna başvuru hakkı yorum yoluyla da olsa kabul edilemez. İİK’nın 308/a maddesindeki düzenleme de 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) kabul ettiği anlamda temel hak niteliğindeki hak arama özgürlüğünü kullanmayı “itiraz” şartına bağlamıştır ve bu durum da Anayasa’ya uygun bir sınırlama yöntemi olup, “itiraz eden alacaklı” deyiminden İİK’nın 304. maddesinde belirtilen alacaklıları kabul etmek, hak arama özgürlüğünün ihlâli olarak değerlendirilemez.” (Yargıtay HGK 2022/(15)6-71E. 2022/284K.sayılı ilamı)
Buna göre itiraz sebeplerini Mahkemeye duruşma gününden en az üç gün önce sunan ve itiraz eden alacaklı sıfatına kavuşanlar karar başlığında gösterilmiş olup itiraz eden alacaklıların beyanlarıyla ilgili ise ayrıca hukuki değerlendirme yapılacaktır.
İtiraz edenler T.C.Ziraat Bankası A.Ş.vekili, T.C. Halk Bankası A.Ş.vekili, Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.vekili itiraz dilekçelerinde müştereken alacaklarının reddolunmasının hukuka aykırı olduğunu, plastik geri dönüşüm sektöründe faaliyet gösteren davacı firmanın gelir tablosunun gerçeği yansıtmadığını, müvekkil banka alacağını temsil eden belgelere rağmen banka alacağının reddolunmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, çekişmeli hale gelen alacaklarıyla ilgili yargılamaya devam olunmasını talep etmiştir. Söz konusu itirazlar var ise de bu itirazların genel ve soyut içerik taşıdığı, yer, zaman, konum ve kişi unsurları yönünden somutlaştırılmadığı anlaşılmaktadır. Zira davacı şirketin finansal ve muhasebesel tabloları ile ilgili hem konkordato komiser heyetinin hem bilirkişi kurulunun rapor içerikleri birbiriyle tam olarak uyumludur. Bu haliyle tasdike ilişkin şartların muhasebesel ve finansal açıdan gerçekleşmiş olduğu hususu gerek konkordato komiser heyeti raporu gerekse bilirkişi raporunda saptanmış olup diğer beyanlar ise tasdike engel olabilecek nitelik taşımamaktadır. Kaldı ki konkordatodaki çekişmeli alacaklara ilişkin tasdik yargılaması, bilirkişi ataması yapılmak suretiyle dahi Mahkememizce icra edilmiş ve kesin olarak karar verilmiştir. Kesin olarak karar verildikten sonra ise bu hususun yeniden ele alınmasını gerektiren bir durum ise mevcut değildir. Öte yandan alacağın bankaya depo edilmesini gerektirir acil ve zorunlu bir durum tespit edilememiştir. Kanunun Mahkemeye tanımış olduğu takdir yetkisi çerçevesinde, itiraz eden alacaklılarla ilgili bir payın bankaya yatırılmasıyla ilgili herhangi bir hüküm oluşturulmamıştır.
Tasdik yargılamasına başlandıktan sonra davacı borçlu şirketten alacaklı olanların kayıt dilekçelerinde yer alan miktar esas olmak üzere bilirkişi incelemesi yapılması, İİK m.302/f.6 hükmü çerçevesinde çekişmeli alacaklara ilişkin ayrıntılı olarak araştırma yapılmış olması karşısında mahkememizce kesin olmak üzere karar verilmiştir. Gerek konkordato komiser heyeti raporu ve gerek açıklanan yönteme göre yapılan bilirkişi incelemesi sonrasında gerekli araştırmalar, incelemeler tarafların dinlenilme hakları kısıtlanmaksızın, konkordato prosedürüne uygun olarak gerçekleştirilmiş olduğundan oylamanın davacı şirket yönünden konkordato tasdikine engel bir niteliği bulunmamaktadır.
İtiraz eden alacaklılar beyanlarıyla konkordato tasdikine yönelik itirazda bulunmuş iseler de tasdik yargılamasına başlandıktan sonra konkordato komiser heyetinden alınan ek raporlar ve özellikle tasdik şartlarına ilişkin olmak üzere bilirkişi kurulunun sunmuş olduğu raporlar karşısında, davacı şirket yönünden gerekli şartların oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu suretle İİK m.305 hükmünde belirtilen şartlar yönünden gerek konkordato komiser heyetinin ek raporları gerek bilirkişi kurulunun ayrıntılı raporu uyum içinde olmakla bu raporlara itibar etmeye engel bir durumun varlığı ispatlanamamıştır. Öte yandan konkordato komiser heyeti ve bilirkişi raporları dikkate alındığında sunulan belge ve kayıtlara göre nisap çoğunluğunun sağlandığı tereddütsüz olup mevcut kaynaklara göre projenin başarıya ulaşacağına dair gerekçeli olarak açıklanmıştır.
Somut olayda konkordato kurumunun şartları ve amaçları karşısında davacı olan şirketin, alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiği noktasında da açık, inandırıcı, somutlaştırılmış bir delil ise yoktur.
Doktrinde “konkordato neticesinde ellerine geçecek tutarın iflas tasfiyesi sonucunda ellerine geçecek tutardan fazla olacağının her hangi bir alacaklı tarafından iddia edilmesi halinde bu iddiayı ileri süren alacaklının iflasın alacaklılar bakımından konkordatoya nazaran daha avantajlı olduğunun ispat etmesi gerektiği” vurgulanmıştır. (Selçuk Öztek/Ali Cem Budak/Müjgan Tunç Yücel/Serdar Kale/Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku Ankara 2019,Budak/Kale, Sayfa 527) Somut davada itiraz eden alacaklılarca ortaya konulmuş böyle bir ispat durumu da bulunmamaktadır.
Davacı şirketin konkordato talebi yönünden, itiraz eden tüm alacaklıların ileri sürdükleri vakıalar var ise de konkordato tasdikine engel olabilecek somutlaştırdıkları bir delil ve deliller zincirinin olmadığı kabul edilmiştir. “İspat hukuku şekli hukukun içinde yer alsa da, ispat yükü maddi hukuk tarafından belirlenir(…) Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıalarının, iddialarının doğru olduğu veya karşı tarafın iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlamak amacı ile çekişmeli vakıalar ile ilgili deliller sunarak gerçekleştirdikleri bir hukuki faaliyettir. Delil ikame yükü ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde hakimin aleyhte karar verme tehlikesini ortadan kaldırmak amacı ile tarafların delil ikamesi faaliyeti ile kendi vakıa iddialarının doğruluğu veya karşı taraf iddialarının yerinde olmadığı yolunda hakimde kanaat oluşturmasıdır. (Bilge Umar, İspat Yükü Kavramı ve Bununla İlgili Bazı Kavramlar, İÜHFM, 1962, Cilt: 3, Sayfa: 792).” Sonuç olarak itiraz eden alacaklıların davacı şirket yönünden tasdikin şartlarının oluşmadığı noktasında ispatlayabildikleri bir hal yoktur.
Bu şartlarda konkordato tasdik şartlarını yerine getiren davacı şirket yönünden yapılan incelemede, itiraz eden alacaklıların itirazlarının mahkememizce kabul olunmasını gerektirecek bir ispat durumu olmadığı gibi kanuni çoğunluk tarafından kabul edilen teklifin içeriği, özellikle borçların ödeme süresi, ödenecek miktarlar ile ilgili ayrıntı olması karşısında İİK m.305 hükmünde belirtilen tüm yasal koşulların oluşması, konkordato projesinin mahkememizce tasdik olunması pandemi nedeniyle gerçekleşen ve bütün dünya ekonomisini çok olumsuz etkileyen ekonomik süreç karşısında hakkaniyet icabıdır.
Yapılan açıklamalar karşısında … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı olan… ŞİRKETİ’nin konkordato projesinin İİK m.305 hükmü uyarınca tasdikine; davacının, İİK m.306 hükmü uyarınca ve 29/06/2022 tarihli birinci ve 08/12/2022 tarihli teklifler gereği konkordatoya tabi borçların tamamına %5 oranında sabit faiz ilave edilmek suretiyle ödemelerin yapılmasına; buna göre ilk taksit ödemesinin 30/06/2023 tarihinde başlamak üzere üçer aylık eşit taksitler halinde ve ayın son gününde olmak üzere 13 eşit taksit halinde konkordatoya tabi borçlarının ödenmesine; her bir taksitte 3.002.000,39 TL ana para ve 150.100,02 TL faiz olmak üzere 3.152.100,41TL olarak ödemenin gerçekleştirilmesine; bu suretle 39.026.004,99 TL tutarında ana para ve 1.951.300,25 TL tutarında faiz olmak üzere 40.977.305,24 TL tutarın ödenmesine, konkordato tasdik kararının kesinleşmesine gerek olmaksızın konkordato tasdikinin 10/03/2023 günü saat: 15:38 itibariyle sonuç doğurmasına; davacı borçlu şirketin rehin alacaklısı ile herhangi bir protokol yapılmadığından bu konuda herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına; davacı … ŞİRKETİ lehine mahkememizce verilen tüm tedbir kararlarının ve tüm mühlet kararlarının tasdik karar tarihi olan 10/03/2023 günü saat: 15:38 itibariyle kaldırılmasına; konkordato komiserlerinin görevlerine 10/03/2023 günü saat 15:38 itibariyle son verilmesine; mevcut alacak miktarı, alacaklı sayısı ve proje içeriği karşısında İİK m.306 hükmü çerçevesinde tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini alması amacıyla aynı zamanda komiserlik tecrübesi olan .. ‘ın kayyım olarak tayin edilmesine; kayyım …’a kayyımlık görevi süresi boyunca her ay ve aylık ücret olarak 6.000,00 TL ücret takdir edilmesine; kayyımlık ücretinin her ayın on beşinci (15) gününden itibaren üç gün içinde mahkememiz veznesine depo olunmasına, ücretin davacı şirketçe yapılmasına; bu suretle kayyıma gerekli ödemelerin yapılmasına; kayyımın görevinin 10/03/2023 günü saat 15:38’den itibaren başlamasına; kayyımın davacı borçlunun, işletmesinin durumu ve proje uyarınca davacının borçlarını ödeme kabiliyetinin muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir tasdik kararını veren mahkememize gerekçeli raporunu sunmasına; davacı borçlu şirketin, İİK m.307/f.1 uyarınca rehinli malların muhafaza ve satışıyla finansal kiralama konusu malların ertelenmesine dair talep olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına; davacı şirket yönünden telafisi imkansız bir durumun bulunmadığı anlaşılmakla ve takdiren İİK m.308/b hükmü uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payların bir banka hesabına yatırılmasına dair karar verilmesine yer olmadığına; davacı şirket yönünden İİK m.308/b hükmü gereği çekişmeli alacaklara isabet eden payların bir banka hesabına yatırılmasına dair ara karar oluşturulmadığından çekişmeli alacaklılara dava açmaları için ayrıca süre verilmemesine; davacı şirket yönünden, İİK m.308/c hükmü uyarınca bağlayıcı hale gelen konkordatonun, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburi olduğuna; 206’ncı maddesinin birinci fırkasında yazılı imtiyazlı alacaklar, rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ve 6183 Kanun kapsamındaki amme alacakları hakkında adı geçen İİK m.308/c-f.2 hükmünün uygulanmamasına; davacı şirket yönünden, konkordato komiserlerinin görevlerinin sona erdiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine; davacı şirketin konkordato talepleriyle ilgili hüküm fıkrasının İİK m.288 hükmü uyarınca daha önce ilan yapılan ticaret sicil gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan Tapu Müdürlüğüne, Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Vergi Dairesine, Gümrük Ve Posta İdarelerine, Türkiye Bankalar Birliğine, Türkiye Katılım Bankalar Birliğine, İstanbul Ticaret Odasına, İstanbul Sanayi Odasına, Borsa İstanbul’a, Sermaye Piyasası Kurulu olmak üzere gerekli yerlere ayrı ayrı bildirilmesine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı olan … ŞİRKETİ’nin konkordato projesinin İİK m.305 hükmü uyarınca tasdikine,
Davacının, İİK m.306 hükmü uyarınca ve 29/06/2022 tarihli birinci ve 08/12/2022 tarihli teklifler gereği konkordatoya tabi borçların tamamına %5 oranında sabit faiz ilave edilmek suretiyle ödemelerin yapılmasına; buna göre ilk taksit ödemesinin 30/06/2023 tarihinde başlamak üzere üçer aylık eşit taksitler halinde ve ayın son gününde olmak üzere 13 eşit taksit halinde konkordatoya tabi borçlarının ödenmesine; her bir taksitte 3.002.000,39 TL ana para ve 150.100,02 TL faiz olmak üzere 3.152.100,41TL olarak ödemenin gerçekleştirilmesine; bu suretle 39.026.004,99 TL tutarında ana para ve 1.951.300,25 TL tutarında faiz olmak üzere 40.977.305,24 TL tutarın ödenmesine,
Konkordato tasdik kararının kesinleşmesine gerek olmaksızın konkordato tasdikinin 10/03/2023 günü saat: 15:38 itibariyle sonuç doğurmasına,
2-Davacı borçlu şirketin rehin alacaklısı ile herhangi bir protokol yapılmadığından bu konuda herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı … ŞİRKETİ lehine mahkememizce verilen tüm tedbir kararlarının ve tüm mühlet kararlarının tasdik karar tarihi olan 10/03/2023 günü saat: 15:38 itibariyle kaldırılmasına,
4-Konkordato komiserlerinin görevlerine 10/03/2023 günü saat 15:38 itibariyle son verilmesine,
5-Mevcut alacak miktarı, alacaklı sayısı ve proje içeriği karşısında İİK m.306 hükmü çerçevesinde tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini alması amacıyla aynı zamanda komiserlik tecrübesi olan … ‘ın kayyım olarak tayin edilmesine,
Kayyım …’a kayyımlık görevi süresi boyunca her ay ve aylık ücret olarak 6.000,00 TL ücret takdir edilmesine,
Kayyımlık ücretinin her ayın on beşinci (15) gününden itibaren üç gün içinde mahkememiz veznesine depo olunmasına, ücretin davacı şirketçe yapılmasına,
Bu suretle kayyıma gerekli ödemelerin yapılmasına,
6-Kayyımın görevinin 10/03/2023 günü saat 15:38’den itibaren başlamasına,
7-Kayyımın davacı borçlunun, işletmesinin durumu ve proje uyarınca davacının borçlarını ödeme kabiliyetinin muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir tasdik kararını veren mahkememize gerekçeli raporunu sunmasına,
8-Davacı borçlu şirketin, İİK m.307/f.1 uyarınca rehinli malların muhafaza ve satışıyla finansal kiralama konusu malların ertelenmesine dair talep olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı şirket yönünden telafisi imkansız bir durumun bulunmadığı anlaşılmakla ve takdiren İİK m.308/b hükmü uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payların bir banka hesabına yatırılmasına dair karar verilmesine yer olmadığına,
10-Davacı şirket yönünden İİK m.308/b hükmü gereği çekişmeli alacaklara isabet eden payların bir banka hesabına yatırılmasına dair ara karar oluşturulmadığından çekişmeli alacaklılara dava açmaları için ayrıca süre verilmemesine,
11-Davacı şirket yönünden, İİK m.308/c hükmü uyarınca bağlayıcı hale gelen konkordatonun, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburi olduğuna,
206’ncı maddesinin birinci fırkasında yazılı imtiyazlı alacaklar, rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ve 6183 Kanun kapsamındaki amme alacakları hakkında adı geçen İİK m.308/c-f.2 hükmünün uygulanmamasına,
12-Davacı şirket yönünden, konkordato komiserlerinin görevlerinin sona erdiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine,
13-Davacı şirketin konkordato talepleriyle ilgili hüküm fıkrasının İİK m.288 hükmü uyarınca daha önce ilan yapılan ticaret sicil gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan Tapu Müdürlüğüne, Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Vergi Dairesine, Gümrük Ve Posta İdarelerine, Türkiye Bankalar Birliğine, Türkiye Katılım Bankalar Birliğine, İstanbul Ticaret Odasına, İstanbul Sanayi Odasına, Borsa İstanbul’a, Sermaye Piyasası Kurulu olmak üzere gerekli yerlere ayrı ayrı bildirilmesine,
14-Bu dava nedeniyle alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL’den mahsubu ile kalan 125,50TL’nin davacı şirketten alınarak hazineye irat kaydına; konkordato tasdik harcı davacı şirket yönünden alınmış olmakla yeniden alınmasına yer olmadığına,
15-Davacı şirket tarafından harcanan giderlerin davacı şirket üzerinde bırakılmasına,
16-Artan avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı şirkete iadesine,
Dair, konkordato hakkında verilen karara karşı konkordato talep eden … ŞİRKETİ yönünden kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar yönünden ise tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde İstanbul BAM nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.10/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip