Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/59 E. 2020/593 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/59
KARAR NO : 2020/593

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 23/01/2020
KARAR TARİHİ : 03/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan şirketin ihyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ihyası talep edilen şirket adına kayıtlı; … İli, … İlçesi,… Köyünde Cilt/sayfa No:8/728, Ada/Parsel:125/5 kayıtlı 9.568,01 m2 yüzölçümlü TARLA niteliğinde, … İli, … İlçesi, … Mahallesi, Pafta No:108,Ada/Parsel:1345/13 kayıtlı (13.064,00m2) hissesine isabet eden 413,69m2 yüzölçümlü ARSA niteliğinde, … İli, … İlçesi, … Mahallesi, Pafta No:108,Ada/Parsel:1345/14 kayıtlı (6.700,00 m2) hissesine isabet eden 19.764 m2 yüzölçümlü ARSA niteliğinde, … İli, … İlçesi, 11Ada, 1 nolu Parselde kayıtlı taşınmazlar ile ilgili tasarrufta bulunabilmesi ve tapu işlemlerinin yapılabilmesi, yine ihyası talep edilen şirketin, … 5.Noterliği’nde düzenlenen … ve … yevmiye nolu düzenleme şeklinde kat karşılığı sözleşmenin hali hazırda yürürlükte olması nedeniyle, sözleşmeden kaynaklanan edimlerin yerine getirilmesine yönelik işlemlerin yapılabilmesi, yine … 1. İdare Mahkemesi’nin … E.sayılı dava dosyasında, davalı idare yanında müdahil olarak katılma talebinde bulunması nedeniyle, bu davada ihyası talep edilen şirketin hukuki haklarının korunmasına yönelik bu işlemlerin yapılması amacını teminen, şirketin ihya olunması ile tasfiye memuru atanmasını talep etmiştir.
Davalı … Ticaret Sicil Müdürlüğü davayı inkar eden konumundadır
Taraflar arasındaki tartışma şirketin ihyasının gerekip gerekmediği, tasfiye memuru atanmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
İhyası talep edilen şirketin re’sen ve 6102 TTK.Geçici Madde 7 hükümleri çerçevesinde terkin olan şirket konumunda olduğu, bu çerçevede ihya talebinin ileri sürüldüğü üzere TTK.m.547 hükmüne değil TTK.Geçici Madde 7 hükmüne dayanmakta olduğu, ihya talebinin ise bu çerçevede değerlendirilecektir.
6102 sayılı TTK m. geçici 7/f.15 hükmüne göre haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurularak şirket ihyasının istenebileceği, dosya kapsamında silinme tarihinden itibaren 5 yıl geçtiği açık olsa dahi aynı maddenin f.2 hükmüne göre “Davacı veya davalı sıfatı ile devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatifler hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.” düzenlemesinin mevcut olduğu, bu düzenlemenin sadece birinci fıkra hükmüne değil tüm madde hükmüne şamil olduğu, bu nedenle adı geçen maddenin 15. fıkrasını dahi kapsadığı, ikinci fıkranın genel hüküm niteliğinde olduğu, yorum bilimi kurallarına göre genel olarak yorumlanması gerektiğinin kabulü ile yargılamaya devam olunmuştur.
Şirketin TTK Geçici m.7 gereği resen terkin olduğu,çıkarılan sicil kayıtlarıyla bu durumun sabit olduğu anlaşılmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki davacı vekilinin dava dilekçesindeki amacı, TTK Geçici 7.madde gereği kaydı silinmiş olan şirketin normal faaliyetine devam etmesi ve bu suretle ihyasıdır.
“6102 Sayılı TTK’nun yürürlük tarihinden önce veya 01.07.2015 tarihine kadar şirketin münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması,TTK’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle şirketler re’sen terkin edilebilirler.Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dahilindeki şirketlere bir ihtar gönderilir.Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup,ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir.Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar……… haklı sebeplere dayanarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.”
Somut uyuşmazlıkta,davacı gerçek kişinin ihyası talep olunan şirketin ortağı olduğu aleyhine dava açılan ve ihyası istenen davalı şirketin terkin olduğu, davacının iş ortağı olduğu şirketin işlerinin sonuçlandırılması açısından ise öncelikle TTK Geçici madde 7 nedeniyle terkin olan şirketin ihya olunmasını talep etmekte davacının hukuki yararının olduğu ve aktif sıfat sahibi olduğu açıktır.
Yargıtay uygulamalarında da kabul edildiği üzere TTK Geçici m.7 hükmüne göre ihyası istenen şirketin tasfiye memurunun ayrıca pasif sıfatı bulunmamaktadır.Zira işlem tamamen sicil müdürlüğünün yapmış olduğu terkin işleminden kaynaklanmaktadır.
Diğer husus ise 6102 sayılı TTK geçi m.7 uyarınca kaydı silinmiş ve yeniden normal ticari faaliyetini sürdürecek olan şirketin ihyasına karar verilmesi halinde tasfiye memuru atanması gerekip gerekmediği noktasındadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki 20/07/2016 tarihi itibariyle bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçmiştir.Bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçirilmesinde birçok amaç olmakla birlikte bu amaçlardan birinin ise Yargıtay’ın yüksek mahkeme olarak “içtihat kurumu” görevini tam ve eksiksiz icra edebilmesidir.Böylelikle gerek ilk derece mahkemelerinin ve gerekse bölge adliye mahkemelerinin aynı konuya ilişkin farklı uygulamalarda bulunmasının dahi önüne geçilmesi amaçlanmıştır.Esasen aynı konu hakkında farklı kararların Yargıtay,yani yüksek mahkeme kararlarının mevcudiyetine rağmen ortaya çıkması Anayasa m.36 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m.6 hükmü karşısında adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğuracak, en önemlisi kanun koyucunun amacının da açıkça görmezden gelinmesine yol açacaktır.Bu yönü itibariyle “birbiriyle uyuşmayan mahkeme kararlarının sürüp gitmesi yargı sistemine güveni azaltıcı ve hukuki belirsizlik hali oluşturmaktadır.”(Nejdet Şahin ve Perihan Şahin/Türkiye davası (BD),57,Leach,Sayfa 278)
O halde 6102 sayılı TTK geçici m.7 hükmünün yürürlüğe girdiği tarihten itibaren tasfiye memuru atanıp atanmayacağı noktasında Yargıtay tarafından farklı uygulamalar yapılmış ise de somut uyuşmazlıkta hüküm tarihine en yakın ve son uygulamaların dikkate alınması gerekir.
Nitekim Yargıtay 11 H.D. 22/05/2019 tarih ve 2019/1992E ve 2019/4024K.sayılı ilamında ilk derece mahkemesinin 2016 yılında vermiş olduğu karar ile oluşturduğu emsal ilamında “…Dava, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca re’sen terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir. Mahkemece, TKK’nın 547. maddesi uyarınca şirketin ihyasına, dava dışı Zekariye Kadıoğlu’nun ek tasfiye işlemleri için tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiştir. Ancak, dosya kapsamından ihyası talep edilen şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca uyarınca davalı tarafça re’sen terkin edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda geçici 7. maddesi uyarınca şirketin ihyasına karar vermekle yetinilmesi gerekirken, ayrıca tasfiye memuru atanması doğru görülmemiş ise de, anılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK 438/7. maddesi hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.Yukarıdaki bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile mahkeme kararının hüküm bölümünün 1. bendinin çıkarılarak yerine “Davanın kabülü ile … Ticaret Sicilinin … sicil nosunda kayıtlı iken 26/06/2014 tarihinde re’sen terkin edilen … Şti.’nin ihyasına” yazılmasına, hükmün bu şekliyle davacı yararına DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 22/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. ” gerekçesiyle ilk derece mahkemesindeki tasfiye memuru atanmasına ve tasfiye memuruna ücret tayin olunmasına dair kısım, hükümden tümden çıkarmıştır.
Yine Yargıtay 11.H.D.08/04/2019 tarih ve 2019/978E.2019/2730K.sayılı ilam içeriğine göre,ilk derece mahkeme ilamında TTK geçici 7 madde gereği ihya kararı verildiği,TTK geçici 7 madde gereği ihya yapıldığından dolayı tasfiye memurunun atanmadığı,tasfiye memuru atanmaması gerekçesinin dahi açıkça ilamda tartışıldığı,buna mukabil davalı sicil müdürlüğünün ise tasfiye memuru atanmamasını açıkça istinaf nedeni yaptığı,… BAM 3.HD …E….K.sayılı ilamında “…TTK geçici 7 maddesine göre,…, mahkemece tasfiye memuru atanmaksızın ihya kararı verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından,davalının istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.”şeklindeki kararının bu defa ve akabinde temyiz olunduğu,Yargıtay’ın ise adı geçen kararında “…. … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; TTK’nın Geçici 7’inci maddesine göre re’sen sicilden silinen dava dışı şirketin silinme tarihinden önce hakkında devam eden icra takibinin bulunmasına göre, ilk derece mahkemesince tasfiye memuru atanmaksızın dava dışı şirketin ihyasına karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davalının istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.”gerekçesiyle son uygulamalarını yeniden ve ayrıca teyit etmiştir.Nitekim mahkememizin yargı çevresinde yer aldığı İstanbul BAM 12.Hukuk Dairesinin 2018/1131E.2018/770K.sayılı ilamında “…Tüzel kişiliğin ihyasına karar verilen davadışı şirketin TTK nun geçici 7.maddesi uyarınca 18.12.2015 tarihinde re’sen sicilden terkin edildiği anlaşılmaktadır.Dava dışı şirket TTK hükümlerine göre tasfiye edilmediğinden terkinden evvel tasfiye halinde bulunmadığı gibi bir tasfiye memuru mevcut değildir.Bu sebeble husumetin sicil memurluğuna yöneltilmesi yeterlidir. Terkin işlemi kaldırılarak şirketin ihyasına karar verildiğinde şirket terkinden evvelki mevcut haline döneceğinden tasfiye memuru atanmaması bir eksiklik değildir.Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince tavzih isteminin reddine ilişkin verilen ek kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına ve TTK’nın geçici 7/2.maddesi uyarınca tasfiye memurunun atanmasına gerek olmamasına göre davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle Yargıtay 11.HD son uygulamalarını dahi aynen ve birebir benimsemiştir.
Yargıtay 11.HD’nin son uygulamaları ve bu uygulamayı benimseyen İstanbul BAM uygulamaları çelişkisiz bir şekilde ve birbiriyle uyum içindedir.Kaldı ki Yargıtay 11.H.D, 6102 sayılı TTK geçici madde 7 hükmüne göre asliye ticaret mahkemeleri tarafından verilen ihya kararlarında ve özellikle son yıllarda,tasfiye memuru atanmadığı halde bu yöne ilişkin herhangi bir eleştiriye kararında yer de vermemiştir.Oysaki tasfiye memurunun atanmasının,hükmün olmazsa olmaz unsurlarından bulunması durumunda HMK m.297/f.2 hükmü çerçevesinde Yargıtay tarafından bu hususun re’sen bozma nedeni yapması icap eder idi.Esasen yukarıda açıklanan son uygulamalar ise bu noktada açık ve yerleşiktir.
Nitekim mahkememizce verilen kararlar ile ilgili yargılama yapma yetkisine haiz İstanbul BAM ilgili hukuk dairesi de doğal olarak ve halihazırda uygulamayı aynen devam ettirmektedir.Hal böyle olunca en azından Anayasa m.36 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m.6 hükmünün ihlaline yol açılmaması için bu uygulamanın bu aşamada benimsenmesi,bu yönde uygulama yapılması zorunludur.Aksi takdirde aynı konuda ilk derece mahkemelerinin farklı uygulamalar benimsemesi hukuk güvenliğini de sarsıcı sonuçlara yol açacaktır.
Kaldı ki ve aynı zamanda Yargıtay uygulamasının kanun metni içeriğine dahi uygun olduğu değerlendirilmektedir. Zira 6102 sayılı TTK geçici m.7 hükmünün birinci fıkrası,bu çerçevede kayıtları silinen şirketler yönünden ilgili kanunlardaki tasfiye usullerine uyulmayacağını açıkça belirtmiştir.O halde kanunların belirttiği tasfiye usulüne uyulmaksızın kaydı silinmiş olan bir şirketin tasfiyesinin yapıldığı kabul edilemeyecektir.Nitekim TTK m.547 hükmü uyarınca mahkemeden talepte bulunulması durumunda,mahkemenin ek tasfiye kararını verdiği aşamada ve ayrıca tasfiye memuru ataması yasal zorunluluktur.Oysaki TTK geçici m.7 hükmünün 15.fıkrası bu noktada mahkemeden ihya istenebileceğini belirtmiş olmakla birlikte mahkemece tasfiye memuru atanacağını,TTK m.547 hükmünde olduğu üzere açıkça düzenlememiştir. Kanun koyucunun aynı yıl itibariyle yürürlüğe giren benzer hükümlerde farklı düzenlenmeler yapmış olması bir unutkanlık veya boşluk değil kanun koyucunun amaca uygun bilinçli bir tercihi olarak değerlendirilmelidir.Esasen son yıllarda gerek Yargıtay uygulamasında ve gerekse doktrinde bu yöne ilişkin bir eleştiri mevcut değildir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir (5.12.1977 tarihli, 1977/4 E., 1977/4 K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı). O halde uyuşmazlığı gören asliye ticaret mahkemesinin TTK geçici m.7 hükmü çerçevesinde kaydı silinen şirketin ihyası kararı vermesinden sonra ayrıca mahkemenin tasfiye memuru ataması yapabileceğine dair dayanak hükümde açıklık bulunmadığı halde mahkemenin bu noktada kanundan doğmayan bir yetkiyi kullanması anayasa ile de uyumlu değildir.
Sonuç olarak kaydı ihya olunan şirket yönünden tasfiye memuru atanması mevcut Anayasa,açıklanan kanun hükümleri ile Yargıtay’ın ve İstanbul BAM hukuk dairesinin son uygulamalarının görmezden gelinmesine ve giderek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin m.6 hükmünün ihlaline dahi yol açacaktır.O halde somut uyuşmazlıkta tasfiye memurunun atanmaması kanun ve Yargıtay uygulamasına da uygundur.
Davacının dava dilekçesinde açıkladığı ve ihya talebine esas tüm iş ve işlemlerin hukuki çerçevede ve ihyası talep olunan şirket tarafından yapılabilmesi ancak ihya kararı ile mümkündür. Aksi takdirde şirketin hukuksal, muhasebesel, işletmesel açıdan herhangi bir faaliyette bulunması hukuki açıdan imkansızdır. Hal böyle olunca şirketin ihyası zorunluluk arzetmektedir.
Yapılan açıklamalar karşısında; ihyası talep olunan … LİMİTED ŞİRKETİ adına kayıtlı olan … İli, … İlçesi, … Köyünde Cilt/sayfa No:8/728, Ada/Parsel:125/5 kayıtlı 9.568,01 m2 yüzölçümlü TARLA niteliğinde -… İli, … İlçesi, … Mahallesi, Pafta No:108,Ada/Parsel:1345/13 kayıtlı (13.064,00m2) hissesine isabet eden 413,69 m2 yüzölçümlü ARSA niteliğinde, -… İli, .. İlçesi, … Mahallesi, Pafta No:108,Ada/Parsel:1345/14 kayıtlı (6.700,00 m2) hissesine isabet eden 19.764 m2 yüzölçümlü ARSA niteliğinde, … İli, … İlçesi, 11Ada ,1 noluParselde kayıtlı gayrimenkuller ile ilgili gerekli her türlü tasarrufta bulunabilmesi ve tapu müdürlüğü nezdindeki her türlü işlemlerin yapılabilmesi, ihyası talep olunan … Organizasyon ve Turizm Tic. Ltd. Şti’ ne ait … İli, .. İlçesi, … Mahallesi, 108 Pafta,134514 ada ve 14 ile 13 nolu parseller ile ilgili olarak arsa maliki sıfatı ile …Ltd. Şti ile …Ltd Şti arasında, … 5. Noterliğinde … tarih ve … Yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Kat karışlığı İnşaat Sözleşmesi Ve Satış Vaadinin akdedilmiş olması karşısında ihyası talep olunan şirketin bu sözleşmeden kaynaklanan her türlü edimini yerine getirebilmesine yönelik her türlü işlemlerinin yapılabilmesi, ihyası talep olunan …Tic. Ltd. Şti ‘ nin adının geçtiği, … 1. İdare Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasına davalı idare … Büyükşehir Belediyesi yanında yine …Tic. Ltd. Şti ‘ nin müdahil olarak katılma talebi ile ilgili tüm hukuki haklarının korunmasına yönelik adı geçen davada şirket adına her türlü işlemlerin yapılabilmesi, hükmün infazı da dahil olmak üzere her türlü işlemlerin şirket tarafından yapılabilmesi, ihyası talep olunan …Tic. Ltd. Şti ‘ nin sicil kaydının silinmesi karşısında bu şirketin tasfiye işlemlerine başlanılması ve sonuçlandırılması için her türlü iş ve işlemlerin yapılabilmesi, amacına yönelik olarak … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … Limited Şirketinin ihyasına, re’sen sicilden terkin edilen şirket bakımından ihya kararı verilmesi halinde şirketin tasfiye haline gireceğine ilişkin yasal düzenleme bulunmadığından şirkete tasfiye memuru atanması talebinin Yargıtay uygulaması dahi gözetilerek reddine, kararın tescil ve ilanına dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhyası talep olunan …LİMİTED ŞİRKETİ adına kayıtlı olan … İli, … İlçesi, … Köyünde Cilt/sayfa No:8/728, Ada/Parsel:125/5 kayıtlı 9.568,01 m2 yüzölçümlü TARLA niteliğinde -… İli, … İlçesi, … Mahallesi, Pafta No:108,Ada/Parsel:1345/13 kayıtlı (13.064,00m2) hissesine isabet eden 413,69 m2 yüzölçümlü ARSA niteliğinde, -… İli, … İlçesi, İnönü Mahallesi, Pafta No:108,Ada/Parsel:1345/14 kayıtlı (6.700,00 m2) hissesine isabet eden 19.764 m2 yüzölçümlü ARSA niteliğinde, … İli, … İlçesi, 11Ada, 1 noluParselde kayıtlı gayrimenkuller ile ilgili gerekli her türlü tasarrufta bulunabilmesi ve tapu müdürlüğü nezdindeki her türlü işlemlerin yapılabilmesi,
İhyası talep olunan … Şti’ ne ait … İli, … İlçesi, … Mahallesi, 108 Pafta,134514 ada ve 14 ile 13 nolu parseller ile ilgili olarak arsa maliki sıfatı ile …Tic. Ltd. Şti ile … Ltd Şti arasında, … 5. Noterliğinde … tarih ve … Yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Kat karışlığı İnşaat Sözleşmesi Ve Satış Vaadinin akdedilmiş olması karşısında ihyası talep olunan şirketin bu sözleşmeden kaynaklanan her türlü edimini yerine getirebilmesine yönelik her türlü işlemlerinin yapılabilmesi,
İhyası talep olunan …. Ltd. Şti ‘ nin adının geçtiği, …n 1. İdare Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasına davalı idare … Büyükşehir Belediyesi yanında yine … Ltd. Şti ‘ nin müdahil olarak katılma talebi ile ilgili tüm hukuki haklarının korunmasına yönelik adı geçen davada şirket adına her türlü işlemlerin yapılabilmesi, hükmün infazı da dahil olmak üzere her türlü işlemlerin şirket tarafından yapılabilmesi,
İhyası talep olunan … Tic. Ltd. Şti ‘ nin sicil kaydının silinmesi karşısında bu şirketin tasfiye işlemlerine başlanılması ve sonuçlandırılması için her türlü iş ve işlemlerin yapılabilmesi,
amacına yönelik olarak … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı …Ticaret Limited Şirketinin ihyasına,
2-Re’sen sicilden terkin edilen şirket bakımından ihya kararı verilmesi halinde şirketin tasfiye haline gireceğine ilişkin yasal düzenleme bulunmadığından şirkete tasfiye memuru atanması talebinin Yargıtay uygulaması dahi gözetilerek reddine,
3-Kararın tescil ve ilanına,
4-Dava açılırken harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin talebi doğrultusunda kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacının talebi doğrultusunda davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Artan avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin huzurunda oy birliği ile karar verildi. 03/12/2020

Başkan

Üye

Üye

Katip