Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/569 E. 2022/867 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/569 Esas
KARAR NO : 2022/867

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 14/10/2020
KARAR TARİHİ : 21/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Bankası A.Ş.’nin borçlu …’den alacağı,… A.Ş.’ne devrolduğu,… A.Ş.’nin 10.06.2014 tarihli Olağanüstü Genel Kurul kararı ile … A.Ş. ile “… A.Ş.” hükmi çatısı altında birleştiği,… A.Ş.’nin 17.03.2017 tarihli Olağanüstü Genel Kurul kararı ile ….A.Ş. ile “… A.Ş.” hükmi çatısı altında birleştiği, … A.Ş.’nin 25.06.2020 tarihli Olağanüstü Genel Kurul kararı ile… A.Ş. ile “… A.Ş.” hükmi çatısı altında birleştiği, birleşmeye ilişkin Ticaret Sicil Gazetesi ilanının dava dilekçesi ekinde olduğunu, temlik eden banka ile dava dışı…Ltd. Şti. arasında akdedilen Kredi Sözleşmesi, Davalı/Borçlu … tarafından müşterek borçlu/müteselsil kefil sıfatı ile imzalanmış olup, kredi borcunu ödenmemesi nedeniyle borçluların kredi hesapları kat edildiği, banka tarafından düzenlenen hesap kat ihtarnamesi usulüne uygun olarak borçluya tebliğ edilmesine karşın ödeme gerçekleşmediği, ödememenin devam etmesi üzerine, temlik eden banka tarafından, borçlu aleyhine … 6.İcra Müdürlüğü’nün … Sayılı dosyası ile yasal takip işlemlerine başlanıldığı, davalı/borçlu … 17/10/2019 tarihinde … 6. İcra Müdürlüğü’nün …sayılı dosyasında takip konusu borcun tamamına itiraz etmiş olup, takip davalı/borçlu … yönünden durdurulduğu, temlik eden banka ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında akdedilen ve davalı … tarafından müşterek borçlu/müteselsil kefil sıfatıyla imzalanan Kredi Sözleşmesine istinaden kredi tahsis edildiği, kullandırılan kredi borçlarının ödenmemesi üzerine ihtarname ile hesaplarının kat edildiği ve borcun ödenmesi gerektiği hususlarını içeren hesap kat ihtarnamesi keşide edilmesine karşın borçlular tarafından ihtarnamede verilen süre içerisinde borç ödenmediği, bunun üzerine borçlular aleyhine … 6. İcra Müdürlüğü’nün …sayılı dosyası ile yasal takip işlemlerine başlanıldığı, takip dosyasının celbi ile de açıkça görüleceği üzere, takip; 58.116,97 TL alacak üzerinden başlatıldığı, davalı yan itiraz dilekçesinde, borca ve tüm fer’ilerine itiraz ettiği, temlik edenden celbedilecek sözleşmenin incelenmesinde, davalının işbu sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığının ispat olunacağı, hukuka ve karşılıklı mutabık kalınarak taraflar arasında akdedilen sözleşmeye istinaden başlatılan icra takibinde, davalı/borçlunun faize ve ferilerine yönelik itirazlarının reddi gerektiği, davalının borcun zaman aşımına uğradığına yönelik beyanının mesnetsiz olduğu, davaya konu icra takibi incelendiğinde, borcun talep edilebilir yasal süresi içinde takibin başlatıldığı, borçlu aleyhine haciz işlemleri gerçekleştirildiği, icra dosyasının yenilendiği, zaman aşımını kesen işbu işlemler karşısında, yapılan itirazların hukuki dayanağı bulunmadığı, icra dosyasının celbi ile hususların ispat edileceği, davalı/borçlu tarafça takibe itiraz dilekçesinde sözleşmelerdeki imzanın şahsına ait olduğu iddia edilmiş ise de, ekli bankacılık sözleşmelerinde bulunan imzanın davacıya ait olduğu çıplak gözle dahi tespit edilebileceği, dosya üzerinden yapılacak basit bir incelemede dahi davacının temlik eden banka ile yapmış olduğu kredi sözleşmesine istinaden müvekkili şirkete borçlu olduğu tespit edilebilecek olduğu, yargılama sırasında dosyadan aldırılacak bilirkişi raporu ile imzanın davalı yana ait olduğunun ispat edileceği, davaya konu takip alacağının muaccel bir alacak ve likit olduğu, alacağın miktarının belli olduğu, davalı/borçlunun itirazlarının müvekkilinin alacağının tahsilini sürüncemede bırakma amacı taşıdığı ve kötü niyetli olduğu, bu nedenle davalı/borçlu aleyhinde %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği, bu nedenlerle Davalı-Borçlunun haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazlarının iptaline, … 6. İcra Müdürlüğü’nün … Sayılı dosyasının takip talebindeki şartlarla devamına, davalı/borçlu … aleyhine %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama masraf ve avukatlık ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı varlık yönetim şirketi müvekkile hiçbir bağı olmayan …isimli firmanın, 11.05.2004 tarihli … Bankası A.Ş’nin Kredi sözleşmesinde kefil olduğundan bahisle haksız bir icra takibi başlatıldığı, davaya süresi içerisinde itiraz edildiği, davacı tarafta itirazın iptali için davanın ikame edildiği, hiçbir an borcu kabul anlamına gelmemek üzere, alacaklının ileriye sürdüğü alacağın zamanaşımına uğradığı, zamanaşımına uğrayan bu alacağa ilişkin davacının alacak iddiasına bulunmasının hukuken mümkün olmadığı, kredi sözleşmesinin tarihinin 2004 yılı olduğu, kredi sözleşmelerinde zaman aşımının 10 yıl olduğu, müvekkiline tebliğ edilen bir ihtarname olmadığı, davacının delil olarak sunduğu ihtarname tebliğnamesinde müvekkiline yapılan bir tebliğin olmadığı, müvekkilinin böyle bir talepten kendisine ödeme emri tebliğ edildiği tarihte haberdar olduğu, süresi içerisinde de itirazlarını icra müdürlüğüne yaptığı, bu nedenlerle haksız davanın usul yönünden reddi gerektiği, …. 6.İcra Müdürlüğü’nün…Esas sayılı takip dosyasının takibe konu evrakının eklerinde kredi sözleşmesinin tamamı bulunmadığı, davacının iş bu dava dilekçesinin ekine sunduğu kredi sözleşmesi eklerinde birden fazla ve başka kredi sözleşmeleri örnekleri olduğu, kredi sözleşmelerinin yalnızca müvekkilin imzasının olduğu iddia edilen kısımların koyulduğu, takip talebinde ve ödeme emrinde hangi tarihli kredi sözleşmesine ilişkin takip yapıldığının belirtilmediği, kredi sözleşmesi sunulmadığı, hiçbir halde kabul anlamına gelmemek üzere hangi kredi sözleşmesinden ne kadar borcun bulunduğu, hangi sözleşmeden müvekkilinin ne derece ile hangi miktar üzerinden borca kefil olduğunun belirtilmediği, davacı dava dilekçesinde ekinde elle yazılı halde 11.05.2005, 17.11.2005, 21.02.2005 ve 30.07.2005 yılına ilişkin kredi sözleşmelerinin belirli sayfalarını sunduğu, icra takibine konu sözleşmenin hangisi olduğu takip talebinde ve ödeme emrinde belirtilmediği gibi müvekkilinin bu borçların hangi kısmına kefil olduğu, icra takibinde ne kadar borçtan sorumlu olduğununda belirtilmediği, icra takibinin ne için hangi sözleşme, hangi borç için yapıldığının açıkça belirtilmiş olması gerektiği, takip dosyasında yalnızca 11.05.2005 tarihli bir kredi sözleşmesinin birkaç sayfası bulunduğu, sözleşmeye göre müvekkilin yalnızca 13.000,00 TL den sorumlu göründüğü, bu icra takibine itibar ederek itirazın iptal edilmesinin mümkün olmadığı, müvekkili …’ün, kredi sözleşmesinin tarafı olan … İsimli firma ile hukuki hiçbir bağı olmadığı, söz konusu firmada hiçbir zaman ortak ya da yetkili olmadığı, müvekkili takibe konu edilen kredi sözleşmesine hiçbir halde imza atmadığı, kredi sözleşmesinde müvekkilinin parafında yer alan imzanın müvekkiline ait olmadığı, imzanın müvekkile ait olmadığı, imzanın müvekkiline ait olmadığına ilişkin bilirkişi incelemesi yapılması, müvekkilin söz konusu takipten kendisine ödeme emri tebliğ edildiği tarihte haberi olduğu, müvekkilin alacaklı tarafa hiçbir borcu bulunmadığı, tüm bu nedenlerle haksız davanın reddini, haksız başlatılan takip nedeniyle davacı-alacaklı karşı tarafın aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 6. İcra Müdürlüğünün … Esas (eski … Esas) sayılı takip dosyası, genel kredi sözleşmelerinin asıllarının celbine yönelik olarak bankaya yazılan müzekkere cevapları celp edilmiş incelenmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava dışı alacağı temlik eden … Bankası A.Ş. ile dava dışı asıl borçlu …Ticaret Limited Şirketi arasında genel kredi sözleşmesinin akdedildiği, genel kredi sözleşmelerine davalı …’ ün müteselsil kefil sıfatıyla kefil olduğunun iddia edildiği, ancak davalı kefilin hem icra dosyasında ödeme emrine itiraz dilekçesinde hem de yargılama sırasında sunduğu cevap dilekçesinde genel kredi sözleşmelerindeki kendisi adına atfen atılan imzaların eli ürünü olmadığını, başka bir anlatımla imzaların kendisine ait olmadığını savunarak açıkça imza inkarında bulunduğu görülmüştür.
Davalı savunmasının temelinde; genel kredi sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığına dayanmıştır. Bu durum, genel kredi sözleşmelerinin davalı müteselsil kefil tarafından kabul edilmediği, başka bir anlatımla taraflar arasındaki akdi ilişkinin inkarı mahiyetindedir.
O halde uyuşmazlığın temeli; taraflar arasında akdi ilişkinin bulunup bulunmadığı, genel kredi sözleşmesindeki imzanın davalı müteselsil kefile ait olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, itirazın iptali davalarında, taraflar arasındaki akdi ilişkinin ve alacağın varlığını ispat yükü davacı alacaklı üzerindedir. Zira, davalı borçlu tarafından akdi ilişki inkar edildiğinde, böyle bir akdi ilişkinin varlığını iddia eden davacı alacaklı bu ilişkiyi ispat etmekle yükümlüdür. Diğer taraftan; genel kredi sözleşmesindeki imza inkar edilmekle, alacağın varlığı noktasında sözleşme altındaki imzanın davalıya ait olduğunu ispat yükümlülüğü, alacaklı olduğunu iddia eden davacının üzerindedir.
Bu itibarla, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı temlik alan davacı şirketin, alacağın temliki hükümleri doğrultusunda sözleşme altındaki imzanın davalıya ait olduğunu ispatlaması zorunludur.
Davalı tarafından imza inkarında bulunulması nedeniyle imza incelemesi yaptırılması gerekmektedir. Bu suretle, imzası inkar edilen genel kredi sözleşmelerinin altındaki imzanın davalıya ait olup olmadığı belirlenecektir. Davacı tarafından dava dilekçesi ekinde genel kredi sözleşmelerinin sadece son sayfaları ve fotokopi örneği ibraz edildiğinden, yerleşik içtihatlar doğrultusunda fotokopi belgeler üzerinden imza incelemesi yaptırılması da mümkün olmadığından genel kredi sözleşmelerinin asıllarının eksiksiz bir örneğinin dosyaya ibraz edilmesi zorunludur.
Bu amaçla, mahkememizce tüm çaba eksiksiz olarak gösterilmiş, davacı vekili tarafından bildirilen tüm kurum/kuruluşlara ve banka şubelerine müzekkereler yazılmış, hatta bu hususla da yetinilmemiş ayrıca taraf vekillerine özellikle de davacı tarafa genel kredi sözleşmelerinin asıllarının dosyaya kazandırılması noktasında elden takip yetkisi imkanı verilmiştir.
Genel kredi sözleşmesin celbi amacıyla alacağı temlik eden … Bankası A.Ş.’ye müzekkere yazılmış, ancak alacağı temlik eden banka 18/12/2020 tarihli cevabi yazısında genel kredi sözleşmesinin asılları mahkememize gönderilmemiş, müzekkere içeriğine rağmen belge aslı yerine genel kredi sözleşmesinin sadece son sayfalarının bulunduğu fotokopi bir belge gönderilmiştir. Ayrıca, cevabi yazı içerisinde genel kredi sözleşmesi asıllarının alacağı temlik alan davacı … A.Ş.’ ye teslim edildiği bildirilmiştir.
Mahkememizce, bu sefer alacağı temlik alan davacı vekiline müzekkereye karşı yazılı beyanda bulunmak üzere süre ve imkan verilmiş, davacı vekili 13/12/2021 tarihli dilekçesinde sözleşme aslının kendilerine teslim edilmediğini, bu yönde bir bilgi verilmişse de evrak asıllarının kendilerinde olmadığını ifade etmiştir. Genel kredi sözleşmesi asıllarının teslim edildiğine ilişkin herhangi bir teslim tutanağı sunulmadığı için sözleşme aslının yeniden alacağı temlik eden bankadan celp edilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce, davacı vekilinin talebi uyarınca yazılı beyan dilekçesi de eklenerek yeniden alacağı temlik eden … Bankası A.Ş.’ ye müzekkere yazılmıştır. … Bankası A.Ş. 16/02/2022 tarihli müzekkere cevabında, sözleşme asıllarına yönelik herhangi bir açıklama yapmadan müzekkere ekinde istenilen belgelerin mahkemeye gönderildiği ifade edilmiştir. Ancak, işbu müzekkere ekinde mahkememize gönderilen belgeler tek tek incelendiğinde; genel kredi sözleşmesinin asıllarının bulunmadığı, sözleşmenin sadece son sayfalarına ait fotokopi örneğinin yeniden ve tekrar mahkemeye gönderildiği tespit edilmiştir. Davacı vekili 23/02/2022 tarihli beyan dilekçesinde, bankanın 16/02/2022 tarihli müzekkere ekindeki belgeleri incelemeden bankanın genel kredi sözleşmesi asıllarını dosyaya sunduğunu ifade etmiş ise de; tekraren vurgulamak gerekir ki, müzekkere ekinde alacağı temlik eden banka tarafından genel kredisi sözleşmesinin asılları dosyaya ibraz edilmemiştir.
Davacı vekilinin 18/05/2022 tarihli beyan dilekçesi doğrultusunda genel kredi sözleşmesi asılları …Bankası A.Ş. … Şubesinde bulunduğu bildirilerek bu yerden müzekkereyle celbi talep edilmiş, mahkememizce talep kabul edilerek ilgili banka şubesine müzekkere yazılmıştır. Ancak, …. Bankası A.Ş. …Şubesi 16/06/2022 tarihli müzekkere cevabında, genel kredi sözleşmesi asıllarının yapılan arşiv araştırması sonucunda kendilerinde olmadığını, evrak asıllarının bankada bulunmadığını, genel kredi sözleşmesi asıllarının alacağı temlik alan davacı … A.Ş.’ye gönderildiğini belirtmiştir.
Davacı vekiline elden takip yetkisi imkanı kapsamında verilen yetkiden de sonuç alınamamış, davacı vekili genel kredi sözleşmesi asıllarını dosyaya ibraz edememiştir.
Nihayetinde, alacağı temlik eden banka genel kredi sözleşmesi asıllarının kendi nezdinde bulunmadığını, alacağın temliki uyarınca temlik alan davacı şirkete gönderildiği ve teslim edildiğini savunmasına rağmen; alacağı temlik alan davacı şirket ise genel kredi sözleşmesi asıllarının kendilerine gönderilmediğini ve teslim alınmadığını, genel kredi sözleşmesi asıllarının kendilerinde olmadığını savunarak taraflar birbirlerini suçlamış ve sorumlu olarak göstermişlerdir. Ne var ki, mahkememizce azami özen ve çaba gösterilmesine rağmen genel kredi sözleşmesi asılları dosyaya ibraz edilememiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/699 Esas, 2019/1667 Karar sayılı emsal bir ilamında:
“…Dava; dava İİK. 67. vd. maddeleri uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı davalının ve murisinin Genel Kredi Sözleşmelerinde müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğunu, davalının kefil ve kefilin mirasçısı olarak sorumlu olduğu ileri sürmektedir.
Uyuşmazlık davalı ve murisini kefil sıfatıyla davaya konu genel kredi sözleşmelerini imzalayıp imzalamadığı noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 211. maddesinde imza inkarı halinde mahkemece yapılacak usuli işlemler düzenlenmiş ve uygulamaya elverişli (tatbike medar) belgeler sayılmıştır. İmzayı inkâr edenin atılış tarihi itibariyle inkar edilen imzası ile yakın tarihte atılmış, uygulamaya elverişli imzalarının temin edilmesi gerekir.
Umumi Kredi Taahhütnamesi Başlıklı 540.000-TL bedelli genel kredi sözleşmesinin fotokopisinde (sureti ) davalının müteselsil kefil olarak imzası mevcut ise de DAVACI KENDİSİNE VERİLEN KESİN SÜREYE RAĞMEN GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİNİN ASLINI DOSYAYA SUNMAMAMIŞ, aslı ibraz edilen genel kredi sözleşme asıllarında da davacının kefil sıfatıyla imzası bulunmamaktadır. BUNA GÖRE DAVACININ DAVALININ MÜTESELSİL KEFİL SIFATI İLE GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİNİ İMZALADIĞI HUSUSU İSPATLANAMADIĞINDAN MAHKEMECE İMZA İNCELEMESİ YAPILMAKSIZIN DAVALI YÖNÜNEN DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMESİNDE BİR İSABETSİZLİK YOKTUR…” şeklinde karar vermiştir.
Bilindiği üzere, alacağın temlikinde, temlik işleminin geçerli olması için borçlunun rızası gerekmese de; borçlu, alacağı devreden alacaklıya karşı sahip olduğu tüm defi ve itirazları, elbette alacağı temlik alan yeni alacaklıya karşı da ileri sürebilir. Dolayısıyla, davalının genel kredi sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığına yönelik imza inkarı savunmasını, pekala alacağı devralan davacıya karşı ileri sürebileceği noktasında tereddüt edilmemelidir.
Açıklanan nedenlerle; davalı borçlu tarafından hem icra takibinde borca itiraz dilekçesinde hem de eldeki itirazın iptali davasında sunulan cevap dilekçesi ile davalının açıkça ve ayrıca genel kredi sözleşmesi altındaki müteselsil kefil olduğuna yönelik imzasını inkar ettiği, genel kredi sözleşmesindeki müteselsil kefil olarak atfen atılan imzanın kendisine ait olmadığını savunması karşısında; taraflar arasında genel kredi sözleşmesi ilişkisinin varlığını ve alacaklı olduğu iddia eden davacı alacaklının hem akdi ilişkinin hem de alacağının varlığını ispatla yükümlü olduğu, bu kapsamda davacı alacaklının genel kredi sözleşmesindeki davalı kefile ait imzanın onun eli ürünü ve davalıya ait olduğunu ispat etmesi gerektiği, ancak yargılama sürecinde mahkememizce gösterilen tüm özen ve çabaya rağmen genel kredi sözleşmesi asıllarının dosyaya ibraz edilmediği, bu hususta davacı vekiline elden takip yetkisi imkanı da dahil bütün imkan ve yetki sağlandığı halde davacı tarafından genel kredi sözleşmesi asıllarının dosyaya ibraz edilememesi karşısında imza incelemesi yaptırılmasının mümkün olmadığı, bu itibarla yukarıda yer verilen emsal istinaf ilamı uyarınca genel kredi sözleşmesi altındaki imzanın davalı kefile ait olduğunun ispat edilemediği, mevcut halde davacının akdi ilişkinin ve alacağının varlığını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmiştir. Son olarak; davalı taraf her ne kadar kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de; davacının icra takibinde kötü niyetli olduğu davalı tarafından ispat edilemediğinden yasal koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin yasal koşulları oluşmadığından REDDİNE,
3-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 992,50 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 911,80 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA
5-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (58.116,97 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 9.298,72 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davacıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/12/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır