Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/557 E. 2023/789 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/557 Esas
KARAR NO : 2023/789

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 08/10/2020
KARAR TARİHİ : 25/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; … Belediye Başkanlığının kamulaştırma uygulaması sonucunda müvekkilleri adına … Bankası Şubesine; 22.03.1996 tarihinde 192.000.000,00 TL, 25.03.1996 tarihinde 158.000.000,00 TL ve 29.03.1996 tarihinde 558.000.000,00 TL olmak üzere toplam 908.000.000,00 TL kamulaştırma bedeli bloke edilerek yatırıldığı, Müvekkillerinini değişik tarihlerde kendi adlarına yatırılan paraları çekmek için davalı bankaya başvurdukları ve paralarını çekemediklerini, müvekkillerinden …’ın, …06 Temmuz 2001 tarihli kararı ile … A.Ş’nin aktif ve pasifleri ile … Bankası A.Ş’ye devredilmesi; daha sonra … A.Ş’nin … şubesinin … Bankası A.Ş’ye devredilmesi üzerine hem … Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğüne hem de … Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğüne yazı ile başvuruda bulunup paralarının akıbetini sorsa da bir sonuç alamadıklarını, Müvekkillerinden …’ın, bilâ tarihli dilekçesi ile davalı … Bankası A.Ş.Genel Müdürlüğüne ve … Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğüne başvuruda bulunduğu, adına yatırılan paraların güncel durumlarını ve miktarlarını sormuşsa da davalı … Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğünün cevap vermediğini, … Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü ise 06.07.2017 tarihli cevabı yazısı ile “Türk Ticaret Kanunu’nun 82. Maddesi ve Bankacılık Kanunu’nun 42.Maddesine Banka Arşiv Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre 10 yılı geçen kayıtların imha edilmesi nedeniyle bilgi verilemediği” beyanında bulunulduğunu, müvekkillerinden …’ın 17.03.2017 tarihli dilekçe ile …’na başvuruda bulunup adlarına yatırılan kamulaştırma bedellerini talep etmişse de ilgili Fon 06.04.2017 tarihli cevabı yazısı ile“Konuyla ilgili olarak Fon kayıtlarında yapılan incelemede, zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle Fona devredilen mevduatlar arasında adınıza kayıtlı herhangi bir hesaba rastlanılmamıştır.” beyanında bulunduğunu,
müvekkillerinin …Bankası Şubesinin …Bankası …Şubesine devredildiğini öğrendikten sonra 02.03.2018 tarihli dilekçe ile bloke edilerek yatırılan paraların mürekkep faizi (Bileşik Faizi) ile birlikte hesaplanıp hemen ödenmesini talep etmişlerse de ilgili … Şubesi 12.04.2018 tarihli cevabı yazı ile “İlgili yazınız Bankamızca incelenmiş olup kamulaştırma evrakları bilindiği üzere T.T.K. 82. Maddesi hükümleri doğrultusunda 10 yıllık zaman aşımı süresine uğradığını, ayrıca Bankamızca yapılan arşiv araştırmasında… tarihinde … nolu skont aktarımların yapılmış olduğu tespit edilmiş olup aktarım tutarları ekte sunulmuştur.” beyanında bulunarak müvekkillerinin paralarını ödemediğini, Müvekkillerinini 12.12.2017 tarihli dilekçe ile davalı …Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğüne ve …. Şubesine başvuruda bulunduğu, ilgili … Şubesi 02.01.2018 tarihli cevabi yazısı ile müvekkillerinin paralarını yine ödemedikleri,
Müvekkillerinin bloke edilen paraların ödenmesi için 02.03.2018 tarihinde de …Şubesine başvurmuşlarsa da şube yine ödeme yapmadığını, müvekkillerinin … tarihli … başvuru numarası ile Arabuluculuğa başvurmuşlarsa da başvuru 11.09.2020 tarihli tutanakla anlaşmazlıkla sonuçlandığını; arabuluculuk başvurusu da anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine müvekkillerinin işbu alacak davasını açmak zorunda kaldıklarını, Müvekkillerinden davacı … adına; 22.03.1996 tarihinde 840.000,00 TL, 25.03.1996 tarihinde 740.000,00 TL ve 29.03.1996 tarihinde 3.690.000,00 TL olmak üzere toplam: 5.270.000,00 TL yatırıldığı, Müvekkillerinden davacı … adına; 22.03.1996 tarihinde 840.000,00 TL, 25.03.1996 tarihinde 740.000,00 TL ve 29.03.1996 tarihinde 3.690.000,00 TL olmak üzere toplam :5.270.000,00 TL yatırıldığı, müvekkillerinden … adına; 22.03.1996 tarihinde 840.000,00 TL, 25.03.1996 tarihinde 760.000,00 TL ve 29.03.1996 tarihinde 3.690.000,00 TL olmak üzere toplam :5.290.000,00 TL yatırıldığı, müvekkillerinden … adına; 22.03.1996 tarihinde 840.000,00 TL, 25.03.1996 tarihinde 760.000,00 TL ve 29.03.1996 tarihinde 3.690.000,00 TL olmak üzere toplam :5.290.000,00 TL yatırıldığı, müvekkillerinden … adına; 22.03.1996 tarihinde 840.000,00 TL, 25.03.1996 tarihinde 760.000,00 TL ve 29.03.1996 tarihinde 3.690.000,00 TL olmak üzere Toplam :5.290.000,00 TL yatırıldığı, müvekkil davacıların miras bırakanı babaları … adına; 22.03.1996 tarihinde 1.350.000,00 TL, 25.03.1996 tarihinde 1.240.000,00 TL ve 29.03.1996 tarihinde 6.090.000,00 TL olmak üzere toplam :8.680.000,00.TL. yatırıldığı,
bu meblağın …’ın ölümü ile mirasçı beş evladı müvekkillerine intikal ettiğini, bu meblağın müvekkilleri arasında eşit bir şekilde pay edildiğinde (8.680.000,00 TL / 5 = 1.736.000,00 TL) her bir müvekkilinin payına 1.736.000,00 TL düştüğünü, müvekkili davacı … ’ın alacağının 5.270.000,00 TL + 1.736.000,00 TL = 7.006.000,00 TL; müvekkili davacı … ’in alacağının 5.270.000,00 TL + 1.736.000,00 TL = 7.006.000,00 TL; müvekkili davacı …’ın alacağının 5.270.000,00 TL + 1.736.000,00 TL = 7.026.000,00 TL; Müvekkili davacı …’nun alacağının 5.270.000,00 TL + 1.736.000,00 TL = 7.026.000,00 TL; Müvekkil davacı …’ın alacağının 5.270.000,00 TL + 1.736.000,00 TL = 7.026.000,00 TL olduğu, müvekkilleri adına 1996 Mart ayında kamulaştırma bedeli karşılığı yatırılan paralar bloke olarak yatırıldığı için zamanaşımı süreleri işlemeyeceğini, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davalı bankaya kamulaştırma bedeli karşılığı bloke edilen; … adına eski para ile yatan toplam 7.006.000,00 TL, … adına eski para ile yatan toplam 7.006.000,00 TL, … adına eski para ile yatan toplam 7.026.000,00 TL, … adına eski para ile yatan toplam 7.026.000,00 TL ve … adına eski para ile yatan toplam 7.026.000,00 TL alacağın alacağın bloke tarihi olan 29.03.1996 tarihinden itibaren işleyecek mürekkep faiz (Bileşik Faizi) ile birlikte davalıdan tahsiline tahsiline, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın her ne kadar tespit etmiş olduğu bedelin ödenmesini talep etmiş ise de, müvekkili banka tarafından verilen cevabi yazılarda da bildirildiği üzere Türk Ticaret Kanunu’nun 82.maddesinin 5.fıkrası ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun “Belgelerin Saklanması” başlıklı 42.maddesi hükümleri gereğince 10 yıllık saklama süresi olan belgeler imha edildiğinden, 1996 yılına ilişkin belgelere ulaşılmasının mümkün olmadığını, bütün bu sebeplerle davacının talebinin işleme alınmadığını, bu hususun 12.04.2018 tarihli ve … sayılı yazı ile tarafına bildirildiğini, davacı tarafın sunmuş olduğu belgelerden de anlaşılacağı üzere istimlak işlemi dolayısıyla doğan alacağını aradan yirmi yıldan fazla bir süre geçtikten sonra 2017 yılı itibariyle talep ettiğini, bu durumda davacının alacak iddiası hukuken dinlenebilir olmadığını, Türk Medeni Kanunu uyarınca, herkes haklarını kullanırken dürüstlük kurallarına uygun davranmakla yükümlü olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayacağını, dolayısıyla 1996 tarihli işleme ilişkin kamulaştırma bedelinin bugüne kadar talep edilmeyerek aradan 20 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra talepte bulunulmasının hayatın olağan akışına ve dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, davanın kabul edilmesi halinde 2000’li yıllardan önceki teknoloji kullanımının bugünkü düzeyde olmaması ve Türk Ticaret Kanunu’nun 82.maddesi ve Bankacılık Kanunu’nun 42.maddesi gereğince belgelerin imha edilmiş olması nedeniyle bilgi ve belgelerin müvekkili banka tarafından ibraz edilemediği her durum için benzer davaların müvekkili bankaya yöneltilmesinin önünün açılacağını önemle belirttiklerini, açıklanan sebeplerle ve mahkemece re’sen nazara alınacak nedenlerle davanın reddine ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… Bankası … Şubesinin … tarih ve 192.000.000 TL’lik banka fişi, …Bankası … Şubesinin 25/03/1996 tarih ve 158.000.000 TL’lik banka fişi, … Bankası … Şubesinin 29/03/1996 tarih ve 558.000.000 TL’lik banka fişi, … 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas – … Karar ve 28/03/1996 tarihli veraset ilamı, … Bankası A.Ş. … ve … Bankası A.Ş Genel Müdürlüğüne yazılan dilekçe suretleri, …’nun 06/04/2017 ve 17/06/2021 tarihli cevabi yazısı, 02/01/2018 tarihli … bankası … Şubesi cevabi yazısı, 12/04/2018 tarihli … Bankası …Şubesi cevabi yazısı, tapu ve kadastro kayıtları, … numaralı skont dökümleri, … 2. Noterliğinin… tarihli Mirasçılık Belgesi, Arabuluculuk son tutanağı celp edilmiş, incelenmiştir,
Dosya, Emekli Bankası Bilirkişi … ve Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı bilirkşi …’a tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 13/01/2023 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle ve sonuç olarak; “… Kamulaştırma bedelinin 1996 yılında gerçekleşmesi ve … tarafından gönderilen yazı da dikkate alındığında, Bankacılık Kanununun 62’nci maddesi gereğince bankalar nezdinde hak sahipleri tarafından yapılan en son İşlem, talep veya yazılı talimat tarihinden itibaren on yıl müddetle aranmayan her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar zamanaşımına uğradığı, Fona devredilerek gelir kaydedilen her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacakların ise hak sahiplerine İadesi mümkün bulunmadığı, Öte yandan Sayın Mahkeme tarafından alacağın varlığı konusunda karar verilmesi durumunda; 1-… adına eski para ile yatan toplam 7.006.000,00 TL.(7,00 YTL), 2-… adına eski para ile yatan toplam 7.006.000,00 TL (7,00 YTL), 3-… adına eski para ile yatan toplam 7.026.000,00.TL (7,00 YTL), 4-… adına eski para ile yatan toplam 7.026.000,00.TL (7,00 YTL), 5- … adına eski para ile yatan toplam 7.026.000,00.TL (7,00 YTL) Alacağın Bloke tarihi olan (yani hesaba yattığı) 29.03.1996 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek niteliksiz yasal faizi ile birlikte davalıdan istenilebileceği, Sonuç ve kanaatine ulaşılmış olup; Ancak, Sayın Mahkemenin gerek savunmalarının tümü ve gerekse faize hasren tamamen davalı müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da hiç şüphesiz muhtar bulunduğu, sair hususların yüce yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığı kanaatlerine ulaşılmıştır
…” şeklinde tespit edilmiştir.
Dava, davacılar adına bankaya blokeli şekilde yatırılan mevduatın / paranın davalı bankadan tahsili istemine ilişkindir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, 6102 s. TTK’nin 4/(1)-f maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın; bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları mutlak ticari dava sayılır. Ayrıca, TTK’nin 5/(1) maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu itibarla, davalı bankaya yatırılan mevduat nedeniyle ortaya çıkacak ihtilafların, mevduat sahibinin tacir sıfatını taşıyıp taşımadığına ve mevduatın vadeli olup olmadığına bakılmaksızın 5411 s. Bankacılık Kanunu m.62. ve 6102 s. TTK m.4/1-f uyarınca mutlak ticari dava olarak Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden somut uyuşmazlığın çözümünde Mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır. (Bakınız. Yargıtay 11. HD. 2016/12368 E., 2018/3967 K.)
Yasal düzenlemelere bakıldığında:
5411 sayılı Bankacılık Kanunun 62. maddesi “Bankalar nezdlerindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına tâbidir. Zaman aşımına uğrayan her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar banka tarafından hak sahibine ulaşılamaması hâlinde, yapılacak ilânı müteakiben Fona gelir kaydedilir. Bu maddenin uygulanması ile ilgili usûl ve esaslar Kurulca belirlenir.”
Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zaman Aşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 8. maddesi ” Bankaların emanetinde bulunan hisse senedi ve tahviller, yatırım fonu katılma belgeleri, çek karnesi teslim edilmemiş dahi olsa çek karnesi verdikleri müşterileri adına açılan mevduat hesaplarında bulunan tutarlar, havale bedelleri, mevduat, alacak ve emanetlerin zamanaşımı süresi sonuna kadar işleyecek faizleri ile katılma hesabına ilişkin kar payları da dahil olmak üzere her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına uğrar. Bankalar bir takvim yılı içinde zamanaşımına uğrayan ve tutarı 250 lira ve üzerindeki her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacakların hak sahiplerini, başvuruda bulunmadıkları takdirde hesaplarının Fona devredileceği hususunda, izleyen takvim yılının Ocak ayı sonuna kadar iadeli taahhütlü mektupla uyarmak zorundadır. Söz konusu mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar ile tutarı 250 liranın altındaki her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar Şubat ayının başından itibaren bankanın kendi internet sitesinde liste halinde dört ay müddetle ilan edilir. Banka, söz konusu listelerin kendi internet sitesinde ilan edildiği hususunu, Şubat ayının onbeşinci gününe kadar ülke genelinde yayım yapan ve ilan talebi tarihinde Basın İlan Kurumu listelerindeki tirajı en yüksek ilk beş gazeteden ikisinde Basın İlan Kurumu aracılığıyla iki gün süreyle ilan eder. İnternet sitelerinde ilan edilen listeler, bankalar tarafından eşzamanlı olarak ayrıca Kuruluş Birliklerine ve Fona gönderilir. Kuruluş Birlikleri ve Fon bu listeleri Mayıs ayının sonuna kadar konsolide edilmiş olarak kendi internet sitesinde yayınlar. İlan edilen zamanaşımına uğramış her türlü mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan Haziran ayının onbeşinci gününe kadar hak sahibi veya mirasçıları tarafından aranmayanlar, faiz ve kâr payları ile birlikte Haziran ayı sonuna kadar Fonun Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasındaki veya Fon Kurulu tarafından belirlenecek bankalar nezdindeki hesaplarına devredilir. Söz konusu hesap, emanet ve alacakları devretmekle yükümlü bankalar, bu durumu, hak sahiplerinin kimlik bilgileri, adresleri ve haklarının faiz ve kâr payları ile birlikte ulaştıkları tutarlar gösterilmek suretiyle düzenlenecek bir liste ile devir tarihinden itibaren bir hafta içerisinde Fona bildirmekle yükümlüdür. Söz konusu mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar, faiz ve kar payları ile birlikte devir tarihi itibariyle Fon tarafından gelir kaydedilir. Zaman aşımına uğramış mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklar ile bunlara ait faiz ve kar payları için düzenlenecek liste örnekleri ve bunların hangi hesaplara yatırılacağı veya ne suretle tevdi ve teslim edileceği, Fon tarafından kuruluş birlikleri vasıtasıyla bankalara duyurulur.” denilmiştir.
Anılan Kanun ve Yönetmelik hükümlerinden de görüleceği üzere, bankalarda bulunan mevduat ve bu cümleden sayılan emanet ve alacakların 10 yıl sonra zamanaşımına uğraması, bankaca, hak sahiplerinin iadeli taahhütlü bir mektupla ve ilanla uyarılması koşuluna bağlı tutulmuştur. Bu bakımdan bankalarda bulunan mevduat ve bu cümleden sayılan emanet ve alacakların 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğraması, bankaca gerçekleştirilecek ilan ve tebligatların yapılması koşuluna bağlıdır. (Yargıtay 11. HD. 2008/8695 Esas. 2010/154 Karar).
Davalı cevap dilekçesi ile birlikte, 1996 yılında banka hesaplarına intikal eden paranın aradan 20 yıl geçtikten sonra talep edilmesinin mümkün olmadığını / alacağın zaman aşımına uğradığını, ayrıca TTK 82.maddesi uyarınca belgeleri saklama süresi olan 10 yıllık süre geçtiğinden imha edildiğini, alacak iddiasının artık dinlenemeyeceğini savunmuş ise de; paraların hesaba bloke edildiği tarihte yürürlükte bulunan 3182 sayılı Bankalar Kanunu’nun 36. maddesi ve sonradan yürürlüğe giren 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 10/4. maddesi gereğince, bankalarda bulunan mevduat ve bu cümleden sayılan emanet ve alacakların zamanaşımına uğraması, hak sahibinin en son talebi, işlemi veya herhangi bir yazılı talimatından başlamak üzere 10 yıl geçtikten sonra bankaca yapılacak tebligat koşuluna bağlanmış olup, anılan şekilde hak sahibinin süreci başlatan bir işlemi olmaksızın veya bankaca 10 yıl geçtikten sonra hak sahibine tebligat yapılmaksızın banka nezdindeki hak ve alacakların zamanaşımına uğradığından söz edilemez. Benzer uygulama dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan ve yukarıda yer verilen 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 62. maddesinde de yer almaktadır. Bu halde, davacılar adına bloke edilen bedellere yönelik zamanaşımı sürecini başlatan işlemler ve bankaca hesap sahiplerine tebligat yapıldığına dair belge ibraz edilmediğinden davalı bankanın talep edilen alacağı ödemekle yükümlüdür. (Bakınız. Yargıtay 11. HD. 2018/4989 E., 2019/6258 K.; Yargıtay 11. HD. 2015/15445 E., 2016/5336 K.).
Diğer taraftan; Mevduat Ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 9/3. maddesi “Yetkili merciler tarafından üzerine bloke konulan hesaplarda zamanaşımı süresi blokenin konduğu tarihte durur. Zamanaşımı süresi, hesaptaki blokenin kaldırıldığı tarihten itibaren işlemeye devam eder.” şeklinde düzenlenmiş olup, somut olayda davacılar adına bankaya yatırılan para, blokeli şekilde yatırıldığından anılan Yönetmelik hükümleri uyarınca bloke de kaldırılmadığından esasen zaman aşımı süreleri durmuş vaziyettedir.
Öte yandan, davalı banka tarafından belgelerin 10 yıl süre ile saklanması gerektiği, süre bittiğinden bahisle belgelerin imha edildiği ve alacak iddiasının artık dinlenmeyeceği savunulmuş ise de, bu husus elinde banka dekontu, bloke edilen paraya ilişkin banka fişi ve skont hesap dökümleri bulunan davacılara karşı ileri sürülemez, tam aksine davacıların bu belge ve deliler uyarınca alacağını / hakkını ileri sürmesine engel bulunmamaktadır. (Bakınız. Yargıtay 11. HD. 2016/5013 E., 2017/6929 K. Yargıtay 11. HD. 2016/796 E., 2017/108 K.). Açıklanan nedenlerle, davalı bankanın “alacağın artık talep edilemeyeceği” savunmalarına itibar edilmemiştir .
Denizli Belediye Başkanlığınca teklif edilmesi üzerine … Belediye Encümenin … tarih ve … numaralı Kararı ile davacıların hissedarı oldukları … Mah. 1 pafta 522 numaralı parsel için İmar Kanunu 18. madde uygulaması yapıldığı, bu bağlamda dava dışı idare / … Belediyesi tarafından hak sahipleri olan şahıslar adına paraların davalı banka bünyesinde birleştirilen … Bankası A.Ş. … / … şubesine yatırıldığı, dava dışı idare tarafından toplu olarak 22/03/1996 tarihinde 192.000.000,00 (ETL), 25/03/1996 tarihinde 158.000.000,00 (ETL) ve 29/03/1996 tarihinde 558.000.000,00 (ETL) para yatırıldığı, ilgili banka fişleri incelendiğinde yatırılan paraların “bloke edilen” açıklaması ile hak sahiplerine ödenmek üzere davalı bankaya emanet edildiği, ancak yargılama sürecinde hak sahiplerinden olan davacılar adına ve davacıların hissesine düşen paranın davalı banka tarafından ödenmediği anlaşılmıştır. Bu hususta, davacılar tarafından dava öncesinde yapılan tüm yazılı başvurular da sonuçsuz kalmıştır.
..’nin 17/06/2021 tarihli yazı cevabında, zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle …’ye devrolunan hesaplar içerisinde davacılar adına herhangi bir kaydın bulunmadığı bildirilmiştir. O halde, davalı bankanın, 5411 s. Bankacılık Kanunun 62. maddesi uyarınca herhangi bir işlem yapmadığı, kendi hesabına blokeli olarak yatırılan paraları uhdesinde tutmaya devam ettiği, TMSF’ ye devir işlemi olmadığından davacılar adına yatan paraların davalı banka tarafından davacılara ödemesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Başka bir anlatımla, davalı bankaya, dava dışı idare tarafından davacılar adına ve hesabına ödenmek üzere bloke edilen paranın, zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle ve 5411 s. Bankacılık Kanunundaki usule uygun olarak …’ ye intikal ettirilmediği ve ayrıca hak sahipleri olan davacılara herhangi bir ödeme yapıldığı da davalı tarafça ispatlanamadığından, blokeli bu paraların davalı banka nezdinde tutulduğunun / olduğunun ve davacılara ödemesi gerektiğinin kabulü zorunludur.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, davacılar vekili hem dava dilekçesinde hem de 05/02/2023 tarihli beyan dilekçesinde davalı banka nezdinde tutulan paraya bileşik faiz uygulanmasını ısrarla talep etmiştir. Bilindiği üzere, üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla ki, bileşik faiz, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz (TTK m.8/2.) O halde, somut olay bakımından İmar Kanunu 18.madde uygulaması gereği, dava dışı idare tarafından davalı bankaya ve hak sahiplerine ödenmek üzere yatırılan paralara, 6102 s. TTK 8/2. ve 8/4. madde hükümleri uyarınca bileşik faiz uygulanması mümkün değildir. Öte yandan, davalı bankanın hesabına yatan parayı bloke edildiği tarih olan 29/03/1996 tarihinden itibaren kullanmaya devam ettiği, bu nedenle davacılara ödeme de yapmadığından bu tutarlara yasal faiz uygulanması gerektiği sonucuna varılmış, hak sahipleri olan davacılar adına yatırılan ve davacıların hissesine düşen miktarlara ayrı ayrı olmak üzere dava dilekçesinde talep sonucunda istenildiği üzere, bloke tarihi olan 29/03/1996 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.
Davacılar vekili 05/02/2023 tarihli dilekçesinde ayrıca hesaba bloke edilen paranın 1996 yılındaki paranın alım gücü nazara alınarak dava tarihi itibariyle altın, Euro, Amerikan doları ve asgari ücret nazara alınarak güncellenmesini talep etmiş ise de; somut olay bakımından denkleştirici adalet ilkesinin uygulanması mümkün değildir. Zira, denkleştirici adalet kuralı, hukuken geçersiz olan sözleşmeler, haksız iktisap kuralları uyarınca tasfiyede sözkonusu olacağından somut olayda dava dışı idare tarafından İmar Kanunu 18. madde uygulaması gereği yatırılan paraya denkleştirici adalet ilkesi uygulanmaz. (Aynı hususta örnek bir karar için bakınız. İSTANBUL BAM 43. HD. 2020/7 E. 2020/85 K.). Son olarak davacılar vekili İmar Kanunu 18. madde uygulaması yapılan taşınmazın bugün itibariyle m2 birim fiyatının 20.000,00 TL olduğunu belirtmiş ise de; eldeki dava yönünden bu durumun davacılara herhangi bir hak bahşetmeyeceği, ancak davacıların pekala tam da aynı gerekçelerle İmar Kanunu 18.maddesi uygulaması gereğince bedele dönüştürülen paya tekabül eden karşılığın artırılması davasını, genel mahkemelerde ve dava dışı idareye husumet yönelterek açabileceği tartışmasızdır.
Yapılan açıklamalar karşısında; İmar Kanunu 18. madde uygulaması gereğince dava dışı idare tarafından hak sahipleri olan davacılara ödenmek üzere davalı bankaya blokeli şekilde yatırılan paraların davacılara ödenmesi gerektiği, alacağın zaman aşımına uğramadığı, davalı bankanın 5411 s. Bankacılık Kanunun uyarınca herhangi bir işlem yapmadığı, hak sahiplerine tebligat yapma koşulunu yerine getirmediği, kendi hesabına blokeli olarak yatırılan paraları uhdesinde tutmaya devam ettiği, bu bedelleri / paraları davacılara ödediğini ispatlayamadığı, ntekim davacılar tarafından yapılan tüm yazılı başvuruları hukuka aykırı ve haksız şekilde reddettiği, mevcut durumda davalı bankanın davacıların payına düşen ve bloke edilen parayı ödemek mecburiyetinde olduğu anlaşılmakla, eski Türk Lirası üzerinden yatırılan paraların YTL dönüşümü sonrasu günümüzdeki hali de nazara alınarak davacıların davasının kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere );
Davanın KABULÜ ile;
1-Davacı … için 7,00 TL, Davacı … için 7,00 TL, Davacı … için 7,00 TL, Davacı … için 7,00 TL ve Davacı … için 7,00 TL alacağın her bir davacı için bankaya bloke tarihi olan 29/03/1996 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
2-Kabul edilen dava değeri üzerinden alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 215,45 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 54,40 TL peşin harç, 254,60 TL posta ve tebligat masrafı ve 4.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.309,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin kabul edilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 35,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacılar ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 25/10/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır