Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/528 E. 2020/363 K. 28.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/528
KARAR NO : 2020/363

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/01/2016
KARAR TARİHİ : 28/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının, mahkememizin 2017/78 E. sayılı dava dosyası ile birleşen İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/39 Esas sayılı dava dosyasından ayrılması sonrası dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın üst düzey eski yöneticisi olan davalı …’ya 2014 yılında işten ayrılma süresinde net 847.128,00 TL, brüt 1.318.672,00 TL tutarında ayrılma tazminatı ödendiğinin belirlendiğini, müvekkili banka teftiş kurulu başkanlığınca yapılan inceleme sonucu düzenlenen 14.11.2016 tarihli raporda davalı …’ya yapılan ödemenin banka iç mevzuatına aykırı olduğu gibi BDDK talimatına da aykırılık teşkil edip yasal tazminat ve olağanın dışında bir ödeme olduğunu, bankayı tek başına temsil ve ilzam yetkisi olmamasına rağmen kararda imzası bulunan genel müdür davalı … ve bu ödeme süreci içinde yer alan ve ödemeden haberdar olan insan kaynakları sorumlu genel müdür yardımcısı davalı …’nın yasaya aykırı bir şekilde davalı …’ya yapılan ödemeden sorumluluklarının bulunduğunu ileri sürerek 1.318.672,00 TL banka zararının davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen herhangi bir savunmada bulunmamıştır.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakma görevinin iş mahkemesine ait olduğu, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerektiği, davanın zamanaşımına uğradığı, dava konusu ödemenin yapılan iş ile orantılı olup fahiş olmadığı, iş akdinin sona erdiği tarih itibariyle BDDK’nın tasarrufların kısıtlanması yönünde bir talimatın bulunmadığı, bu nedenle davanın haksız olduğu, ödemenin usulüne uygun olmadığı kabul edildiğinde dahi işten ayrılma nedeniyle tahakkuk edilecek tazminatın belirlenip mahsubunun yapılmasının zorunlu olduğunu belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili süresinden sonra verdiği cevap dilekçesinde özetle; dava konusu yapılan ödemeyle ilgili herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, tüm işlemlerin davalı banka genel müdürü …’ın talimatıyla gerçekleştirdiğini belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
Davalı-karşı davacı … vekili esasa cevap süresi içinde açtığı karşı dava dilekçesinde özetle; işten ayrılan üst düzey yöneticilere ek olarak ödeme yapıldığını, bu şekilde banka uygulamasının yerleştiği, iş akdinin ikale anlaşmasıyla sona erdirilmesi nedeniyle ikale tutarının tespiti ve şimdilik 10.000,00 TL’sinin davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş olup karşı davada, birleşen davanın ayrıca konusudur.
Davacı-karşı davalı banka vekili; karşı davanın haksız olup reddi gerektiğini savunmuştur.
Dava, banka üstdüzey yöneticisine işten ayrılması sırasında yapılan ödemenin Bankacılık Mevzuatı, İç Yönetmeliği ve BDDK talimatına aykırı olup fahiş miktarda yapılan bu ödeme nedeniyle bankanın zarara uğratıldığı iddiasıyla anılan zararın davalılardan tazmini istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı-karşı davacı …’nun sulh oldukları, buna ilişkin protokolü dosyaya ibraz ettikleri anlaşılmış ve adı geçen vekillerinin 30.03.2017 tarihli celsede davalı …’ya karşı açılan ve bu davalının açtığı karşı dava yönünden sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin beyanda bulundukları, ayrıca yargılama gideri ve vekalet ücreti istemediklerini belirttikleri anlaşılmıştır.
Davacının ilk davayı açtığı İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 30/03/2017 Tarih ve 2017/39E.2019/310K.sayılı ilamına istinaden ve mahkememize yönelik birleştirme kararı vermiş, akabinde bu dosya mahkememizin 2017/78E.sayılı dosyasına istinaden görülmeye başlanmıştır. Ne var ki mahkememizde gerçekleşen yargılama sırasında taraflar arasındaki sulh görüşmeleri nedeniyle davalı … hakkındaki davada 10/09/2020 tarihi itibariyle ayırma kararı verilmiştir.
Ayırma kararı sonrası yapılan incelemelerde, davacı banka vekilinin 21/09/2020 tarihi itibariyle teslim ettiği, beyan dilekçesinde davacı vekili sıfatıyla beyanda bulunduğu ve birleşen dosya davalısı … yönünden görülen davada yapılan ödeme nedeniyle “… yönünden sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulmasına, ayrıca herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığına” dair açıklamada bulunduğu, esasen bu noktada davalı … vekilinin de 18/02/2020 tarihli beyan dilekçesi ile de davalı vekili sıfatıyla ve yine “sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması, ayrıca herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığına dair açıklamada bulunduğu” açıkça ortaya çıkmıştır.
Bu çerçevede dava dosyasındaki müflis … Bankası A.Ş. vekili ile davalı …’nun mevcut beyanlarının 6100 HMK m.315 hükmünde düzenlenen sulh kurumu çerçevesinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK m.315 hükmünün emredici hükmü karşısında, birleşen dava dosyasında vekiller asıl talep ve karşı dava yönünden sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, tarafların birbirlerinden vekalet ve yargılama giderleri talep etmediklerine dair açık beyanda bulunmuşlardır.
6100 sayılı HMK m.315 hükmüne göre ise “Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi sonuç doğurur”. Bu durumda mahkememizce taraf vekillerinin mevcut beyanlarıyla bağlı kalınması, mevcut beyanlar doğrultusunda hükmün oluşturulması yasal zorunluluk arz etmektedir. Bu çerçevede mahkememizde gerçekleşen sulh, kesin hüküm gibi hukuki sonuçlarını doğuracaktır.
Yapılan açıklamalar karşısında mahkememizin birleşen … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. … K. sayılı dava dosyasındaki davacı Müflis … Bankası A.Ş. ile davalı … arasında görülen, davacı tarafından 1.318.672,00 TL banka zararının dava dışı kişiler dahil davalı …’dan tahsil olunmasına dair açılan davada ve karşı davacı …’nun açtığı karşı davada ayrı ayrı “sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına”, tarafların sulh beyanları karşısında taraflar lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir olunmamasına, taraflarca harcanan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin birleşen … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. … K. sayılı dava dosyasındaki davacı Müflis … Bankası A.Ş. ile davalı … arasında görülen, davacı tarafından 1.318.672,00 TL banka zararının dava dışı kişiler dahil davalı …’dan tahsil olunmasına dair açılan davada ve karşı davacı …’nun açtığı karşı davada ayrı ayrı “sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına”,
2-Tarafların sulh beyanları karşısında taraflar lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir olunmamasına,
3-Taraflarca harcanan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
4-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik m.219/f.2 hükmü uyarınca asıl dava dosyası için alınan harcın,ayrılmış olan bu davayı da kapsamı nedeniyle taraflardan harç alınmasına yer olmadığına,
5-Karşı dava için HMK m.22 hükmü gereğince alınması gereken 36,30 TL harcın karşı davacının depo ettiği 170,77 TL nisbi harçtan mahsubu ile 134,17 harcın talep halinde karşı davacıya iadesine,
6-Karşı dava için yapılan avansın iadesine,
7-Adı geçen taraflar yönünden bu dosyaya aktarılan bakiye avansının olmadığından kararın tebliğinden itibaren taraflara verilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere vekillerin yokluğunda ve oy birliği ile karar verildi.28/09/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır