Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/51 E. 2021/772 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/51
KARAR NO : 2021/772

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/01/2020
KARAR TARİHİ : 18/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesi ile icra takibine konu edilen kredilerden dolayı davalı … AŞ nin asıl borçlu diğer davalıların ise kefil olduğu, hesabın kat edilmesiyle birlikte müvekkil bankanın alacağının muaccel hale geldiği, müvekkil banka ile borçlu arasında akdedilen sözleşme çerçevesinde gerekli ödeme yapılmadığından temerrütün oluştuğunu, icra takibinin genişlediğini , takibe itiraz olunduğu, itirazın hukuki dayanağının bulunmadığını, takip konusu alacağın taraflarca imza altına alınmış olan genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığını, genel kredi sözleşmesinde borcun vadesinin ödenmeme durumunda hangi faiz oranının uygulanacağının açıkça belirtilmiş olduğunu, itirazın kötüniyetli olduğunu, bu çerçevede haksız itirazların iptali ile … 26. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı icra takibine yönelik itirazın iptaline takibin devamına, davacı lehine inkar tazminatına hükmolunmasını talep etmiştir.
Davalılar vekilinin cevap dilekçeleri ile davanın bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının tespitinin gerektiğini, sözleşmenin bankada okutmadan imzalatıldığını, talep edilen miktarların maddi gerçeği yansımadığını alacak kalemlerinin kendi içinde çelişkili olduğunu, talep edilen faiz oranının fahiş nitelikte olduğunu, kefalet sözleşmesinin yasaların ön gördüğü şekil ve şartalarda hazırlanmadığını, bu çerçevede davanın usulden aksi halde esastan red olunmasını, ayrıca davalılar lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın takibe esas sözleşme içeriği dikkate alındığında takip tarihinde belirtilen her bir miktar nedeni ile asıl borçludan talep edilebilecek miktarların ne olduğu, özellikle kefil yönünden ihtarnamenin davalı kefile tebliğ olunması halinde, kefillerin temerrüd tarihinden takip tarihine kadar asıl alacağa uygulanacak temerrüd faizinden sorumluluğu açık olmakla kefil yönünden kat ihtarnamesinin davalıya tebliği tarihine göre önel süresinin eklenerek temerrüd tarihinin tespiti, bu çerçevede davalı kefilin kendi temerrüd tarihine kadar olan kefalet sınırları içinde kalmak koşulu ile asıl alacak ve asıl borçlunun temerrüdünden sorumlu olacak olması, bu çerçevede davalı kefil yönünden temerrüd için hesap kat ihtarının kefile tebliğinin şart olması, sözleşmede öngörülmediği sürece İİK.m.68 hükmünün kefil yönünden uygulanmasının ise mümkün olmaması, kefil yönünden temerrüd tarihinin ne şekilde belirlendiğinin açıklanması, buna göre temerrüd tarihinin tespiti (Yargıtay 19.HD 2015/3357E., 2015/16301K.sayılı ilamı) Yargıtay uygulaması ve sözleşme hükümleri karşısında bilirkişi tarafından banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak bankanın temerrüd halinde uyguladığı en yüksek faiz oranının belirlenmesi, bu oranın % 30 fazlasının ilave edilerek borçlunun sorumlu olduğu temerrüd faizinin tespiti gerektiği dikkate alındığında (Yargıtay 19.HD 2015/7884E., 2016/2362K.sayılı ilamı yine konu ile ilgili Yargıtay Genel Hukuk Kurulunun ve 19HD’nin emsal uygulamaları) kefilin gayri nakdi kredilerden dolayı sorumluluğuna dair sözleşme hükümlerine göre sorumlu olup olmadığı, buna göre her bir davalıdan talep olunan ve hesaplanan miktarların ne olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasında, davalı şirketin asıl borçlu, davalı gerçek kişilerin kefil olduğu, süresi içinde icra müdürlüğüne itiraz sunulduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği, itirazın iptali davasının ise süresi içinde açılmış olduğu tartışmasızdır.
Yargılama aşamasında tüm davalıların icra dosyasına dilekçe sunarak icra takibindeki itirazlarından vazgeçtikleri … 26. İcra Müdürlüğünün… tarihli yazı cevabı ile anlaşıldığı gibi müzekkere ekinde de borçlular vekilinin bu yöne ilişkin beyanları sunulmuştur. Esasen borçlular vekilinin 26/11/2021 tarihi itibariyle icra müdürlüğüne sunmuş olduğu dilekçede davalı vekalet ücretinin ve yargılama gideriyle ilgili herhangi bir hak ve alacak olmadığının beyan edilmesi şartıyla tüm borçlular adına icra dosyasına vaki itirazlarından vazgeçmeyi beyan etmiş, yargılama aşamasında da davacı alacaklı vekili de davalılardan herhangi bir vekalet ücreti, yargılama gideri talep etmediğini açıklamış, bu suretle icra dosyasına borçlular vekili tarafından sunulan 26/10/2021 tarihli dilekçesindeki erteleyici şarta bağlı dilekçedeki şart hüküm öncesi gerçekleşmiştir.
Dayanak icra müdürlüğü nezdinde yapılan ayrıntılı araştırma ve taraf vekillerinin beyan dilekçelerine göre davalıların mahkememizde dava açıldıktan sonra icra dosyasına yönelik itirazlarından vazgeçtikleri tartışmasızdır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki tüm davalılar icra dosyasına sunulan itiraz ile icra dosyasına itiraz etmiş olup dava tarihi itibariyle ise adı geçen davalı borçlular yönünden usulüne uygun olarak yapılmış bir itiraz söz konusudur. Ne var ki mahkememizce yargılamaya devam olunduğu aşamada, adı geçen davalılar icra dosyasına yönelik itirazlarından vazgeçtiklerini açıklamışlardır.
Bilindiği üzere itirazın iptali davasının görülebilmesi açısından hüküm anına kadar itiraz nedeniyle duran bir icra takibinin varlığı zorunludur. Aksi halde itirazın iptali davası söz konusu olamayacaktır. Bu çerçevede adı geçen tüm davalıların icra icra dosyasına yönelik itirazlarından vazgeçmeleri karşısında davanın konusu artık kalmamıştır. Esasen tarafların beyanları içerik olarak dahi bu yöndedir. Yerleşik Yargıtay uygulaması da gözetildiğinde itirazın iptali davasının devam ettiği aşamada borçluların icra dosyasına yönelik itirazlarından vazgeçmeleri durumunda artık itirazın iptali davasının konusuz kaldığı kabul edilmelidir. (Yargıtay 19. HD. 2013/11070E. 2013/15274K.sayılı ilamı) Adı geçen Yargıtay ilamındaki uygulama gözetildiğinde ise maktu ret harcı alınacaktır.
Bu arada yargılama aşamasında gerek davacı vekili gerek davalılar vekillerinin açık ve tartışmasız e-imzalı beyanları da dikkate alındığında tarafların birbirlerinden icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı taleplerinin bulunmadığı açıktır. Davacı, mevcut usuli durum karşısında ve HMK m.331 hükmü karşısında dava açmakta haklı bulunsa da davacı vekili e-imzalı ve hükme esas dilekçesinde vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmolunmamasını açıkça talep etmiştir.
Mahkememizce taraf vekillerine verilen sürelere rağmen hazine tarafından ödenecek arabuluculuk ücretinin kim tarafından karşılanması gerektiği noktasında taraflar arasında herhangi bir sulh olmamıştır.
Bu nedenle arabuluculuk ücretinin hangi tarafça karşılanması gerektiği ayrıca ele alınacaktır.
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 11,12,13 ve 14. fıkraları;
“(11) Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur.
Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
(12) Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları hâlinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Bu durumda ücret, Tarifenin Birinci Kısmında belirlenen iki saatlik ücret tutarından az olamaz.
(13) Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde uyuşmazlığın konusu dikkate alınarak Tarifenin Birinci
Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır.
(14) Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Hal böyle olunca tarafların zorunlu arabuluculuk kapsamında arabuluculuk faaliyetinde bulundukları ve sürecin sonunda anlaşamadıkları, hazine tarafından ödenecek olan arabuluculuk ücretinin yargılama gideri olduğu açık olup davacı vekilinin 03/11/2021 tarihli dilekçesinde bu miktarın Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceğinden dolayı tarafların lehine ve aleyhine ödeneceği bu noktada karar verilmesinin usule aykırı olduğu açıklanmıştır. Buna mukabil davalıların itirazlarından vazgeçmeleri karşısında, davacının haklılığının açıklığa kavuştuğu, bu durumda her iki taraf toplantıya katılmış olsa dahi haksız olduğu anlaşılan davalıların arabuluculuk ücretinden müteselsilen sorumlu olması gerektiği mahkememizce değerlendirilmiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının, … 26. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı icra dosyasının borçluları davalılar … ANONİM ŞİRKETİ , … LİMİTED ŞİRKETİ, …, …, .., …, … aleyhine açmış olduğu itirazın iptali ve takibin devamına dair davada, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu alacak ile ilgili davacı vekilinin beyanı karşısında davacı lehine icra inkar tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmolunmamasına, dava konusu alacak ile ilgili davalılar vekillerinin beyanı karşısında ve dosya kapsamı karşısında davalılar lehine kötü niyet tazminatı, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmolunmamasına, dosya kapsamı karşısında genel kurallardan ayrılmayı gerektirir durum bulunmadığından 1320-TL arabuluculuk ücretinin -tahsilde tekerrür olmamak üzere- davalılar … ANONİM ŞİRKETİ, … LİMİTED ŞİRKETİ, …, …, …, …, …’ dan 6183 sayılı kanun gereği müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına dair karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Davacının, … 26. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı icra dosyasının borçluları davalılar … ŞİRKETİ , … ŞİRKETİ, …, …, …, …, … aleyhine açmış olduğu itirazın iptali ve takibin devamına dair davada, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın, peşin alınan 41.184,40TL harçtan mahsup edilerek bakiye ‭41.125,1‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Dava konusu alacak ile ilgili davacı vekilinin beyanı karşısında davacı lehine icra inkar tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmolunmamasına,
4-Dava konusu alacak ile ilgili davalılar vekillerinin beyanı karşısında ve dosya kapsamı karşısında davalılar lehine kötü niyet tazminatı, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmolunmamasına,
5-Taraflarca harcanan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-Dosya kapsamı karşısında genel kurallardan ayrılmayı gerektirir durum bulunmadığından hazinece karşılanacak olan 1320-TL arabuluculuk ücretinin -tahsilde tekerrür olmamak üzere- davalılar … ŞİRKETİ, … ŞİRKETİ, …, …, …, …., …’dan 6183 sayılı kanun gereği müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde bakiye avansın iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin huzurunda davalı vekilinin yokluğunda ve oy birliği ile karar verildi.18/11/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip