Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/509 E. 2023/464 K. 29.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
ASLİYE 2.TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2020/509
KARAR NO : 2023/464

DAVA : SIRA CETVELİNE İTİRAZ (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 25/06/2018
KARAR TARİHİ : 29/05/2023

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında görülen SIRA CETVELİNE İTİRAZ davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/11/2017 tarih … esas sayılı dosyası ile … Bankası A.Ş’nin iflasına karar verilmiş olduğunu, bunun üzerine … 1 İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyası ile müflis bankanın iflas tasfiye işlemlerinin başlamış olduğunu, bunun üzerine iflas müdürlüğüne sunulan dilekçe ile müvekkili şirketin … Ltd.Şti ile arasında akdedilen yetkili sayıcılık /bayilik anlaşmasından doğmuş ve doğacak alacak ve tazminat taleplerinin garantisi olarak düzenlenmiş, … tarihli … seri nolu azami 50.000,0 TL bedelli teminat mektubunun toplam 17.139,80 TL alacağa ilişkin iflas masasına kaydının talep edilmiş olduğunu, talep üzerine müvekkilinin alacağının 4/4. Sırada iflası masasına kaydedildiğini, her hangi bir gerekçe belirtilmeden 3.726,59 TL alacağın reddedilmiş olduğunu belirterek, … 1. İflas Müdürlüğünün … İflas dosyasında reddedilen 3.726,59.-TL nin kabulü ile iflas masasına kaydı ve sıra cetvelinin bu doğrultuda düzeltilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; İcra ve İflas Kanununun 235.maddesine göre, sıra cetveline itiraz edenler cetvelin ilanından itibaren on beş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya zorunluluğu olduğunu, bu kapsamda, şayet davacı taraf işbu davayı hak düşürücü süre içerisinde açmamış ise davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, … tarih ve … sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan; “Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 22.07.2016 tarih ve 6947 sayılı Kararı ile …’nun… tarih ve … sayılı yazısında yer alan talebi üzerine, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 107. Maddesinin son fıkrası hükmü çerçevesinde … Bankası A.Ş.’nin faaliyet izninin kaldırılmasına karar verildiği “şeklinde düzenleme bulunduğunu, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasından … tarafından açılan iflas davasında, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 106.maddesi uyarınca müvekkil Bankanın iflasına, iflasın 16.11.2017 tarih ve saat 15.28 itibariyle açılmasına, iflas tasfiyesinin Fon tarafından yerine getirilmesine karar verildiğini, Müflis Bankanın iflas tasfiyesi, … 1. İflas Müdürlüğünün …iflas sayılı dosyası üzerinden … tarafından önerilen ve İcra Hakimliğince atanan iflas idaresi tarafından yürütüldüğünü, Müvekkil İflas İdaresince tanzim edilen sıra cetveli … tarihli … ilan edildiğini, davacı … A.Ş. müflis bankadan alacaklı olduğu gerekçesiyle … 1. İflas Müdürlüğünün … iflas sayılı dosyasına … kayıt numarasıyla alacak kayıt talebinde bulunulduğunu, İcra ve İflas Kanunun 206.maddesine göre, teminatlı olup da rehinle karşılanmamış olan veya teminatsız bulunan alacaklar masa mallarının satış tutarından, belli bir sıra ile verildiğini, davanın İİK 235.maddesi gereğince hak düşürücü süre içerisinde açılmamış ise davanın öncelikle usulden reddine, dava süresi içerisinde açılmış ise izah edilen nedenlerle, davanın esastan reddine, müvekkil müflis banka’nın harçtan muaf olduğuna karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava kayıt kabul davasıdır.
2004 sayılı İİK’nın 235/1. Maddesi gereğince Sıra cetveline itiraz edenler cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar.
… 1.İflas Müdürlüğünün …sayılı iflas dosyasında davacının alacağının masaya kayıt talebinin reddine dair kararın ve sıra cetvelinin 08/06/2018 tarihinde tebliğ edildiği 06/07/2018 sayılı cevabi yazılarından anlaşılmaktadır. Davanın ise 25/06/2018 tarihinde 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
… 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/01/2017 tarih ve … E. …K. Sayılı kararı ile davalı… Bankası A.Ş.nin 16/11/2017 tarihi itibariyle iflasına karar verilmiş, hükmün istinafı üzerine verilen İstanbul BAM 17.HD.nin 2018/629 E. 2018/829 K.sayılı kararının Yargıtay 23.HD.nin 27/01/2020 tarih ve 2018/1539 E. 2020/406 K. Sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
Mahkememizin 21/12/2018 tarih ve 2018/593 E. 2018/1426 K.sayılı görevsizlik kararı ile davaya bakma görevinin idare mahkemelerine ait olduğu düşüncesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün istinafı üzerine İstanbul BAM 17.HD. 19/09/2019 tarih ve 2019/775 E 2019/1547 E. sayılı kararı ile istinaf talebinin reddine karar vermiştir.
… 10. İdare Mahkemesi … E.sayılı kararıyla davaya bakmaya adli yargı mahkemeleri görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine, görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
Uyuşmazlık Mahkemesi 22/06/2021 tarih ve 2019/840 E. 2020/372 K.sayılı kararı ile davaya bakma görevinin Adli Yargı yerine ait olduğuna karar vermiş, dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce alınan 22/02/2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; Davacı …A.Ş. ile dava konusu teminat mektubu lehtarı … Tiz. Ltd. Şti. arasında … 19. Noterliği aracılığı ile … tarih ve … sayılı “…Sözleşmesi” düzenlendiği, sözleşmeye göre ödemelerin 8. maddede düzenlenmiş olup sözleşmenin 8.11. Maddesinde … gününde ödenmeyen Türk Lirası alacağına, vade tarihinden başlayarak fiili ödeme tarihine kadar geçen süre için aylık %4 + KDV vade farkı uygulama hakkına sahiptir….’ nın döviz cinsinden alacağı için uygulayacağı vade farkı oranı ise; aylık %1,5 + KDV’ dir, denildiği, davacı vekili tarafından dava konusu teminat mektubu lehtarı …Ltd. Şti.” nin anlaşmadan kaynaklanan borçları nedeniyle … 1. İflas Müdürlüğüne başvuruda bulunularak, masaya 409 kayıt numarası ile 12.062,83 TL ana para, 5.076,97 TL vade farkı olmak üzere toplamda 17.139,80 TL. alacak kaydı yaptırdığı ancak iflas idare memurları tarafından bu alacağın faiz dahil 13.413,21 TL’si kabul edildiği, kalan 3.726,59 TL.’ lik kısmı ise reddedildiği, dosya içeriği üzerinden yapılan incelemede, ana para konusunda taraflar arasında bir mutabakatsızlığın olmadığı, iflas idare memurları tarafından da 12.062,83 TL ana paranın masaya kaydedildiği, bu ana paraya ait faiz hesaplamasında iflas idare memurları genel oran üzerinden yıllık %9 faiz oranınından hesaplama yaparak 1.350,88 TL bulduğu, davacı tarafın ise yukarıda belirtilen sözleşmenin 8. maddesinde belirtilen oran olan aylık % 4 faiz oranında hesaplama yaparak bu tutarı 5.076,97 TL olarak hesap ettiği, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 8.11 Maddesi gereğince aylık %4 + KDV vade farkı uygulama hakkına sahip olunduğu, bu nedenle iflas idaresi tarafından reddedilen 3.726,59-TL davacının alacaklı olduğu yönünde görüş bildirmiştir.
İtiraz üzerine alınan 13/06/2022 tarihli ek-raporda; bu kez ticari defterler de incelenerek, davacı defterlerinin 6102 sayılı TTK 64.maddesi ve 213 sayılı VUK 221. maddesine göre sürelerinde usulüne uygun tasdik ettirildiği ve kendi lehine delil vasfı taşıdığı, ana para konusunda taraflar arasında bir mutabakatsızlığın olmadığı, iflas idare memurları tarafından da 12.062,83 TL ana paranın masaya kaydedildiği, ihtilafın hesaplanan faiz tutarından kaynaklandığı, davacı hesaplamayı, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 8.11 Maddesi gereğince aylık %4 üzerinden, iflas idaresi ise bu tutarı yıllık % 9 üzerinden hesapladığı, mahkemece, faiz oranı konusunda; iflas idaresinin uyguladığı yıllık % 9 faiz oranının kabul görmesi halinde davacının talep etmiş olduğu 3.726,59 TL.’ nin iflas masasına kaydının yapılmaması, sözleşmenin 8.11 Maddesi gereğince aylık %4 uygulanmasının kabül edilmesi halinde ise dava konusu 3.726,59 TL.’ nin iflas masasına kaydının yapılması gerektiği, yönünde görüş bildirmiştir. Rapor iki seçenekli hazırlanmış olsa da sonuç kısmında maddi hata yapıldığı, yıllık % 9 faiz hesabının 1.350,88.-TL olduğu anlaşılmıştır.
Ticari hayatta bir mal satan, hizmet sunan ya da belirli bir şeyi imal etme borcu altına giren kişiler, bu edimlerin karşılığını oluşturan bedeli nakden ve peşin olarak alabilecekleri gibi, vadeye de bağlayabilirler. Bu halde alacaklı borçluyu yeterince tanımıyor ve onun ödeme gücü hakkında yeterli bilgi sahibi değilse, kendisine bir takım teminatlar verilmesini talep edebilir. İşte teminat mektupları bu tür bir gereksinim sonucu ortaya çıkmış ve uygulamada yaygınlık kazanmıştır.
Teminat mektubu muhataba hitaben düzenlenir. Kendisine garanti verilen kişiye “muhatap”, lehine teminat mektubu verilen kredili müşteriye ise “lehdar”, denilir. Bankalar, teminat mektupları ile asıl sözleşmenin alacaklısı olan muhataba, borçlu konumunda olan lehdarın edimini hiç veya gereği yerine getirmediği takdirde ortaya çıkabilecek zararları karşılamayı taahhüt etmektedirler. Bu nedenle banka teminat mektuplarının hukuki mahiyeti genel olarak garanti sözleşmesi şeklinde kabul edilirler (Banka Teminat Mektuplarının Hukuki Niteliği, İzzet BAŞARA, TBB Dergisi sayı 83, 2009). Yargıtay, 13.12.1967 tarih ve 1966/16 E. 1967/7 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda banka teminat mektuplarını garanti sözleşmesi olarak nitelendirmiştir. 11.6.1969 tarih ve 1969/4 E. 1969/6 K.sayılı İBK’nda de banka teminat mektuplarının Borçlar Kanunu’nun 110. maddesinde sözü edilen üçüncü şahsın fiilini taahhüt niteliğinde bir garanti akdi olduğunu hükme bağlamıştır. Böylece riziko banka tarafından üstlenilmiş olmaktadır.
Garanti sözleşmesi ile garanti veren garanti alana karşı bağımsız bir yükümlülük altına girmektedir. Burada bağımsızlık ile kast edilen, garanti verenin yükümlülüğünün asıl sözleşmenin varlığına, geçerliliğine ve dava edilebilir olup olmamasına bağlı olmadığıdır. Yargıtay da garanti sözleşmesinde garanti verenin asıl borç ilişkisinden bağımsız bir yükümlülük altına girdiğini kabul etmektedir (Emsal; Yargıtay 11. HD.nin 27.12.1990 tarih ve 1989/4046 E. 1990/8459 K; YHGK.nun 28.02. 1990 tarih ve 1990/6-1 E. 1990/141 K.; YHGK.nun 14.11.2001 tarih ve 2001/11-996 E. 2001/1026 K.; Yargıtay 12. HD.nin 07.11.2003 tarih ve 2003/16972 E. 2003/21995 K. www.kazanci.com.tr). Aynı şekilde banka teminat mektuplarında da lehdarın fiilini taahhüt eden bankanın, lehdar ile muhatap arasındaki sözleşmeden bağımsız olarak taahhüt altına girdiği kabul edilmektedir. Bundan kasıt, bu sözleşme ile garanti veren, muhataba karşı tek taraflı bir borç altına girmektedir. Dolayısıyla, garanti verene karşı ancak lehdarın bir ivaz taahhüdünde bulunmuş olması teminat mektubu sözleşmesini ivazlı bir sözleşme haline getirmeyecektir.
Sonuç olarak teminat mektupları tabiri caiz ise “Önce öde, sonra dava aç” mantığı ile çalışırlar. Bunun anlamı şudur; muhatap, iş yaptığı lehdarın edimini yerine getirmediğini düşünerek, onun sunduğu teminat mektubunu bankaya ibraz eder. Banka, taraflar arasındaki akdi ilişki ile ilgilenmez. Derhal teminat mektubunu paraya çevirir ve lehdardan ödediği bedeli masraf, komisyon, faiz vb.ferileriyle birlikte tahsil eder. Lehdar, aslında borcunun olmadığını, haksızlığa uğradığını düşünüyor ise ancak bu aşamadan sonra alacak davası açar.
Burada ispat külfetinin davacıda olduğundan da bahsedilemez. Zira hem garanti verip, hem de ispat külfetini davacıya yıkarak haklılığını ispat etmesini istemek, teminat mektubunun amacına aykırıdır ve işlevini ortadan kaldırır. Teminat mektubu almanın bir anlamı kalmaz. Bu nedenle ispat külfeti davalı taraftadır. Davalı taraf bu mektubu neden paraya çevirmediğini açıklamak ve iddialarını ispatlamak zorundadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda somut olaya gelince; Davacı kurum, dava dışı teminat mektubu lehtarı … Ltd. Şti. arasında … 19. Noterliği aracılığı ile … tarih ve … sayılı “…” düzenlendiği, bu şirket yaptığı iş nedeniyle, bu şirket adına müflis banka taratından düzenlenen ve… … seri nolu azami 50.000-TL bedelli kesin ve süresiz teminat mektubu almıştır. Dava dışı firmanın sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği iddia edilerek, karar verici kurullarında nakde tahviline karar verilmiş, teminat mektubu bedelinin ödenmesi için iflas İdaresine başvuruda bulunulmuştur. İflas idaresinin bu talebi kabul ederek derhal ve lehdarın gerçekten borcu olup olmadığını araştırma yapmaksızın nakde çevirerek sıra cetveline kaydetmesi gerekirken, talebin davaya konu edilen 3.726,59.-TL’lik kısmı reddetmiştir. Açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davanın KABULÜNE,
1-3.726,59-TL alacağın … 1.İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyasına istinaden açılan iflas masasına KAYIT VE KABULÜNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 179,90-TL olup, peşin alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 144,00-TL harcın DAVALIDAN TAHSİLİYLE HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat masrafı 213,00-TL, bilirkişi ücreti 1.100,00-TL’den oluşan 1.313,00-TL yargılama gideri ile 35,90-TL başvuru harcı, 35,90-TL peşin harç toplamı 1.384,8‬0-TL yargılama giderinin DAVALIDAN TAHSİLİYLE DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 3.726,59-TL vekalet ücretinin DAVALIDAN TAHSİLİYLE DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde İLGİLİ TARAFA İADESİNE,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK m.341/2 hükmü uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.29/05/2023

KATİP

HAKİM