Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/508 E. 2021/776 K. 19.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/508 Esas
KARAR NO : 2021/776

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 18/06/2018
KARAR TARİHİ : 19/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkilinin müflis bankada mevduat hesabı bulunduğunu, müflis bankanın iflasının öğrenilmesi üzerine … 1.İflas Müdürlüğü’ne dilekçe sunularak alacaklarının iflas masasına kaydedilmesinin talep edildiğini, talep üzerine alacaklarının 3/3.sırada iflas masasına kaydedildiğini, davalı İflas İdaresi tarafından müvekkilinin 234.914,46-TL alacağın 211.166,94-TL’lik kısmının kabulüne, bakiye 23.747,52-TL’lik kısmının reddine karar verildiğini, müvekkilinin müflis bankada yabancı para mevduat hesabı (döviz tevdiat hesabı) bulunduğunu, bu nedenle alacaklarının öncelikle yabancı para olarak iflas masasına kaydedilmesi gerektiğini, yabancı para olarak kaydedilmese dahi TBK md 99 uyarınca fiili ödeme günündeki TCMB efektif satış kuru üzerinden Türk parasına çevrilerek masaya kayıt ve kabulü gerektiğini belirterek, alacağının yabancı para olarak iflas masasına kaydedilmesine, reddedilen 23.747,52-TL’lik kısmın iflas masasına kaydı ile alacaklarının tamamının kabulü doğrultusunda sıra cetvelinin düzeltilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra ve İflas Kanununun 235.maddesine göre, sıra cetveline itiraz edenlerin cetvelin ilanından itibaren on beş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açma mecburiyeti olduğunu, bu kapsamda, şayet davacı taraf işbu davayı hak düşürücü süre içerisinde açmamış ise davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, 23.07.2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan; Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 22.07.2016 tarih ve 6947 sayılı Kararı ile …’nun 21.07.2016 tarih ve 9029 sayılı yazısında yer alan talebi üzerine, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 107. Maddesinin son fıkrası hükmü çerçevesinde … Bankası A.Ş.’nin faaliyet izninin kaldırılmasına karar verildiğini, bunun üzerine, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin… E. sayılı dosyasından … tarafından açılan iflas davasında, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 106.maddesi uyarınca müvekkil Bankanın iflasına, iflasın 16.11.2017 tarih ve saat 15.28 itibariyle açılmasına, iflas tasfiyesinin Fon tarafından yerine getirilmesine karar veridiğini, Müflis Bankanın iflas tasfiyesinin, … 1. İflas Müdürlüğünün … iflas sayılı dosyası üzerinden … tarafından önerilen ve İcra Hakimliğince atanan iflas idaresi tarafından yürütüldüğünü, davacının müflis bankadan alacaklı olduğu gerekçesiyle … 1.İflas Müdürlüğünün …iflas sayılı dosyasına … kayıt numarasıyla alacak kayıt talebinde bulunduğunu, davacının müflis banka kayıtlarında yapılan incelemeler neticesinde; 16.755,97-TL, 53.589,37-USD (müflis bankanın faaliyet izninin kaldırıldığı 22/07/2016 tarihi TCMB USD alış kuru (3.0573) üzerinden TL’ye çevrilerek 163.838,78-TL), 2.415,46-EURO (müflis bankanın faaliyet izninin kaldırıldığı 22/07/2016 tarihi TCMB USD alış kuru (3.3704) üzerinden TL’ye çevrilerek 8.141,06-TL) toplamı 188.735,82-TL alacağı olduğunun tespit edildiğini, bu miktara müflis bankanın faaliyet izninin kaldırıldığı 22/07/2016 tarihinden iflasın açıklandığı 16/11/2017 tarihine kadar işleyen yasal faiz de eklenmek suretiyle toplam 211.166,94-TL alacak kaydının kabul edildiğini, kısmen red kararının mevzuata ve TMSF kararına uygun olduğunu belirterek, davanın İİK 235.maddesi gereğince hak düşürücü süre içerisinde açılmamış ise öncelikle usulden reddine karar verilmesini, dava süresi içinde açılmış ise izah edilen nedenlerle davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, iflas tasfiyesinde düzenlenen sıra cetveline itiraz yoluyla alacağın iflas masasına kayıt kabulü talebine ilişkindir. Davanın hukuki dayanağı 2004 sayılı İİK’nun ”Sıra Cetveline İtiraz ve Neticeleri” başlıklı 235. maddesidir.
Mahkememizce müflis banka hakkındaki iflas kararı dosyası, davacının iflas masasına başvuru dilekçesi ve ekleri, başvuruya ilişkin iflas idare memurlarının kararı, tebligat belgesi, düzenlenen ilk sıra cetveli ve ilk sıra cetvelinin ilanına ilişkin gazete suretleri celbedilip incelenmiştir.
Dava ilk olarak Mahkememizin 2018/837 E dosyasıyla açılmış, mahkememizin 28/12/2018 tarihli 2018/1450 K sayılı kararıyla, müflis bankanın iflas tasfiyesi … tarafından önerilen kişiler arasından icra mahkemesince atanan iflas idare memurları eliyle ve iflas dairesi yetkilendirilmek suretiyle yürütüldüğünden, iflas idaresinin red kararının idari işlem mahiyetinde olduğu gerekçesiyle idari yargı görevli olduğundan yargı yolu caiz olmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararın istinaf incelemesi sonucu İstanbul BAM 17.HD 2019/1473 E 2019/2299 K sayılı kararıyla taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine kesin olarak karar verilmiş olup, davacı tarafından … 2.İdare Mahkemesinin… E dosyasıyla açılan davada olumsuz görev uyuşmazlığı çıkarılarak dosya 2247 sayılı Kanuna göre Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiş, Uyuşmazlık Mahkemesinin 2020/185 E 2020/411 K sayılı içtihadı ile uyuşmazlıkta adli yargının görevli olduğuna ve mahkememiz görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmiş, karar ve dosyamız mahkememize gönderilmiş, Uyuşmazlık Mahkemesi kararı 2247 sayılı Kanun hükümleri uyarınca bağlayıcı olmakla, dosya mahkememizde yeni esasa kaydedilerek yargılamaya kaldığı yerden (ön inceleme duruşmasından başlanarak) devam edilmiştir.
İflas Müdürlüğüne yazılan yazıya verilen cevaplarda, müflis Asya Katılım Bankası A.Ş.’nin BDDK’nın ve … Fon Kurulu’nun 29/05/2015 tarihli kararları doğrultusunda …’ye devredildiği, 22/07/2016 tarihli BDDK kararı ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 107. maddesi uyarınca faaliyet izninin kaldırıldığı ve bu kararın 23/07/2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlandığı, Fon Kurulu’nun 22/12/2016 tarihli kararı ile 5411 sayılı Yasanın 106/3 maddesi uyarınca bankanın doğrudan iflasının mahkemeden talep edilmesine karar verildiği ve … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas sırasında açılan davada 16/11/2017 tarihli… E….K. sayılı karar ile iflasına karar verildiği, iflas kararının 28/01/2020 tarihinde kesinleşmiş olduğu; davacı tarafından müflis bankada mevduat hesabında yer alan 16.755,97 TL, 53.589,37 USD ile 2.415,46 EURO karşılığı iflas tarihi itibariyle TCMB efektif döviz alış kurundan hesaplanan toplam 234.914,46-TL alacağının iflas masasına kaydı talebiyle yapılan başvurunun iflas masasında düzenlenen ilk sıra cetvelinde 576 kayıt sırasına alındığı, talebin iflas idaresinin üzerinde tarih yazmayan kararıyla, (TL ve yabancı para cinsi mevduat tutarı esasen aynen kabul edilmekle birlikte) yabancı para cinsi alacaklarının bankanın faaliyet izninin kaldırıldığı 22/07/2016 tarihindeki TCMB döviz alış kurundan TL’ye çevrilmesi suretiyle, 211.166,94 TL’lik kısmın sıra cetveline kaydının kabul edildiği, dava konusu edilen-uygulanan kur tarihi ve kur türü farkından kaynaklanan 23.747,52 TL’lik kısmın reddedildiği, davanın da reddedilen bu tutar için alacak kaydına karar verilmesi talebiyle açılmış olduğu, dosyadan düzenlenen ve davacının alacak kaydı talebinin kısmen reddi kararını da içeren ilk sıra cetvelinin … tarihli … ve … tarihli Ticaret Sicil Gazetesi ile ilan edilmiş olduğu, red kararının başvuru sırasında masraf yatıran davacıya 08/06/2018 tarihinde ayrıca tebliğ edilmiş olduğu bildirilmiş ve tespit edilmiştir.
Dosyanın … E yargılaması sırasında icra edilmiş ön inceleme celsesinde, İİK md 235’e göre hakdüşürücü süre yönünden yapılan değerlendirmede, davacının kayıt başvurusu sırasında gider avansı yatırmış olması nedeniyle, red kararının tebliğ tarihinden başlatılması gereken 15 günlük hak düşürücü süre içinde 18/06/2018’de açılmış olduğu görülmekle, davalı vekilinin buna ilişkin itirazları reddedilmiştir. (İflas müdürlüğünce ilk gönderilen yazı cevabında bildirilen alacak kayıt başvurusunun davamızla ilgisiz başka başvuru olduğu anlaşıldığından dava konusu … sıra no.lu alacakla ilgili bilgi-belgeler ayrıca celbedildikten sonra hak düşürücü süre hususu 12/07/2021 tarihli celsede yeniden değerlendirilmiş ve önceki ara kararın 576 için de aynen geçerli olduğu, davanın hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu tespit edilerek taraflara da bildirilmiştir).
Davacının müflis banka nezdinde iflas tarihi itibariyle yabancı para cinsi mevduat hesabında 53.589,37 USD ile 2.415,46 EURO alacağı bulunduğu tarafların kabulünde olup, davacının başvurusu sırasında yabancı para cinsi alacağını iflas tarihindeki TCMB efektif döviz alış kurundan TL’ye çevirerek başvuru yaptığı, iflas idaresinin ise faaliyet izninin kaldırıldığı tarihteki TCMB döviz alış kurundan TL’ye çevirerek alacak tutarını belirlediği, somut olayda uyuşmazlığın, davacının yabancı para cinsinden olan alacağının iflas sıra cetveline kaydı sırasında hangi tarihteki TCMB döviz kurunun uygulanması gerektiği ve hangi kur türünün uygulanması gerektiği (döviz alış kuru mu efektif döviz alış kuru mu?) noktasında olduğu tespit edilmiştir. Dava dilekçesinde alacağın iflas tarihindeki efektif satış kuru üzerinden TL’ye çevrilmesi gerektiği ileri sürülmüşse de, kayıt başvurusu sırasındaki ve davadaki talebinin tutarı gözetildiğinde, taleple bağlılık ilkesi gereği kayıt başvurusu ve davada talep ettiği tutarla davacı taraf bağlı olup, masaya kaydı talep edilmemiş TL kur farkı alacağı yönünden işbu dava dosyamızda hüküm kurulması mümkün değildir, davacı alacağını efektif alış kurundan TL’ye çevirip buna göre iflas idaresi değerlendirme yaptıktan sonra ve davada da reddedilen kısımla ilgili kayıt kabul talebine yer verilmekle, davacı taraf talebiyle bağlıdır.
Bilindiği üzere 5411 sayılı Bankacılık Kanununun “Faaliyet izninin kaldırılması” başlıklı 106. maddesinin 5. fıkrasında “Yönetim ve denetimi Fona intikal eden banka hakkında iflas kararı verilmesi hâlinde Fon, iflas masasına 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinde yer alan üçüncü sıradaki tüm imtiyazlı alacaklılardan önce, ancak Devletin ve sosyal güvenlik kuruluşlarının 6183 sayılı Kanun kapsamındaki alacaklarından sonra gelmek üzere imtiyazlı alacaklı sıfatıyla iştirak eder. Fon, bu Kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 166 ncı, 218 inci, 219 uncu, 223 üncü, 234 üncü, 236 ncı, 249 uncu, 251 inci ve 254 üncü maddelerindeki yetki ve görevler hariç olmak üzere iflas dairesi, alacaklılar toplantısı ve iflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye eder.” hükmüne yer verilmiştir. Müflis bankanın iflas tasfiyesi de bu madde kapsamında görevlendirilen iflas idaresi memurlarınca yürütülmektedir.
Öte yandan, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İflas masası” başlıklı 184. maddesinde; “İflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. İflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen mallar masaya girer” hükmüne, 195. maddesinde de “Borçlunun gayri taşınır mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları ana paraya zammolunur. Müflisin vadesi gelmemiş faizsiz borçlarından yıllık kanuni faiz hesabıyla iskonto yapılır” hükmüne, 198. maddesinde “Mevzuu para olmayan alacak ona muadil bir kıymette para alacağına çevrilir…” hükmüne yer verilmiştir.
Belirtilen yasal düzenlemelerin gerek lafzı ve gerek amacı dikkate alındığında iflasın açılması ile müflisin borçlarının muaccel kılınacağına dair İİK m.195 hükmünün gözardı edilmesine imkan verecek bir düzenleme mevcut değildir. Bir başka deyişle bu noktada müflis … Bankası A.Ş.iflas idaresi lehine tanınmış istisnai bir görev ve yetki verilmemiştir. Kaldı ki adı geçen hüküm iflasta alacaklılar arasında eşitliği sağlamak ve iflasın tasfiyesini geciktirmemek amacı ile kabul edilmiş olan emredici hüküm niteliğindedir.
Nitekim Yargıtay 23. HD’nin yerleşik uygulamalarında kabul olunduğu üzere “Yabancı para alacaklarının iflas masasına kayıt şekli konusunda İcra ve İflas Kanunu’nda açık bir hüküm yoktur. Sadece İcra ve İflas Kanunu’nun 198. maddesinin 1. fıkrasında, konusu para olmayan alacakların, ona eşit bir kıymete para alacağına çevrileceği öngörülmüştür. Öğretide, konusu yabancı para olan alacakların da anılan yasa hükümlerine göre iflasın açıldığı andaki döviz kuru üzerinden Türk Lirası’na çevrilerek iflas masasına yazdırılacağı kabul edilmiştir.(Kuru: B. İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2013, 2. Baskı, Ankara, sf.1244) İcra İflas Kanunu’nun 195. maddesinde iflasın açılması ile müflisin borçlarının muaccel olacağı ve iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ve takip masraflarının ana paraya ilave edilerek masaya kaydedileceği öngörülmüştür. Bu hükmün amacı, iflas tarihinde masanın aktif ve pasiflerinin eşit şekilde ve aynı zamanda belirlenerek müflisin tüm alacaklılarına eşit ödeme yapılmasıdır. Bunu sağlamak için de yabancı para alacakların aynı paraya (Türk Parasına) çevrilmesi gerekir. Çeviri zamanı ise, yabancı para alacakları ve konusu para olmayan alacaklar için iflas kararının verildiği tarih olmalıdır. Diğer taraftan yabancı para alacağının aynen kaydı, alacaklılar arasında eşitliği ön planda tutan İflas Hukuku’nun bu prensibini de zedelemiş olacaktır. Zira, iflasta imtiyazlı alacaklar İİK’nın 206. maddesinde ilk beş sırada sayılmış olup, yabancı paranın masaya aynen kaydedilmesi halinde, yabancı para alacakları lehine kanunda öngörülmeyen bir imtiyaz yaratılmış olur. Bu durumda ise, aynı sırada bulunan ülke parası alacaklısı ile yabancı para alacaklısı arasında eşitsizlik meydana gelecektir. Bu sonuç ise, her sıradaki alacaklıların eşit hakka sahip olduğunu belirten İİK’nın 207. maddesine aykırılık teşkil eder. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 08.05.1997 tarih ve 2756 E., 4683 K. sayılı ilamı ile Dairemizin 11.03.2014 tarih ve 2013/7176 E., 2014/1802 K. sayılı ilamı bu yöndedir”.(Yargıtay 23. HD’nin 2014/5224E. 2015/3582K.sayılı ilamı) O halde yabancı para cinsinden alacakların iflas sıra cetveline kaydı sırasında, iflas tarihindeki kur dikkate alınarak ülke parasına dönüşüm yapılmalıdır.
Hemen belirtmek gerekir ki, başka müflis bankalar aleyhine açılan kayıt kabul davalarında da yabancı para cinsi alacakların, iflas tarihi itibariyle kur karşılığının hesaplanması, buna göre kayıt ve kabule esas miktarın belirlenmesi yönünde Yargıtay’ın ve Bölge Adliye Mahkemelerinin emsal teşkil eden içtihat ve uygulamaları istikrar kazanmış durumdadır. (Yargıtay 11. HD 2019/4646E. 2021/4937K.sayılı ilamı)
O halde belirtmek gerekir ki davacının yabancı para alacağıyla ilgili iflas tarihindeki döviz kurunun esas alınması, emredici olan genel hükümlere ve uygulamaya uygundur. Bu noktada … Kurulunun yabancı para cinsi alacakların hangi tarihteki kur üzerinden TL’ye çevrilerek iflas sıra cetveline kaydedileceği hususunda almış olduğu kararın, her ne kadar tasfiye sürecini yürütmekte kanunen görevli ve yetkiliyse de bu yetkinin hukuki tartışma konusu olan her türlü konuda …’nin sınırsız yetkili kılındığı anlamına gelmediği, bu nedenle “iflas sıra cetveline alacak kaydında uygulanacak kur tarihi” hususundaki kararın yasal veya sözleşmesel bir dayanağının, dolayısıyla davacı açısından bağlayıcılığının bulunmadığı, esasen yorum kuralları gereği Fona tanınan yetkilerin “istisnai olması” nedeniyle dar yorumlanmasının esas olduğu, belirtilen yorum tarzı benimsendiğinde ise Fon Kurulunun bu yöne ilişkin kararı ile bağlı olunmasının mümkün olunmadığı, bu hususta İİK’nın bir kısmına yukarıda yer verilen iflas kitabında yer alan yasal düzenlemeleri kapsamında, yüksek yargının aynı konudaki yıllardır benimsenerek istikrar kazanmış yorum ve içtihatlarından ayrılmayı gerektiren husus bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Dava konusu somut uyuşmazlıkta, davacının yabancı para cinsi asıl alacağının tutarı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, TCMB döviz kurları internet sitesinde sürekli ilan edilmekle tüm taraflar ve mahkememizce ulaşılabilir-denetlenebilir durumda bulunduğu, nitekim müflis bankanın faaliyet izninin kaldırıldığı 22/07/2016 tarihindeki USD ve EURO alış, efektif alış kurunun da, iflasın açıldığı 16/11/2017 tarihindeki alış, efektif alış kurunun da tarafların bilgisi dahilinde ve kabulünde olduğu, mahkememizce TCMB internet adresindeki ilanlardan yapılan kontrolde, tarafların anılan tarihlerle ilgili bildirdiği kur rakamlarında bir maddi hatanın-farklılığın da bulunmadığı gözetilerek, taraf defter ve kayıtları incelenerek bilirkişi raporu alınmasına gerek bulunmadığı değerlendirilmekle, davacının kayıt başvurusunda iflas kararı tarihindeki TCMB efektif döviz alış kurundan yaptığı hesabın doğru olduğu, Yargıtay (Kapatılan) 23.HD’nin konuyla ilgili içtihatlarında da belirttiği üzere efektif kurların uygulanması gerektiği, bu nedenle davacının efektif alış kuru üzerinden TL’ye çevirerek yaptığı kayıt başvurusunda haklı olduğu anlaşılmış, yukarıda açıklanan gerekçelerle iflas idaresinin reddettiği ve kur farkından kaynaklanan kısmın da (kayıt başvurusunda ve davada talep edilen tutar gözetilerek taleple bağlılık ilkesi gereği talep kadar hüküm kurulabileceği anlaşılmakla) davacının 1479. sıradaki alacağına ilaveten müflis bankanın iflas masasından düzenlenen sıra cetveline kaydına karar vermek gerekmiştir.
Dava dilekçesinde yabancı para cinsi alacakların öncelikle yabancı para cinsinden masaya kaydına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüşse de, incelenen kayıt başvurusunda alacağını tamamen TL olarak (TL’ye çevirerek) masaya kayıt talep ettiği, bu nedenle bu talebiyle bağlı olduğu, TBK md 99 kapsamında davacının iflas masasına yabancı para alacak kaydı konusunda seçimlik hakkı bulunmadığı, yukarıda açıklanan emsal Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere iflas sıra cetveline yabancı para cinsinden kayıt talebinin alacaklılar arasında eşitsizlik yaratacak nitelikte uygulama olmakla Yargıtay içtihat ve uygulamalarında da kabul görmediği, iflas hukuku prensiplerine aykırı olduğu, kaldı ki davacının TBK md 99 kapsamında seçimlik hakkı olduğu kabul edilse bile bu hakkını kayıt başvurusu sırasında TL cinsinden talep ederek TL şeklinde seçtiği, yaptığı bu seçimi kayıt kabul davasında değiştirerek ilk seçiminden vazgeçemeyeceği, nitekim bu hususta da pek çok emsal içtihat bulunduğu anlaşılmakla, davadaki talebin taleple bağlılık ilkesi gereği reddedilen TL cinsi alacak kayıt başvurusunun reddedilen kısmı hakkında kayıt kabul davası olduğu gözetilerek, buna yönelik hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile,
Davacının 23.747,52-TL alacağının (576 kayıt nolu alacağa ilaveten) müflis bankanın İstanbul ….İflas Müdürlüğü …İflas sayılı dosyasında sıra cetveline kaydı suretiyle iflas masasına kayıt ve kabulüne,
2-Alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcı olmakla birlikte, davalı iflas idaresi 5411 sayılı Kanun md 140 uyarınca harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, bu nedenle davacının yatırdığı 35,90 TL başvuru harcı ile 405,55 TL peşin karar harcının karar kesinleştikten sonra ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 189,31-TL posta masrafından ibaret yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan avansın karar tebliğ giderlerinden sonra kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 10 GÜN içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.19/11/2021

Katip …

Hakim …