Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/502 E. 2022/394 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/502 Esas
KARAR NO : 2022/394

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 28/08/2019
KARAR TARİHİ : 17/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından … plakalı aracın ZMSS …’nolu ZMSS poliçesi kapsamında 22.08.2017-22.08.2018 tarihleri arası dönem için sigortalandığını, 25.02.2018 tarihinde sigortalı araç sürücüsü … ilçesi sınırlarında seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek zincirleme trafik kazası meydana gelmesine neden olduğunu, kaza sonrası tutulan kaza tutanağında görüleceği üzere sigortalı araç sürücüsünün kaza nedeni ile kusurlu bulunurken sigortalı aracın sürücüsünün kaza sonrası olay yerini terk ettiğinden sürücünün kimliğinin tespit edilemediğini, kaza sonucu … plakalı araçta oluşan maddi hasarın müvekkili şirket tarafından karşılandığını, hasar nedeni ile müvekkili şirketin, eksper raporu doğrultusunda 30.05.2018 tarihinde 17.499,91 TL tazminat ödediğini, 6102 sayılı TTK md.1472-1481 uyarınca müvekkili şirketin ödemiş olduğu sigorta bedelini davalı sigortalıdan rücuen talep etme hakkına sahip olduğunu, davalı tarafça ödeme yapılmaması üzerine … 24.İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, başlatılan takibe yapılan haksız itiraz üzerine takibin durduğunu beyanla haksız itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline ait aracın … tarafından işletilen otomobil kiralama firmasına kira sözleşmesi gereği teslim edilip bu şahsın tasarrufu altında bulunduğu sırada kaza meydana geldiğini, müvekkilin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK) nda belirtilen usul ve esaslara göre işleten ya da istihdam eden sıfatı mevcut bulunmadığı gibi kaza nedeniyle bir kusur ve sorumluluğu da bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya, Bilirkişi … ve …’a tevdi edildiği, bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan 13.12.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “
1-) … plaka numaralı hususi otomobilin kimliği belirlenemeyen sürücüsünün %100 (yüzde yüz) oranında ‘tamamen asli kusurlu olduğu, ZMS (Trafik) sigortacısı davacı … Sigorta A.Ş.’nin meydana gelen zarar ziyandan aynı oranda ve azami 36.000,00 TL poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduğu,
2-) Park halindeki …ve … plaka numaralı otomobilleri bundukları yere park eden sürücülerine atfı kabil kusur bulunmadığı,
3-) Hadisenin meydana gelmesinde, dava konusu zararın doğmasında veya artmasında başkaca eti kurum, kuruluş bulunmadığı,
4-) Kaza döneminde …’a ait … plaka ve (…) şasi numaralı hususi otomobilin olay tarihinde yetkili servis ortamında, tamamı orijinal vasıfta parçalar kullanılarak gerçekleştirilmesi mümkün kadri maruf, haddi layık onarım bedelinin; KDV hariç 23.575,27 TL-KDV dahil 27.818,81 TL, iskontolu KDV hariç 21.450,24 TL-KOV dahil 25.311,28 TL olduğu, iskonto ve KDV hususunun Muhterem Mahkeme’nin takdirleri olduğu, kazaya karışan sürücünün kusur durumuna göre davacı … Sigorta A.Ş.’nin tamamından sorumlu olduğu ve 30.05.2018 tarihinde … Sigorta A.Ş.’ne rücuen yaptığı 17.499,91 TL tutarındaki ödeme miktarının zarar ve ziyandan sorumluluğu bulunanların lehine bir durum olarak belirginleştiği, T.C. … 24. İcra Dairesi’nin…Esas sayılı dosyası ile dosya borçlusu davalı … aleyhine 28.08.2018 tarihinde başlatılan ve yapılan itiraz üzerine durdurulan dava konusu icra takibinin de 17.499,91 TL asıl alacak tutarı üzerinden başlatıldığı ve uygun olduğu,
5-) Kaza döneminde …’a ait … plaka ve (…) şasi numaralı hususi otomobil üzerinde meydana gelen değer kaybı zararının olay tarihinde Yargıtay içtihatlarına göre 7.500,00 TL, ZMS Genel Şartları ekindeki formüle göre 4.417,61 TL olduğu, kazaya karışan sürücünün kusur durumuna göre davacı … Sigorta A.Ş.’nin tamamından sorumlu olduğu ve 05.12.2018 tarihinde eksper raporu ücreti dahil …’a yaptığı 4.050,44 TL tutarındaki ödeme miktarının zarar ve ziyandan sorumluluğu bulunanların lehine bir durum olarak belirginleştiği, … 24. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile dosya borçlusu davalı … aleyhine 22.03.2019 tarihinde başlatılan ve yapılan itiraz üzerine durdurulan birleşen dava konusu İcra takibinin de 4.050,44 TL asıl alacak tutarı üzerinden başlatıldığı ve uygun olduğu,
6-) Davacı … Sigorta A.Ş.’nin kazada hasar görmüş olan …plakalı aracın kasko sigortacısı dava dışı Sigorta Şirketine 17.499,91 TL hasar bedeli ve … plakalı araç malikine araçta oluşan 4.050,44 TL değer kaybı tazminatı ödemiş olduğu,
7-) İşletenin tespiti ve söz konusu sözleşmenin Uzun Süreli Kira Sözleşmesi olup olmadığı ve dolayısıyla dava konusu kaza ve tazminat talebi ile ilgili olarak, davalı malik … ‘ın sorumlu olup olmadığı hususundaki hukuki ve nihai kararın tamamen Sayın Mahkemenize ait olduğu, ‘tespit, hesap, sonuç, görüş ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespit edilmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe
Dava dosyası … 6. Tüketici Mahkemesi’nin 16/07/2020 gün …Esas, …Karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edilmiş olmakla, mahkememiz esasının 2020/502 Esas sırasına kaydı yapılan 2020/502 E.sayılı dosyası incelenip, değerlendirildi.
Davacı sigorta şirketi, davalı sigortalı adına kayıtlı araç sürüücüsünün meydana gelen kaza sonrasında olay yerini terk ettiğinden sözleşmeye dayalı olarak, üçüncü kişiye ödediği hasar bedelinin rücuen tahsilini istemiştir.
Bu itibarla, öncelikle görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun tespit edilmesi, başka bir anlatımla somut olay bakımından Mahkememizin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi zorunludur.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir.Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar,
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davacı sigorta şirketi, davalı sigortalı adına kayıtlı araç sürüücüsünün meydana gelen kaza sonrasında olay yerini terk ettiğinden sözleşmeye dayalı olarak, üçüncü kişiye ödediği hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkin olduğundan taraflar arasında bir sigorta sözleşmesinin bulunduğu açıktır.
Davalının tacir vasfı olup olmadığının tetkiki için … Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazılırak davalı … (T.C:…)’ ın 2017-2018 yıllarında işletme defteri performans bilgilerine göre, erçek kişi olarak birinci sınıf tacir olup olmadığı, esnaf olup olmadığı, bilanço usulüne göre defter tutup tutmadığının araştırılması, 21.07.2007 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2007/12362 sayılı BKK. Uyarınca esnaf sınırını aşıp aşmadığının tespiti bakımından, bu yıllarda verdiği Gelir Vergisi Beyannamesi, eki gelir tablosu ve performans bilgilerinin gönderilmesi ve bu bilgilere göre VUK 171/1 ve 3 no.lu bentlerde ilgili yıl için belirlenen nakdi limitin yarısını, 171/2 no.lu bentte belirlenen nakdi limitin tamamını, ilgili yıl yıllık gayrisafi iş hasılatı tutarı yönünden aşıp aşmadığının araştırılarak mahkememize bilgi verilmesinin istenilmiş; Vergi Dairesi yazı cevabına göre davalı gerçek kişinin kaza tarihi itibariyle gayrimenkul sermaye iradı kapsamında mükellef olduğu, bilanço veya işletme hesabına göre defter tutmayıp tacir vasfının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu kapsamda benzer nitelikteki uyuşmazlıklarda yüksek mahkemelerce verilen içtihatların tetkiki yoluna gidilerek yapılan incelemede;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2018/2669 Esas, 2020/3503 Karar sayılı ilamında “…Somut olayda, davalı sigortacı nezdinde zmms poliçesi ile sigortalı bulunan aracının karıştığı kazada nedeni ile 3. ödenen ve sigortalısına rücu edilen maddi tazminatının isdirdatı istenmektedir. Sigortalı aracın ruhsat bilgisinde işletenin davacı … olduğu, aracın hususi oto olduğu görülmekle, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca, tüketici mahkemeleri, sigorta sözleşmesinin tarafları arasındaki ve taraflardan birinin tüketici olduğu uyuşmazlıklarda görevli olmakla ilk derece mahkemesince Tüketici Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken esastan karar verilmesi doğru olmamıştır….”;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2017/1833 Esas, 2017/1868 Karar sayılı ilamında “…6502 sayılı Kanunun; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamaların tüketici mahkemelerinde çözümünü öngören 73. maddesi hükmü ile, “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile diğer kanunlarda düzenleme olması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğini” düzenleyen 83/2. maddesinin açık hükmü nedeniyle somut uyuşmazlığa bakma görevi tüketici mahkemelerinin görev alanına girmiştir.
Somut olayda, uyuşmazlığın sigorta şirketi tarafından ödenen maddi tazminatın, zararın teminat dışı kalması sebebiyle sigorta poliçesinin tarafı olan kendi sigortalısından tahsiline ilişkin olması nedeniyle dava tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3, 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca davanın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. ….”;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2021/1216 Esas, 2021/1510 Karar sayılı ilamında “…Somut olayda, davacı sigorta şirketinin dava dışı 3. şahıs için ödediği hasar tazminatını davalı sigortalıdan tazmini istenmekte olup, sigortalı araç hususi araç olduğu gibi maliki de gerçek kişidir. Dava 28/01/2021 tarihinde, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlüğe girdikten sonra açılmıştır. Bu nedenle açılan davada Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan, yerel mahkemece Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğu belirtilerek, görevsizlik kararı verilip dosyanın Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir…”;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2019/1202 Esas, 2021/919 Karar sayılı ilamında “…Somut olayda, davacı sigorta şirketine ZMMS sigortası bulunan aracın karıştığı kaza sebebi ile dava dışı 3. kişilere ödenen tazminatın aracı kullanan sürücünün alkollü olması sebebi ile rücuen tahsiline karar verilmesi talep edilmektedir. Sigortalı araç hususi nitelikte araçtır. Bu durumda davalı sigortalı, 6502 sayılı Kanun’un 3.maddesinin k bendi kapsamında tüketici; sigortalı ile davacı arasındaki sigorta sözleşmesi ise aynı Kanun’un 3.maddesinin l bendi gereğince tüketici işlemidir. Bu durumda uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. ….”; şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2022/608 Esas, 2022/566 Karar sayılı ilamında “…6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevlidir.
Somut olayda, davacı … Sigortaya A.Ş.’ye zmss sigortası bulunan davalıya ait aracın karıştığı kaza sebebi ile dava dışı 3. kişiye ödenen hasar bedelinin davalının kaza sırasında alkollü olması sebebi ile rücuen tahsiline karar verilmesi talep edilmektedir. Davalı sigortalı, 6502 sayılı Kanun’un 3.maddesinin k bendi kapsamında tüketici; sigortalı ile davacı arasındaki sigorta sözleşmesi ise aynı Kanun’un 3.maddesinin l bendi gereğince tüketici işlemidir. Bu durumda uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir…”; şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2019/2260 Esas, 2021/1994 Karar sayılı ilamında “..Somut olayda, davacı Sigorta şirketi, zmss sigortası bulunan aracın karıştığı kaza sebebi ile dava dışı 3. kişiye ödenen tazminatın kaza anında sigortalı aracı kullanan sürücünün muhtemelen alkollü yada ehliyetsiz olması sebebi ile rücuen tahsiline karar verilmesi talep edilmektedir. Sigortalı aracın hususi niteliktedir. Bu durumda davalı sigortalı, 6502 sayılı Kanun’un 3.maddesinin k bendi kapsamında tüketici; sigortalı ile davacı arasındaki sigorta sözleşmesi ise aynı Kanun’un 3.maddesinin l bendi gereğince tüketici işlemidir. Bu durumda uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir..”; şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2019/854 Esas, 2021/758 Karar sayılı ilamında “..Somut olayda, davacı Sigorta şirketi, zmss sigortası bulunan aracın karıştığı kaza sebebi ile dava dışı 3. kişiye ödenen tazminatın kaza anında sigortalı aracı kullanan sürücünün muhtemelen alkollü yada ehliyetsiz olması sebebi ile rücuen tahsiline karar verilmesi talep edilmektedir. Sigortalı aracın hususi niteliktedir. Bu durumda davalı sigortalı, 6502 sayılı Kanun’un 3.maddesinin k bendi kapsamında tüketici; sigortalı ile davacı arasındaki sigorta sözleşmesi ise aynı Kanun’un 3.maddesinin l bendi gereğince tüketici işlemidir. Bu durumda uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir..”; şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k bendinde ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi “tüketici”, 3/ı bendinde ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem “tüketici işlemi” olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. Bu haliyle davanın, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında sigorta şirketi tarafından ödenen tazminatın, olay yeri terk sebebiyle sigortalıdan tahsili talebine yönelik niteliği de gözetilerek, davalı gerçek kişinin tacir vasfı olmadığı, dosyada mevcut ruhsat kaydına göre sigortalı, dava konusu aracın kullanım amacının hususi olduğu, sigortalı davalı tüketici, taraflar arasındaki sigorta sözleşmesi de tüketici işlemi sayılmakla davaya bakmakla tüketici mahkemesi görevli anlaşılmakla, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan TKHK kapsamında kalan uyuşmazlık hakkında Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle aşağıdaki şekilde hüküm vermek gerekmiştir.
Birleşen dava dosyası yönünden (önceki esas … 4. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas) mahkememize görevsizlik kararı ile gelmediği de gözetilerek, birleşen dava dosyası yönünden dosyanın yargı yeri belirlenmesine bu aşamada tabi olamayacağı ve kanun yolu incelemesinin farklı mercilerce yapılması gerekebileceği de gözetilerek, hükümle birlikte birleşen dava dosyası yönünden (önceki esas … 4. Asliye Ticaret Mahkemesi …Esas) mahkememizin görevli olup olmadığının tespiti için iş bu dava dosyasından tefrik kararı verilmesine, tefrik edilen dosyanın mahkememizin son esasından sonra numara almak kaydı ile mahkememiz esasına kaydedilmesine, sair hususların tefrik edilen dava dosyası içeriğinden değerlendirilmesine, de ayrıca karar verilmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Asıl dava dosyası yönünden HMK 114/1-c ve HMK 115/2 madde hükümleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMELERİ olduğunun tespitine,
2-Asıl dava dosyası yönünden Mahkememizin görevsizliğe ilişkin davanın usulden reddine yönelik kararının istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde öncesinde … 6. Tüketici Mahkemesinin görevsizlik kararı sebebiyle dosya mahkememize tevzi edilmiş olduğundan olumsuz görev uyuşmazlığı çıkacağından görevli mahkemenin tespiti ve merci tayini için dosyanın İstanbul BAM ilgili daire başkanlığına resen gönderilmesine,
3-Asıl dava dosyası yönünden Harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Birleşen dava dosyası yönünden (önceki esas … 4. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas) mahkememizin görevli olup olmadığının tespiti için iş bu dava dosyasından tefrik kararı verilmesine, tefrik edilen dosyanın mahkememizin son esasından sonra numara almak kaydı ile mahkememiz esasına kaydedilmesine, sair hususların tefrik edilen dava dosyası içeriğinden değerlendirilmesine,
Dair, asıl ve birleşen dosya taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi.17/05/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır