Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/499 E. 2021/847 K. 06.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/499 Esas
KARAR NO : 2021/847

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2020
KARAR TARİHİ : 06/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkile ait ticari işletme tarafından davalıya tanzim edilen faturalar kesilerek içeriğindeki ürünler tam ve eksiksiz olarak teslim edildiğini, davalı süre içinde kendisine gönderilen mal ve faturalardan itiraz etmediğini, davalı ısrarlı talep ve ihtara rağmen borcu ödemediğini, borcun ödenmemesi üzerinde borcun ödenmesi amacıyla … 37. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı taraf dosya alacağına itiraz ettiğinden arabuluculuğa başvurduklarını fakat anlaşmaya varılmadığını, davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine dosya borcunun bir kısmı parçalar halinde ödendiğini, borçlu firma tarafından 13.09.2019 tarihinde 30.000,00TL, 23.10.2019 tarihinde 30.000,00 TL, 06.12.2019 tarihinde 30.000,00 TL, 30.012.2019 tarihinde 29.539,42 TL ödeme yapıldığını, borçlu firma yapmış olduğu 119.539,42 TL’lik ödeme tutarı fatura alacağın tamamına denk düştüğünü, borçlu firma ödemede zaman kazanma ve faiz ve icra masraflarını ödememe nedeniyle itiraz ettiğini, davalı firma dosya borcunu kabul ettiğini, temerrüt oluşmadığı ileri sürüldüğünü, taraflar arasında cari hesaplar bulunmadığı gibi ödemelerin ne zaman yapılacağına dair anlaşmada bulunmadığını, beyan ederek … 37. İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun %20 İcra İnkâr tazminatına mahküm edilmesine, dava harç ve masraflarıyla vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı müvekkili ile davacı tedarikçi firma arasında Mart 2018- Temmuz 2019 arasında çeşitli sebze ve meyve gibi yemek malzemeleri alışverişi yapıldığını, satın alımlar sürekli ve değişen zamanlarda olduğundan yazılı sözleşmeye bağlanmadığını, davacının peşin satımları sonrasında düzenlendiği faturalar derhal müvekkil şirket hesabından veya kredi kartından ödendiğini, Temmuz 2019 sonuna gelindiğinde davacı vekilin iddiası olan 119.489,42 TL (100 TL fazla olarak hesapladıklarını) borç olarak iddia ettiklerini, fakat borcun 2019 yılı sonunda kapatıldığını, taraf muhasebeleri arasında borç kapanana dek ve kapandıktan sonra da tam mutabakat sağlandığını, 13.09.2019 tarihinde 30.000, TL ödenerek kalan borç; 89.489,42 TL, 23.10.2019 tarihinde 30.000, TL ödenerek kalan borç; 59.489,42 TL, 06.12.2019 tarihinde 30.000 TL ödenerek kalan borç;29.489,42 TL, 30.12.2019 tarihinde 29.489,42 TL ödenerek kalan borç;0,00 TL olduğunu, dava dilekçesinde aynı rakamlar ve tarihler olmasına karşın davacı vekili fatura alacağın tamamına denk düşmemekte beyanının bulunduğunu, tarafların haricin anlaşarak anaparayı kapatmaları karşısında vekâlet ücretini alamadığından avukatlık ücreti için dava açtığını, arabuluculuğa başvurduklarını fakat anlaşamadıklarını, anlaşma beyanına rağmen davacı vekili müvekkili bilgisi ve onayı olmaksızın davayı 10 ay sonra ikame ederek; borcun kapanmadığı yönünde iddia da bulunduğunu, borç yalnızca anaparanın ödenmesi yönünde kapatılacağını beyan ederek davanın reddini, vekâlet ücretinin ve kötü niyet tazminatının davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ VE GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlendiği iddia edilen faturalardan kaynaklı olarak … 37. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
… 37. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı şirket tarafından 119.539,42-TL üzerinden cari hesap alacağı için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, takipten sonra ancak davadan önce alacaklı vekilinin dosya borçlusu davalının haricen yapmış olduğu ödemeleri, alacaklı vekilinin icra dosyası içeriğine bildirmesi üzerine müdürlükçe kapak hesabı yapılmış; kapak hesabında takipten sonra ödenen ancak icra dosya borcunu karşılamayan miktar üzerinden huzurdaki dava, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.10.2004 gün, 2004/9-508 E., 2004/562 K, 30.03.2005 gün, 2005/19-200 E., 2005/210 K; 08.06.2005 gün, 2005/19-270 E., 2005/365 K, 18.04.2007 gün, 2007/19-159 E., 2007/220 K., 04.07.2007 gün ve 2007/13-453 E.,2007/453 K.; 09.02.2011 gün ve 2011/13-29 E., 2011/56 K sayılı kararları).
Davacı usule uygun şekilde hukuki yararı olmayan takipten sonra ancak davadan önce alacaklı vekilinin dosya borçlusu davalının haricen yapmış olduğu ödemelere ilişkin takibin devamı talebinde bulunmamış, icra dosyası kapsamında davalı yanca haricen ödenen bedellerin üzerinde bir kısım olan 23.961,95-TL’ye yönelik huzurdaki itirazın iptali davasını ikame etmiş ve davasını da alacağın fer’ileri ile sınırlandırmamış ve dava dilekçesinin netice-i talebinde takibin devamı talebinde bulunmuştur.
Davacı, davalı aleyhine giriştiği ilamsız icra takibinde 119.539,42-TL asıl alacağa ticari avans faizi yürütülerek tümünün masraf ve vekalet ücreti ile birlikte, kısmi ödeme halinde TBK 100.madde uygulanarak borçludan tahsili talebinde bulunmuştur.
Davalı borçlu, icra takibine icra dairesinin borcun tamamına süresinde itiraz etmiş ve farklı tarihlerde ve hepsi davadan önce olmak kaydıyla 119.489,42 TL’ lik ödemeyi 13.09.2019-30.12.2019 tarihleri arasında gerçekleştirdiği dosya kapsamındaki banka dekontlarından anlaşılmaktadır. Nitekim davacı tarafça da ödenen bedeller dava konusu edilmemiş; dava, takip sonrası ve dava öncesi ödenen asıl alacak tutarı dikkate alınarak(düşülerek) harçlandırılıp açılmıştır. Davacının dava konusu icra takibinde açıkça TBK 100. maddesine göre, yapılan ödemenin öncelikle işlemiş faiz, takip masraflarına mahsup talebinde bulunması, davalı-borçlu tarafından alacaklıya yapılan ödemelerin kısım kısım yapıldığı noktasında ihtilaf bulunmaması, dava dilekçesi içeriğinde de açıkça asıl alacağın icra takibi nedeniyle doğan ferileri yönünden takibin devamını istendiğinin belli olmaması ve dava konusu yapılan kısmın da 23.961,95-TL olarak bu ferilere karşılık gelmemesi de dikkate alınarak icra takibine başlanılmasından sonra, itirazın iptali davasının açıldığı tarihten önce TBK 100. maddesine göre, yapılan ödemenin öncelikle işlemiş faiz, takip masraflarına mahsup edileceği göz önünde bulundurulmalıdır. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesi 2021/519 Esas, 2021/522 Karar sayılı ilamı) (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesi 2020/1177 Esas, 2020/1028 Karar sayılı ilamı)
Davacı ödenen bedeli harca esas değer kapsamında göstermeksizin iş bu davayı açmıştır. Bu noktada davacının takip giderleri ve takip vekalet ücretini de içine alacak şekilde takibin devamına imkan sağlayamaya yönelik itirazın iptali davası açmasında hukuki yararının olup olmadığı hususunun ayrıca irdelenmesi gereklidir. Bu kapsamda Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 03.07.2018 tarihli 2017/794 E., 2018/3735 K. sayılı emsal kararında; “….takip giderleri ve takip vekalet ücreti yönünden takibin devamına imkan sağlayacak şekilde karar verilmesi gerekirken bu konuda da karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm oluşturulması da usul ve yasaya aykırıdır…” şeklinde görüş bildirilmiş; yine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesi 2020/551 Esas, 2021/544 Karar sayılı ilamında; “Davalı icra takibi kesinleşmeden önce asıl alacak tutarını ödemiş ise de, haklı olan icra takibine ilişkin icra vekalet ücreti, takip öncesi ve sonrası işlemiş faiz, harç ve masraflarından da sorumlu olduğu açıktır.” şeklinde tespitte bulunulmuştur. Ayrıca, itirazın iptali yönünde bir karar verilmediği sürece icra müdürlüğünce icra dosyası üzerinde işlem yapılamayacağından, icra takip tarihinden itibaren işleyecek faiz ve icra giderleri hakkında mahkemece bir karar verilmesi gereklidir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesi 2019/680 Esas, 2021/701 Karar sayılı ilamı)
Benzer nitelikte bir uyuşmazlıkta İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesi 2020/1177 Esas, 2020/1028 Kararında “…Yargıtay HGK nun 2007/159 esas -2007/220 karar sayılı ilamında vurgulandığı üzere itirazın iptali davasının açılmadan önce borcun kısmen ödenmesi halinde ,alacaklının ödenen kısım için dava açmakta hukuki yararı yoktur. Ancak bu halde de; ödeme ve dava tarihi itibariyle borç miktarının tesbiti gereklidir. TBK’nun 100. maddesi gereği; borçlu; faiz veya giderleri ödeme de gecikmemiş ise kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Takip talebinde kısmi ödemenin ferilerden mahsubu talep edildiği gibi, TBK 100 gereği mahsup, emredici bir hüküm olup re’sen uygulanacaktır.
Davalı tarafça faturalarda vade bulunmadığı kabul edildiğinden takip tarihi itibariyle alacağın muaccel olduğunun kabulü gerekir. Takip tarihinden sonra kısmi ödeme yapan borçlu alacak muaccel ise icra vekalet ücreti, ödeme tarihine göre gerekiyorsa icra tahsil harcı, ödeme tarihine kadar işleyen faiz vs. ferilerden sorumludur. Alacak aslı ödenerek borcun sona erdiği kabul edilemez.Mahkemece,yapılan bilirkişi incelemesinde varlığı ihtilafsız hususlar belirlenmiş, TBK 100. maddesi gereğince bir hesaplama yapılmamıştır. Kısmi ödeme tutarı 232.059,11-TL lik kısmının ferileri ödenmediği sabit olup,kısmi ödeme tarihinde hesaplanan toplam borç tutarından davalı tarafça yapılan ödeme düşülerek kalan miktarın da daima asıl alacak bakiyesi (ferilerin mahsubu nedeniyle sona ermesi halinde ) olacağı gözönünde bulundurulmalıdır. Anlatılanlara göre kalan miktar hesaplanarak bir karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır…” şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Uyuşmazlık kapsamında, icra dosyası kapak hesabı ve davacının dava konusu ettiği miktarın denetimine yönelik tarafların ticari defterleri de incelenmek suretiyle takip, ödeme ve dava tarihi itibari ile borç miktarının tespiti, takip ve ödeme tarihi itibari ile var ise vade tarihleri de belirtilerek alacağın muaccel olup olmadığı, ödeme tarihine göre icra tahsil harcı, ödeme tarihine kadar işlemiş faiz vs. Feriler yönünden TBK 100. madde gereğince hesaplama yapılması için olarak, dosya Mali Müşavir Bilirkişisi Murat Kutanoğlu’na tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 21.06.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “Davacı tarafça ibraz edilen yasal defterlerin (HMK md. 222) uyarınca davacı lehine delil niteliğinin bulunduğu, Davacının defteri ve davalının beyan ve sunduğu hesap ekstrelerine göre tarafların 29.08.2019 takip tarihi itibari ile davacının 119.489,42 TL’ lik alacağı konusunda (davalı beyan ve ekstreleri dikkate alındığında) mutabakatlarının olduğu, Davacının takibe konu ettiği faturaların ortalama tarihinin 14.06.2019 ve ortalama ödeme vadelerinin (TTK 1530/5 maddesi uyarınca) 14.08.2019 olabileceği, Davalının takip sonrasında davacı ile yaptığı whatsapp yazışmaları doğrultusunda davalı tarafa takip sonrasında kendi hesabında bulunan 119.489,42 TL’ lik ödemeyi 13.09.2019-30.12.2019 tarihleri arasında ödemiş olduğu, İş bu ödemeler ile ilgili taraflar arasında whatsapp yazışması haricinde başkaca bir protokol vb vesaikin bulunmadığı, Tüm bu hususlar dahilinde tarafımızca yapılan hesaplamalarda TBK madde 100 kapsamında yapılan değerlendirmeleri sonucunda davacının davalı taraftan yapılan her ödeme itibari ile oluşan borç ve sonrasında kalan ana para borcunun şeklinde olduğu hesaplanmıştır. Diğer taraftan dava tarihi itibari davacının anapara ve faiz alacağının şeklinde hesaplandığı, Davacının iş bu davada 23.961,95 TL’ lik kısmı ile ilgili itirazın iptali talebinde bulunduğu, Davacının talebine ilişkin değerlendirme ve takdirin Sayın mahkemeye ait olduğu, Davacı ile ilgili Sayın mahkeme tarafından belirlenecek asıl alacağa davacı talebi doğrultusunda 3095 Sy.K.nun 4489 Sy.K.nun ile değişik 2.Maddesi gereğince T.C Merkez Bankası tarafından dönemde Kısa Vadeli Avans Kredilerine uygulanan faiz oranları (01.07.2018- 31.12.2019 arası 019,50; 01.01.2020-30.06.2020 arası 13,75; 01.07.2020 tarihi sonrası 010,00) üzerinden basit usulde(3095 Sy.K.m3)temerrüt faizi tahakkukunun uygun olacağı, Davacı tarafça talep edilen %20 oranında İcra İnkâr Tazminatı ve davalının kötü niyet tazminatının Sayın Mahkemenin takdirinde bulunduğu, Görüş ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespit edilmiştir.
Davalı vekili tarafından tahkikat celsesinde tanık dinletme talebinde bulunulmuş, davacı yanca bu talebe muvafakat edilmemekle birlikte davalının sunmuş olduğu cevap dilekçesi içeriğinden de anlaşılacağı üzere dava konusu bir mal veya hizmete yönelik bulunmayıp, icra takip dosyasındaki kapak hesabındaki bir kısım alacakların ödenmediğinden açılan dava niteliğindedir. Bu husus ve uyuşmazlığın niteliği de dikkate alınarak; mahkememizce davalının daha önce bildirmiş olduğu tanıklara tebligat çıkarılmış ise de dava konusu alacağın niteliği ve huzurdaki itirazın iptali davasının miktarı göz önüne alındığında tanıkla ispat sınırının üzerinde kaldığı görülmekle bildirilen tanıkların herhangi bir maddi vakıaya ilişkin tanıklıklarının davanın ve tarafların arasındaki uyuşmazlığın niteliği uyarınca davanın neticesine tesir olmayacağından davalı vekilinin tanık dinletme talebinin reddi ile açık yargılamaya devam olunmuştur.
Somut olayda, faturaya dayalı alacak yönünden takip öncesinde oluşan bir faiz talebi bulunmamakla, davalının icra takibi ile temerrüde düştüğü kabul edilerek, asıl alacağa takip tarihinden davalı tarafça ödemelerin farklı tarihlerde ve kısım kısım yapıldığı da gözetilerek, takip sonrası faiz ile icra vekalet ücreti ve takip giderleri bakımından bilirkişi tarafından dosyaya sunulan denetime açık 21.06.2021 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek, davalının …37.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İtirazın iptali ile takibin dava konusu edilen 23.961,95-TL yönünden kaldığı yerden aynı koşullar altında aynen devamına, dair hüküm kurmak gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Somut uyuşmazlıkta da TBK 100 uygulamasıyla önce faiz ve giderlere mahsup edilince kalan tutar ana para borcu sayılmak durumundadır. Bu durumda kalan ana para borcu yönünden icra inkar tazminatı koşullarının oluştuğu kabul edilmek durumundadır. Davalı borçlu ödeme emrinde belirtilen tutarı ödemekle birlikte takip tarihinden ödeme tarihine kadar takip hukukundan doğan, gecikme faizi, takibin yol açtığı giderler, takip kapsamında avukat ile temsil edilen alacaklı taraf için ödenmesi gereken avukatlık ücretini ödememiş olup, yaptığı ödeme 6098 sayılı TBK m. 100 uyarınca asıl alacağa bağlı ferilere mahsup edilince kalan tutar asıl alacak borcu olup, bu tutar, muayyen, likit ve bilinebilirlik koşullarını taşıdığından icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmiştir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesi 2018/158 Esas, 2018/820 Kararı)
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın KABULÜ ile;
-Davalının … 37.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile takibin dava konusu edilen 23.961,95-TL yönünden kaldığı yerden aynı koşullar altında aynen DEVAMINA,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla 23.961,95 TL’ nin %20′ si tutarındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (23.961,95 TL) üzerinden alınması gereken 1.636,84 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 409,22 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 1.227,62 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 409,22 TL peşin harç, posta ve tebligat masrafı 117,50 TL, bilirkişi ücreti 700,00- TL olmak üzere toplam 1.226,72 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekili ve davalının yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.06/12/2021

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır