Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/498 E. 2021/754 K. 15.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/498 Esas
KARAR NO :2021/754

DAVA:Tazminat (İşyeri All Risk Sigortasından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:15/09/2020
KARAR TARİHİ:15/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (İşyeri All Risk Sigortasından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; uyuşmazlık konusu poliçede sigortalı olarak görünen … A.Ş.’yi müvekkili şirketin satın aldığını, şirket unvanının önce … … … ve Tic. A.Ş. olarak değiştirildiğini, daha sonra bu şirketin müvekkili şirket olan … A.Ş. ile birleşmiş olduğunu; müvekkili şirketin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan almış olduğu 27/12/2018 tarih ve … sayılı üretim lisansı uyarınca … ili, … ilçesi, … beldesinde kurulu “… … Doğalgaz Kombine Çevrim Santrali”ni işletmek suretiyle elektrik üretimi yapmaya devam ettiğini, müvekkil şirkete ait … İli … İlçesinde faaliyette bulunan tesisin davalı şirket tarafından esaslı noktaları içeren … numaralı poliçe ile teminat altına alındığını, müvekkili şirkete ait söz konusu tesis (…..AŞ işletimindeyken) … faaliyetine devam ederken, 14.03.2016 tarihinde kondenser ünitesinde soğutma suyu ile buhar kompartımanını ayıran tapalardan birinde meydana gelen kırılma sebebiyle buhar türbinine deniz suyu/tuzlu su girişi olduğunu ve bu durumun Ünite 1’e ait buhar türbininde ciddi hasara sebebiyet verdiğini, söz konusu hasarın müvekkili şirket (…) tarafından derhal davalı sigorta şirketine bildirildiğini, tesisin sözleşmeli bakım ve servis yüklenicisi ve santralin güç ekipmanlarının üreticisi olan … (…) ile iletişim kurulduğunu ve buhar türbinindeki hasarın giderilmesi için çalışmalara başlanıldığını, buhar türbini rotorunun tuzdan arındırılması için temizlik işleminin yapılması esnasında tuzdan etkilenen tüm ekipman ve parçaların … uzmanları tarafından incelendiğini, tüm bu süreç boyunca ilgili broker ve hasar uzmanına düzenli olarak bilgi verildiğini, gerek sahada gerekse de şirket merkezinde olmak üzere birden çok kez toplantılar yapılarak aksiyon planı konusunda teyitleşildiğini, müvekkili şirket koordinatörlüğünde ilgili çalışmalar tamamlanarak hasara uğrayan ünitenin devreye alındığını, ibranamede de yazılı olduğu üzere davalı sigorta şirketince sadece hasarın bir kısmını karşılamak üzere 30/10/2017 tarihinde 2.161.573,60 EURO ve 3.206.475,60 EURO ödeme yapıldığını, davalı sigorta şirketinin yaptığı bu ödemeler ile hasarı ve sorumluluğu açıkça kabul etmiş olduğunu; ancak ünite devreye alındığında, buhar türbininin … (yüksek basınç) tarafında, tuz girişi olayından öncesine göre verimde yaklaşık 10 puanlık bir performans kaybı yaşandığının gözlemlendiğini, … performans kaybının giderilmesi ile ilgili olarak …’den teklif talep edildiğini, 2017 yılı ortasında talep edilen bu çalışmayla ilgili teklif alındığını, bu esnada üçüncü taraf firmalara da performans kaybı ile ilgili teknik raporlar hazırlatıldığını, performans kaybının hazırlatılan bu raporlarca da sabit görülmesi üzerine Ağustos/Eylül 2017 tarihinde …’den konuya ilişkin alınan tekliflerin kabul edildiğini, santral üretiminin 2017 yılında yüksek seviyede olması ve yapılacak özel bir duruşta kar kaybının da buna paralel olarak yüksek olacağı düşünülerek, performans kaybının giderilmesine yönelik çalışmanın, iyi niyet gösterilerek ilk planlı duruş olan … (…) dönemine kaydırılarak 6 Mart 2018 tarihinde başlatıldığını, 12 Haziran 2018 tarihinde başarıyla tamamlandığını, bu çalışmanın yaklaşık 30 günlük kısmının … çalışmasına paralel olarak gerçekleştirildiğinden yine iyi niyet çerçevesinde bu süre ile ilgili bir kar kaybı talep edilmediğini, tuz girişinden dolayı buhar türbininin … yüksek basınç rotorunun yanında, bir de buhar türbininin … (orta basınç/düşük basınçlı) rotorunun da ciddi ve geri döndürülemez olarak hasar gördüğünü, …’in resmi yazısıyla/raporuyla müvekkili şirkete bildirildiğini, anılan olay sonucu buhar türbininin … rotorunda önemli ölçüde performans kaybı oluştuğu gibi, bunun yanı sıra … rotorunun da tamamen değişmesi gerektiğinin ortaya çıktığını, … performans kaybının giderilmesine yönelik çalışmaların müvekkili şirketçe kendi bütçesinden yaptırıldığını ve davalı sigorta şirketine 17/03/2020 tarihinde … yevmiye numaralı ve süreci tüm detayları ile gösterir ve talepleri içerir ihtarname gönderildiğini, bu ihtarnamede davalıdan; … performans kaybı kaynaklı maddi hasar için 1.766.625,34 EURO, … performans kaybı kaynaklı kar kaybı için 1.016.954,33 EURO, Yeni … rotor maliyeti için …’den alınmış olan teklife göre 11.800.000,00 USD, diğer ekipman hasarından doğan (fazla uygulanan tenzili muafiyet nedeniyle) muafiyet bedeli olan 750.000,00 EURO’nun 17/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte 5 gün içinde müvekkili şirkete ödenmesinin talep edildiğini, davalı sigorta şirketinin 03/04/2020 tarihli … yevmiye no’lu cevap yazısında ise dava dışı …”nin 28 Ocak 2020 tarihli yazısı gerekçe gösterilerek “tazminat talebinin poliçe teminatı kapsamında olmadığının daha önce açıklandığını, davacı şirketçe bu yazıya cevap verilmediğini, talep edilen kalemlerin olumlu karşılanması için bu yazıya öncelikle cevap verilmesi gerektiğini” iddia ederek tazminat taleplerini reddettiğini, ancak müvekkili şirketin muhatabının davalı sigorta şirketi olup …’nın yazısına bu nedenle cevap verme yükümlülüklerinin bulunmadığını, önceki ödemelerde uygulanan 1.000.000,00 EURO poliçe muafiyet uygulamasının da hatalı olduğunu, hasar kondensörde olduğundan muafiyetin 250.000,00 EURO uygulanması gerektiğine dair taleplerinin hasar uzmanına defaatle iletilmesi, istenen tüm bilgi-belgeler iletilmesi, tüm müzakere yolları denenmesine rağmen bir sonuç alınamaması üzerine davalı sigorta şirketine 17/04/2020 tarihinde yeni bir ihtarname daha gönderildiğini, buna rağmen hasarın karşılanmadığını belirterek, fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik kısmi alacak olarak;
-… performans kaybı kaynaklı maddi zarar ve kar kaybının (yaklaşık 3 milyon EURO olduğu tahmin edilmektedir) tazmini için her iki talep için toplam şimdilik 250 EURO’nun ödenmesine,
-… rotorunun tamamen değişimi gerektiğinden, yeni rotor maliyeti ile bu rotor için yapılacak ilave bakımların maliyetinin karşılanması için (yeni rotor maliyetinin yaklaşık 72 milyon USD, bakım maliyetlerinin ise yaklaşık 2 milyon EURO olduğu tahmin edilmektedir) şimdilik 500 EURO’nun ödenmesine,
-Fazla uygulanan muafiyet bedelinin tenzili ile kalan bakiye için şimdilik kaydıyla 250 EURO’nun ödenmesine,
-Talep edilen tüm bedele davalının temerrüde düştüğü tarihten itibaren devlet bankalarının EURO için açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödedikleri en yüksek faizin uygulanmasına, yargılama giderleri, ücreti vekâlet ve tüm fer’ilerin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı … Anonim Şirketi arasında, davacının dayanmakta olduğu Sigorta Poliçesi bakımından sözleşmesel bir ilişki bulunmadığını, uyuşmazlık konusu olan Bütün Riskler Sigorta Poliçesinin, sigortalılar … ve/veya bağlı-yan veya ortak şirketleri ve … A.Ş ile müvekkili şirket arasında akdedilmiş olduğunu, söz konusu poliçeye göre sigorta döneminin 1 Ocak 2016 ile 31 Aralık 2016 tarihleri arasında olduğunu, … …’un davacı tarafından devralındığının iddia edildiği tarihte, … …’un sigortalı olduğu Sigorta Poliçesinin zaten sona ermiş durumda olduğunu, davacı … İli … İlçesinde faaliyette bulunan tesisin müvekkili tarafından esaslı noktaları içeren … numaralı poliçe ile teminat altına alındığını iddia etse de, poliçenin geçerli olduğu dönemde davacının bahsi geçen enerji santralinin sahibi olmadığını, her ne kadar davacı şirket … … ile birleşmiş ise de bu birleşmenin davacı ile müvekkili arasında bir sigorta ilişkisi tesis etmediğini, söz konusu tesis devrinin 17 Ekim 2018 tarihinde, yani 14 Mart 2016 tarihinde rizikonun gerçekleşmesinden yaklaşık bir buçuk yıl sonra gerçekleştiğini, işbu uyuşmazlık kapsamında davacı tarafın, müvekkili ile arasında borç ilişkisi doğuran herhangi bir hukuki ilişkinin varlığını ispat edemediğini, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının davasını kısmi dava olarak açmasında hukuki yarar bulunmadığını, davacının müvekkilinin hasarı ve sorumluluğu kabul ettiğine ilişkin iddiasının tümüyle asılsız ve dayanaksız olduğunu, somut dava kapsamında ileri sürülen taleplerin TTK md 1420-1427-1446.maddeleri kapsamında riziko ihbarından 45 gün sonra sigortacının tazminat ödeme borcu muaccel olacağından bu tarhiten başlayan 2 yıllık zamanaşımından sonra dava açıldığından zamanaşımına uğradığını, zira … … sigorta brokerleri aracılığıyla 22/03/2016 tarihinde hasar/riziko ihbarında bulunulduğunu, bu tarihe 45 gün+2 yıl eklendiğinde davacının talebinin 06/05/2018’de zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin ödemelerinin kısmi ödeme olduğu varsayıldığı ihtimalde dahi en yakın tarihli ödeme 03/01/2018 tarihinde yapıldığından zamanaşımının son ödemeden itibaren yeniden başladığı ihtimalde dahi davadaki taleplerin 03/01/2020’de zamanaşımına uğradığını, davanın bu nedenle öncelikle zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiğini; diğer yandan sigorta poliçesi tahtında … … tarafından ileri sürülen mal zararı taleplerine uygulanacak muafiyet bedelinin 1.000.000,00 EURO tutarındaki makine kırılması muafiyeti olduğunu, davacının 250.000,00 EURO muafiyet uygulanması gerektiğine dair iddialarının herhangi bir dayanağı bulunmadığını; ayrıca … rotorunun deniz suyu sızıntısından dolayı performans kaybına uğradığını davacının ispat edemediğini, … rotorunun yenisiyle değiştirilmesi gerektiği yönündeki iddianın da mesnetsiz olup her halükarda talep edilen yenisiyle değiştirme masraf ve maliyetinin poliçe tahtında teminat kapsamında olmadığını belirterek; davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davanın kısmi dava olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığından reddine, HMK md.142 hükmüne istinaden öncelikle davanın zamanaşımı sebebiyle reddine, davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine, talebin sigorta teminatı dışında kalması nedeniyle davanın reddine, her halükarda davacının haksız taleplerinin tenziline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, işyeri (enerji çevrim-üretim tesisi) bütün riskler sigortasından kaynaklanan maddi tazminat talebiyle açılmış kısmi davadır.
Dava konusu … no.lu ve 01/01/2016-31/12/2016 arası dönemlere ilişkin olan (All Risks İnsurance Policy) Tüm Rizikolar Sigorta Poliçesi, davalı … AŞ’nin … Grubu tarafından, yurtdışından reasüre edilmek suretiyle, davaya konu enerji santralinin önceki sahibi olan sigortalı (…’da yerleşik) … ve bağlı kuruluşları, iştirakleri veya ilişkili kuruluşları için düzenlenen (ancak dosyaya sunulmamış olan) ana poliçeye bağlı olarak, ana sigortalı kuruluşun bağlı iştiraki olan ve Türkiye’de bulunan … … … ve Tic.AŞ’nin lehine (diğer sigortalı olarak) … İli … İlçesinde bulunan dava konusu enerji üretim santralinde meydana gelebilecek “makine kırılması ve iş kesintisi sigortası da dahil olmak üzere doğrudan fiziksel zarar veya hasara ilişkin tüm rizikolar sigortası” şeklinde tanzim edilmiş bir alt-spesifik poliçedir ve Yangın Sigortası Genel Şartlarına tabidir.
Poliçede diğer sigortalı olan … … … ve Tic.AŞ’nin ve davacı şirketin dosyaya sunulan ve incelenen T.Ticaret Sicil Gazetesi ilanları ve ticaret sicil kayıtlarına göre, ….AŞ’nin 21/09/2018 tarihli tescil ilanıyla kurulmuş olan … … … San.ve Tic.AŞ tarafından devralındığı, daha sonra bu şirketin … AŞ’ye devrolunduğu, sonrasında şirket ünvanının “… AŞ” şeklinde değiştirilmiş olduğu anlaşılmış olup, TTK ve HMK uyarınca şirketlerin külliyen devirleri ve ünvan değişikliği sonucu sigortalının ünvanının değişmesi, sigortalının haklarının da devri anlamına geldiğinden davacı şirketin aktif husumetini ortadan kaldırmayacağından,davalı vekilinin davadaki aktif husumete ilişkin itirazları, mahkememizce yerinde görülmeyerek ara kararla reddedilmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde ileri sürdüğü, davacının kısmi dava açmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesine yönelik talebi ise, HMK md 109 uyarınca kısmi dava açmaya engel bir husus bulunmadığından, davacının yasal hakkını kullanmasında hukuki yarar yokluğundan sözedilemeyeceğinden ön inceleme ara kararıyla reddedilmiştir.
Dava dilekçesinde farklı türden tazminat taleplerinden bahsedilerek kısmi dava değeri bildirilmiş ise de hangi zarar talebinden şimdilik ne kadar talep edildiğinin açıklanması ve davadaki talep ve iddiaların somutlaştırılması, öncelikle zamanaşımı def’inin sağlıklı değerlendirilebilmesi açısından, davalı sigorta şirketinin hasar dosyasının celbi için yazılan yazıya davalı şirketçe cevap verilmemiş olduğu da gözetilerek, mahkememizce ön inceleme celsesinde, davalı sigorta şirketine tensip ara kararıyla yazılan müzekkerenin suç duyurusu ihtarıyla birlikte tekidine karar verilmiş, aynı celsede HMK md 31 kapsamında davacı vekiline “Dava dilekçesinde 250 EURO … Performans kaybı kaynaklı maddi zarar ve kar kaybı şeklinde bildirilen talebi hakkında, bu maddi zarar talebinin hangi tür zarar olduğunu, hangi delilleriyle bu zararın ispatlanacağını, ayrıca 250 EURO talebin ne kadarının bahsedilen maddi zarar talebine ilişkin, ne kadarının kar kaybı zarar talebine ilişkin olduğunu açıklamak, ayrıca 500 EURO … rotoru maliyeti ve yapılacak ilave bakım maliyeti şeklindeki zarar talebinin ne kadarının rotor maliyeti, ne kadarının ilave bakım maliyeti talebi olduğunu açıklamak, dava dilekçesinde ve beyan dilekçesinde dava öncesi müvekkili şirket veya devralınan sigortalı şirket tarafından davalı sigorta şirketine yapılan başvuruların ve yapılan kısmi ödemenin detayları yer almadığından, dosya kapsamı gözetildiğinde tahkikatın sağlıklı yürütülebilmesi ve uyuşmazlığın açıklığa kavuşturulabilmesi açısından, dava öncesi davalıya hangi tarihte, hangi zarar türü için, kim tarafından başvuru yapıldığı, davalı tarafından kime, hangi tarihte, hangi zarar türüne ilişkin, ne kadar ödeme yapıldığını açıklamak, … rotorunda oluşan performans kaybından kaynaklanan maddi zarar ve kar kaybı zararının, anılan rotorda hangi tarihler arasında performans kaybı oluştuğu, hangi dönem için bu zarar türünün talep edildiğini açıklamak, ayrıca … rotorunda dava konusu 2016 tarihli olay nedeniyle zarar meydana geldiği ve değiştirilmesi gerektiğinin hangi tarihte, hangi rapor/tutanak/belge ile tespit edildiğini, davalı tarafa bu zarar türüyle ilgili dava öncesi bir başvuru yapılıp yapılmadığını, davalı tarafça bu zarar türü hakkında bir ödeme yapılıp yapılmadığını, değişmesi gerektiği ileri sürülen … rotorunun marka, model, üretim yılı ve tüm teknik özelliklerini gösterir fatura vb. belgeleri dosyaya sunmak, ayrıca fazla muafiyet uygulandığı ileri sürülen davalının kısmi ödeme tarihi ve kısmi ödeme tutarını, bu ödemenin hangi zarar türüne ilişkin başvuru üzerine yapılan ödeme olduğunu açıklamak, ayrıca … rotoru değiştikten sonra yapılacak ilave bakım maliyeti zararı talebinin hangi kriterlere göre, nasıl bir yöntemle tespitini talep ettiğini, bu talebin nasıl ve hangi delillerle ispatlayacağını açıklamak üzere bir ay kesin süre verilmiş, kesin süreye bağlanan ihtarlar yapılmıştır.
Verilen kesin süre içinde davacı vekilince sunulan 18/12/2020 tarihli talep açıklama dilekçesinde davadaki (fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak) kısmi talepler şu şekilde açıklanmıştır:
1-(14/03/2016’daki arıza sonrası ilk onarımdan sonra 04/08/2016’da devreye alınan) … rotorunda oluşan performans kaybının giderilmesi için bu rotorun yeniden onarım masrafı olarak …’den alınan teklife göre 1.766.625,34 Euro masraftan şimdilik 125,00 Euro,
2-… rotorunun ilk onarım sonrası devreye alındığı 04/08/2016 ila 06/03/2018 tarihleri arasında rotorda 2 mw’lik performans kaybı nedeniyle doğan kar kaybı ve bu rotorun ikinci kez durdurulduğu (06/03/2018-12/06/2018 arası duruş tarihi içindeki) 16/04/2018 ila 12/06/2018 tarihleri arasındaki zorunlu duruş nedeniyle meydana gelen toplam 1.016.954,33 Euro kar kaybı için şimdilik 125,00 Euro,
3-… raporunda ünitenin … rotorunun da arızada deniz suyu girişinden etkilendiği ve teknik ömrünün azaldığı, 5 yıl içinde onarılması/değiştirilmesi gerektiği belirtildiğinden yeni … rotoru maliyeti olan 11,8 milyon USD için şimdilik 400,00 Euro, mevcut zarar görmüş rotora değişene kadar her üç-dört yılda bir yapılacak bakım bedeli olan 1,5 milyon USD için şimdilik 100,00 Euro,
4-Dava öncesi hasar onarımı için davalı tarafından brüt 4.619.103,00 Euro ödeme yapılırken, makine kırılması klozundan ödeme yapılmasının ve bu nedenle 1 milyon Euro tenzili muafiyet uygulanmasının hatalı olduğu, poliçe gereği 250.000,00 Euro tenzili muafiyet uygulanması gerekirken 1 milyon Euro indirim uygulandığından fazla uygulanan 750.000,00 Euro tenzili muafiyetin ödenmesi için şimdilik 250,00 Euro şeklinde açıklanmıştır.
Taraflarca dava konusu poliçe, hasar dosyası, düzenlenen raporlar ve taraflar arasındaki yazışmaların önce yabancı dildeki halleri dosyaya sunulmuş olup, süre verilerek yeminli tercüman vasıtasıyla tercüme edilmiş hallerinin dosyaya sunulması sağlanmıştır.
Tarafların bildirdiği deliller toplanmış, davacının ticaret sicil kayıtları, dava konusu Tüm Riskler Sigorta Poliçesi, 1 no.lu Zeyilnamesi, davalı sigorta şirketi nezdinde oluşturulan hasar dosyası, tarafların düzenlettiği hasar tespit, onarım raporları, taraflar arasında hasar ve zarara ilişkin tüm ihbar ve yazışmalar, davacı vekilince mahkememizin verdiği süre içinde sunulan faturalar, noter ihtarları incelenmiştir.
Taraf dilekçeleri ile dosyaya sunulan delillerin incelenmesine göre; davacı şirketin haklarına yasal halef olduğu sigortalı ….AŞ’nin sahibi olduğu ve işlettiği … İli … İlçesinde bulunan enerji üretim sartralinde 14/03/2016 tarihinde meydana gelen arıza (basınç ve ısı artışı) üzerine santralin durdurularak yapılan kontroller ve eksper raporlarına göre, arızanın Ünite 1-Buhar tirbününde soğuma suyu ile buhar kompartmanını ayıran tapalardan birinde (kondansör kapağı) meydana gelen “kapağın yerinden çıkması üzerine tribüne deniz suyu girişi-tuz girişi olmasından” meydana gelmiş olduğu, sigortalının hasarı-rizikoyu derhal 22/03/2016 ve 24/03/2016 tarihlerinde e-posta ile poliçenin ana sigortalısı olan … …’ye, oradan da yurtdışında bulunan reasürörlere ve davalı sigorta şirketine ihbar edilmiş olduğu, davalı sigorta şirketinin (dosyada mevcut 03/04/2020 tarihli cevabi ihtarından anlaşıldığı üzere) hasarı tespit için hasar uzmanı olarak İngiltere’de bulunan dava dışı …’yi (…) atadığı, hasarla ilgili tüm yazışmaların iki tarafın mutabakatıyla hasar uzmanı ile sigortalı arasında yapılmış olduğu, bu ihbar sonrası sigortalı (sigorta ettiren) şirket tarafından santral işletmesinde zarar gören 1 no.lu buhar tribününün 04/08/2016 tarihine kadar durdurularak … (…) firmasına rapor düzenletildiği, davalının atadığı …’nın da uzman kuruluşlara eksper raporu düzenlettiği, davacının bu durma sürecinde santraldeki hasarı … firmasına (tuzla kaplanan yüzeylerin kumlama yöntemiyle temizlenmesi vb dekontaminasyon işlemleri yaptırarak) tamir ettirdiği, 04/08/2016 tarihinde santrali tekrar başlatarak devreye aldığı, santral buhar ünitesinde meydana gelen hasara ilişkin yapılan ilk tespitlere göre sigortalının hasar uzmanı …’ya ilk olarak 17/03/2017 tarihli tazmin talep mektubuyla, sonrasında 21/08/2017 tarihli tazmin talep mektubuyla başvurarak:
1- Makine onarımı için brüt 4.897 milyon Euro,
2-(Poliçedeki 45 günlük tenzili muafiyet düşülerek) Tesisin onarım için ilk durdurulduğu 99 günlük iş durması kar kaybı için net 2.484 milyon Euro,
3- … rotor bakım bedeli olarak (rotorun değiştirilmesine kadar her üç-dört yılda bir ödenmesi şartıyla) 1,5 milyon USD,
4-Yeni … rotoru maliyeti olarak 11,8 milyon USD,
5-… rotoru performans kaybının eski haline getirme maliyeti (… rotorunun Türkiye dışında bir atölyede yeniden onarım masrafı, performans düşüşü nedeniyle kar kaybı) olarak 2,0 milyon USD (17/03/2017 talepnamede 1,8 milyon USD olarak, 21/08/2017 talepnamede 2,0 milyon USD olarak talep edilmiştir),
Şeklinde tazminat talebinde bulunmuş olduğu; 17/03/2017 tarihli talep mektubunda aynı zamanda ödenecek hasar tazminatlarına, kapağı yerinden çıkan kondenser olmadan da buhar tribünü teknik olarak çalışabileceğinden hasarın makine kırılması klozuna ilişkin tenzili muafiyet uygulanmayarak poliçenin diğer klozlarına göre en fazla 250.000,00 EURO tenzili muafiyet uygulanmasının talep edildiği, bu talepnamede …’nin hasarı tespit eden rapor taslağının daha önce paylaşılmış olduğunun belirtildiği; reasürörleri temsilen cevap verdiğini belirten hasar uzmanı … tarafından ise, reasürörlerin bu taleplerden sadece 1. sırada yer alan onarım masrafı talebini brüt 4.619.103,00 Euro şeklinde kabul edilerek bu tutardan (poliçenin makine kırılması klozuna göre) 1 milyon Euro tenzili muafiyet düşerek 3.619.103,00 Euro ödemeyi kabul ettiği, ayrıca 2. sırada yer alan iş durması kar kaybı talebini (poliçede yer alan 45 günlük bekleme süresi düşülerek sigortalı talepte bulunduğundan) aynen kabul ederek 2.485.743,00 Euro ödemeyi (toplamda 6.104.846,00 Euro) kabul ettiği, yani sadece bu tazminat taleplerini poliçe teminatına dahil görerek tazmin etmeyi kabul ettiği, bu nedenle (davacının sonradan devraldığı) sigortalı …AŞ’ye 25/09/2017 tarihinde 3.206.475,60 Euro, 22/11/2017 tarihinde 2.161.753,60 Euro, 01/12/2017 tarihinde 43.000,00 Euro ve en son 03/01/2018 tarihinde 693.616,76 Euro (toplamda 6.104.845,96 Euro) ödeme yapmış olduğu, sigortalının diğer tazmin taleplerinin ise (3-4-5.sıradaki talepler ve ödenen ilk onarım tazminatına 1 milyon Euro değil 250.000 Euro tenzili muafiyet uygulanması taleplerinin) kabul edilmeyerek ödeme yapılmadığı tarafların kabulünde olup, bu hususlar uyuşmazlık konusu değildir.
Dava dilekçesi ve mahkememizce ön inceleme celsesinde HMK md 31 kapsamında verilen süre içinde davacı vekilince sunulan talep açıklama dilekçesinden ve davalının cevap dilekçesi ile hasar dosyası içeriğinden de anlaşıldığı üzere, davadaki uyuşmazlık konusu hususlar, yukarıda 3.-4.-5. sırada yer alan taleplerin davalının sigorta poliçesinin temin ettiği riziko ve teminat klozlarına dahil olup olmadığı, teminat limitleri dahilinde davalının bunlardan sorumlu tutulup tutulamayacağı, davadan önce yapılan onarım tazminatı ödemesinde uygulanan tenzili mufiyet indiriminin davalı tarafından olması gerekenden fazla uygulanıp uygulanmadığı, davalının yasal sürede (mahkememizin talep üzerine verdiği süre uzatım ara kararına göre) sunduğu cevap dilekçesinde ileri sürdüğü zamanaşımı def’i nedeniyle, bu taleplerin dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış olup olmadığı, zamanaşımına uğramamışsa davacının poliçe teminat limitleri kapsamında davalıdan talep edebileceği gerçek zarar tutarının ne kadar olduğu hususlarında toplanmaktadır.
6102 sayılı TTK Altıncı Kitap-Sigorta Hukuku kısmında “Reasürans” başlıklı md 1403’te yer alan “Sigortacı, sigorta ettiği menfaati, dilediği şartlarla tekrar sigorta ettirebilir. Reasürans, sigortacının sigorta ettirene karşı borç ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmaz; sigorta ettirene, tekrar sigorta yapana karşı, doğrudan dava açmak ve istemde bulunma haklarını vermez” hükmü uyarınca davalı davada pasif husumeti haizdir.
HMK md 142 uyarınca tahkikat aşamasına geçilmeden zamanaşımı def’inin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davacı vekili zamanaşımı konusunda TTK md 1482’de düzenlenen ve sigorta konusu olay tarihinden başlayan 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini ileri sürmüş, davalı vekili ise TTK md 1420’de düzenlenen 2 ve 6 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür.
Uyuşmazlık konusu olan All Risks Sigorta Poliçesi zarar sigortalarının alt türlerinden mal sigortası türündedir, zarar sigortalarının diğer alt türü olan sorumluluk sigortası türünden değildir. Bu nedenle uyuşmazlıkta, TTK’nın sorumluluk sigortaları kısmında yer alan 1482. maddede düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması mümkün değildir, mal sigortalarının tabi olduğu TTK sigorta hukuku genel hükümleri arasında yer alan md 1420’de düzenlenen 2-6 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmektedir.
6102 sayılı TTK md 1420’de “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her halde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Diğer kanunlardaki hükümler saklıdır” düzenlemesine yer verilmiştir. Maddede saklı tutulan TTK md 1482 ise Kanunun “Sigorta Türlerine İlişkin Özel Hükümler” başlıklı İkinci Kısım-Birinci Bölümde (B) Sorumluluk Sigortaları kısmında yer almakta olup, sorumluluk sigortalarına özgü özel bir zamanaşımı süresi düzenlemesi içermekte ve bu maddede “Sigortacıya yöneltilecek tazminat istemleri, sigorta konusu olaydan itibaren on yılda zamanaşımına uğrar” hükmüne yer verilmiştir. Dolayısıyla dava konusu mal sigortasında uygulanması gereken zamanaşımı maddesi TTK md 1420’de yer alan sürelerdir.
Zamanaşımının hangi tarihte başlayacağına ilişkin ise yine genel hükümler arasında yer alan md.1427’de “……(2) Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her halde 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur. … sigortaları için bu süre onbeş gündür. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez.
(3) Araştırmalar, 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan başlayarak üç ay içinde tamamlanamamışsa; sigortacı, tazminattan veya bedelden mahsup edilmek üzere, tarafların mutabakatı veya anlaşmazlık halinde mahkemece yaptırılacak ön ekspertiz sonucuna göre süratle tespit edilecek hasar miktarının veya bedelin en az yüzde ellisini avans olarak öder” hükümlerine yer verilmiştir.
Bu maddede atıf yapılan md 1446’da ise “Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirir. Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir” hükümleri yer almaktadır.
Dava konusu 14/03/2016 tarihinde gerçekleşen rizikonun, davacının devraldığı sigortalı tarafından gecikmeksizin ihbar edilmiş olduğu tarafların kabulündedir. Taraf vekillerince sunulan ve celbedilen deliller ve yazışmaların incelenmesi sonucu, olay üzerine (önce tribünün soğuması beklenerek) sigortalı şirketçe santral 03/04/2016 ila 04/08/2016 tarihleri arasında tamamen durdurularak yetkili servis hizmeti veren … firmasınca incelenip hasar tespitlerinin yapılmış olduğu, … tarafından 16/08/2016 tarihli ilk raporun, sonra Kasım/2016 tarihli ikinci raporun düzenlenmiş olduğu, davalı sigortacının da hasara uğrayan santral buhar tribününü atadığı hasar uzmanı …’nın görevlendirdiği eksperler vasıtasıyla (…ortak çalışmasıyla) …’ya inceleterek rapor düzenlettiği, sigortalının hasarla ilgili tüm talep ve yazışmalarını -dava tarihinin hemen öncesi davalı sigorta şirketine keşide edilen noter ihtarı dışında- hasar uzmanı … ile e-posta yazışmalarıyla yapmış olduğu, bu yazışmaların ise davalının görevlendirmesi nedeniyle davalıyı temsilen yapılmış yazışmalar kabul edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Davacının …’ye düzenlettiği raporları önceden reasürörlerle paylaştığını belirterek tazmin istemiyle (dava konusu talepleri de içeren) ilk talebini yukarıda detaylarına yer verilen 17/03/2017 tarihli talepnamede bildirdiği, bu talepnameye davalı veya hasar uzmanı tarafından cevap verilmediği, davacının daha sonra 21/08/2017 tarihli talepname ile taleplerini yinelediği, davalıyı temsilen … tarafından verilen 14/09/2017 tarihli ilk cevabi yazıda “Poliçenin muhatabının reasürörler olmadığını, bu yazıda reasürörleri temsilen sadece konuyla ilgili bilgi ve görüş bildirdiklerini vurgulayarak,
– 1.ve 2. sıradaki -davamızın konusu olmayan- taleplerle ilgili olarak; 4,3 milyon Euro makine hasarı+2.485.743 Euro kar kaybı tutarının ödenmesi, makine hasarında poliçeye göre 1 milyon Euro tenzili muafiyet uygulanması hususlarında daha önce mutabakat sağlandığından ödeme işlemlerinin devam ettiği, daha önce yapılan ara ödemeden kalan bakiyenin ödeneceği, bu kısımla ilgili görüşlerinin olay poliçede tanımlanan makine kırılması klozuna dahil nitelikte olduğundan 1 milyon Euro tenzili muafiyet uygulanması gerektiği yönünde olduğu;
-3. ve 4. sırada yer alan … rotoru değişene kadar yapılacak bakım masrafları ve yeni … rotoru satın alma maliyeti talebi hakkında ise; kendileri tarafından…’ya düzenletilen ara raporun sigortalıya 23/02/2017’de iletilmiş olduğu, santralin onarım sonrası devreye alındığı 04/08/2016 tarihinden beri normal operasyonlarına başlamış durumda olduğu, bizzat santral sahibi sigortalı … tarafından tribündeki kontaminasyonun (deniz suyu girişinin yüzeylerde oluşturduğu tuz birikiminin) giderilmesi için görevlendirilen ve tuz temizliğini yapan … raporunda risk oluşturmayacağı tespit edilen seviyenin bile altına düşmüş olduğunun kendi hazırlattıkları… raporuyla tespit edildiği, onarım sonrası kontaminasyon seviyesinin olay öncesi seviyede olduğunun tespit edildiği, dolayısıyla bu rotorun her 3-4 yılda bir muayene yapılarak ileride mutlaka değiştirilmesi gerekeceğine dair … raporunda bu görüşü destekleyen bir modelleme/mühendislik çalışması bulunmadığı, bu nedenle … rotorunun değiştirilmesinin gerekmediğinin ortaya çıktığı, ayrıca poliçenin gelecekte olması beklenen ve henüz kanıtlanmamış- masraf yapılmamış bir hasar veya zarar riski için veya bu riskin gerçekleşme olasılığını önlemek için yapılacak bakım masrafları için tazminat alma hakkı vermediği;
– 5. sırada yer alan … rotorunda olay nedeniyle yaklaşık %10,3 performans kaybı oluştuğu ve …’nin Türkiye dışındaki bir atölyesinde onarımı gerektiği gerekçesiyle istenen 2 milyon USD onarım bedeli ve kar kaybı talebi hakkında ise, performans kaybı oluştuysa bile talep konusu olay nedeniyle oluştuğunu ispatlar bir kanıtın hiç sunulmamış olduğu, sigortalının yazısında performans kaybının olayla illiyetinin tespiti için en erken planlı duruş tarihi olan Mart 2018’de onarım çalışmalarının yapılacağı belirtilmişse de, daha önce Aralık 2016’da kendilerine önce muayenenin (2017) Ocak sonu/Şubat başında yapılacağının bildirildiği, sonrasında Ekim/2017’ye ertelendiğinin bildirildiği, bu bildirim sonrası 2017/Mart’ta tekrar revize yapılarak muayenenin 2019/2020 döneminde yani performans kaybının tespit edilmesinden yaklaşık 3 yıl sonra bir tarihte planlanan büyük duruş döneminde yapılacağının bildirildiği, programın bu şekilde sürekli değiştirilmesinin … rotorunda görülen performans kaybının veya bunun altında yatan fiziki sebeplerin sigortalı … tarafından yüksek önceliğe sahip sorun gibi değerlendirildiği fikriyle uyuşmadığı, … rotor gövdesi açılıp hasarın boyutu ve deniz suyu girişiyle illiyet bağı olup olmadığı hususu kök sebep analizi yapılıp tam olarak değerlendirilinceye kadar reasürörlerin bu masrafları değerlendirmesinin mümkün olmadığı şeklindedir. Yani davacının devraldığı sigortalı …’nin 3.-4.5. sıradaki talepleri poliçe teminatına dahil olmadığı, gerçek zarar niteliğinde olmadığı, gerçekleşen rizikoyla illiyet bağının ispatlanamadığı gerekçeleriyle reddedilmiştir. Davalının ve reasürörlerin atadığı hasar uzmanı olduğu anlaşılan …’nın düzenlettiği ilk eksper raporunda, kondansör tapasının yerinden çıkmasının olağanüstü bir durum olduğu, kurulum dönemindeki işlemlerde hatalı/eksik işlem bulunabileceği, tribün içindeki tuz kontaminasyonunun normal prosedürlerle temizlenemez durumda olduğu, bu nedenle farklı yöntemler denenmesi gerektiği, bu kadar kalıcı-zor temizlenir durumda olmasının olay öncesi de uzun zamandır tuz girişi olduğunu gösterdiğini, sabit parçalarda pek çok çukurlaşma görüldüğü, bu durumların ise ünitenin ilk kurulumunun yapıldığı 2011 yılı ile ilk çalışmaya başladığı Kasım 2012 arasındaki dönemde gerçekleştiği görüşünde olduklarının rapor edildiği görülmektedir.
Bu yazışmalar sonrası … ile davalıyı/reasürörleri temsilen … arasında pek çok yazışma yapılmış, sigortalı … aynı talepleri yinelemiş, … da aynı cevapları yinelemiştir. En son olarak davacı şirket, 14/03/2016’da gerçekleşen olayın üstünden 2 yıl geçtikten sonra, “davalının karşı çıkmadığını” ileri sürdüğü (… yazılarında ise aksinin ileri sürüldüğü görülmektedir) ve “ilk planlı duruş tarihi olduğunu” ileri sürdüğü 06/04/2018-12/06/2018 tarihleri arasında santrali durdurarak VTM Enerji (…) firmasına 04/06/2018 tarihli rapor düzenleterek … rotorundaki ve … rotorundaki olay öncesi ve sonrası kapasite ile performans kaybını karşılaştıran bir rapor düzenletmiş olup, bu raporda … rotorunda 14/03/2016’da gerçekleşen olay öncesine göre yaklaşık %10 (2 MW) performans/verim kaybı bulunduğunu, … rotorunda ise herhangi bir olumsuz duruma rastlanmadığının rapor edildiği, ancak bu raporda performans kaybının olası sebebi ve dava konusu tuzlu su sızıntısı olayından kaynaklanıp kaynaklanmadığına dair bir tespit-görüş bulunmadığı görülmektedir.
Bu duruş sırasında davalının ise…’ya 01/08/2018 tarihli eksper raporu düzenlettiği, bu raporda … rotorundaki performans kaybının olası nedenlerinin rotor kanatlarının çalışma sırasında aşırı ısınması, rotorun sabit parçalarının kurulum sırasında yanlış konumlandırılması, üst ve alt gövde arasındaki aşırı sıcaklık farkının gövdede (yanlış izolasyon nedenli) kamburlaşmaya neden olması, rotor döndürme dişlisinin arızalanıp durması sonrası tekrar dönmeye başlatılması için yeterince soğumasının beklenmemesi olabileceği, 14/03/2016’daki deniz suyu sızıntısıyla mekanik olarak bağlantılı olduğuna dair bir kanıt bulunmadığının belirtildiği, 2016’daki onarım-bakım sonrası yapılan bakım-kurulum yanlışlıklarının alta listelendiği görülmektedir.
2018’deki bu duruştan sonra santralin 12/06/2018’de tekrar devreye alınarak çalışmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu arada sigortalı şirket …’nin davacı şirket tarafından devralınması üzerine, davacı şirket (…) tarafından (davalıyı temsilen) …’ya yazılan 08/10/2018 tarihli talepname ile, ikinci duruş sırasında … rotorunda performans kaybına neden olan kısımların onarıldığı bildirilerek onarım masrafları ve kar kaybı talebinin, önceki diğer taleplerle birlikte tekrar talep edildiği, … tarafından bu yazı üzerine önce davacı şirketin sigortalı olarak muhatap alınıp alınamayacağının araştırıldığı, … tarafından teyit edilmesi sonrası 16/07/2019 tarihli cevabi yazı göndererek, santralin (2018) ikinci duruş döneminde…’dan alınan 01/08/2018 tarihli ikinci eksper raporundaki tespitlerden ve önceki yazışmalardan da bahsedilmek suretiyle, davacının (davamızın konusunu oluşturan) ek hasar tazminatı taleplerinin tamamen ve kesin olarak reddedilmiş olduğu görülmektedir. Bu yazışma sonrası da davacı taleplerini 2019’da yinelemiş, davalıyı-reasürörleri temsil eden … tarafından bu talepler aynı sebeplerle yine reddedilmiş, bunun üzerine davacı tarafından 2020’de doğrudan davalı sigorta şirketine keşide edilen noter ihtarıyla talepler yinelenmiş, davalı sigortacının da cevabi ihtarla talebi reddettiği, bunun üzerine iş bu kısmi davanın açılmış olduğu görülmüştür. Davacı sigortalının davalı sigorta şirketine yaptığı ilk başvuru …..tarihli noter ihtarı ise de, davalının ve reasürörlerin atadığı hasar uzmanı … ile yapılan yazışmalar ve taleplerin içeriği ile taraf vekillerinin dilekçe içerikleri dikkate alındığında, 14/03/2016 tarihli olaya ilişkin dava konusu taleplerle ilgili hasar ihbarının davalıya ilk olarak 2020 yılında gönderilen noter ihtarıyla yapıldığından bahsedilemez, zira yazışma ve dilekçe ile ihtar içeriklerinden, davalıyı temsilen ihbar ve taleplerin davalının-reasürörlerin atadığı hasar uzmanı olan … ile yapılması hususunda tarafların mutabık kaldıkları anlaşılmaktadır, bu nedenle davacının 2020 noter ihtarı keşide tarihinin dava konusu olayla ve taleplerle ilgili “ilk ihbar-geç ihbar” olarak nitelendirilmesi, sadece bu başvuru esas alınarak “geç ihbar zamanaşımı süresini uzatmaz” sonucuna varılması mümkün değildir. Dolayısıyla yargılamada zamanaşımı yönünden yapılacak değerlendirmede, davacı ile hasar uzmanı … arasında yapılan yazışmaların hasara ilişkin ihbarlar ve cevapları olarak değerlendirilmesi ve zamanaşımının başlayacağı tarihin belirlenmesi konusunda hükme esas alınması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davacının devraldığı sigortalı …’nin ilk hasar ihbarı 14/03/2016 tarihinde gerçekleşen olayın ilk olarak 22/03/2016 tarihinde ihbar edilmiş olduğu tarafların kabulünde olup, davalı vekilince TTK md 1420-1427-1446 hükümleri uyarınca davacının alacağının bu ihbardan 45 gün sonra 06/05/2016 tarihinde muaccel olduğu, 2 yıllık zamanaşımının 06/05/2018 tarihinde sona erdiği ileri sürülmekte ise de, dava konusu işletmenin büyüklüğü-özellikleri gözetildiğinde, taraflar arasındaki yazışmalar ve tarafların düzenlettiği eksper raporlarından da anlaşıldığı üzere davalının incelemesinin 45 gün içinde tamamlanamamış olduğu, ayrıca davamızın konusu olan taleplerin buhar tribününde ilk yapılan tespit ve onarım sonrası ortaya çıktığı ileri sürülen zarar kalemlerine ilişkin olduğu gözetildiğinde, dava konusu talepler yönünden zamanaşımının 22/03/2016 tarihindeki ilk ihbara göre değil, davacının bu zararları (… rotorundaki onarım ihtiyacını ve … rotorundaki risk durumunu rapor eden) 16/08/2016 tarihli ve (… rotorundaki 2 MW’lik performans kaybını rapor eden) Kasım/2016 tarihli … raporuyla öğrenerek davalıya ilk kez ihbar ettiği 17/03/2017 tarihli ihbara göre başladığının kabul edilmesi gerekmektedir. Rapor tarihleri gözetildiğinde 17/03/2017 tarihinde yapılan ihbarın TTK md 1446 kapsamında “gecikmeksizin ihbar” yükümlülüğüne uygun olmadığı bile söylenebilir. Zamanaşımının başlamasına en geç ilk ihbarın yapıldığı bu tarih (gecikmeksizin yapılan ihbar kabul edilerek) esas alınsa bile, dava konusu talepler ihbardan 45 gün sonra 01/05/2017 tarihinde muaccel olmuş, bu tarihten 2 yıl sonra 01/05/2019 tarihinde ise zamanaşımı sona ermiş durumdadır.
Davalının kabul ettiği ve dava konusu olmayan talepler yönünden parça parça ödemeler yapmış olması nedeniyle (özellikle tenzili muafiyetin yüksek uygulandığına ilişkin talep yönünden) zamanaşımının son ödemenin yapıldığı 03/01/2018 tarihinde başladığı kabul edilse bile, dava tarihi itibariyle yine 2 yıllık zamanaşımı dolmuş durumdadır.
Yukarıda detaylı olarak açıklanan rapor ve yazışma içerikleri-tarihleri dikkate alındığında, davacının dava konusu hasar-zarardan dava öncesi haberdar olmadığı, bu nedenle hasarı 2 yıl içinde ihbar edemediği gibi bir iddia ileri sürülemeyeceğine göre, TTK md 1420’de düzenlenen ve rizikonun gerçekleştiği tarihten başlayan 6 yıllık uzun-azami zamanaşımı süresinin uygulanmasına da imkan bulunmamaktadır.
Davacı vekilince, davalının dava konusu talepleri esasen kabul ettiği ve ödemeler yaptığı ileri sürülmüşse de, davalının kabul ettiği hasar türü ve tazminat tutarı yukarıda detaylı açıklandığı üzere sadece olay sonrası ilk onarım masrafları ve ilk duruş sırasındaki kar kaybı talepleridir. Kabul edilerek ödenmiş bu tazminatlardan onarım tazminatına 1 milyon Euro değil 250.000 Euro tenzili muafiyet uygulanması gerektiği talebi dahil olmak üzere davacının … rotoru ve … rotoruna ilişkin sonradan yaptığı hasar ihbar taleplerinin kabul edildiğine dair davacı vekilince sunulmuş bir delil bulunmamakta olup, aksine tüm yazışmalar taleplerin kabul edilmediği yönündedir. Dolayısıyla davacının dava konusu ettiği ek hasar talepleri yönünden, davalının ödeyeceği-incelemelerinin devam ettiği şeklinde bir açıklamasının da bulunmadığı, dolayısıyla davalının zamanaşımı süresinin dolmasına neden olacak şekilde davacıyı oyaladığından bahsetmek de olanaklı değildir, aksine davalı diğer tüm dava konusu talepleri en baştan itibaren kesin olarak reddetmiş, sadece … rotorundaki performans kaybından kaynaklanan kar kaybı ile ek onarım masrafı talebi yönünden (santralin durdurulup) detaylı inceleme yapılması gerektiğini bildirmiş, davacının durdurma için bildirdiği tarihleri sürekli ertelemesinin olayın dava konusu tuzlu su sızıntısından kaynaklanmadığı görüşlerini desteklediği vurgulanmış olup, davacı ise olayın üstünden 2 yıl geçene kadar santrali durdurmamış, inceleme imkanı tanımamış, performans kaybı kaynaklı zararın, ayrıca kur farkından kaynaklanan zararın da artmasına neden olmuştur.
Davalıyı temsilen hasar uzmanının davacıya yazdığı tüm yazışmalarında, kabul edilmiş tazminata düşük tenzili muafiyet uygulanması gerektiği talepleri, … rotoruna ilişkin yeni rotor maliyeti ve olası bakım masrafları taleplerinin kesin bir dille reddedildiği açıktır. Sadece … rotorundaki ikinci onarım masrafı ve performans kaybından kaynaklanan kar kaybı talepleri yönünden, davalının atadığı hasar uzmanı … tarafından (reasürörleri ve davalıyı temsilen) sigortalıya yazılan tüm yazışmalarda, iddia edilen ek zarar-tazminat taleplerinin 14/03/2016 tarihinde meydana gelen tuzlu deniz suyu sızıntısı olayıyla illiyet bağının, gerçek zarar tutarının, 01/01/2016-31/12/2016 arası için teminat veren … no.lu alt poliçe teminat klozları kapsamında ve teminat limitleri dahilinde temin edilen zarar olup olmadığının tespiti açısından davacı tarafın sunduğu bir kanıt bulunmadığından bu haliyle talebin kabul edilemeyeceği, talebin değerlendirilebilmesi için santralin tekrar durdurularak kendilerine uzman eksper incelemesi yaptırılması için imkan tanınması gerektiği vurgulanmasına rağmen, sigortalı şirket tarafından 06/03/2018 tarihine kadar santralin durdurulmadığı, davalıya bu imkanın tanınmadığı anlaşılmaktadır. Davacının kendi kendine planladığı ikinci duruşun yapıldığı 2018’de ise, davalının … rotorunu performans kaybı ve olayla illiyet bağı yönünden ilk kez inceleme imkanına sahip olması üzerine düzenlettiği eksper raporu tespitleri kapsamında, davacının … rotoruyla ilgili bu taleplerinin de “14/03/2016 tarihli olayla illiyet bağı bulunmadığı, ünitenin kurulum aşamasındaki hatalardan kaynaklandığının tespit edildiği” gerekçesiyle kesin olarak reddedildiği açıktır.
Davacı vekilince santralin (yüksek performans kaybı tespit etmesine rağmen) olayın üzerinden 2 yıl geçene kadar performans kaybını giderici tespit-onarım için durdurulmamış olmasının sebebi, 2016-2017 yıllarında elektrik üretiminin-satışının yüksek olması nedeniyle santrale ilişkin planlı ilk duruş tarihinde durdurulmasına karar verildiği, o tarihin de Mart/2018 olduğu şeklinde açıklanmıştır. Ancak basiretli tacir olarak hareket etmesi gereken sigortalı tacir şirketin, dava konusu olay nedeniyle … rotorunun üretiminde yaklaşık %10,3 performans kaybı oluştuğunu belirtmesine, bunu ilk duruş-onarım sonrası buhar tribününün çalışmaya başladığı 04/08/2016 tarihinden itibaren kontrol/tespit imkanı ve hatta yükümlülüğü bulunmasına, hasar gören 1 no.lu tribün ile 2 no.lu tribünün verimi arasında bariz fark olduğunu tespit ettiğini her yazısında belirtmesine rağmen, hatta kendisinin düzenlettiği … raporlarıyla son rapor tarihi Kasım/2016’da rapor altına bile aldırmasına, davalıdan da poliçe kapsamında tazminini istemesine rağmen, TTK md 1446’da da vurgulanan ihbar yükümlülüğü kapsamında santrali hemen durdurup performans kaybını giderici-zararın artmasını engelleyici tedbirleri alma yükümlülüğü varken bunları yapmadığı gibi, olayın üstünden (zamanaşımı süresi kadar) 2 yıl geçene kadar santrali durdurmayıp sigortacıya da inceleme-talebini kesin olarak değerlendirme imkanı vermemesi, yükümlülüklerini ihlal eden ve basiretli tacir davranışı göstermeyen davacı lehine zamanaşımının geç başlamasını ve bu yüzden uzamış sayılmasını sağlamaz. Bu nedenle zamanaşımının başladığı tarih konusunda 17/03/2017 tarihli ihbar-tazmin talebi yerine davacı vekilinin ileri sürdüğü 08/10/2018 tarihli başvurunun dava konusu talepler yönünden “14/03/2016’da gerçekleşen riziko üzerine gecikmeksizin yapılmış ilk ihbar” olarak değerlendirilmesi, davacının alacak hakkının bu nedenle 45 gün sonra muaccel olduğu ve bu nedenle davanın 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmış olduğunun kabulü mümkün değildir. Emsal Yargıtay 11.HD 2017/252 E 2018/8136 K, 2020/1477 E 2021/320 K sayılı içtihatları da aynı yöndedir.
Tüm dosya kapsamı, incelenen deliller ve yukarıda yapılan detaylı tespit ve açıklamalar doğrultusunda, TTK md 1420’de düzenlenen ve gerçekleşen rizikonun ihbarı sonrasından 45 gün sonra muaccel olan dava konusu talepler yönünden, muacceliyet tarihinden başlayan 2 yıllık kısa zamanaşımı süresi içinde açılmadığı tespit edilen kısmi davanın bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 59,30 TL olup, peşin alınan 151,99 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 92,69 TL harcın karar kesinleştikten sonra ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan yürürlükteki AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin, davacıdan 6183 sayılı Kanuna göre tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının, karar kesinleştikten sonra ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
15/11/2021

Katip …

Hakim …