Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/497 E. 2021/983 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/497
KARAR NO : 2021/983

DAVA : İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
DAVA TARİHİ : 14/09/2020
KARAR TARİHİ : 30/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan iflas davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalılar aleyhine başlatılan ilamlı icra takiplerinin kesinleşmesi akabinde menkul, gayrimenkul hacizleri yapmalarına rağmen davalılardan tahsilatın sağlanamamış olduğunu, davalıların borcu ödemeye yeterli menkul ve gayrimenkullerinin mevcut olduğunu, davalıların muvazaalı alacaklıların tarafından yapılan hacizler nedeni ile haczedilen gayrimenkul ve menkullerin satışından menfaat sağlamalarının mümkün olmadığını, iflas masasında işçilik alacaklarının öncelikli ödenen alacakla olmasından dolayı huzurdaki iflas davasını ikame etme zaruretinin hasıl olduğunu, iflası istenen sermaye şirketlerinin tapuya kayıtlı gayrimenkullerine, bankalarda bulunan hesaplarına ve kasalarına, üçüncü kişilerde bulunan hak ve alacaklarına , adlarına tescilli her türlü kara, deniz ve hava araçlarına, Türk patent ve marka kurumunda tescilli markalarına, icra müdürlüklerinde devam eden takiplerdeki alacaklarına, teminatsız tedbir konulmasına, iflas taleplerinin İİK m.166 maddesine göre ilanını, iflası istenen sermaye şirketleri için Dörtyol icra müdürlüğünden alınacak kapak hesabına göre depo kararının çıkarılmasını, depo kararına uyuşmaz ise müvekkillere karşı borçlarından ötürü organik bağı olan davalıların birlikte iflasının açıklanmasını, aralarında organik bağ olan davalı şirketlerin iflas müdürlüğünde birlikte tasfiyesini, iflas hükmü akabinde davalıların yasal temsilcileri hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığına hileli iflastan suç duyurusunda bulunulmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkillerine yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, müvekkil şirketlerin malvarlığı üzerindeki hacizlerin muvazaalı olduğu iddialarının tamamen gerçeklikten uzak ve mahkemeyi yanıltma amacı taşıyan iddialar olduğu, davacılar vekillerinin hiçbir somut delile dayanmaksızın yalnızca aldıkları duyumlar çerçevesinde tedbir talep etmekte olduklarını, tüm bu sebeplerle tedbir talebinin reddinin gerektiğini, davanın reddini, muhafaza tedbir talebinin reddine karar verilmesini savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yapılan ilamlı icra takibi sonucunda gönderilmiş olan icra emrine rağmen müteselsilen borçlular tarafından borcun ödenip ödenmediği, bu nedenle İİK m.177 hükmü çerçevesinde davalı şirketler hakkında iflas kararı verilmesinin yasal şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkememiz iflas davası açısından görevli ve yetkili olup genel ve özel dava şartları açısından eksiklik bulunmadığı, icra dosyasında da borçlular vekiline tebligat yapılmıştır.
İflas talep eden her bir davacının her bir talebinin aynı anda kabulü durumunda aynı davalı şirket hakkında aynı anda iflas kararı verilmesinin usulen mümkün bulunmaması, bu açıdan en önce verilecek iflas kararının diğer davalılar yönünden usulen bekletici mesele yapılmasının gerekmesi karşısında yargılama aşamasında … dışındaki diğer davacılar adına açılan davanın, 09/04/2021 tarihli davacı vekili talebi ve Yargıtay uygulaması ve davanın iflas davası olması dikkate alınarak HMK m.167 hükmü uyarınca asıl davadan ayrılmasına nihai olarak karar verilmiştir. Bu suretle aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan her bir davacının davalılar hakkındaki iflas talepleriyle ilgili hüküm oluşturulması “iflasta vahdet ilkesi” gereği mümkün olamayacağından bu çerçevede yargılamaya devam edilmiştir. Böylelikle sonuç itibariyle davalı olan şirketler hakkında sadece ve gerekirse tek bir iflas kararı verilmesi yeterli ve mümkün olabilecektir.
Yargılama aşamasında davacısı …, davalıları ise iflası talep olunan şirket yönünden yapılan yargılamanın devamı sırasında gerek davacı vekili gerek davacı şirketler vekilleri açıkça davacı … yönünden dosya borcunun tamamen karşılandığını beyan etmişler, esasen dayanak icra dosyası ile ilgili … İcra Müdürlüğünden gelen cevabi yazı ile bu durum teyit olunmuştur.
Davalılar vekilleri 23/12/2021 tarihli duruşmada iflas avansını kesin süre içinde yatırmadığını beyan ederek davanın usulden reddolunmasını talep etmişlerdir. Ne var ki 10/06/2021 tarihli duruşmanın 11 numaralı ara kararının açık olması, esasen 31/03/2021 tarihli ara kararda belirtildiği üzere dava dilekçesinde birden fazla davacı gözükmekte ise davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunması, bu nedenle sadece davacı olan kişi yönünden asıl dosyanın devam etmesi noktasında 31/03/2021 tarihi itibari ile ara karar oluşturulmuş olması, bu ara kararda da dosyanın davacısının sadece …olduğunun açık ve kesin olarak tespit edilmiş olması, genel yaklaşım itibari ile mahkememiz ara kararı ile uyumlu İstanbul BAM 45. Hukuk Dairesinin 2020/1352 E.-2020/326 K.sayılı karardan da anlaşılacağı üzere sadece ve ancak ilgili davacı açısından iflas avansının depo olunması noktasında ve en erken bu tarih itibari ile ancak ara karar oluşturulduğunun kabul olunması, bu itibarla önceki kesin sürenin hangi davacı yönünden verildiği noktasında açık ve belirlilik bulunmaması nedeni ile kesin sürenin usulüne uygun olmadığının anlaşılması, bu nedenle HMK m.94 hükmünün somut olayda uygulanma imkanının bulunmadığının takdir edilmek sureti ile iflas avansının davacı … tarafından ve davalı şirketler adına depo edilmesi yönünde ara karar oluşturulmuş olması karşısında iflas avansının davalı şirketler yönünden süresi içinde depo olunmadığına yönelik davalılar vekilinin talebinin, bu çerçevede ara karardan rücu olunması talebinin dahi reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmasına karar verilmiştir. O halde iflas avansının Mahkememizce usulüne uygun olarak verilen kesin süre içinde depo olunduğu, aksi yöndeki beyanlara bu nedenle itibar edilmesinin mümkün bulunmadığı açıktır.
Yukarıda açıklandığı üzere yargılama aşamasında depo emrine konu olabilecek alacak miktarının ödendiği, bu noktada taraf vekillerinin beyanlarının uyuştuğu açıktır. O halde dava konusu alacak miktarının ödenmiş olduğu anlaşılmakla davalı şirketler aleyhine açılan iflas davası konusuz kalmıştır.(Yargıtay 23.HD 2016/7045E.2017/937K. sayılı ilamından hareket edilmiştir.)
Yapılan açıklamalar karşısında davacı … tarafından davalılar … ANONİM ŞİRKETİ ile …TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ aleyhine açılan iflas davasında ilama konu borcun ödenmesi nedeni ile konusuz kalan davanın esası yönünden ve her iki davalı açısından karar verilmesine yer olmadığına, diğer davacılar hakkında ayırma kararı verildiğinden diğer davacıların açmış olduğu dava ile ilgili bu dosyada hüküm oluşturulmasına yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Davacı … tarafından davalılar … ŞİRKETİ ile …TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ aleyhine açılan iflas davasında ilama konu borcun ödenmesi nedeni ile konusuz kalan davanın esası yönünden ve her iki davalı açısından karar verilmesine yer olmadığına,
2-Diğer davacılar hakkında ayırma kararı verildiğinden diğer davacıların açmış olduğu dava ile ilgili bu dosyada hüküm oluşturulmasına yer olmadığına,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereği davacı …’dan alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalı şirketlerden müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Haklarında ayırma kararı verilen diğer davacılar için yatırılmış olan harçların ayırma sonrası yeni numara alınacak dosyalara aktarılmasına,
5-Davanın açıldığı tarih itibariyle davacı haklı olmakla HMK m.331 hükmü dikkate alınarak davacı tarafından yapılan 925,00-TL tebligat-posta, talimat gideri, Basın İlan Kurumu gideri 1.397,59TL, TTSG gideri 88,55 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.411,89‬TL yargılama giderinin -tahsilde tekerrür olmamak üzere- davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davanın açıldığı tarih itibariyle davacı haklı olmakla, HMK m.331 hükmü dikkate alınarak davalı işveren şirketler aleyhine açılan dava yönünden 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin -tahsilde tekerrür olmamak üzere- davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin huzurunda ve oy birliği ile karar verildi.30/12/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip