Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/488 E. 2022/799 K. 09.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
ASLİYE 2.TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2020/488
KARAR NO : 2022/799

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Hizmet Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/09/2020
KARAR TARİHİ : 09/12/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında görülen İTİRAZIN İPTALİ davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … olarak sağlık hizmeti sunan davalı … A.Ş.nin davacı şirketten Haziran 2019. Temmuz 2019, Ağustos 2019 ve Eylül 2019 aylarında hizmet alımı yaptığını, bu kapsamda. davacı şirket çalışanı Dahiliye Uzmanı Dr. …’in davalı hastanede Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül 2019 aylarında dahiliye uzmanı olarak çalıştığını, hekimlik hizmeti verdiğini, Dr….’in … Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan bir soruşturma kapsamında 01/10/2019 günü gözaltına alınarak tutuklandığının öğrenildiğini, bu nedenle davalıya verilen hizmetin sona erdiğini, verilen hizmet için 4 adet fatura kesilerek hastaneye teslim/tebliğ edildiğini, faturalardan ilk ikisinin ödendiğini ancak son ikisinin (Dayanak: 31.08.2019 tarihli … no.lu 30.000 -TL ile 30.09.2019 tarihli … no.lu 26.878.82 TL tutarlı iki adet fatura) ödenmediğini, ödenmeyen faturaların 25.10.2019 tarihinde davalı tarafa “Fatura teslim Tutanağı” ile teslim edildiğini, davalı hastane ile borcun ödenmesi hususunda defalarca temas edildiği ancak sonuç alınamayınca … 5.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, 10/12/2019 tarihinde, tamamen haksız ve dayanaksız surette takibe itiraz edildiğini, takibin durduğunu, arabuluculuk başvurularının olumsuz sonuçlandığını belirterek davalı tarafın haksız itirazının iptali, takibin devamı ve davacının itirazının haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle davalının % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkim edilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevabında; davacının tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını, hak düşürücü sürelerin geçirildiğini, dahiliye doktoru olan …’in müvekkil Hastanede Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Ek 10’uncu maddesi uyarınca 4/B’li olarak çalışmak üzere anlaşma yaptığını, doktorun fatura düzenleyecek olan şirketin “ortağı” olması gerektiğini, sözleşmenin 4.3 maddesi gereğince ticari ilişkinin olmadığını, herhangi bir hizmet ya da mal vs.nin davacı şirketten alınmadığını, Dr. …’in hekimlik görevini yerine getirmekte iken, bir anda 01.10.2019 tarihinde randevulu hastaları, serviste yatan hastaları bulunmasına, randevu sistemi de açık olmasına karşın hiç kimseye bildirmeden hastaneye gelmediğini, büyük bir sorun yaşandığını, telefonla ulaşılmaya çalışıldığını ancak mümkün olmadığını, en sonunda doktora … 40. Noterliği’nin …tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, Dr. …’in müvekkil Hastane ile sözleşme imzalamadan önce davacı şirketin yetkilisi ve ortaklığından 13.05.2019 tarihinde ayrılarak %50 payını da Haydar Ersoy’a devrettiğini öğrendiklerini, davacı şirketin doktorun ahzu kabza yetkili temsilcisi olmadığını, davacıya hiçbir ifa yapılamayacağını bu nedenle davacı şirketin müvekkilden hiçbir hak ve alacağı olmadığından, aralarında hiçbir ticari ilişki de bulunmadığından davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçesi delil listesinde belirtilen eklerin müvekkile tebliğ edilmediğini, faturalara istinaden müvekkil hastanenin borçlandırılamayacağını, Dr. … tutuklanmış olduğundan mutabakat yapılamadığı gibi, mutabakat yapılsa idi dahi hak ediş fatura bedellerinin fahiş olduğunu, icra takibine konu edilen alacak iddiası geçersiz olduğu gibi, likit de olmadığını belirterek dava dilekçesindeki tüm iddia ve taleplerin reddine, davacının alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir..
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava; ticari hizmet satım sözleşmesine dayalı iki adet fatura borcunun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davalarının 2004 sayılı İİK’nın 67/1. fıkrası gereğince Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Davacının … 5. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile 26/11/2019 tarihinde, davalı borçlu aleyhine, 31.08.2019 tarihli 98408 no.lu 30.000 -TL ile 30.09.2019 tarihli 98416 no.lu 26.878.82 TL tutarlı iki adet faturaya dayanarak, 30.000,00.-TL asıl alacak, 17,47.-TL işlemiş faiz, 26.878,82.-TL asıl alacak, 15,65.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 56.911,94.-TL üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, (Örnek No:7) ödeme emrinin borçlu/davalıya 03/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 10/12/2019 tarihinde hiçbir borcu olmadığını, borcun tamamına ve faize itiraz ettiğini belirterek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının da 10/09/2020 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açtığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin hak düşürücü süre ile TBK.nun 146.maddesi dikkate alındığında zamanaşımı itirazları yerinde görülmemiştir.
Taraflar arasında ticari ilişkinin varlığı tartışma konusu değildir.
Çözümlenmesi gereken sorun, hizmet tesliminin yapılıp yapılmadığı, davacının alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının ne olduğu noktasında toplanmaktadır.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyaya sundukları deliller, icra dosyası ile tüm dosya kapsamı ile beraber alınan bilirkişi raporları ve yapılan yargılama sonunda;
Davacı şirket, davalı ile aralarında süregelen bir ticari ilişki bulunduğunu, davalı tarafın hastnesinde Dr. …’in hekim olarak hizmet verdiğini ve bu nedenle yukarıda ayrıntısı verilen dört faturan ikisinin ödenmediğini iddia etmektedir.
Davalı taraf ise Dr. …’in davacı şirketin ortağı olması gerektiğini aksi halde talepte bulunamayacağını, dolayısıyla aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını ileri sürmektedir.
Öncelikle dava dışı doktorun davacı şirketin ortağı olduğu ve … 42. Noterliğinin … tarih ve … sayı ile tasdikli 13/05/2019 tarih ve 8 sayılı genel kurul kararı ile hissesinin tamamını …’a devrettiği 21/05/2019 tarih ve 9833 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu faturaların tarihlerinin 31.08.2019 ve 30.09.2019 yani hisse devrinin fark edilmesinden sonraya aittir. Diğer 19.07.2019 ve 31.07.2019 tarihli faturalar ödenmiştir.
Faturaların davalı şirkete teslim tarihi 25/10/2019’dur.
Taraflar arasında imzalanan “Hekimlik Sözleşmesi” adı altında düzenlenen sözleşmenin üç Tarafı vardır. Bunlar; davacı şirket (Hizmet veren), davalı şirket (Hizmet alan hastane) ve dava dışı Dr. … (Hekimlik hizmetini fiilen veren doktor). Sözleşmenin 2.maddesi ile doktor ve hastane arasında işçi-işveren bağlamında bir ilişkinin olmadığı özel olarak vurgulanmış, 4/b kapsamında iş ilişkisinin olduğu kabul edilmiştir.
Davalının husumet itirazı 5510 sayılı yasaya 6645 sayılı kanınla eklenmiş Ek 10.maddedir. Davalı taraf, dava dışı doktorun davacı şirketin ortağı olması gerektiğini mutlak olarak ileri sürmekte, dava dışı doktorun davacı şirketteki hisselerinin tamamını devretmesi ile davacı şirketin aktif husumet ehliyetinin kalmadığını ileri sürmektedir. Oysa anılan ek maddede dava dışı doktorun hekimlik hizmeti verebilmesi için şirket ortağı olmasının zorunlu olduğu yönünde bir düzenleme yoktur. Dava dışı doktor davacı şirketteki hisselerinin tamamını devretmekle sözleşme fesih olmamıştır. Sözleşme hükümlerini doğurmaya devam etmektedir. Dava dışı doktor da sözleşmenin bir tarafıdır. Dava dışı doktor davalı hastaneye hizmet vermeye devam etmekte, davalı şirket hastanesi de hizmet almaya devam etmektedir. Dava dışı doktorun şirket hisselerini devrettikten sonraki konumu karışıklık yaratmış görünmektedir. Zira dava dışı doktorun davacı şirketin sigortalı elemanı sayılıp sayılmayacağı (sözleşmenin 2.maddesi gözetilerek) hususu iş hukukun ilgilendirmektedir. Bu da davacı şirket ile dava dışı doktor arasındaki iç meseledir. Bu nedenle davalı tarafın husumet itirazları yerinde görülmemiştir.
Sözleşmenin tarafı olan davacı şirket ve dava dışı doktor, sözleşmeden doğan borçlarını (doktor tutuklanana kadar) yerine getirmişler, davalı şirkete ait hastanede hekimlik hizmeti vermişlerdir. Davalı şirket hastanesi de bu hizmeti almış, davacı şirket tarafından düzenlenen faturaları (bilirkişi raporuna göre) defterlerine işlemiştir.
Tarafların ibraz ettiği defter ve belgeler incelendiğinde, 2019 yılı ticari defterlerinin TTK.nun 64/3.maddesi gereğince açılış/kapanış tasdiklerinin yapıldığı, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu bilirkişi tarafından tespit edilmiş, bu nedenle defterlerin sahibi lehine delil oluşturma vasfına sahip olduğu kabul edilmiştir.
Tarafların ticari defterlerindeki kayıtların birbirini doğruladığı, davalı şirketin davacıya 56.878,82.-TL fatura borcunun bulunduğu sabittir. Bu nedenle davalının bu miktar üzerinden fatura borcunun olduğu kabul edilmiştir. İcra takibinde her ne kadar işlemiş faiz de talep edilmiş ise de davacı taraf davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin hiç bir belge ve delil ibraz etmemiştir. Bu nedenle işlemiş faiz talebi yerinde görülmemiştir.
Davacının talebine konu alacak likit (belirlenebilir) olduğu anlaşılan faturalara dayalı olduğundan, asıl alacak üzerinden davalının haksız itirazı nedeniyle takdiren % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Davacının … 5. İcra Müdürlügünün … Esas sayılı dosyası ile davalı/borçlu aleyhine başlattığı icra takibine İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE,
Takibin 56.878,82-TL asıl alacak (işlemiş faiz çıkartılmak suretiyle) üzerinden takip tarihindeki koşullarla aynen DEVAMINA,
İcra takibine yapılan itiraz haksız olduğundan ve likit (belirlenebilir) hüküm altına alınan alacak (56.878,82-TL) üzerinden % 20 hesabıyla 11.375,76-TL İcra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 3.885,40-TL olup, peşin alınan 687,36-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.198,04‬-TL karar ve ilâm harcının DAVALIDAN ALINARAK HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan posta ve tebligat masrafı 250,00-TL, bilirkişi ücreti 2.000,00-TL toplamı 2.250,00-TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre hesaplanan 2.248,70-TL yargılama gideri ile ilk dava açma gideri (başvuru harcı, peşin harç toplamı) 741,76-TL’nin toplamı 2.990,46‬-TL yargılama giderinin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE, BAKİYESİNİN DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafça yapılan posta ve tebligat masrafı 84,00-TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre hesaplanan 0,05-TL yargılama giderinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE, BAKİYESİNİN DAVALI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükteki AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan (kabul olan dava değeri üzerinden) 9.200,00-TL maktu vekâlet ücretinin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan (reddolan dava değeri üzerinden) 33,12-TL vekâlet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde İLGİLİ TARAFA İADESİNE,
8-Dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul/red oranına göre 1.319,21-TL’sinin davada haksız çıkan davalıdan, 0,79-TL’sinin davacıdan 6183 sayılı Kanuna göre tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.09/12/2022

KATİP …

HAKİM …