Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/479 E. 2022/385 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/479 Esas
KARAR NO : 2022/385

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 07/09/2020
KARAR TARİHİ : 16/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … T. A.Ş. ile (dava dışı) … Şti.’nin asıl borçlu, davalı …’nın ise müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden adı geçen şirkete ticari kredi kullandırıldığını, borçlu şirket ve davalının akdi taahhütlerini ifa etmemesi ve ödemelerini tatil etmesi üzerine borçlu ve davalıya … 3. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiyeli hesap kat ihtarnamesi keşide edildiğini, hesap kat edilerek alacak muaccel hale geldiğini, ihtarname keşidesine ve alacak muaccel hale gelmesine rağmen borcun ödenmemesi üzerine alacakların tahsili amacıyla borçlu şirket ve davalı … hakkında sorumlulukları nispetinde … 20. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile genel haciz yolu icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz dilekçelerinde bildirdikleri tüm hususlar ve buna ilişkin talepleri yasal dayanaktan yoksun ve müvekkili bankanın alacağının tahsilini geciktirmeye yönelik olduğunu, iptali gerektiğini, alacağın varlığı ve miktarı hususunda müvekkili Banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, müvekkili Banka ile davalı arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesi gereğince banka defter ve kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda müvekkili bankanın alacak miktarı net bir şekilde ortaya çıkacağını, davalı, müvekkili Banka ile aralarında imzalı Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında Banka ile aralarında çıkabilecek her türlü uyuşmazlıklarda banka defter ve kayıtlarının kesin delil teşkil edeceğini ve bunlara itiraz etmeyeceklerini beyan ve kabul ettiğini, davalının … 20.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yapmış olduğu borca, faize ve tüm fer’ilerine itirazlarının takip talebinde bulunan alacaklardan sadece 1. ve 4. Numaralı Alacaklar (… ve … nolu krediler) bakımından iptalini, takibin takip talebinde yazılı şartlarla devamını, davalının sorumluluğu nispetinde % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderlerinin ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili … evli olduğunu, eşinin muvafakatini ibraz etmeden kefilliği geçerlilik kazanmayacağını, bu bağlamda davacı tarafça müvekkilinin eşi … tarafından kefilliğe ilişkin herhangi bir muvafakat mevcut olmayıp dosya kapsamında da sunulmadığını, kefilliğin koşulları eksik olduğunu, ortada geçerli bir kefalet ilişkisi bulunmadığını, bu sebepten … Ltd. Şti. borcu sebebi ile müvekkilin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, ayrıca asıl borçlular ile birlikte müvekkili hakkında aynı anda icra takibine girişildiğini, davacı taraf tamamen kötü niyetle hareket ettiğini, asıl borçludan tahsile yönelik herhangi bir çaba gösterilmeden kefil olan müvekkilinin sorumluluğuna gidilmeye çalışıldığını, genel işlem koşulu niteliği taşıyan, sözleşmede yer alan “kefalet, kefalet tarihinden sonraki borçlarla birlikte önceki kredileri de kapsayacak” maddesi tamamen hukuka aykırı olduğu müvekkili lehine yorumlanması gerektiğini, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığına ilişkin beyanları saklı kalmak kaydıyla ve davacı yanın iddialarını kesinlikle kabul anlamına gelmemek üzere, müvekkilinin borçlu olup olmadığının, şayet borçlu ise borç miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğini, her türlü borç ve alacak miktarı mahkeme tarafından yürütülecek olan tahkikat sonucu ortaya çıkacağını, davacı tarafın alacağı varsa da bunun tespiti ve miktarı Mahkemece yürütülecek tarafsız ve bağımsız bir tahkikat sonucunda ortaya çıkacağından %20 icra inkar tazminatı talebi hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin işbu davaya konu icra takibine yapmış olduğu itirazın haklı bir itiraz olduğunu, müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği izahtan vareste olduğunu, tüm alacak kalemleri açısından zamanaşımı defini ileri sürdüğünü belirterek, müvekkili tarafından davacı şirkete karşı açılacak her türlü dava ve icra takibi hakları ve diğer tüm hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın öncelikle usulden ve esastan reddini, haksız ve kötüniyetli olan davacının takip değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için kefile yönelik olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Talebin, Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan alacak sebebiyle davacı banka tarafından davalı borçlu aleyhine girişilen icra takibinde davacının haklı olup olmadığı, davacı tarafça talep edilebilecek alacak var ise miktarı, alacak bakımından borçlunun sorumluluğu belirlenerek, sorumluluk oranında davacının davalıdan talep edebileceği miktarın tespiti ve tahsili konularından ibaret olduğu anlaşılmıştır.
Davacı bankanın davalı hakkında, … 20. İcra Dairesi … E. Sayılı icra dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, ancak davalı vekilleri aracılığıyla borca itirazı üzerine takibin durduğu, davacının duran takibe devam edilmesi ve kredi alacağının tahsiline yönelik işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. … 20. İcra Dairesi …E. Sayılı icra dosyası dosyamız arasına alınmış, yapılan incelemede … 01.07.2019 tarihinde … Şti ile … ve Cenk Çelikbaşoğlu aleyhine … 20. İcra Dairesi … E. Sayılı İcra Dosyası kapsamında toplam 29.540,74-TL tutarında alacak için icra takip talebinde bulunmuştur.
Davacı banka tarafından genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
İcra takip talebinde; takip konusu edilen 4 farklı kredinin bulunduğu davalının icra takibinin tamamına itiraz ettiği, dava dilekçesi ile ” Davalının … 20.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yapmış olduğu “…borca, faize ve tüm fer’ilerine” itirazlarının takip talebimizde bulunan alacaklardan SADECE 1. ve 4. Numaralı ALACAKLAR (… ve … nolu krediler) BAKIMINDAN İPTALİ” nin talep edildiği görülmüştür,
Davaya konu kredilere ilişkin takip talebinin incelenmesinde;
*… Nolu Kredi İçin
… Şti ve … ve …’nın sorumlu olduğu miktar;
4.951,66-TL Ana Para (Temerrüt Faiz Oranı %51,60’dır)
378,03-TL İşlemiş % 25,80 Akdi Faiz (13.03.2019-01.07.2019)
18,91-TL %5 BSMV toplamı
5.348,60-TL Toplam

*… Nolu Kredi İçin
…Şti ve …ve …’nın sorumlu olduğu miktar;
24.006,87-TL Ana Para (Temerrüt Faiz Oranı %26,46’dır)
176,45-TL İşlemiş %13,23 Akdi Faiz (13.03.2019-01.07.2019)
8,82-TL %5BSMV Toplamı
24.192,14-TL Toplam
Olmak üzere talep edildiği görülmüştür.
Her ne kadar davalı tarafça takip talebine itiraz içeriğinde yetki itirazı yapılmış ise de yetkili icra dairelerinin gösterilmediği, bu haliyle şeklen geçerli bir yetki itirazından bahsedilemeyeceği açık olup, bu haliyle de kesin olmayan icra dairesinin yetkisi kesinleşmekle yetki itirazının yetkili yer gösterilmediğinden yetki itirazının reddi ile … İcra Dairelerinin yetkili olduğu kanaatine varılmıştır.
Uyuşmazlığa konu genel kredi sözleşmesinin incelenmesinde, 12.12.2013 Tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’nin … ile … Şti. arasında 12.12.2013 tarihinde 100.000,00-TL limitli 21 sayfa ve 15 ek yapraktan oluşan toplam 36 sayfalık ve 6 ana maddeden oluşan bir genel kredi sözleşmesi imzalandığı, kredi sözleşmesine dava dışı… ve davalı … müteselsil kefil sıfatı ile imzalamış olduğu, 28.03.2017 Tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’nin … ile … Tic. Ltd. Şti. arasında 28.03.2017 tarihinde 250.000,00-TL limitli 19 sayfa ve 25 ek yapraktan oluşan toplam 44 sayfalık ve 6 ana maddeden oluşan bir genel kredi sözleşmesi imzalandığı, kredi sözleşmesine …ve … müteselsil kefil sıfatı ile imzalamış oldukları görülmüştür.
Kefalet sözleşmesi alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. Kefalet sözleşmesi kişisel bir teminat sözleşmesidir. Kefiller kendi temerrüdünün sonuçlarından ve kefalet limiti kapsamında asıl borçlunun borcu kadar sorumludur. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2018/1320 Esas, 2020/402 Karar sayılı ilamı)
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 583. maddesinde ”Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz ” düzenlemesi bulunmakta olup, anılan yasa az önce yukarıda belirtildiği üzere kefaletin geçerli olması için kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla ve bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu öngörmüştür. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesinin 2018/891 Esas, 2020/782 Karar sayılı ilamı) Davalı … sözleşmenin Kefil Beyanı bölümünde; … Ltd. Şti. Firmasına genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan ve kullandırılacak olan tüm kredilerden kaynaklı tüm borçlardan 100.000,00-TL’ye kadar 10 yıl süreyle işbu genel kredi sözleşmesindeki hükümler çerçevesinde müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olmayı kabul beyan ve taahhüt ediyorum müteselsil kefil yazısının altını el yazısı ile isim soyad, kefalet tutarı, tarih yazarak imzalamıştır.
TBK’nın 583 ve 584 üncü maddelerde kefalet sözleşmesi için geçerlilik şartları belirtilmiş , 818 sy. BK’da olmayan eş rızası getirilmiştir. 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 SY. TBK’nın 584 üncü maddesi gereğince: Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. 28.03.2013 tarih 6455 sayılı Kanunun 77 nci maddesi ile 584 üncü maddeye üçüncü fıkra olarak:“Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler…… için eşin rızası aranmaz” hükmü eklenmiştir. Davalı cevap dilekçesi içeriğinde eşin rızası bulunmadığından kefaletin geçersiz olduğunu beyan etmiş ise de, davalının dava dışı kredi borçlusu şirketin ortağı ve olduğu anlaşılmakla, dosya kapsamındaki kefalet sözleşmesinde eşin rızasının bulunmamasının sözleşmenin geçerliliğine bir etkisi bulunmamaktadır.
Bilindiği üzere, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakların hesabın kat edildiği tarih itibariyle muaccel hale gelecekleri, muacceliyet için kat ihtarının tebliğine dahi gerek olmadığı, kat ihtarının tebliğinin ancak muhatap borçlu ya da kefiller için takip öncesi temerrüt durumunu etkilediği, öte yandan genel kredi sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kefil olan kişilerin asıl borçlu gibi kredi borcundan kefalet tutarları / kefalet limitleri kadar kendi temerrütlerinden hukuken sorumlu bulundukları, bu bağlamda asıl borçlunun genel kredi sözleşmesindeki kredi borçlarını geri ödeyememesi halinde alacaklının pekala müteselsil kefilleri takip ve dava edebileceği konusunda duraksama yoktur. Davacı bankanın … 3. Noterliği’nin …Tarih ve … Yevmiyeli Hesap Kat İhtarnamesi ile hesabı kat ettiği, davalı …’nın da dahil olduğu muhatapların 350.000,00-TL kadar kefil olarak sorumlu olduğu sözleşmeler gereğince, 02.05.2019 tarihi itibari ile kredi ilişkisini kestiği, kredinin kesildiği tarihe kadar aşağıda belirtilen banka alacağının noter ihtarname masrafı ile birlikte 7 gün içinde ödenmesini ihtar ettiği, Hesap kat ihtarnamesinin 23.05.2019 tarihinde …’ya tebliğ edildiği, anlaşılmıştır.
Türk Ticaret Kanunu ve 3095 Sayılı Kanun’da ticari işlerde akdi faizi sınırlayacak bir hüküm bulunmamaktadır. 6102 Sayılı TTK’nın 8. ve 9. maddelerinin gerekçesinde; ticarî işlerde faiz oranının serbestçe tayin olunacağı hususunun TTK’nda temel bir ilke olarak yer alması gerektiği, ticarî işlerde temel bir kanun olarak TTK’nun konunun düzenlenmesi gereken yer olduğu, ayrıca bir kanunun sadece kendi kapsamındaki konuları düzenlemesi, bunlara ilişkin hüküm koyması gerektiği, bu sebeple hükmün mülga 6762 sayılı TTK’da olduğu gibi ticarî işlere özgülendiği, 6762 sayılı TTK’da kullanılan “tayin olunabilir” ibaresinin ilke ile bağdaşmayan gereksiz bir esnekliğe yer verdiği, ilkenin tam olarak öngörülebilmesi için kesin bir ifade kullanılması gerektiği, bu sebeple ibarenin “belirlenir” şeklinde düzeltildiği vurgulanmıştır.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 8/1. maddesinde ticari işlerde faiz oranının serbestçe belirleneceği hükmüne aynı maddenin 3. fıkrasında tüketicinin korunmasına ilişkin hükümlerin saklı tutulacağına ilişkin bir istisna getirilmiş ise de başkaca bir istisna bulunmamaktadır. Aynı Kanunun 9. maddesinde, ticari işlerde kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Anılan hükümde sözü edilen ilgili mevzuatın 3095 Sayılı Kanun hükümleri olduğunun, akdi faiz oranı yönünden bir sınırlama getirmediğinin ve 6102 sayılı TTK’nın 8. ve 9. maddelerinin ticari işler bakımından özel hüküm niteliğinde olup ticari işlerde bu hükümlerin uygulanması gerekir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesinin 2020/311 Esas, 2021/869 Karar sayılı ilamı) Bu haliyle somut ihtilafta taraflarca kararlaştırılan ve bilirkişi tarafından hesaplamaya esas alınan faiz oranları ile yapılan hesaplamanın yargı denetimine açık ve somut kredi ilişkisi ile uyumlu olduğu anlaşılmakla; dosya kapsamına rapor sunan bankacı bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 18.08.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak;
” davacı …’ın davalı …’dan takip tarihi itibariyle
Sıra Kredi Türü Ana Para İşlemiş Faiz BSMV Toplam
1 Kredili Mevduat 4.951,66 378,03 18,91 5.348,60
4 Taksitli (KOSGEB) 24.006,87 176,45 8,82 24.192,14
Toplam 28.958,53 554,48 27,73 29.540,74
alacağı olduğu tespit edilmiştir.
Davalı vekilince bilirkişi kök raporunda hesap hatası olduğuna yönelik dilekçe sunduğu, dilekçe içeriğinde protokol ve ödeme dekontlarını ek olarak sunulduğu, ancak UYAP ortamından yapılan kontrolde dilekçeye ek herhangi bir belgenin bulunmadığı görülmekle, ödeme iddiasına ilişkin n davalı vekiline itiraz dilekçesinin eki olarak belirttiği evrakları sunması için 1 haftalık süre verilmiş; ödeme olgusunun tetkiki için kök rapor sunan bilirkişiden ek rapor alınmıştır. 18.08.2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ve sonuç olarak; “Dosyaya sunulan banka ödeme dekontları ve banka kredi hesap ekstreleri ile yaptığımız ek incelemede icra takibine konu borcun, dava dışı…tarafından 15.12.2020- 15.09.2021 tarihleri arasında her bir taksit 3.077,87-TL olmak üzere toplam 10 taksit halinde ödenmeye çalışıldığı, — 24.006,87-TL tutarındaki Taksitli (…) Kredisinin tamamen ödendiği, 4.951,66-TL tutarındaki Kredili Mevduat Hesabı kredisinden ise 1.257,73-TL bakiye borcunun bulunduğu” tespit edilmiştir.
Davalı vekili tarafından dosyaya sunulan “Borç İkrarı ve Ödeme Taahhüdü Protokolü” başlığı altındaki belgede davacı bankanın imzasının bulunmadığı, ödemelerin dava dışı kişi tarafından asıl borçlunun borcuna mahsuben yapıldığı, ancak ödemelerin takip ve dava tarihinden sonra olduğu görülmüş, her ne kadar huzurdaki itirazın iptali davasında yapılan ödemelerin icra dosyasına yapılmadığı da nazara alındığında ayrıca dava konusu edilen değer ile bir ilgisi bulunmasa da davalının borcunun kefil sıfatıyla fer’i nitelikte olduğu, asıl borcun azalmasının kefilin borcunu da azaltacağı açık olup, huzurdaki davadaki haklılık durumunun takip tarihine göre hükme bağlanması gerektiği de nazara alınarak davalının … 20.İcra Müdürlüğü … Esas takip dosyasına itirazının dava konusu edilen 1 numaralı alacak olan … nolu kredi ve 4 numaralı alacak olan … nolu krediler ve miktarlar yönünden iptaline, takibin 1 numaralı alacak olan … nolu kredi ve 4 numaralı alacak olan … nolu krediler ve miktarlar yönünden, aynı koşullarda devamına, dair kefilin takip konusu borcunun infazında yapılan ödemelerin kredi borçlusunun azalan borcu oranında kefilin borcunu da azaltması gerektiği de gözetilerek hüküm içerisine dava dışı asıl borçlu lehine dava dışı üçüncü kişiler tarafından yapılan ödemelerin infazda tekerrür oluşturmayacak surette dikkate alınması koşuluyla, şerhi düşülerek davanın kabulü şeklinde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Davaya konu banka alacağının likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla takip konusu yapılan ve kabul edilen tutar üzerinden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın KABULÜ ile,
Davalının … 20.İcra Müdürlüğü … Esas takip dosyasına itirazının dava konusu edilen 1 numaralı alacak olan … nolu kredi ve 4 numaralı alacak olan … nolu krediler ve miktarlar yönünden iptaline, takibin 1 numaralı alacak olan … nolu kredi ve 4 numaralı alacak olan … nolu krediler ve miktarlar yönünden, dava dışı asıl borçlu lehine dava dışı üçüncü kişiler tarafından yapılan ödemelerin infazda tekerrür oluşturmayacak surette dikkate alınması koşuluyla, aynı koşullarda devamına,
2-Kabul edilen alacak olan 29.540,74-TL nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen dava değeri (29.540,74 TL) üzerinden alınması gereken 2.017,92 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 321,03 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 1.696,89 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 321,03 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı, posta ve tebligat masrafı 93,00 TL, bilirkişi ücreti 700,00- TL olmak üzere toplam 1.168,43 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, e-duruşma ile katılan taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.16/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır