Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/472 E. 2020/632 K. 15.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/472 Esas
KARAR NO : 2020/632

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/09/2020
KARAR TARİHİ : 15/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirket nezdinde … numaralı ”… Sigorta Poliçesi” ile sigortalı bulunan …’ nın maliki olduğu ”…” adresindeki konutunda 11/06/2019 tarihinde davalı …’ ye ait su borusunun patlaması sonucu sigortalı konuta sirayet eden su neticesinde hasar meydana geldiğini, davacı müvekkili sigorta şirketi tarafından sigortalıya 12/09/2019 tarihinde 63.716,54 TL hasar bedelinin ödendiğini, ekspertiz raporu ve diğer belgeler ışığında davaya konu olay sonucunda meydana gelen maddi hasardan; %100 oranında davalının sorumlu olduğunun ortaya çıktığını, müvekkili şirket tarafından davayı konu hasar sebebiyle ödenen bedelin davalıya rücusu kapsamında davalıya 25/09/2019 tarihli ihtarname gönderildiğini ve 15/10/2019 tarihinde davalı tarafından verilen cevapta herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığının belirtildiğini, davalı hakkında yasal süre içerisinde … 9. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını ve borçlu tarafından takibe itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, bu nedenlerle davalılar tarafından … 9. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının iptaline, takibin devamına, davalının haksız itirazından dolayı %20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi ile özetle; Görev itirazında bulunduklarını, davanın halefiyet ilkesine dayalı rücu davası olduğunu, sigortalı yerin bir konut olduğunu, sigortalının da ticari faaliyetini ilgilendirir nitelikte bir durum söz konusu olmadığından eldeki davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevine girdiğini, bu nedenle davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesinin gerektiğini, davanın süresi içinde açılmadığını, patlama ile hasara sebep olduğu iddia edilen su borusunun, site içerisinde ve hatta konutun bahçesinde yer aldığını, söz konusu borunun konutta tadilat yapan işçilerce patlatılmış olup idarenin bir eylemi veya ihmalinin bulunmadığını, arızanın yine site yönetimi tarafından giderildiğini, söz konusu iç tesisatın müteahhit/ site yönetimi/ bina sahibi tarafından döşendiğini, idarenin sorumluluk alanında olmadığını, ayrıca boruların pvc olarak döşenmiş olup yapı- inşaat tekniklerine aykırı olarak yanlış malzeme kullanıldığını, binanın yalıtım ve izolasyon önlemlerinin bulunmadığını, müvekkili idarenin olayın meydana gelişinde herhangi bir fiili eylemi, ihmali, kastı, kusuru bulunmadığı gibi zararla müvekkil idare arasında bir illiyet bağının kurulmasının da mümkün olmadığını ayrıca kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafın hasar bedeli olarak istediği meblağın fahiş olduğunu ve bu meblağa itiraz ettiklerini, davacı tarafın hükmedilmesini talep ettiği tazminata ödeme tarihinden itibaren faiz istenilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili idarenin davacıya kesinleşmiş bir borcunun bulunmadığını, dolayısıyla bir temerrütünün de söz konusu olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Dava, … 9. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkindir.
HMK’nın 115/1. maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır. HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca Mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir.
6102 Sayılı TTK’nın 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Aynı Yasa’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Ticari davadan söz edebilmek için, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması gerekir.
Türk Ticaret Kanununun ”halefiyet” başlıklı 1472.maddesinde ”Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” hükmü karşısında davacının dava dışı Suna Yarışçı’ nın dava haklarına halefiyet yoluyla sahip olduğu açıktır. Davada onun sahip olduğu tüm haklara halefiyet gereği davacı da sahiptir. Diğer bir anlatımla somut olaya ilişkin dava, Suna Yarışçı tarafından davalı aleyhine açılmış olsa idi nasıl aradaki ilişkinin ticari bir iş olduğu ve sorunların çözüm yerinin de Ticaret Mahkemeleri olduğunu söyleyemiyorsak, halefiyet prensibi gereği de aynı şeyi düşünmek zorunludur. Değişen tek şey davacının taraf sıfatındadır. Bu da halefiyet prensibi gereği davada davacıya aktif husumet ehliyeti tanımaktadır. Suna Yarışçı tacir olmadığı gibi hasarın meydana geldiği konutun “Yuvam Sigorta Poliçesi” ile sigortalı olduğu anlaşılmaktadır.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan davaların ticari dava olduğu düzenlenmiştir. Taraflar arasında düzenlenen poliçe her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmemektedir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 07/02/2019 tarih, 2018/2835 Esas 2019/245 Karar sayılı ilamı)
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesi gereğince davanın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığı gibi mutlak ticari davalar arasında da yer almadığı ve -davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu- anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’nın 114/1-c, 115/2. Maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan mahkememizin görevsizliği ile davanın USULDEN REDDİNE, Görevli mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
2-HMK.nın 20. Maddesi uyarınca taraflardan birinin , bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten , süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 20 maddesine göre kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği,
4-Yargılama gideri konusunda HMK’nın 331/2 maddesi gereğince görevli Mahkemece karar verilmesine, davaya bir başka Mahkemede devam edilmediği takdirde talep halinde Mahkememizce yargılama giderleri hakkında karar verilmesine,
5-Harç ve masrafların yetkili ve görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafların yokluğunda gerekçeli karar tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/12/2020

Katip …

Hakim …