Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/460 E. 2022/818 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/460 Esas
KARAR NO : 2022/818

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/08/2020
KARAR TARİHİ : 14/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08.05.2012 tarihinde sürücü …’nın idaresindeki … plakalı araç ile … ve … plakalı araçların karıştığı yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, müvekkilinin kazada yolcu konumunda olduğu, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 09.02.2016 tarihli raporunda sürücü …’nın asli ve tam kusurlu olduğu kanaatine varıldığı, müvekkilinin kaza dolayısıyla yaralandığı, kazaya sebebiyet veren aracın … Sigorta A.Ş.’ye ZMS (Trafik) sigortalı olduğu, meydana gelen sakatlanma neticesinde oluşan sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatının karşılanması için 05.02.2020 tarihinde başvurularak tüm evraklar teslim edilmesine rağmen talebin sürüncemede bırakıldığı, reddedildiğinden dava açma zarureti hâsıl olduğu, olayda uygulanacak zaman aşımının 10 yıl olduğu diğer hususlarla birlikte belirtilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak niteliğindeki şimdilik 50,00 TL sürekli iş göremezlik ve 50,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 100,00 TL tazminatın … Sigorta A.Ş.’nin temerrüde düştüğü 05.02.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti ile davalıdan tahsiline diğer hususlarla birlikte karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın kazanın üzerinden 2 yıllık zaman aşımı süresi ve taksirle yaralama suçu için TCK’nın 66.maddesinde öngörülen 8 yıllık dava zaman aşımı süresi geçtikten sonra ikame edildiği, arabuluculuk bürosuna başvurduğu 04.06.2020 tarihinde dava konusu taleplerin hali hazırda zaman aşımına uğradığı, davanın reddini talep ettikleri, kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirkete trafik poliçesi ile sigortalı ve sorumluluğun poliçede belirtilen 225.000,00 TL azami limit ve kusur oranı ile sınırlı olduğu, davacının tazminat talebine ilişkin açılan … numaralı hasar dosyası kapsamında düzenlenen tıbbi mütalaa raporunda davacının maluliyetine neden olmadığının tespit edildiği, başvurunun reddedilerek herhangi bir ödeme yapılmadığı, maluliyet oranının tespiti için davacının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesine veya Üniversite Hastaneleri’nin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerine sevkini, kusur incelemesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesini talep ettikleri, davacının karşılıksız taşınması nedeniyle olayda hatır taşımasının söz konusu olduğu ve tazminattan %20 oranında indirim yapılması gerektiği, evine bırakmak amacıyla yola çıkması ile kazanın meydana geldiği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin kararına atıf yapıldığı, davacı ile sigortalı araç sürücüsünün arkadaş oldukları, hatır için taşındığının sabit olduğu, ceza dosyasının celbini talep ettikleri, müvekkilinin ancak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu olabileceği, avans faizi talebinin reddi gerektiği, yasal faizin ancak dava tarihinden itibaren işletilmesinin mümkün olduğu diğer hususlarla birlikte belirtilerek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesi vekâleten arz ve talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası, hasar dosyası, ZMMS sigorta poliçesi, davacının trafik kazası nedeniyle görmüş olduğu tıbbi tedavilere yönelik tüm hastane kayıtları, hizmet döküm cetveli, sosyal ve ekonomik durum araştırma yazısı, … Arabuluculuk Bürosu’nun … nolu dosyası, davacının trafik kazası nedeniyle rücuya tabi olarak ödenen geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin SGK müzekkere yazı cevabı celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya, maluliyet durumunu tespit edilmesi amacıyla Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu’nun 16/12/2021 tarihli adli tıp raporunda; “…Mevcut belgelere göre; … oğlu 30/12/1990 doğumlu, …’ün 08/05/2012 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa olunur…” şeklinde tespit edilmiştir.
Dosya, kusur durumunun tespit edilmesi ve maddi tazminatın hesaplanması amacıyla İ.T.Ü. Makine Fakültesi Öğretim Görevlisi ve Uzman Yüksek Mühendisi … ile Aktüerya Tazminat Hesap Uzmanı …’ tan oluşan bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş, bilirkişi kurulu tarafından dosyaya sunulan 26/07/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…1-)… plaka numaralı hususi otomobilin sürücüsü …’nın kazanın meydana gelmesinde, dava konusu zararın doğmasında %100 (yüzde yüz) oranında tamamen asli kusurlu olduğu, 2-)Duraklama ve park halindeki …, …, … plaka numaralı otomobil sürücülerine kazanın meydana gelmesinde, dava konusu zararın doğmasında veya artmasında atfı kabil kusur bulunmadığı, 3-)… plaka numaralı hususi otomobil yolcusu davacı …’ün kazanın oluşumunda kusursuz olduğu, ancak olayın yaralanması ile sonuçlanmasında, zararın doğmasında ve artmasında %20 (yüzde yirmi) müterafik kusurlu olduğu, hatır taşımacılığı unsurlarının oluşup oluşmadığı hususunun Muhterem Mahkeme’nin takdirleri olduğu, 4-) Hadisenin meydana gelmesinde, yaralanma ile sonuçlanmasında, dava konusu zararın doğmasında ve artmasında kusurlu başkaca kişi, kurum, kuruluş veya etkili faktör bulunmadığı, 5-) Davacının (3) aylık geçici iş göremezlik dönemindeki tüm ücretleri tahakkuk ettirilerek ödendiğinin görüldüğü; geçici iş göremezlik maddi zararının çalışılamayan günlerdeki kazanç kaybına ilişkin olduğu; davacının geçici iş göremezlik döneminde kazanç kaybının oluşmadığı görüldüğünden geçici iş göremezlik zarar hesabına yer olmadığı…” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun tebliğ edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ve cismani zarara dayalı maddi tazminat ( geçici ve sürekli iş göremezlik ) istemine ilişkindir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, davalı vekili yasal süre içinde sunduğu cevap dilekçesinde zaman aşımı itirazında bulunmuş ise de; bilindiği üzere trafik kazasından kaynaklanan tazminat davalarında 2918 sayılı KTK’ nın 109/2. maddesi hükmü uyarınca eylem aynı zamanda cezayı gerektirir fiilden doğmuşsa uzamış ceza zaman aşımı sürelerinin geçerli olacağı, davaya konu trafik kazasında yaya kaldırımında yürüyen dava dışı şahıslar ile araç içinde yolcu olarak bulunan davacının yaralanması sebebiyle eylemin aynı zamanda cezayı gerektirir fiilden doğduğu, bu itibarla TCK 89/4, 66/1-e. maddesi hükmü uyarınca uzamış ceza zaman aşımı süresinin 8 yıl olduğu, dava konusu trafik kazasının tarihi 08/05/2012 olup 8 yıllık zaman aşımı süresi eklendiğinde 08/05/2020 tarihinde zaman aşımı süresinin dolacağı, işbu dava her ne kadar bu süreden sonra 28/08/2020 tarihinde açılmış ise de; zaman aşımı süresinin sona ereceği 08/05/2020 tarihi itibariyle 7226 sayılı Kanunun Geçici 1.maddesi hükmü uyarınca her türlü dava açma ve başvuruların Covid 19 salgın hastalığı sebebiyle önce 30/04/2020 tarihine , sonra Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 15/06/2020 tarihine kadar bu sürelerin durdurulduğu, davacının duran zaman aşımı süresi içinde 04/06/2020 tarihinde arabuluculuğa başvurduğu, 6325 sayılı HUAK 18/A. madde hükmü uyarınca arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar zaman aşımı sürelerinin duracağının yasal olarak hüküm altına alındığı, arabuluculuk sürecinin 04/06/2020 tarihinde başlayıp, 28/08/2020 tarihinde sona erdiği, sürenin tekrar işlemeye başladığı 28/08/2020 tarihinden sonra geriye kalan zaman aşımı süresi içinde 28/08/2020 tarihinde davanın açılması karşısında zaman aşımı süresi dolmadan dava açıldığından davalının zaman aşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
… ili … ilçesinde 08/05/2012 tarihinde gece saat 23:00 sıralarında, davalı … Sigorta A.Ş.’nin ZMMS sigortacısı olduğu, dava dışı …’ya ait, … plaka sayılı aracın dava dışı sürücü …’nın sevk ve idaresinde bulunduğu sırada, sigortalı aracın … yolu geliş istikametinden … istikametine doğru seyir halinde iken No:15 önlerine geldiğinde; önündeki aracı geçmek için şerit değiştirdiği sırada aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek sol tarafındaki bankete çarpması daha sonra aracın savrularak yolun sağında duraklamakta olan sürücü … idaresindeki … plakalı otomobile kendi aracının sol yan kısımları ile arkadan çarparak, yine bu çarpmanın etkisiyle park halinde bulunan … plakalı otomobile arkadan vurması, daha sonra da … plakalı otomobile çarpması sonucunda çift taraflı trafik kazasının meydana geldiği, bahse konu trafik kazası nedeniyle yaya kaldırımında yürüyen dava dışı şahısların yanı sıra, ayrıca … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan davacı …’ ün de yaralandığı anlaşılmıştır.
Davaya konu trafik kazasının yaralanmayla sonuçlanması nedeniyle soruşturma ve kovuşturma da yürütülmüş, … 14. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı ceza dava dosyasında sanık … hakkında TCK’ nın 89/4. maddesinde düzenlenen taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmak suçundan kamu davasının açıldığı, Ceza Mahkemesince trafik kazasına yönelik tüm delillerin toplandığı ve kusur raporu alındığı, buna göre suça konu trafik kazasında sanık araç sürücüsünün … plakalı otomobil ile seyir halinde iken aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek sol kısmındaki bankete çarpması daha sonra 30 metre savrularak yolun sağında duraklamakta olan sürücü … idaresindeki … plakalı otomobile aracının sol yan kısımları ile arkadan çarpması, bu çarpmanın etkisiyle park halinde bulunan … plakalı otomobile arkadan çarpması, daha sonra da … plakalı otomobile çarparak yaya kaldırımına çıkması ve bu sırada yaya kaldırımında yürümekte olan dava dışı şahıslara çarparak yaralanmasına neden olduğunun maddi vakıa olarak kabul edildiği, ayrıca gerekçeli kararın devamında suça konu trafik kazasında kusur durumunun tespiti amacıyla İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Daire Başkanlığından alınan kusur raporu ile sanığın yola gereken dikkatini vermediği, seyrini aracın teknik özellikleri ve mahal şartlarına göre ayarlamadığı, olay mahallinde önündeki aracı geçmek için şerit değiştirdiği sırada direksiyon hakimiyetini kaybederek sol kısmındaki bankete çarıpı savrulmasıyla sonuçlanan kazada tamamen ve asli kusurlu olduğu belirtilerek sanık …’nın TCK 89/4, 62, 50/1-a. maddesi uyarınca neticeten 9.100 TL Adli Para Cezası ile cezalandırılmasına / mahkumiyetine karar verildiği, işbu kararın da temyiz incelemesinden geçerek 16/12/2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır
Bilindiği üzere, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı hukuk hâkimi için bağlayıcı değildir (TBK 74). Ancak, Ceza Mahkemesince verilen mahkumiyet kararı bağlayıcı nitelikte olduğu gibi, Hukuk Mahkemesi hakimi her halde Ceza Mahkemesince belirlenen maddi olgu / vakıalarla bağlıdır. Dolayısıyla, Hukuk Mahkemesi Hakimi, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı ve maddi olgularla bağlı olduğundan belirtilen bu hususları nazara almak zorundadır. Nitekim, Mahkememizce, ceza yargılamasındaki maddi olgularla trafik kazası ve kazanın oluş şekline yönelik bağlı kalınarak kusur tayini yapılmıştır.
Davaya konu trafik kazasının meydana gelmesinde, … plaka sayılı sigortalı araç sürücüsü …’nın önündeki aracı geçmek için şerit değiştirdiği sırada aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek neden olduğu kazada sürücünün hatalı sollama yapması ve şerit değiştirme kurallarına riayet etmemesi sebebiyle tamamen ve asli kusurlu kusurlu olduğu, araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacı …’ ün kusurunun bulunmadığı / kusura katılımının olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tarafların trafik kazasında kusur durumlarının tespitine yönelik olarak dosya, trafik kazaları kusur uzman Makina Mühendisi ve İ.T.Ü. Makine Fakültesi Öğretim Üyesi …’e tevdi edilmiştir. Mahkememizin kusur dağılımı yönündeki tespiti destekleyen ve benimseyen uzman bilirkişinin 26/07/2022 tarihli raporundaki tespitler, kazanın oluş şekli, sigortalı araç sürücünün ihlal ettiği trafik kuralları, yasal geciktirici nedenler ve bilimsel yönden yapılan detaylı açıklamalar içeren kusur raporuna gerekçeli ve denetime açık olduğundan itibar edilmiştir Mevcut raporda ifade edildiği üzere, önündeki aracı geçmek için şerit değiştirdiği sırada sol şeritteki orta refüj bordür taşlarına çarpan akabinde aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek kazaya sebebiyet veren dava dışı sigortalı araç sürücüsü …’nın %100 oranında asli ve tamamen kusurlu olduğu; araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacı …’ün kazanın meydana gelmesinde / oluş şeklinde kusurunun bulunmadığı doğru bir şekilde ve somut olaya uygun olarak takdir ve tayin edilmiştir.
Esasen, trafik kazası hakkında alınan kusur raporlarına karşı tarafların herhangi bir itirazları da bulunmamaktadır.
Davacı … trafik kazasında yaralanması sebebiyle maddi tazminat olarak geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik tazminatı isteminde bulunmuştur.
Davacının yaralanmasına ilişkin olarak görmüş olduğu tıbbi tedavilere yönelik tüm hastane kayıtları getirtilmiş, Adli Tıp Kurumu tarafından eksik olduğu belirtilen tıbbi kayıtlar davacının muayenesi yaptırılarak ve Üniversite Hastanesine sevki sağlanarak ikmal ettirilmiştir. Ayrıca, Adli Tıp Kurumunun yazılı isteği üzerine dosya küll halinde kuruma sevk de edilmiştir. Bu çerçevede, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu 16/12/2021 tarihli raporunda davacının trafik kazasında yaralanması nedeniyle fonksiyonel araz bırakmadan iyileştiğinden sürekli / kalıcı maluliyetinin oluşmadığını, ancak iyileşme (tedavi) süresinin olay tarihinden itibaren üç (3) aya kadar uzayabileceğini tespit etmiştir. Bahse konu Adli Tıp Kurumu raporu, kaza tarihi (08/05/2012) itibariyle yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre tanzim edildiğinden denetime açık olup, rapordaki kalıcı maluliyetin oluşmadığına ve iyileşme süresine yönelik bilimsel mütalaaya iştirak edilmiş, hükme esas alınmıştır.
Davacı vekili Adli Tıp Kurumu raporuna karşı her ne kadar itiraz dilekçesi sunmuş ise de; öncelikle tıbbi tedavilere yönelik dosyada eksikliğin söz konusu olmadığı, mahkememizce davacı vekili tarafından bildirilen tüm sağlık kuruluşlarından bu kayıtların celp edilip dosya arasına alındığı, öte yandan Adli Tıp Kurumundan rapor istenilen tarih ile kaza tarihi arasındaki süre nazara alınarak yeniden bir kısım tetkik ve incelemelerin talep edildiği, mahkememizce davacının ilgili sağlık kuruluşlarına sevki sağlanarak bu tıbbi kayıtların da dosyaya kazandırıldığı, akabinde yine Adli Tıp Kurumunun yazılı isteğine üzerine dosyanın küll halinde kuruma gönderildiği, bu itibarla itirazın aksine maluliyete yönelik tahkikatın eksiksiz olarak gerçekleştirildiği, kaldı ki Adli Tıp Kurumu raporunda tüm bu tıbbi tedavilerin değerlendirilerek raporun tanzim edildiği görülmekle, eksik tıbbi kayıt ve inceleme savunması yerinde görülmemiştir. Davacı vekili tarafından itiraz dilekçesi ekinde ayrıca İstanbul Medeniyet Üniversitesinin 23/03/2021 tarihli maluliyet raporu dosyaya ibraz edilerek itirazda bulunulmuş ise de; esasen bu maluliyet raporunun eksik tıbbi kayıt ve incelemeye dayandığı, nitekim Adli Tıp Kurumunun isteği doğrultusunda davacının bir kısım tetkiklerinin daha yapıldığı, bu tıbbi kayıtların da dosyaya 25/06/2021 ve 07/06/2021 tarihinde yani davacının dayandığı maluliyet raporundan sonra olduğu, dayanılan rapor içeriğinde bu tıbbi tedavilerin hiç değerlendirilmediği tespit edilmiştir. Bu noktada, davacı vekilinin kendi iddiaları / itirazları ile çeliştiği izahtan varestedir. Öte yandan; İstanbul Medeniyet Üniversitesinin 23/03/2021 tarihli maluliyet raporu maluliyetin tespiti bakımından denetime elverişli değildir. Kaldı ki, denetime elverişsiz işbu raporun sonuç kısmında yine hangi yönetmelik hükümlerinin bu doğrultuda ekli cetvellerin ve tablonun esas alınması gerektiği dahi tartışılmadan, başka bir anlatımla yasal geciktirici nedenler gösterilmeksizin seçenekli raporlama ve hesaplama yapılmış, sonuç itibariyle de tümüyle dayanaksız bir rapor oluşturulmuştur. Son olarak, aynı itiraz dilekçesinde bahsi geçen denetime elverişsiz rapora dayanılarak davacının %11 oranında maluliyetin oluştuğu iddia edilmiş ise de; raporun sonuç kısmındaki %11 oranındaki maluliyetin kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunmayan ve bu nedenle somut olaya uygulanması da mümkün olmayan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri esas alınarak tayin edilmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesi gereklidir. Söz konusu belirlemenin ise, kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 – 01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 – 20/02/019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir
Somut olayda kaza tarihi 08/05/2012 tarihi olduğuna göre uygulanması gerek yönetmelik; Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğidir. Nitekim, hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporu anılan Yönetmelik hükümleri esas alınarak maluliyeti tespit etmiştir. O halde, kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunmayan ve bu nedenle somut olaya uygulanması da mümkün bulunmayan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik ya da Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca belirlenen / davacının dayandığı maluliyet raporunun esas alınması zaten mümkün değildir. Açıklanan tüm bu nedenlerle, davacı vekilinin Adli Tıp Kurumu maluliyet raporuna yönelik itirazları reddedilmiştir.
Kusur durumunun tespit edilmesi ve maluliyetin tayininden sonra dosya, maddi tazminat hesabı yapılması için aktüerya konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Aktüer bilirkişi … tarafından sunulan 26/07/2022 tarihli raporda, davacı …’ün alınan maluliyet raporu sonucunda sürekli / kalıcı maluliyeti oluşmadığı bildirildiğinden davacının sürekli iş göremezlik tazminatı hakkının bulunmadığı, geçici iş göremezlik zararı yönünden maluliyet raporunda iyileşme süresinin 3 ay olduğunun tespit edildiği, ancak bu süre içinde hatta bu tedavi süresinden daha fazla olmak üzere davacının 4 aylık geçici iş göremezlik tazminatının SGK hizmet dökümü, ödeme belgeleri ve müzekkere cevabından tespit edilerek davacının geçici iş göremezlik süresince SGK tarafından ödeme yapılması nedeniyle kazanç kaybının bulunmadığı hesaplamıştır. Aktüer raporun ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli olması, kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerinin ve maluliyetin esas alınması, hesaplamada SGK ödeme belgelerinin isabetli ve doğru olarak yer verilmesi karşısında hüküm kurmaya elverişlidir, bu nedenle hükme esas da alınmıştır.
Yapılan açıklamalar karşısında; davacının trafik kazası nedeniyle geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik zararının tazmin edilmesi amacıyla açtığı işbu davada, toplanan deliller ve alınan maluliyet raporu sonucunda sürekli iş göremezlik / kalıcı maluliyet zararının bulunmadığı, aksine davacının kaza sonrasında fonksiyonel araz bırakmadan iyileştiği, sürekli maluliyetin bulunmadığı, geçici iş göremezlik zararına yönelik olarak tedavi süresinin kaza tarihinden itibaren 3 ay olarak tespit edildiği; ancak SGK tarafından davacıya kaza nedeniyle çalışamadığı döneme ilişkin bu süreden daha fazla 4 ay süre ile geçici iş göremezlik tazminatın ödendiğinin müzekkere ekinde sunulan ödeme belgeleri ile sabit olduğundan açıklanan nedenler doğrultusunda davacının, davalı sigorta şirketinden talep edebileceği geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (100,00 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davacıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı 14/12/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır