Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/456 E. 2022/429 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/456 Esas
KARAR NO : 2022/429

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/09/2020
KARAR TARİHİ : 01/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili firma ile davalı firma arasında 03.10.2019 tarihinde yapılan yazılı sözleşmeye göre, davalı tarafın yapımını üstlendiği “…” yapım işi kapsamındaki 1100 m2 … inşaatı işini davacı müvekkili firmanın üstlenmiş olduğunu, belirtilen işin yapımı işleminin müvekkili firma tarafından tamamlanmış ve davalı firmaya sözleşmede belirlenen birim fiyat ve işçilik bedelleri ile ilgili olarak iki ayrı faturanın gönderilmiş olduğunu, davaya konu olan fatura bedelinin ilk kesilen 02.01.2020 tarihli, 136.315,48 TL bedelli fatura olduğunu, anılan faturanın davalı firmaya usulü dairesinde gönderilmiş, davalı firmanın faturayı tebliğ almış, ancak ödemesini yapmamış olduğunu, bunun üzerine 2020 yılı Mart ayı itibari ile anılan fatura muhabere yolu ile … 6. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine konu edilmiş olduğunu beyanla itirazın iptali ile, takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesinin talep edilmiş olduğu belirlenmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yerleşim yerinin … olduğunu, …’ nın … Mahkemelerinin yargı çevresinde bulunması nedeniyle yetkili mahkemenin … Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacı tarafça müvekkil şirket aleyhine … 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası üzerinden alacak davası da açılmış olup davalar arasında bağlantı olduğunu, bundan dolayı … 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyasının, görülmekte olan işbu dava dosyasıyla birleştirilmesi gerektiğini, davacı tarafın müvekkili şirketle yapmış olduğu sözleşmedeki edimlerini sözleşmeye uygun şekilde ifa etmemiş olup davacı tarafın açmış olduğu davanın bu yönüyle yersiz olduğunu beyanla davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı firma arasında 03/10/2019 tarihinde imzalanan sözleşmeye göre davalı tarafın yapımını üstlendiği “…” yapım işi kapsamındaki 1100 m2… duvarın inşaatı işini müvekkili firmanın üstlendiğini, belirtilen işin yapımı işlemi müvekkili firmanın tarafından tamamlandığını ve davalı firmaya sözleşmede belirlenen birim fiyat ve işçilik bedelleri ile üzerinden düzenlenen iki ayrı fatura gönderildiğini, ilk kesilen fatura için icra takibi yapıldığını, davalı tarafından gerekçesiz ve haksız itiraz yapılınca dava şartı arabuluculu görüşmesi yapıldığını, anlaşamama ile sonuçlanınca … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası üzerinden itirazın iptali ve alacağın tahsili davası ikame ettiklerini, huzurdaki davaya konu olan 30/06/2020 tarihli … nolu ve 166.248,18 TL bedelli fatura ise sözleşme çerçevesinde tamamlanan işin ikinci faturası olduğunu, pandemi sebebi ile 30.06.2020 tarihinde düzenlenerek davalı tarafa gönderildiğini, davalı tarafın, faturaya direkt olarak itirazda bulunduğunu beyanla davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere toplam 166.248,18TL alacağın 30.06.2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile borçludan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Dava Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin müvekkili şirket aleyhine … 2. Asliye ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden itirazın iptali davası da açıldığını, davalar arasında bağlantılı olduğunun açık olduğunu beyanla görülmekte olan davanın … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, ayrıca davacı tarafla müvekkili şirket arasında akdedilen sözleşmedeki edimlerin davacı tarafından sözleşmeye uygun şekilde yerine getirilmediğini, davanın bu nedenle haksız ve yersiz olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Birleşen … 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, … 6. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra dosyası, …Sözleşmesi, taraflara ait … Ticaret Odası kayıtları, fatura ve hakediş özeti, taraf şirketlere ait BA BS formları içerir vergi kayıtları, muavin defteri, e-defter beratı celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya, S.M. Mali Müşavir KGK Bağımsız Denetçi …, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi … ile Mimar Şehir Plancısı Gayrimenkul Değerleme Uzmanı…’e tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan 21/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…1. Davaların, davacının düzenlediği iki adet fatura alacağına dayandığı, 2. Davalı tarafından faturalara TTK’da düzenlenen yasal süre içinde itiraz edildiğine dair bir bilgi veya belgenin dosyada bulunmadığı, Davalı her ne kadar davacının sözleşmeden doğan edimlerini sözleşmeye uygun ifa etmediğini, ödemenin de bu sebeple yapılmadığını ileri sürmüşse de davacının davalı tarafından uyarıldığına, ayıplı veya eksik iş yaptığına yahut sözleşmeye aykırı davranışta bulunduğuna ilişkin hiçbir bilgi veya belgeyi dosya kapsamına sunmadığı, üstelik sözleşmenin 11.maddesinde, davacının sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmemesi halinde davalı tarafa sözleşmeyi sona erdirme hakkı da tanınmış olmasına karşın davalının bu hakkını da kullanmadığı dikkate alındığında, davalı tarafın, davacının sözleşmeye aykırı davranışını ve temerrüdünü ispatlayamadığı, davacının işi sözleşmeye uygun yaptığının ve sözleşme bedeli olan fatura konusu bedelleri almaya hak kazandığı, 4. Borçlunun alacaklıya karşı birden fazla kaynaktan doğan borcu varsa, yaptığı ödemenin, vadesi önce dolan borçtan mahsup edilmesi gerektiği, buna göre somut olaya konu faturalardan vadesi önce dolan faturanın 02.01.2020 tarihli fatura olduğu ve bir mahsup yapılması gerekecekse bu fatura bedelinden mahsup edilmesi gerektiği, ancak ticari defter incelemesinde davalı tarafından yapıldığı tespit edilen 70.000-TL’lik ödemenin sözleşme kapsamında sonradan düzenlenecek faturalardan mahsup edilmesi gereken bir bedel olup olmadığının dosyadan anlaşılamadığı, nitekim sözleşmenin 7-1.maddesinde davalı tarafından taşerona 85.000-TL avans ödemesi yapılacağı düzenlenmiş olmasına rağmen yapılan ödemenin 70.000-TL olduğu, bundan sonra düzenlenen faturalarda alınan avansın davacı tarafından dikkate alınarak söz konusu faturaların düzenlenmiş olabileceği, mahsup gerekip gerekmediğini anlayabilmek için; sözleşme bedelinin hesaplanması, bu hesaptan fatura bedelleri ile 70.000-TL toplamının çıkarılması gerektiği, arada bir fark çıkarsa, bu farkın 02.01.2020 tarihli birinci faturadan mahsup edilmesi gerekeceği, 5. Davacı tarafça ibraz edilen yasal defterlerin (HMK md. 222) sahipleri lehine delil niteliklerinin bulunduğu, Davacı yasal defter kayıtlarına göre 17.03.2020 takip tarihi itibariyle davacı asıl alacağının (70.000-TL’lik ödemenin 02.01.2020 tarihli faturadan mahsubu halinde) 66.315,48 TL’si olduğu, Davacı yasal defter kayıtlarına göre 23.09.2020 birleşen dava tarihi itibari ile davaya konu edilen fatura ile ilgili davacı asıl alacağının 166.248,18 TL’si olduğu, 6. Sayın Mahkemenin ara kararına rağmen davalı tarafın defterlerini ibraz etmediği, nazara alındığında davacının alacak kayıtları içeren ticari defterlerinin lehine delil teşkil edebileceği, 7. Davalının davacı taraf ile kurduğu ticari ilişki kapsamında tanzim edilen takibe konu edilen faturalar ile ilgili tarafların Ba Bs mutabakatının (5.000,00 TL Limitini aşanlar ve takibe konu edilenler) olduğu, davalının icra takibine yaptığı itirazda takibe dayanak olan cari hesap ekstrası içeriği faturayı almadığına dair bir itirazının bulunmadığı dikkate alındığında, davalının takip dayanağı hesap ekstrelerinde yer alan fatura içeriği mal ve/veya hizmetleri aldığı sonucuna ulaşıldığı, 8. Asıl Dava yönünde 17.03.2020 dava tarihi itibari ile davalı taraftan 66.315,48 TL’si asıl ve 1.545,06 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 67.860,54 TL’si faizli alacağının olacağı, iş bu asıl davadaki asıl alacak ile ilgili olarak da davacı talebi doğrultusunda 3095 Say. Kanunun 4489 Say. Kanun ile değişik 2.Maddesi gereğince T.C Merkez Bankası tarafından dönemde Kısa Vadeli Avans Kredilerine uygulanan faiz oranları üzerinden basit usulde(3095 Sy.K.m3)temerrüt faizi tahakkukunun uygun olacağı, 9. Birleşen dava yönünden; sözleşme kapsamında işin tamamlandığı varsayıldığında 23.09.2020 birleşen dava tarihi itibari ile davalı taraftan 166.248,18 TL’si asıl alacağının olacağı, iş bu birleşen davadaki alacak ile ilgili olarak da davacı talebi doğrultusunda 3095 Say. Kanunun 4489 Say. Kanun ile değişik 2.Maddesi gereğince T.C Merkez Bankası tarafından dönemde Kısa Vadeli Avans Kredilerine uygulanan faiz oranları üzerinden basit usulde(3095 Sy.K.m3)temerrüt faizi tahakkukunun uygun olacağı, 10. Ayıplı veya eksik işlere ait şantiye raporları, tutanak gibi belgelerin dosyada bulunmaması nedeniyle teknik değerlendirmenin yapılamadığı.” şeklinde tespit edilmiştir. Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Asıl dava eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ; birleşen dava ise aynı eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağın tahsili istemine ilişkindir.
… 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 23/02/2021 tarih ve … Esas, …Karar sayılı kararı ile her iki dava dosyası arasında taraflar ve dava konusu yönünden bağlantı bulunması sebebiyle birleştirme kararı vermiş, birleşen dava dosyasını mahkememize göndermiştir.
Asıl dava dosyasında davalı cevap dilekçesi ile birlikte yetki itirazında bulunmuş, kendi yerleşim yerinin … olması, … ilçesinin ticari davalar bakımından Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerine bağlı bulunması sebebiyle yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini talep etmiştir. Davalının yerleşim yerinin Gaziosmanpaşa / İstanbul olduğu ve … Mahkemelerinde müstakilen kurulmuş ticaret mahkemesinin bulunmadığı doğru ise de; … ‘ nın ticari davalar bakımından İstanbul Mahkemelerinin mülhakatında ve yargı çevresinde bulunduğu, bu nedenle eldeki ticari dava bakımından İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin / Mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmakla, davalının hatalı yargı çevresine yönelik savunmaları ve yetki ilk itirazının reddine karar verilmiş, davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
ASIL DAVA
… işinin ihale sonucunda davalı …Ş.’ ye verildiği, davalının bu projede edim olarak üstlendiği 1100 m2 … duvarın imalatı için davacı … San. Tic. A.Ş. ile 03/10/2019 tarihli … Sözleşmesini imzaladığı belirlenmiştir. Taraflar arasında bahse konu eser sözleşmesinin / akdi ilişkinin varlığı tartışmasız olup, dava dışı … (idare) iş sahibi, davalı şirket alt işveren, davacı ise yüklenici (taşeron) dir.
Taraflar arasında akdedilen 03/10/2019 tarihli… Sözleşmesinin 3.maddesinde davalı alt işverenin sorumlulukları, 4.maddesinde davacı yüklenicinin sorumlulukları, 5.maddesinde yüklenicinin işe başlama ve işin süresi, 6. maddesinde birim fiyat miktarları, 7.maddesinde ise ödeme koşulları detaylı olarak düzenlenmiştir.
Davacı yüklenici sözleşme ile üstlendiği edimleri yerine getirmiş, asıl dava dosyasında icra takibine konu 02/01/2020 tarihli KDV dahil toplam 136.315,48 TL fatura keserek davalı şirkete göndermiştir. Bahse konu fatura, dosya içerisinde bulunan hak ediş belgesinden de görüleceği üzere 25 – 30/11/2019 tarihleri arasında davacı yüklenici tarafından yapılan imalatları kapsamaktadır. Nitekim, 30/11/2019 tarihli hak ediş belgesinde, yapılan imalatın bedeli, sözleşmenin 6. maddesinde taraflarca kararlaştırılan imalat birim fiyatı üzerinden hesaplanarak imalat miktarına göre belirlenmiştir.
Davacı yüklenici tarafından davalı şirkete kesilen fatura, e-fatura olup davalı tarafa faturanın tebliğ edildiği noktasında duraksama yoktur. … Vergi Dairesi Başkanlığından davalının BA formları celp edildiğinde; davalının 02/01/2020 tarihli icra takibine temel teşkil eden ve eldeki davaya konu fatura hakkında BA formu düzenlendiği, vergi beyannamesinde bulunduğu görülmüştür. Başka bir anlatımla, davalı şirket, davacı tarafından kesilen faturayı kabul ederek BA formu ile birlikte vergi dairesine bildirmiştir. Bu halde, yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda, davalının faturayı tebliğ alması, faturaya karşı yasal süre içinde herhangi bir itirazda bulunmaması ya da aynı yasal süre içinde faturayı iade etmemesi, aksine faturayı kabul ederek ticari defter ve kayıtlarına işlenmesi için vergi dairesine BA formu olarak beyannamede bulunması karşısında faturaya konu hizmetlerin verildiği, üstlenilen edimlerin davacı yüklenici tarafından yerine getirildiğinin kabulü zorunludur.
Davalı cevap dilekçesi ile birlikte davacının üstlendiği edimlerini sözleşmeye uygun şekilde ifa etmediğini savunmuş ise de; bu konuda hiçbir belge ve delil sunmamıştır. Nitekim, davalının “sözleşmeye uygun şekilde edimin ifa edilmediği” savunması hukuk niteliği itibariyle eksik yahut ayıplı iş iddiası olup bu konuda dosyada herhangi bir delil de bulunmamaktadır. Söz gelimi, işbu dava açılmadan önce bu hususta davacı yükleniciye karşı çekilen herhangi bir ihbar veya ihtar dahi söz konusu değildir. Dolayısıyla, davalı, davacının sözleşmeye uygun şekilde edimini ifa etmediği yönündeki savunmasını ispatlayamamıştır.
Öte yandan, taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesinde sözleşmenin feshi düzenlenmiş, “taraflardan birinin sözleşme şartlarından doğan edimlerini kısmen veya tamamen yerine getirmemesi halinde diğer taraf sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir” şeklinde hüküm koymuşlardır. Davalı taraf savunmalarını destekleyecek şekilde, sözleşmenin 11. maddesinin kendisine verdiği sözleşmenin fesih hakkını da kullanmamıştır.
Yine, az önce yukarıda açıklandığı üzere davalı sözleşmeye uygun edim ifasında bulunmadığını iddia ettiği davacı yüklenicinin düzenlendiği faturayı kabul etmiş, aksine hareket ederek, bu sefer edim ifasını kabul edip faturaya dayalı alacağın varlığını kabul etmiş, bu faturayı kayıtlarına dahi işlemiştir. Bu halde, davalının sözleşmeye uygun edim ifasının bulunmadığına yönelik savunmalarına hem davalının bu hususu ispat edememesi hem de açıklanan gerekçelerle itibar edilmemiştir.
Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde ayrıca bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Ancak, davalı tarafa usulüne uygun davetiye tebliğ edilmesine rağmen davalı inceleme gününde ticari defter ve belgelerini ibraz etmemiş, defterlerini ibrazdan kaçınmıştır.
Bu aşamada davalı vekili bilirkişi raporu dosyaya sunulduktan sonra hem asıl hem de birleşen dava dosyası yönünden ticari defterlerin incelenmesine yönelik ara kararın ve tebligatın vekaletnamede ismi bulunmakla birlikte dosyada görev almayan davalı vekiline tebliğ edildiğini, bu nedenle tebligatın usulsüz olduğunu savunmuş, itirazda bulunmuştur. Ticari defter ve belgelerin incelenmesine yönelik kapsamlı ara karar içerikleri, inceleme gün ve saati, incelenecek kayıtlar, yasal ihtaratlar, ara kararın ve ihtaratların davalıya tebliğ edilmesi, tebligatın davalı tarafından mahkememize ibraz edilen vekaletnamede ismi bulunan vekile yapılması, dolayısıyla yasal olarak davalının bundan haberdar edilmesi noktasında herhangi bir usuli eksiklik ve çekişme yoktur. Ancak davalı vekili Av …, vekaletnamede ismi olmakla birlikte diğer davalı vekili Av. …’a yapılan tebligatın geçersiz olduğunu, dosyayı takip eden vekil olarak kendisine tebligat çıkarılması gerektiğini tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürmektedir. İtiraza konu meselenin halli, 7201 sayılı Tebligat Kanunun 11. maddesinde çözüme kavuşturulmuştur. 7201 sayılı Tebligat Kanunun 11. maddesi “Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu halde, davalı vekili her ne kadar tebligatın usulsüz olduğunu beyan etmiş ise de tebligat yapılan vekil Av. …’ın vekaletnamede isminin açıkça yazılı olduğu, hem inceleme günü için duruşmanın yapıldığı tarihte hem de sonrasında da ne vekil Av. … tarafından istifa dilekçesi, ne de davalı asil tarafından Av. … hakkında vekillikten azil dilekçesinin dosyada bulunmadığı, 7201 sayılı TK 11. maddesi uyarınca vekille takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı, yine anılan hükmün devamında vekil birden çok ise birine tebligat yapılmasının yeterli olduğunun emredici şekilde düzenlendiği, bu kapsamda anılan yasa hükmünde birden fazla vekil olması halinde tebligatın dosyayı takip eden vekile yapılması gerektiği noktasında herhangi bir hükmün de yazılı olmaması karşısında davalı vekilinin tebligatın usulsüz olduğu yönündeki itirazları yerinde görülmemiştir. Mahkememizce gerekli yasal ihtaratlar yapıldığından davacı kayıtlarına itibar edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Asıl dava dosyasında davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan toplam 66.315,48 TL alacaklı olduğu belirlenmiştir. Bilirkişi heyetinin 21/03/2022 tarihli raporunda ifade edildiği üzere, davalının sözleşmeden kaynaklı ve fatura bedeline karşılık 70.000,00 TL’ lik kısmı ödemesinin bulunduğu, asıl dava dosyasında asıl alacak fatura bedeli 136.315,48 TL ‘ den, davalının yaptığı 70.000,00 TL ‘lik kısmi ödeme mahsup edildiğinde bakiye alacağın 66.315,48 TL olduğu tespit edilmiştir. Gerçekten, davacının kendi ticari defter ve kayıtlarında dahi davalının asıl dava dosyasındaki faturaya karşılık 70.000,00 TL ödeme yaptığı sabittir. Nitekim, davacı vekili bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde 70.000,00 TL ‘lik davalı ödemesinin doğru olduğunu, bu ödemenin davacı kayıtlarına işlendiği halde icra takibinde sehven hata yaptıklarını ifade etmiş, asıl dava dosyasında bakiye iş bedeli alacak miktarının 66.315,48 TL olduğunu ikrar etmiştir.
Asıl dava dosyası yönünden davacının bakiye iş bedeli olarak davalı taraftan 66.315,48 TL alacaklı olduğu, davacının icra takibinde takip öncesi işlemiş faiz talebinin de bulunduğu, bilirkişi kurulu tarafından fatura tarihi dikkate alınarak sözleşmenin 7.3. maddesi uyarınca temerrüt tarihinin tespit edildiği, takip öncesinde davacının 1.545,06 TL işlemiş faiz alacağının bulunduğunu hesaplamışlar, sonuç itibariyle davacının icra takip tarihi itibariyle asıl alacak ve faizi ile birlikte davalıdan toplam 67.860,54 TL alacaklı olduğunu belirlemişlerdir.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 7.maddesinde ödeme koşullarının açıkça ve somutlaştırılmış şekilde düzenlendiği, anılan sözleşme maddesinde hak edişlerin fatura tarihinden itibaren en geç 14 gün içinde peşin olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığı, dolaysıyla mevcut sözleşme hükmünün kesin vadeyi içerdiği, kesin vadenin söz konusu hallerde TBK 117/2. maddesi uyarınca ayrıca bir ihbar veya ihtara gerek olmaksızın davalının temerrüte düşeceği aşikardır. Bilindiği üzere, bir sözleşmede taraflar ödeme yapılacak tarihi, ödeme miktarı ile vadeyi kesin ve net olarak belirlemişlerse; bu halde kesin vade söz konusu olacağından, belirli vadeden farklı olarak kesin vadede, vade tarihi itibariyle ayrıca bir ihtar veya ihbara gerek olmaksızın borçlu için temerrüt durumu gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, kesin vadenin söz konusu olduğu hallerde ayrıca temerrüt için ihbar veya ihtar çekilmesine lüzum yoktur. Taraflar arasındaki sözleşmenin 7.3. maddesi incelendiğinde, vade tarihi kesin ve net olarak belirlenmiş, ödemenin en geç hangi tarihte yapılacağı kesin olarak kararlaştırıldığından kesin vade bulunmaktadır. (Y. 19. HD. 2014/ 743 E., 2014/3713 K.). Dolayısıyla, sözleşmenin 7.3. maddesi uyarınca kesin vadeye göre temerrüt tarihinin tespit edilmesi, temerrüt tarihinden takip tarihine kadar davaya konu fatura alacağı yönünden hesaplama yapılarak işlemiş faiz tutarının hesaplanması yerinde olduğu gibi, hesaplanan tutarının da isabetli şekilde belirlendiği anlaşılmakla rapora işlemiş faiz yönünden de itibar edilmiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında, bilirkişi kurulunun 21/03/2022 tarihli raporunun gerekçeli, ayrıntılı, denetime elverişli ve uyuşmazlığı giderici mahiyette olduğu, bilimsel tespit ve değerlendirmeler ile yapılan hesaplamaların isabetli sonuçlar içerdiği anlaşılmakla, Mahkememizce rapor hükme esas alınmış, asıl dava dosyası yönünden davacının eser sözleşmesi kapsamında bakiye iş bedeli olarak davalı taraftan 66.315,48 TL asıl alacak, 1.545,06 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 67.860,54 TL alacaklı olduğu kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, ayrıca alacağın faturaya dayanması, faturaya dayalı alacak için miktarın belli ve likit olması, esasen davalının kendisinin fatura hakkında BA formu düzenleyip vergi bildiriminde bulunması karşısında İİK 67.maddesindeki yasal koşulların da oluştuğu, başka bir anlatımla davaya konu fatura alacağının davalı bakımından likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla davacı lehine inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
BİRLEŞEN DAVA DOSYASI
Asıl dava dosyası yönünden yapılan kapsamlı açıklamalar, birleşen dava dosya için de geçerlidir. Zira, taraflar, dava konusu, sözleşme ve yapılan iş aynı olup, birleşen dava dosyasında yalnızca asıl dava dosyasına konu edilmeyen kısma yönelik kesilen fatura bedeli talep edilmektedir. Başka bir anlatımla, birleşen dava dosyasında aynı işin geriye kalan bakiye alacak kısmı için ayrı bir fatura kesilmek suretiyle alacak davası açılmıştır.
Birleşen dava dosyasında davalı taraf, tıpki asıl dava dosyasında olduğu üzere, davacı yüklenicinin edimini sözleşmeye uygun şekilde yerine getirmediğini savunmuştur. Asıl dava dosyasında kapsamlı olarak açıklandığı üzere, davalı taraf “sözleşmeye uygun şekilde edimin ifa edilmediği” yönündeki savunmalarını ispatlayabilecek hiçbir belge, delil vs. sunmamıştır. Dolayısıyla, yukarıda ifade edildiği üzere, davalı, sözleşmeye uygun şekilde edimin ifa edilmediği savunmasını ispatlayamamıştır.
Bilirkişi kurulunun 21/03/2022 tarihli raporunda asıl dava dosyası yönünden davacı tarafından kesilen faturanın kabul edilmesi, davalının bu faturayı kabul ettikten sonra Vergi Dairesine BA formu olarak bildirmesi, süresinde itiraz edilmeyen fatura yönünden içerdiği kayıtların esas alınması gerektiği, ayrıca bu fatura hakkında vergi bildiriminde bulunan davalının artık davacının edimini yerine getirdiği / ifasının kabulünün zorunlu olduğu, birleşen dava dosyasındaki faturanın asıl dava dosyasında kesilen fatura ve alacağın devamı olması, aynı iş kapsamında kesilen bakiye imalat bedelini içermesi, davalının ilk faturayı kabul etmekle artık sözleşmeye uygun edim ifası gerçekleştiğinden aynı işle ilgili birleşen dava dosyasında kesilen diğer faturanın da kabul edilmesi gerekeceği mütalaasında bulunmuş, mahkememizce bu görüşe iştirak edilerek birleşen dava dosyası bakımından da aynı iş kapsamında davacı yüklenicinin fatura bedeli kadar alacaklı olduğu kabul edilmiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında, bilirkişi kurulunun 21/03/2022 tarihli raporunun gerekçeli, ayrıntılı, denetime elverişli ve uyuşmazlığı giderici mahiyette olduğu, bilimsel tespit ve değerlendirmeler ile yapılan hesaplamaların isabetli sonuçlar içerdiği anlaşılmakla, Mahkememizce rapor hükme esas alınmış, birleşen dava dosyası yönünden davacının eser sözleşmesi kapsamında bakiye iş bedeli olarak davalı taraftan 166.248,48 TL alacaklı olduğu kanaatine varılarak birleşen davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
A- ASIL DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-Davalının … 6. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile takibin 66.315,48 TL asıl alacak ve 1.545,06 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 67.860,54 TL üzerinden takip talebinde gösterilen şartlarla DEVAMINA, davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (67.860,54 TL) üzerinden alınması gereken 4.635,55 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 1.692,25 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 2.943,30 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 1.692,25 TL peşin harç, 167,25 TL posta, tebligat, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.859,50 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 2.353,54 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 9.621,87 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 10.193,15 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-6183 sayılı Kanuna göre dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin tarafların haklılık durumlarına göre;
a) 639,30 TL’sinin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
b) 680,70 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
B- BİRLEŞEN İSTANBUL 15. ATM 2020/521 ESAS SAYILI DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-166.248,18 TL alacağın birleşen dava tarihi olan 23/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Kabul edilen dava değeri (166.248,18 TL) üzerinden alınması gereken 11.356,41 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 2.839,14 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 8.517,27 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 2.839,14 TL peşin harç, posta ve tebligat masrafı 59,25 TL olmak üzere toplam 2.898,39 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 19.743,58 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin davalıdan tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, Asıl ve birleşen dosya davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.01/06/2022

Katip …
e-imza *

Hakim …
e-imza *