Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/437 E. 2021/618 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/437 Esas
KARAR NO : 2021/618

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/08/2020
KARAR TARİHİ : 29/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … A.Ş. ile davalı/borçlu arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmeleri uyarınca borçlu …Ltd.Şti.’ne kredi kullandırıldığını, diğer davalının ise sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını adı geçen davalı/borçluların geri ödemelerini zamanında yapmaması üzerine müvekkili banka tarafından Genel Kredi Sözleşmesi’nin ilgili maddeleri uyarınca borçlu …Ltd.Şti.’ye kullandırılan kredi hesabı kat edildiğini, bu husus, … 1. Noterliği’nin … tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ve … 1. Noterliği’nin … tarih … yevmiye numaralı ihtarnameleri ile borçlulara bildirilerek kat tarihi olan 29.01.2020 tarihi itibarı ile nakdi kredilerden doğan borcun ödenmesini, aksi takdirde davalı borçlular aleyhine yasal takibe geçileceği ihtar edildiğini, davalı tarafça ihtara rağmen ödeme yapılmayınca … 5. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile ilamsız icra takip işlemi yapıldığını ve davalı, takibe, borca ve tüm ferilere itiraz etmiş borçlunun iş bu haksız itirazı neticesinde takibin durdurulmasına karar verildiğini belirterek davalı tarafından .. 5. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı icra takibine yapılan itirazların iptaline, kötü niyetli borçlular aleyhine %20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin borçlulara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Dava dilekçesi ve ekleri davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı herhangi bir cevap dilekçesi sunmamış ve duruşmalara iştirak etmemiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası, taraflar arasında akdedilen akdedilen Genel Kredi Sözleşmesi, … 1.Noterliğinin … tarihli, … ve … yevmiye nolu ihtarnameleri, davalı şirkete ait ticaret kaydı, arabuluculuk son tutanağı celp edilmiş, incelenmiştir.
Dosya, Emekli Banka Müdürü …’a tevdi edilmiş, bankacı bilirkişi tarafından dosyaya sunulan tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; ” Davacı banka ile davalı asıl borçlu …LTD.ŞTİ arasında, 18.03.2015 tarihinde 300.000.00 TL limitli, Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, davalı kefil söz konusu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığından doğan tüm borçlardan 300.000.00 TL kefalet limiti kapsamında sorumlu olduğu, davacı banka taksitli hicari alacağına ilişkin, davalıların … 5.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasına yapımış oldukları itiraz nedeniyle yapılan hesaplamalar neticesinde davacı bankanın davalıdan 05.02.2020 takip tarihi itibarı ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 82.762.13 TL asıl alacak 3.005.09. TL işlemiş faiz 239.33TL takip öncesi işlemiş akdi faiz 245.19 TL masraf olmak üzere toplam 86.313.00 TL alacaklı olduğu, 82.762.13TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %36 temerrüt faizi ve bu faizin %5 BSM nin davalıdan istenebileceği, ayrıca 61.26 TL alacağın dayanağı sunulmadığından hesaplamaya dahil edilmediği…”tespit edilmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Hemen belirtmek gerekir ki, davalılar icra dosyasında ödeme emrine itiraz dilekçesi ile birlikte İstanbul İcra Müdürlüklerinin yetkisine itirazda bulunarak genel yetki kuralları uyarınca kendi yerleşim yeri icra müdürlüğü olan … İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu belirmiş iseler de; taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 60. maddesinde İstanbul mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğunun yetki şartı olarak kararlaştırıldığı, İİK 50. madde atfı ve HMK 17. maddesi uyarınca mevcut yetki şartının hem asıl borçlu hem de TTK’ nın 7. maddesi hükmüne göre teselsül ilkesi uyarınca davalı kefil yönünden geçerli olduğu, bu bağlamda İstanbul İcra Müdürlüklerinin takip hukuku açısından yetkili icra müdürlükleri olduğu konusunda duraksama bulunmadığından yetki itirazları yerinde görülmemiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı … A.Ş. ile davalı asıl borçlu … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. arasında 18/03/2015 tarihinde 300.000,00 TL limitli ve 28/02/2017 tarihinde 500.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmelerinin akdedildiği, işbu genel kredi sözleşmelerine diğer davalı …’ ın sözleşmedeki limit tutarılarının tamamı kadar müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kefil olduğu, davalı asıl borçlu şirketin genel kredi sözleşmesi kapsamında kendisine tahsis edilen nakdi kredileri kullandığı, ancak bundan doğan kredi borçlarını sözleşmede gösterilen şekilde geri ödeyememesi üzerine … A.Ş’ nin … 1. Noterliğinin … tarih … ve … yevmiye nolu kat ihtarnamesi ile genel kredi sözleşmelerinin 29/01/2020 tarihi itibariyle kat edildiği ve kat tarihi itibariyle bankaya olan toplam kredi borcunun ihtarnamenin tebliğinden itibaren bir (1) gün içinde bankaya ödenmesini borçlulardan talep ettiği, kat ihtarnamesinin davalı asıl borçlu şirket ve müteselsil kefil diğer davalıya tebliğ edilmesine rağmen borcun atıfet süresi içinde davacı bankaya ödenmediği, bunun üzerine alacaklı bankanın davalılar hakkında … 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, ancak davalıların borca itirazı üzerine takibin durduğu, davacının duran takibe devam edilmesi ve kredi alacağının tahsiline yönelik işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın temeli, davalıların genel kredi sözleşmesi kapsamında davacı bankaya borçlu olup olmadıkları, borçlu oldukları takdirde takipteki asıl alacak ve feri kalemlerle birlikte toplam borç miktarının tutarı konusunda olduğu görülmektedir.
Bilindiği üzere, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakların hesabın kat edildiği tarih itibariyle muaccel hale gelecekleri, muacceliyet için kat ihtarının tebliğine dahi gerek olmadığı, kat ihtarının tebliğinin ancak muhatap borçlu ya da kefiller için takip öncesi temerrüt durumunu etkilediği, öte yandan genel kredi sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kefil olan kişilerin asıl borçlu gibi kredi borcundan kefalet tutarları / kefalet limitleri kadar hukuken sorumlu bulundukları, bu bağlamda asıl borçlunun genel kredi sözleşmesindeki kredi borçlarını geri ödeyememesi halinde alacaklının pekala müteselsil kefilleri takip ve dava edebileceği konusunda duraksama yoktur. Açıklanan nedenlerle, davalıların borçtan sorumlu olmadıkları ve alacağın muaccel bulunmadığına yönelik savunmaları yerinde görülmemiştir.
Genel kredi sözleşmesi kapsamında davacı bankanın davalılardan ne kadar tutarda alacaklı olduğuna ilişkin olarak hesaplama yapılması için dosya bankacılık alanında uzman bilirkişi …’a tevdi edilmiş, bankacı bilirkişi tarafından 08/08/2021 tarihli rapor dosyaya sunulmuştur. 08/08/2021 tarihli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, süresi içinde rapora karşı davacı banka tarafından herhangi bir itirazda bulunulmamıştır. Davacı banka vekili rapor doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili ise dosyaya cevap dilekçesi sunmamakla birlikte; bilirkişi raporuna kaşı davalılardan …’ ın borca kefilliğinin söz konusu olmadığını ve kat ihtarnamesinde davalı kefile tanınan süreyi beklemeden icra takibine başlanıldığını bildirerek itiraz etmiş ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, genel kredi sözleşmelerine davalı …’ ın asıl borçlu şirket adına ve şirket yetkilisi olarak asaleten ve kendi şahsi sorumluluğuna yönelik olarak kefaleten imza atmış olup, sözleşmelerdeki imzaya açıkça itirazı bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, davalı ne takip dosyasında ödeme emrine itiraz dilekçesinde ne de yargılama sırasında cevap dilekçesi ile birlikte açıkça sözleşmelerdeki imzasına yönelik imza itirazında bulunmamıştır. Bu halde, davalının açıkça imza inkarı bulunmadığı için sözleşmelerdeki imzanın davalıya ait ve onun elinden sadır olduğu noktasında duraksama yoktur. Esasen açıkça imza inkarı bulunmamakla birlikte, zaten bilirkişi incelemesini yapıldığı tahkikat aşmasında bu hususların ileri sürülmesi savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı kapsamındadır. Öyleyse, davalının borca kefilliğinin bulunmadığı yönündeki itirazlarının dosya kapsamıyla bağdaşmadığı ve herhangi bir hukuksal nedene de dayanmadığı anlaşıldığından sözleşmedeki üstlendiği edimlerden / borçlardan kurtulmaya yönelik savunmalarına itibar edilmemiştir. Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakların hesabın kat edildiği tarih itibariyle muaccel hale gelecekleri, muacceliyet için kat ihtarının tebliğine dahi gerek olmadığı, bu bağlamda davacının kat ihtarıyla birlikte muaccel alacağı yönünden yasal takip hakkının bulunduğu kuşkusuz olduğundan, davacının takibinde haksız olduğuna yönelik davalı itirazları yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenler karşısında; 08/08/2021 bilirkişi raporunun ayrıntılı, gerekçeli, dosya kapsamında bulunan delillerle uyumlu, tarafların ve Mahkemenin denetimine açık şekilde düzenlendiği ve uyuşmazlığı giderici mahiyette olduğu görülmekle birlikte; bilirkişi raporunda dayanağı sunulmadığından diğer masraf kalemi olarak belirtilen 61,26 TL’ nin alacak tutarından mahsup edilmesi gerektiği halde sehven bilirkişi raporunda bu açıklamaya ve kanaate yer verilmesine rağmen hesaplamaya dahil edilmiş olması karşısında Mahkememizce basit matematik hesabıyla giderilebilecek bu husus için yeniden ek rapor alınması yoluna gidilmemiş, hesaplanan netice alacak tutarından dayanağı bulunmayan bu masraf kalemi düşülerek davacı bankanın takip tarihi itibariyle davalıdan 86.251,74 TL alacaklı olduğu belirlenmiş, bankacı bilirkişi tarafından düzenlenen 08/08/2021 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabul kısmen reddine, ayrıca alacak likit ve muayyen olduğu için İİK’ nın 67. maddesinde düzenlenen yasal koşullar oluştuğundan davalılar aleyhinde icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
1-Davalıların … 5. İcra Müdürlüğünün …E. sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile; takibin 82.762,13 TL asıl alacak, 239,33 TL takip öncesi işlemiş faiz, 3.005,09 TL işlemiş faiz ve 245,19 TL masraf olmak üzere toplam 86.251,74 TL üzerinden; asıl alacağa (82.762,13 TL) takip tarihinden itibaren yıllık %36 oranında temerrüt faizi ve bu faizin %5’i oranında BSMV uygulanmak suretiyle DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla asıl alacağın (86.251,74TL) %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri üzerinden (86.251,74 TL) alınması gereken 5.891,85 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 1.492,32 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 4.399,53 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 1.492,32 TL peşin harç, 163,50 TL posta, tebligat, 750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.242,32 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 2.213,23 TL’ sinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 12.012,73 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalılar yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1.,2. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 1.133,31 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
7-Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00 TL arabuluculuk sarf ücretinin tarafların haklılık durumu ve davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.342,36 TL ‘sinin davalılardan müteselsilen alınarak; 17,64 TL’ sinin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.29/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır