Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/431 E. 2020/668 K. 22.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/431 Esas
KARAR NO : 2020/668

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 17/08/2020
KARAR TARİHİ : 22/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; … adresli dairenin Kapsamlı … Konut Sigortası ile müvekkili şirket nezdinde … nolu poliçe ile 29/03/2017- 29/03/2018 tarihleri arasında … adına sigortalı olduğunu, bu daireye ait rögarın 28/05/2017 tarihinde tıkandığının tespit edildiği ve tıkanıklık sonucu hasar meydana geldiğini, meydana gelen hasar nedeniyle müvekkili şirkete başvuru yapıldığını ve yapılan ekspertiz incelesinde oluşan hasar tutarının 2.913,00 TL olduğu ve … Başkanlığı’ nın %100 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, iş bu hasar tazminatının daire sahibine müvekkili şirket tarafından ödendiğini, 2560 sayılı … Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun madde 2′ ye göre davalı idarenin dava konusu hasara neden olan olaydan sorumlu olduğunu, bu nedenle müvekkili şirket tarafından … 23. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ve davalı tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu, davalının itirazlarının kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle davalının … 23. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına, davalının kötü niyetli itirazı nedeniyle müvekkili lehine %20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatınla hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davanın süresi içinde açılmadığını, bu nedenle davanın süre yönünden reddine karar verilmesini ayrıca görevsizlik itirazında bulunduklarını, davanın İdare Mahkemesinde açılmasının gerektiğini, kanalizasyondan kaynaklı her hasardan …’ nin sorumlu tutulamayacağını, davalı idarenin dava konusu bedelden sorumlu olması için ortada bir zararın olması gerektiğini, bu zararın idarenin eylem ve işleminden kaynaklanmasının gerektiğini, bu zarar ile idari işlem veya eylem arasında uygun nedensellik bağının olmasının gerektiğini, oysa dava konusu olayda bu şartların birlikte gerçekleşmediğini, Borçlar Kanununun 41.maddesine göre tazminat sorumluluğunun doğması için tazminat talep edilenin zarara neden olayda kasıt, ihmal, teseyyüp ya da kusurunun olması; tazminat talep edilen ile hasar arasında bir illiyet bağının bulunmasının gerektiğini, müvekkili idarenin olayda kastı, kusuru, ihmali bulunmadığı gibi zararla müvekkili idare arasında bir illiyet bağının da kurulmasının mümkün olmadığını ayrıca kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın hasar bedeli olarak talep ettiği meblağın fahiş olduğunu ve bu meblağa itiraz ettiklerini, ayrıca icra inkar tazminatı talebine de itiraz ettiklerini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, davacı aleyhine %20′ den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Dava, … 23. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkindir.
HMK’nın 115/1. maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır. HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca Mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir.
6102 Sayılı TTK’nın 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Aynı Yasa’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Ticari davadan söz edebilmek için, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması gerekir.
Türk Ticaret Kanununun ”halefiyet” başlıklı 1472.maddesinde ”Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” hükmü karşısında davacının dava dışı …’ ın dava haklarına halefiyet yoluyla sahip olduğu açıktır. Davada onun sahip olduğu tüm haklara halefiyet gereği davacı da sahiptir. Diğer bir anlatımla somut olaya ilişkin dava, … tarafından davalı aleyhine açılmış olsa idi nasıl aradaki ilişkinin ticari bir iş olduğu ve sorunların çözüm yerinin de Ticaret Mahkemeleri olduğunu söyleyemiyorsak, halefiyet prensibi gereği de aynı şeyi düşünmek zorunludur. Değişen tek şey davacının taraf sıfatındadır. Bu da halefiyet prensibi gereği davada davacıya aktif husumet ehliyeti tanımaktadır. … tacir olmadığı gibi hasarın meydana geldiği konutun “Kapsamlı Sarı Panjur Konut Sigortası” ile sigortalı olduğu anlaşılmaktadır.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan davaların ticari dava olduğu düzenlenmiştir. Düzenlenen poliçe her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmemektedir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 07/02/2019 tarih, 2018/2835 Esas 2019/245 Karar sayılı ilamı)
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesi gereğince davanın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığı gibi mutlak ticari davalar arasında da yer almadığı ve -davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu- anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’nın 114/1-c, 115/2. Maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan mahkememizin görevsizliği ile davanın USULDEN REDDİNE, Görevli mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
2-HMK.nın 20. Maddesi uyarınca taraflardan birinin , bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten , süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 20 maddesine göre kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği,
4-Yargılama gideri konusunda HMK’nın 331/2 maddesi gereğince görevli Mahkemece karar verilmesine, davaya bir başka Mahkemede devam edilmediği takdirde talep halinde Mahkememizce yargılama giderleri hakkında karar verilmesine,
5-Harç ve masrafların yetkili ve görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli karar tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 22/12/2020

Katip

Hakim