Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/418 E. 2022/93 K. 11.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/418 Esas
KARAR NO : 2022/93

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Mal Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/08/2020
KARAR TARİHİ : 11/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Mal Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … mağazasında hırdavat, nalburiye malzemesi, el aletleri ticareti ve her türlü ev dekorasyon malzemeleri, küçük ev aletleri beyaz eşyaları ev tekstil ürünleri mutfak ürünleri banyo dekorasyon ürünleri ve her türlü mobilya alım satım imalatını ve pazarlamasını yaptığını, davalı tarafın 17.07.2017 tarih, … no’lu fatura, 18.09.2017 tarih, … no’lu fatura ve 20.09.2017 tarih, … no’lu faturalara karşılık ürün ve mal satın aldığını, fakat faturalardan kalan bakiye 23.878,26 TL bedeli ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla … 29. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın borcu bulunmadığı gerekçesi ile itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, bu itiraz dilekçesinin müvekkiline tebliği sonrası İİK md 67 kapsamında 1 yıllık hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açılmadığından, işbu alacak davasının açılmasının zorunlu hale geldiğini belirterek, davanın kabulü ile 23.878,26-TL. bakiye alacağın 21.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Usule uygun tebligata rağmen davalı yasal sürede davaya cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, fatura alacağının tahsili istemine ilişkindir.
… 29.İM … E takip dosyası celbedilip incelendiğinde, 23.878,26 TL asıl alacak istemiyle başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulduğu, itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliği sonrası İİK md 67’de düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü süre içinde alacaklı tarafından itirazın iptali davası açıldığına dair bir belge bulunmadığı, davacı vekilince de itirazın iptali davası açılmamış olduğunun beyan edildiği ve davalı tarafça da itirazın iptali davası açıldığına dair iddia ileri sürülmemekle, takip dosyasının bu suretle takip yapılmamış gibi değerlendirilmesi gerektiği, takip alacaklısı tarafından iş bu alacak davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların bildirdiği deliller toplanmış, takip dosyası, davacı vekilince sunulan “…” antetli davalıya mal satışına ilişkin 2017 yılında düzenlenmiş birden fazla sayfadan oluşan üç adet e-arşiv fatura, bu fatura dönemlerinde davalı şirketin vergi dairesine verdiği BA formları celbedilip incelenmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde mali bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Mahkememizce belirlenen bilirkişi bilirkişi inceleme günü ve inceleme gününde ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmezse HMK md 222/3 uyarınca ibrazdan kaçınmış sayılacağı ve davacı tarafın ticari defterleri üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucu alınacak rapora ve dosya kapsamına göre karar verileceğine dair yasal ihtarat, davalı şirket vekiline (HMK md 222’de 7251 s.K.ile yapılan yasal değişiklik sonrasındaki tarihte) tebligat yapılarak ihtar edilmişse de, davalı taraf incelemeye defter-belge ibraz etmemiştir.
Mali bilirkişiden alınan raporda özetle; davalının ticari defter ibraz etmediği, davacının incelenen 2017 ticari defterlerinin noter açılış-kapanış tasdikleri süresinde yaptırılmış, e-defter beratı alınmış, kayıtları muhasebe usul ve esaslarına uygun tutulmuş yani sahibi lehine delil teşkil eder mahiyette bulunduğu, taraflar arasındaki mal alım-satım ilişkisinin 2017’de davacının düzenlediği dava konusu edilen 17.07.2017 tarihli 7.117,71 TL bedelli, 18.09.2017 tarihli 17.240,49 TL bedelli, 20.09.2017 tarihli 4.170,06 TL bedelli (toplamda 28.528,26 TL olan) üç adet faturadan ibaret olduğu, davalının ise bu faturalara karşılık sadece 16/09/2017 tarihinde 5.000,00 TL kısmi ödeme yapmış olduğu, bu ödemenin mahsubu sonrası davacı ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 23.528,26 TL bakiye fatura alacağı olduğunun kayıtlı olduğu, ayrıca davacı ticari defterinde davalının borçlandırıldığı 21/09/2017 tarihinde 350,00 TL “… isimli nakliyeciye … talimatıyla nakliye bedeli ödemesine istinaden” açıklamalı borç dekontu kayıtlı olduğu, bu nakliye bedeli kaydı da kabul edilecek olursa davacının alacağının 23.878,26 TL olduğu tespit edilip bildirilmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş olup, itirazda bulunan olmamıştır.
Davalı şirketin verdiği BA formlarında, dava konusu faturaların davacıdan mal alışı olarak vergi dairesine bildirilmemiş olduğu görülmüştür.
Davacı vekilince sunulan e-arşiv faturalarına ilişkin sevk irsaliyelerini sunmak için davacı vekiline süre verilmiş, davacı vekilince sunulan beyan dilekçesinde fatura içeriği malların davacının işlettiği yapı marketten bizzat davalı tarafından taşınmak suretiyle satın alındığı, müvekkili tarafından mallar taşınmadığından sevk irsaliyesi düzenleme yasal zorunluluğu bulunmadığı ve bu nedenle düzenlenmemiş olduğu açıklanmıştır.
Davaya yasal sürede cevap verilmemiş, delil bildirilmemiş, sözlü yargılama aşamasına kadar bir savunma ileri sürülmemiş, sadece sözlü yargılama aşamasında davalı vekilince sunulan beyan dilekçesinde “davacıdan sadece ödeme yapılan 5.000,00 TL’lik mal satın alındığı, başka mal alınmadığı, davacının mal teslim ettiğini ispatlayamadığı” ileri sürülmüşse de, davalının kabul ettiği 5.000,00 TL mal alışını da BA formuyla vergi dairesine bildirmemiş olduğu, bu durumun davalının BA form bildirimlerinin vergi mevzuatına uygun olmadığının ikrarı niteliğinde olduğu değerlendirilmiş olup; tüm dosya kapsamı, incelenen deliller, alınan bilirkişi raporu tespitleri, HMK md 220-223’e göre davalıya tebliğ edilen yasal ihtarat ve tebliğ edilen bilirkişi raporuna itiraz edilmemesi nedeniyle davacı lehine/davalı aleyhine oluşan usuli kazanılmış hak durumları hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında akdi mal satım ilişkisi bulunduğu, davacının işlettiği perakendeci niteliği taşıyan yapı marketten mal alışı sırasında elektronik ortamda kendisine tebliğ edilen e-arşiv faturalarına davalının TTK md 21/2 kapsamında 8 günlük yasal sürede itiraz etmemesi nedeniyle fatura içeriklerinin kesinleşmiş olduğu, kısmi ödemesinin de bulunduğu, yapılan yasal ihtara rağmen bildirilen inceleme gününde ticari defterlerini incelemeye ibraz etmeyen davalının ibrazdan kaçınmış sayıldığı, borçlu olmadığını ticari defteriyle ispat imkanı verilmişse de ispat edemediği, bu nedenle mal teslimlerinin davacı tarafından ispatlandığının kabul edilmesi gerektiği, bakiye borcun ödendiği veya davacının sahibi lehine delil teşkil eder mahiyetteki ticari defter kayıtlarına itibar edilmemesini gerektiren bir delilin de davalı tarafça ileri sürülmediği gibi, ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine ibraz ederek borcu olmadığını ispatlama imkanı verilmesine rağmen ibrazdan kaçınmış olduğu, bu nedenle davalıya HMK md 222/3 (7251 s.K.ile değişik hali) kapsamında tebliğ edilen yasal ihtaratın sonucu olarak davacı lehine usuli kazanılmış hak da oluştuğu, davalının faturalara 8 günlük yasal süre içinde itiraz ettiğine dair bir delilin de davalı tarafça sunulmadığı, alınan uzman bilirkişi raporundaki tespitlerin denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, itiraza da uğramadığı görülmekle, aşağıdaki şekilde dava konusu edilen üç adet fatura bakiye alacağı olan 23.528,76 TL alacak yönünden davanın kısmen kabulüne; davacının defterinde kayıtlı 350,00 TL nakliye bedeline ilişkin bir delil ise davacı tarafça dosyaya sunulmadığı, ayrıca malların bizzat davalı tarafından taşındığı beyan edildiğinden bu kısımla ilgili alacak talebinin ise reddine, dava öncesi yapılan takip talebi hakdüşürücü sürede itirazın iptali davası açılmamakla hukuken hiç takip yapılmamış gibi sonuç doğurduğundan temerrüde esas alınamayacağı kanaatiyle davalının temerrüdü dava tarihinde doğduğundan, kabul edilen alacağa dava tarihinden itibaren ve ticari iş nedeniyle değişen oranda avans faizi talep edilebileceğinden talebe uygun avans faizi işletilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
23.528,76-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranda avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, fazla istemin reddine,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 1.599,95 TL olup peşin alınan 407,79 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.192,16 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 166,00 TL posta tebligat gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 866,00 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre (%98,5-%1,5) hesaplanan 853,00 TL’si ile ilk dava açma gideri (54,40-TL başvuru harcı + 407,79-TL peşin harç) 462,19-TL’nin toplamı 1.315,19-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen dava değeri üzerinden yürürlükteki AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden yürürlükteki AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 350,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul/red oranına göre 1.300,00-TL’sinin davada haksız çıkan davalıdan, 20,00-TL’sinin davacıdan 6183 sayılı Kanuna göre tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
7-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.11/02/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır