Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/408 E. 2022/730 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/408
KARAR NO : 2022/730

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 04/08/2020
KARAR TARİHİ : 09/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan banka dışındaki diğer kredi kuruluşlarına ilişkin düzenlemelerden kaynaklanan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka tarafından keşide edilen ihtarname ve ekinde gönderilen hesap özetleri usulüne uygun düzenlenmiş olduğunu, borcun muaccel hale gelmiş geldiğini, borçluların temerrüde düşmüş olduğunu, akabinde borcun ödenmemesi sebebiyle müvekkil banka tarafından … 6.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası marifetiyle ilamsız icra takibi başlatılmış olduğunu, takibe yapılan itiraz süresinde değil ise mahkeme tarafından itirazın iptaline karar verilmesi gerekmekte olduğunu, davalı … tarafından ileri sürülen yetki itirazının hukuki dayanağı bulunmamakta olduğunu, takip konusu alacak borçlular tarafından imza altına alınmış genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davalı tarafların borca itirazının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinde borcun vadesinde ödenmemesi durumunda hangi faiz oranının uygulanacağı açıkça belirtilmiş olduğunu, davalı/borçlu tarafın borcun fer’ilerine ilişkin itirazının hukuki dayanağının bulunmamakta olduğunu, kötü niyetli davalının aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekmekte olduğunu, itirazın iptaline ve … 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibinin devamına, takibe kötü niyetli olarak itiraz eden davalı hakkında %20’den az olmayacak miktarda icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesi ve içeriğini kabul etmediklerini, davacının açıkça kötü niyetli olduğunu, davaya konu kredi borcu halen … tarafından ödenmekte olduğunu, müvekkiller hakkında icra takibi yapılmasını gerektiren bir durum mevcut olmadığını, davacı müvekkillere karşı davaya konu yaptığı aynı alacaktan dolayı ilamlı icra takibi-ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra emri- yapmış olduğunu, davacının iş bu davası da bu anlamda mükerrer olup, açılan davanın reddinin gerektiğini, müvekkillerden … A.Ş. kefil olup, hesap kat ihtarı usulüne uygun şekilde müvekkil şirkete tebliğ edilmemiş olduğunu, borçlu …’in halen kredi borcunu davacı bankaya taksitler halinde ödemeye devam etmekte olup, davacı banka herhangi bir itirazı kayıt ileri sürmeksizin kredi tahsilatına devam etmekte olduğunu, davacı bankanın aynı kredi sözleşmesine dayalı, aynı alacağın tahsili için … 10.İcra Müdürlüğünün …E. No ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluna başvurmuş olduğunu, halen bu dosyada derdest olduğunu, davacı banka hem kredi sözleşmesinden doğan taksitlerini tahsil etmeye devam etmekte, hem bu kredi sözleşmesinde ipotek aldığı taşınmaz için ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapmakta olduğunu, satış işlemlerini devam ettirmekte olduğunu, aynı kredi sözleşmesine dayalı, aynı alacak için iş bu mükerrer davayı açmış olduğunu, davacının davasının reddine karar verilmesini, alacaklının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
Kredi sözleşmesine dayalı davanın açıldığı, davalının süresi içinde itiraz talebinde bulunarak takibi durdukları, süresi içinde yapılan itirazın takibi amacına yönelik olarak bu davanın açılmış olduğu tartışmasızdır.
Taraflar arasındaki tartışmanın davalı borçluya kullandırılan kredinin öncelikle dayanılan sözleşme kapsamında olup olmadığı, buna göre takip konusu bedeller ile ilgili kefillerin takip edilmesinin dahi mümkün olup olmadığı, dayanılan kredi sözleşmesi hükümleri ve takibe konu alacağın türü dikkate alındığında her bir davalı yönünden banka kayıtları gerekirse yerinde incelenmek suretiyle kullandırılan kredinin sözleşme kapsamında olup olmadığı dahi değerlendirildikten sonra, takip tarihi itibariyle tahakkuk eden alacak miktarının ve faiz miktarının ne olduğu, bu hesaplama yapılırken davaya esas olan kredi sözleşmesinden doğan tüm alacağın ipotekle temin edilip edilmediği, her bir davalı yönünden … 10. İcra Müdürlüğünün …E.sayılı icra dosyası kapsamı gözetildiğinde aynı alacağın bu takip yolu ile dahi talep edilip edilmediği, özellikle takip dayanağı borç genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, genel kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olan davalı borçlunun borcunun ipotekle teminat altına alınıp alınmadığı, ipotek bedelinin borç miktarından fazla olup olmadığı, davacı alacaklı aynı alacak nedeniyle davalı ve asıl borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıp yapmadığı, davaya konu takipten daha önce bu takibin başlatılıp başlatılmadığı, takip tarihi itibari ile ipotek miktarının alacağı karşılayıp karşılamadığı, İİK m. 45 maddesine göre ipotekle teminat altına alınmış bir alacağın olup olmadığı, var ise alacağın borçlusu hakkında ancak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabileceğinden, ipoteğin tutarı borcu ödemeye yetmemesi durumunda alacaklının kalan tutar için haciz yoluyla takip yapabileceği dikkate alındığında, takip tarihi itibarıyla mevcut rehinin alacağı karşılayıp karşılamadığı, buna göre dava konusu takibin mükerrer nitelikte olup olmadığı, davalı borçluların asıl borçlu ve kefil olarak itirazlarının bu noktada bankacılık uygulamaları ve açıklanan hususlar çerçevesinde yersiz olup olmadığı, öte yandan ihtarnamenin davalı kefile tebliğ olunması halinde, kefilin temerrüd tarihinden takip tarihine kadar asıl alacağa uygulanacak temerrüd faizinden sorumluluğu açık ise de, davalı kefil yönünden kat ihtarnamesinin davalıya tebliği tarihine göre önel süresinin eklenerek temerrüd tarihinin tespiti, bu çerçevede davalı kefilin kendi temerrüd tarihine kadar olan kefalet sınırları içinde kalmak koşulu ile asıl alacak ve asıl borçlunun temerrüdünden sorumlu olacak olması, bu çerçevede davalı kefil yönünden temerrüd için hesap kat ihtarının kefile tebliğinin şart olması, sözleşmede öngörülmediği sürece İİK.m.68 hükmünün kefil yönünden uygulanmasının ise mümkün olmaması, kefil yönünden temerrüd tarihinin ne şekilde belirlendiğinin açıklanması, buna göre temerrüd tarihinin tespiti(Yargıtay 19.HD 2015/3357E., 2015/16301K.sayılı ilamı) Yargıtay uygulaması ve sözleşme hükümleri karşısında bilirkişi tarafından banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak bankanın temerrüd halinde uyguladığı en yüksek faiz oranının belirlenmesi, bu orana da %50 fazlasının ilave edilerek her bir borçlunun sorumlu olduğu temerrüd faizinin tespiti, (Yargıtay 19.HD 2015/7884E., 2016/2362K.sayılı ilamı yine konu ile ilgili Yargıtay Genel Hukuk Kurulunun ve 19HD’nin emsal uygulamaları) sonuç olarak her bir davalının hangi kalem alacaktan dolayı hangi tutarda sorumlu olduğunun tek tek ne olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Davacı vekili Av….’in 25/10/2022 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirmiş olup vekilin vekaletnameye göre feragat yetkisi mevcuttur.
Davalı … vekili Av….’ın 18/10/2022 tarihli dilekçesinde herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini bildirmiştir.
Davalı … vekili Av….’ın 18/10/2022 tarihli dilekçesinde herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini bildirmiştir.
Davadan feragat HMK m.307. ve 311.maddeleri hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen, kesin hükmün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir. HMK m.307 hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatının mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Esasen davacı asilin davanın niteliği gereği ise feragat hukuken sonuç doğurabilecek niteliktedir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davalılar aleyhine açtığı davasının feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davalılar aleyhine açtığı davasının feragat nedeniyle reddine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince (ilk duruşmadan sonra feragat olduğundan 2/3’ü alınmıştır) alınması gereken 53,80TL harcın, peşin alınan 7.169,63 TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.115,83‬TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davalıların beyanı karşısında davalılar lehine herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir olunmasına yer olmadığına,
4-Taraflarca yapılan masrafların tarafların üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde gider avansının talep halinde iadesine,
6-1.360,00-TL arabuluculuk ücretinin ileride Bakanlıkça ödenmesi durumunda 6183 sayılı AATUHK hükümleri gereği davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ve oy birliği ile karar verildi.09/11/2022

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …