Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/373 E. 2021/948 K. 27.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/373 Esas
KARAR NO : 2021/948

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/07/2020
KARAR TARİHİ : 27/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili Şirket …Tic. Ltd. Şti. yaklaşık on iki yıl önce … İlinde faaliyetine başdığını, soğuk hava depoları imali baş faaliyeti olmakla birlikte gerek yurt içinde gerekse yurt dışında bunların montajlarını gerçekleştirmek üzerine faaliyet gösterdiğini, bu faaliyet kapsamında Davalı … Tic. Ltd. Şti. ile ticari ilişki kurulmuştur. Taraflar arasındaki cari hesap hareketlerinden de görüleceği üzere davalı yan geçmiş dönem faiziyle birlikte 54.106,32 TL tutarındaki borcunu müvekkil şirkete ödemediğini, davalı şirketin ödemekten imtina ettiği alacak tutarına ilişkin tarafımızca … 18. İcra Dairesinde … E. numaralı takip başlatıldığını, borçluya gönderilen ödeme emrine davalı vekili tarafından herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin, 19.04.2019 günü itiraz edildiğini, takibin durdurulduğunu, 15.05.2019 günü … 6. İcra Hukuk Mahkemesinde itirazın iptali davası açılmış, ancak tarafların tacir olmasından bahisle görevsizlik kararı verilmiş ve dosya İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiştir. … 8. Asliye Ticaret Mahkemesi ise zorunlu arabuluculuk dava şartı yerine getirilmeden dava açılmış olduğundan 23.12.2019 tarihli gerekçeli kararla dosyayı usulden reddedildiğini, davalı yanın davaya konu takibe yapmış olduğu itiraz haksız ve dayanaksızdır. Cari hesap dökümünde mevcut, ödenmeyen tutar Sayın Mahkemenizce de takdir edileceği üzere sabittir ve davalı yan aldığı hizmetlere karşılık oluşan borcun ödendiğini de herhangi bir belge ile ispat edemediğini, takip davalı/borçlu tarafından kötüyetli olarak durdurulduğunu, açıklanan nedenlerle işbu alacağın mahkeme kanalıyla toplanacak delillerle tespit edilmesi; ödeme emrine yapılan haksız itirazın iptaline ve takibin devamına; ayrıca davalı yana takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere inkâr tazminatı hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığının tespitine,
SMMM … tarafından 29/07/2021 tarihli bilirkişi raporu özetle; Davacı şirketin sahibi lehine delil niteliğine haiz 2014-2015-2016-2017 yılı ticari defterlerine göre Davalı şirketten 47.449,14 TL alacaklı olduğu, Davalı şirketin inceleme günü hazır bulunmadığı ve dosya kapsamında yerinde inceleme talebinin görülmediği, Davacı şirketin incelememiz kapsamına sunmuş olduğu cari hesap ekstrelerinde Davalı …Ltd. Şti.’nin ile borç alacak ilişkisinin 30.06.2014 tarihinde başladığı ve yapılan ticari ilişkinin Fatura * Ödeme olarak çalıştığı, Davacı şirketin delil niteliğine haiz ticari defterlerine göre Davalı şirkete 2014 yılından itibaren fatura düzenlediği, ilgili faturalara konu ürünlerin Davalı şirkete teslim edildiğine dair sevk irsaliyelerinin mevcut olduğu ancak irsaliyelerde Davalı şirket adına teslim alan kısımlarında isim imza görülmediği, Ancak Davacı şirketin ilgili faturalara istinaden Davalı şirketten ödemeler aldığı, bu kapsamda banka dekontları, tahsilat makbuzlarının ve yevmiye defterine kayıtlı olduğu ilgili sayfaların görüntülerinin incelemeye ibraz edildiği ve usulüne uygun olduğu, Davalı şirkete ticari defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmesi yönündeki kararın tebligatının usulüne uygun çıkarıldığı ancak tebligatın Davalı şirkete ulaşıp ulaşmadığı konusunda tebliğ mazbatasının görülmediği ve tarafın belirlenen gün ve saatte duruşma salonunda hazır bulunmadığı anlaşıldığı, Davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi hususunda mahkemeye başvurmadığı görülmüştür. “HMK.nun 220/3.maddesinde “Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre — belgenin — içeriği — konusunda — diğer — tarafın — beyanını — kabul — edebilir. “HMK.nun 222/5. Maddesinde “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır” Hukuksal düzenlemesi karşısında davalı yan resmi defter ve belgelerini ibraz etmediğinden, resmi defter ve belgelerinde faturaların kayıtlı olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Eğer davalı taraf defterlerini ibraz etse idi, dava konusu, teslime konu faturaların davalı yan kayıtlarında olup olmadığı tespit edilebilirdi. Davacı yanın incelenen defterlerinde kayıtlı faturalar, fatura münderacaatı emitia/hizmetin davalı yana teslim edildiğinin karinesi olarak benimsenebilir.(Yargıtay 19.HD. 2009/3810 Es. Ve 2010/1944 K. Sayılı Kararı)”İşlemiş Faiz Yönünden inceleme; İzah edilen nedenlerle, Davacı şirketin Davalı şirketten 47.449,14 TL asıl alacağa 6.657,18 TL işlemiş faiz talebinde bulunabileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Takdir Sayın Mahkemenin olmak üzere, dava dosyası ve ekinde yer alan her türlü bilgi, belge, tüm deliller, davacı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeler ve değerlendirmeler neticesinde; Davacı şirketin 2014-2015-2016-2017 yılına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, Davalı şirketin ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, dosya kapsamında yerinde inceleme talebinde bulunmadığı, Davacı şirket ile Davalı …Ltd. Şti.’nin borç alacak ilişkisinin 30.06.2014 tarihinde başladığı ve yapılan ticari ilişkinin Fatura * Ödeme olarak çalıştığı, ilgili faturaların Davalı şirkete teslim edildiğine dair sevk irsaliyelerinin incelemeye ibraz edildiği ancak irsaliyelerde Davalı şirket adına teslim alan kısımlarında isim imza görülmediği, Buna rağmen Davacı şirketin ilgili faturalarına istinaden Davalı şirketin ödeme yaptığı bu kapsamda banka dekontları, tahsilat makbuzlarının görüldüğü, Davalı şirkete ticari defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmesi yönündeki kararın tebligatının usulüne uygun çıkarıldığı ancak tebligatın Davalı şirkete ulaşıp ulaşmadığı konusunda tebliğ mazbatasının görülmediği ve tarafın belirlenen gün ve saatte duruşma salonunda hazır bulunmadığı anlaşıldığı, Davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi hususunda mahkemeye başvurmadığı görülmüştür. “HMK.nun 220/3.maddesinde “Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir. “HMK.nun 222/5. Maddesinde “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır” Hukuksal düzenlemesi karşısında davalı yan resmi defter ve belgelerini ibraz etmediğinden, resmi defter ve belgelerinde faturaların kayıtlı olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Eğer davalı taraf defterlerini ibraz etse idi, dava konusu, teslime konu faturaların davalı yan kayıtlarında olup olmadığı tespit edilebilirdi. Davacı yanın incelenen defterlerinde kayıtlı faturalar, fatura münderacaatı emitia/hizmetin davalı yana teslim edildiğinin karinesi olarak benimsenebilir.(Yargıtay 19.HD. 2009/3810 Es. Ve 2010/1944 K. Sayılı Kararı)” İzah edilen nedenlerle, Davacı şirketin Davalı şirketten 47.449,14 TL asıl alacağa 6.657,18 TL işlemiş faiz talebinde bulunabileceği ” kanaatine varılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; cari hesaptan kaynaklanan alacak sebebiyle … 18. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı takip dosyasında başlatılan icra takibinde itirazın iptali, takibin devamı ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
…18.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı şirket tarafından 54.106,32-TL cari hesap alacağı ve işlemiş faiz alacağı için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222.maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m.222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m.222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m.222/4).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2012 tarih ve 2011/11-862 Esas, 2012/51 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 219. maddesine göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, diğer anlatımla, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da, uyuşmazlığa 6100 sayılı HMK’nın 222/5. maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HMK’nın m. 220. maddesindeki genel düzenlemelere tabidir. HMK’nın 220. maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki; HMK’nın 220. maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Diğer anlatımla, belirtilen bu durumda ticari defterler de, HMK m. 220. madde anlamında “vesika” niteliğindedir. Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen HMK’nın 222. maddesindeki hüküm, “I Kati delil” şeklindeki kenar başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde ve aynı Kanun’un 1474. maddesi uyarınca kenar başlıklarının metne dahil bulunduğu da gözetildiğinde; ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla), kesin delil niteliğinde bulunduğunu öngörmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 64. maddesi uyarınca da defterlerini yöntemince tasdik ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. (HMK. m. 222/4).
22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 23 üncü maddesiyle, HMK m.222/3’de yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş, tarafların ticari defterlerini sunmaması hali de usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için yeterli görülmüştür. Bu kapsamda benzer mahiyetteki bir uyuşmazlık hakkında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27.Hukuk Dairesi 2020/1170 Esas, 2020/1325 Karar sayılı ilamı ile şu şekilde değerlendirmelerde bulunulmuştur: “Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ticari defter kayıtları ile alacağın varlığı ispatlandığı halde davanın kabulü gerekirken mahkemece davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin bu nedenle istinafının kabulü gerekmiştir.”. Bu kapsamda somut dosya içeriğinde de davalı yanca delil olarak dayanılan ticari defterlerin incelemeye sunulmaması yoluyla davacının usulüne uygun defter kayıtlarının denetlenmesini engellediği, SMMM … tarafından 29/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda Davacı şirket ile Davalı … Ltd. Şti.’nin borç alacak ilişkisinin 30.06.2014 tarihinde başladığı ve yapılan ticari ilişkinin Fatura * Ödeme olarak çalıştığı, ilgili faturaların Davalı şirkete teslim edildiğine dair sevk irsaliyelerinin incelemeye ibraz edildiği ancak irsaliyelerde Davalı şirket adına teslim alan kısımlarında isim imza görülmediği, buna rağmen Davacı şirketin ilgili faturalarına istinaden Davalı şirketin ödeme yaptığı bu kapsamda banka dekontları, tahsilat makbuzlarının görüldüğü, Davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi hususunda mahkemeye başvurmadığı görülmüştür.” şeklindeki rapor içeriğinden de açıkça anlaşılacağı üzere, Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu görülmekle; davanın kabulüne dair karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Somut ihtilafta, alacağın cari hesap ve faturadan kaynaklı niteliği de gözetilerek, likit ve muayyen olduğu gözetilerek hükmedilen asıl alacak olan 47.449,14-TL nin %20’sine isabet eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
-Davalının … 18.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile takibin kaldığı yerden aynı koşullar altında aynen DEVAMINA,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu gözetilerek hükmedilen 47.449,14-TL asıl alacağın %20′ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken harç 924,00-TL olup, peşin alınan 653,48-TL harcın mahsubu ile bakiye 270,52-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu 653,48 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan posta ve tebligat masrafı 67,50-TL, bilirkişi ücreti 700,00-TL olmak üzere toplam 767,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince taktir olunan 13/1 maddesi gereğince 7.833,82-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Fazla yatan avans var ise Adalet Bakanlığı HMK gider avansı tarifesinin 5. maddesine göre karar kesinleştikten sonra talep halinde elektronik ortamda hesap numarası var ise bu numara üzerinden yok ise PTT aracılığı ile adreste ödemeli gönderilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.27/12/2021

Katip …

Hakim …