Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/369 E. 2021/885 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/369 Esas
KARAR NO : 2021/885

DAVA : Alacak (Adi Konkordatodan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/07/2020
KARAR TARİHİ : 15/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Adi Konkordatodan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … A.Ş. ile … A.Ş. arasında 18.04.2017 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmış ve borçlu şirkete kredi kullandırıldığını, işbu Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca alacak ipotek ile teminat altına alınmış olup, kefil …’ın taşınmazı üzerine müvekkili banka lehine ipotek konulduğunu, borçlu şirket ve kefilleri Genel Kredi Sözleşmesi’nden doğan borçlarını yerine getirmediğinden hem borçlu şirket hem de dava dışı borçlu şirket yetkilisi-kefil adına … 16. Noterliğinin … Tarih ve … Yevmiye Numaralı ihtarnamesi gönderildiğini, ihtar olunan tebliğe rağmen borçlu şirket ve dava dışı kefili ihtarnamede yer alan talepleri yerine getirmediğini, müvekkili banka alacağı ipotek ile teminat altına alındığı için … 10. İcra Müdürlüğünün …E. Sayılı dosya ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi 04.10.2018 tarihinde başlatıldığını, davalı şirket, 02.11.2018 tarihinde … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası üzerinden konkordato talebinde bulunmuş müvekkilinin de müdahil olduğunu, yapılan konkordato yargılaması neticesinde borçlu şirket lehine 19.11.2018 tarihinde 3 aylık geçici mühlet; 28.03.2019 tarihinde ise 1 yıllık kesin mühlet verildiğini, bunun üzerine yasal süresi içerisinde 24.05.2019 tarihinde, konkordato alacak komiserlerine verilen dilekçe ile konkordato kesin mühleti olan 28.03.2019 tarihi itibarı 538.139,56-TL nakit ve 17.600,00-TL gayri nakit olmak üzere toplam 555.739,56-TL alacağının kaydı yapıldığını, ancak 555.739,56TL lık alacağının 359.272,04-TL’sini kabul, 196.467,52-TL sı ise kabul edilmediğini, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin .. E. sayılı konkordato dosyasının 03.12.2019 tarihli ara kararı ile müvekkili bankanın çekişmeli hale gelen 196.467,52-TL’lik alacağının nisaba dahil edilmeyeceğine karar verildiğini, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasının 04.03.2020 tarihli kararı ile davalı borçlunun konkordato tasdiki davasının kabulü ile, müvekkili bankanın 28.03.2019 tarihli 196.467,52 TL alacağı reddedilmek suretiyle çekişmeli hale geldiğini, İİK 308/b maddesi doğrultusunda müvekkili bankanın çekişşmeli hale gelen alacağına ilişkin payı olan 12.279,21 TL’nin mahkeme tarafından belirlenen banka hesabına yatırılmasına karar verildiğini, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… E… K. sayılı kararı Basın İlan Kurumu’nca 18.06.2020 tarihinde ilan edildiğini, İK 308/b maddesi “Alacakları itiraza uğramış olan alacaklılar, tasdik kararının ilânı tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabilirler. Tasdik kararını veren mahkeme, konkordato projesi uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payın, kararın kesinleşmesine kadar borçlu tarafından, mahkemece belirlenen bir bankaya yatırılmasına karar verebilir. Süresi içinde dava açmamış olan alacaklılar, bu paydan ödeme yapılmasını talep edemezler; bu durumda yatırılan pay borçluya iade edilir.” Hükmünü içerdiğini, müvekkili banka alacağı ipotek ile teminat altında olduğunu, müvekkili bankanın bugün itibariyle toplam alacağı 878.748,22 TL nakdi + 20.375 TL gayri nakdi olmak üzere ( icra takibi masrafları, vekalet vs. hariç) toplam 899.123,22 TL olduğunu, … 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. … k. Sayılı konkordato tasdik kararı ile müvekkili bankanın 28.03.2019 itibariyle 359.272,04 TL alacağı kabul edildiğini, 196.467,52 TL alacağı ise haksız yere reddedildiğini, bu nedenle müvekkili bankanın bugün itibariyle alacak tutarı olan 899.123,22 TL’den konkordato tasdik davasında kabul edilen 359.272,04 TL lık alacağı düşüldüğünde bugün itibariyle müvekkili bankanın halen daha bakiye 539.851 TL daha alacağı bulunduğunu, ancak şimdilik kaydıyla fazlaya ilişkin hak ve taleplerimiz saklı kalmak kaydıyla alacaklarının 196.467,52 TL lık kısmı için IIK 308/b maddesi gereği iş bu davayı açtıklarını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla reddedilen alacaklarının şimdilik 196.467,52 TL lık kısmının %60 faizi ile davalı borçludan tahsiline, masraflar ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunarak davacı tarafın dava konusu talep ve iddialarını kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı tarafın dava konusu talep ve iddiaları zamanaşımına uğramış olmakla, davanın usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca, 2018 yılından itibaren devam eden konkordato sürecinde, davacının bu itirazlarını konkordato komiser heyetine veya konkordato hakimliğine sunmamış olması davacının kötü niyetli olduğuna, 2 senelik hak düşürücü süreyi kaçırdığına delalet ettiğini, davacı aleyhine olan hak düşürücü sürenin, re’sen dikkate alınarak huzurda görülen davanın reddi gerektiğini, davacı taraf, dava dilekçesinin birinci sayfasında toplam alacağının 555.739,56TL olduğunu iddia ettiğini, ikinci sayfasında toplam alacağının 899.123,22TL olduğunu iddia ettiğini, davacı tarafın dava konusu iddialarının çelişkili olduğunu, davacı yana, dava dilekçesini açıklaması için süre verilmesi gerektiğini, davacı tarafın dava konusu alacak iddiası, davacının tek taraflı soyut ve gerçek dışı beyanlarına dayalı olduğunu, nitekim alacak iddiasının kesin delile dayalı olmaması sebebiyle de … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin… E. Sayılı dosyasında talebi reddedildiğini, müvekkilinin, davacı bankaya, .. 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasında hükmedilenden fazla bir borcu olmuş olsa idi, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi davacının alacağı doğrultusunda alacağa hükmedeceğini, çünkü, konkordato müessesesinin amacı, alacaklıların alacağına kavuşmasını sağlamak ve borçlu şirketin ayakta kalmasını sağladığını, konkordato komiser heyeti ve konkordato dosyası hakimince davacının alacaklarının hesaba katılmaması, kabul edilmemesi söz konusu olamayacağını, konkordato komiser heyeti ve konkordato hakimi tarafından böyle bir eylem yapılmış olsa idi, sadece davacı değil, müvekkilinin diğer alacaklıları da İcra ve İflas Kanunu madde 308/1-b’ye göre dava ikame edeceğini, ancak, konkordato alacaklılarının hiçbirinin böyle bir şikayeti söz konusu değil iken, davacı bankanın bu yönde tutum sergilemesi, davacının davasında haksız olduğunu ve konkordato müessesesine de ters olarak müvekkiline zarar verme saiki içerisinde olduğunu gösterdiğini, kaldı ki davacı banka kayıtlarından tahsil edilen çeklerin işleme alınmadığı da bilirkişi incelemesi ile görüleceğini, konkordato dosyasındaki bilirkişi raporları ve dosya münderecatı da incelendiğinde davacının dayanak alacak talebinin yerinde olmadığını ortaya koyacağını, özetle davacı tarafın alacağı Konkordato talebi doğrultusunda bilirkişiler ve konkordato komiserleri tarafından hesaplandığını ve tespit edildiğini, bu nedenle soyut ve afaki taleplerin reddi gerektiğini, davacının % 60 faiz isteminin sözleşmesel ve yasal bir dayanağı bulunmadığını, kesinlikle kabul etmemek şartı ile, bir an için müvekkili ve davacı arasında %60 faize ilişkin sözleşme olduğunu kabul etseler dahi, bu faiz oranı tacir müvekkilinin mahvına sebebiyet vereceğinden dolayı iptali gerekeceğini, tacirler akdetmiş oldukları faiz oranları ve cezai şart maddeleri ile bağlı olduğunu, fakat Asliye Ticaret Mahkemeleri Hakimlerince bu faiz oranın tacirin mahvına sebebiyet vereceğinin tespit edilmesi halinde, hakim tarafından iptal edilebileceğini, çok açıktır ki, %60 oranında bir faiz talebi, ülkemizin içinde bulunduğu günümüz ekonomi şartlarında en iyi tacirin dahi mahvına sebebiyet verebilecek nitelikte olduğunu, ayrıca, %60 oranında faiz talebi konkordato müessesesinin amacı ile ters düştüğünü, konkordatonun amacı borçlu şirketi ayakta tutmak, borçlarını ödemesi sağlamak iken, %60 faiz borcu altında olan bir firmanın diğer alacaklılarına da borcunu ödemesi imkansız olduğunu, bu durum, diğer konkordato alacaklılarının da mağduriyetine sebebiyet vereceğini, davacının faiz talebine, miktarına, oranına ve başlangıcına açıkça ve külliyen itiraz ettiklerini, huzurda görülen dava haksız ve mesnetsiz olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, … 10. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası, genel kredi sözleşmesi, kat ihtarı ve tebliğ şerhleri, hesap ekstreleri, banka kayıtları, celp edilmiş incelenmiştir.
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 308/b maddesi uyarınca konkordato yargılaması sırasında çekişmeli hale gelen alacağın tahsili istemine ilişkindir.
HMK’nın 114/1. maddesinde dava şartları tahdidi olarak sayıldıktan sonra anılan maddenin ikinci fıkrasında da “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü ile diğer kanunlarda dava şartlarına ilişkin düzenlemelerin de dikkate alınması gerekliliğine vurgu yapılmıştır.
7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklene 5/A maddesinde ise “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülecek olan bazı davalarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı hâline getirilmiştir.
HMK’nın 115. maddesi hükmü “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” şeklindedir.
Yine 7155 sayılı Yasa ile değişik 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi hukmü ise “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. ARABULUCUYA BAŞVURULMADAN DAVA AÇILDIĞININ ANLAŞILMASI HÂLİNDE HERHANGİ BİR İŞLEM YAPILMAKSIZIN DAVANIN, DAVA ŞARTI YOKLUĞU SEBEBİYLE USULDEN REDDİNE KARAR VERİLİR.” şeklinde olup madde ile arabulucuya başvuruyu dava şartı olarak kabul edilen davalarda, arabulucuya başvurmadan dava açılması hâlinde yapılacak işlem düzenlenmiştir.
İİK’nın 308/b maddesinin birinci fıkrası “Alacakları itiraza uğramış alacaklılar,tasdik kararının ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabilirler” şeklinde olup buna göre madde çekişmeli alacaklar hakkında açılacak davayı düzenlemektedir.
Konkordatonun tasdikine karar veren mahkeme,borçlu tarafından kabul edilmeyen ve bu şekilde çekişmeli alacak olarak kabul edilen alacaklıların haklı olup olmadığı konusunda karar veremez. Mahkeme, alacağın varlığını ve miktarını yaklaşık ispat derecesi ile tespit ederek, esasa etkili olmayan bir karar tesis ederek alacaklının konkordato nisabına ne şekilde dahil olacağına karar verecektir. Alacaklı, çekişmeli alacağın esasına ilişkin maddi anlamda kesin hüküm gücünü haiz kararın verilmesi amacıyla tasdikten önce veya tasdik kararının ilanı tarihini takip eden bir aylık süre içerisinde alacağın niteliğine göre görevli ve yetkili mahkemede dava açabilecektir. Bu itibarla alacağın esasına ilişkin İİK’nın 308/b maddesi uyarınca açılan dava genel hükümlere göre görevli ve yetkili mahkemede görülüp sonuçlandırılacaktır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 308/b maddesi hükmü uyarınca açılacak davaların, yukarıda değinilen hukuksal niteliği, genel hükümlere göre yargılama yapılması, alacağın esası hakkında bir karar verilmesi ile konusunun bir miktar paranın ödenmesine yönelik alacak davası olması birlikte değerlendirildiğinde; TTK 5/A ve 6325 sayılı HUAK 18/A maddesi hükümleri uyarınca bu davaların dava şartı arabuluculuk kapsamında olan davalardan olduğu, bu nedenle dava açılmadan evvel dava şartı zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulması gerektiği noktasında duraksanmamalıdır.
Öte yandan; somut uyuşmazlıkta davanın tarafları tacir olup, kayıt altına alınması talep edilen ve tahsili istenen alacağın dayanağı da ticari nitelikli genel kredi sözleşmesidir. Bu durumda açılan dava, genel hükümlere tabi ticari dava olup, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru yapılması zorunludur.
Kuşkusuz, bu noktada İİK. 308/b maddesi uyarınca açılan alacak davasının arabuluculuğa tabi olup olmadığı yönünde yüksek mahkeme kararlarına bakılması da konunun etraflıca değerlendirilmesi bakımından faydalı olacaktır.
Konuya ilişkin güncel kararlar ve yargı uygulamasına bakıldığında:
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1616 Esas, 2020/1268 Karar sayılı ilamında:
“…Uyuşmazlık, İİK. 308/b maddesi uyarınca açılan alacak davasının arabuluculuğa tabi olup olmadığı, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya, dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasındadır.
İİK. 308/b maddesinde;” (Ek madde: 28/2/2018-7101 S.K./37. md) Alacakları itiraza uğramış olan alacaklılar, tasdik kararının ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabilirler. Tasdik kararını veren mahkeme, konkordato projesi uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payın, kararın kesinleşmesine kadar borçlu tarafından, mahkemece belirlenen bir bankaya yatırılmasına karar verebilir. Süresi içinde dava açmamış olan alacaklılar, bu paydan ödeme yapılmasını talep edemezler; bu durumda yatırılan pay borçluya iade edilir,” hükmü düzenlenmiştir.
İlgili maddede davanın açılacağı mahkemenin görevi ve yetkisi konusunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu itibarla davanın genel yetkili mahkemede açılması gerekmektedir. İİK m.308/b gereğince açılacak olan dava, genel hükümlere tabi bir dava olduğundan yargılama usulünün davanın niteliğine göre belirlenmesi gerekmektedir. Davanın kabulü halinde alacaklı, konkordato şartları dairesinde alacağına kavuşacaktır. Bu durumun kararda belirtilmesi yerinde olacaktır. Şayet dava devam ederken konkordato feshedilmişse, artık alacaklı konkordatoya tabi olmadan alacağını borçludan talep edebilecektir.(Yeni Konkordato Hukuku Adalet Yayınları Ankara 2018, Tunç Yücel, Öztek – Konkordato Şerhi, shf 414)
Somut olayda, dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK 5/A maddesinde ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK 5/A maddesine göre TTK’nın 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Somut dava, davalı tarafından itiraz edilen ve çekişmeli hale dönüşen miktarın konkordato nisabına dahil edilmesi talepli İİK 308/b madde kapsamında açılan ve genel hükümlere göre görülmesi gereken ticari nitelikli alacak davası olduğundan, TTK 5/A maddesi kapsamında ARABULUCULUK DAVA ŞARTINA TABİ DAVALARDANDIR. Davacı, dava açmadan önce arabuluculuğu başvurduğuna dair beyanda bulunmadığı gibi dosya içerisinde de arabuluculağa başvurulduğuna (ve sona ermesine) ilişkin belge de bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece 6325 sayılı yasanın 18/A-2 maddesine göre davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum söz konusu değildir….” (Aynı yönde başkaca kararlar için bakınız. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/307 E, 2021/336 K.; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/815 E, 2021/894 K.; … Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/1049 E, 2021/934 K.; … Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2021/542 E, 2021/805 K.; Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 2021/1751 E, 2021/1222 K; … Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/1490 E, 2021/1508 K.)
Ayrıca, davacısının dahi aynı (… A.Ş.) olduğu ve yine genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacaklara yönelik İİK 308/b maddesi hükmü kapsamında açılan örnek kararlara ilişkin:
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1219 Esas, 2021/1348 Karar sayılı ilamında:
“…Dava, konkordato davasında borçlu tarafından itiraz edilen ve çekişmeli hale dönüşen alacağın konkordato nisabına dahil edilmesi istemine ilişkindir.
7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile getirilen “Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” hükmü uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki ticari davalarda dava açmadan önce arabulucuya başvurmak zorunlu hale getirilmiş, yani arabuluculuğa başvuru dava şartı haline getirilmiş bulunmaktadır.
İİK’nın 308/b maddesine göre “Alacakları itiraza uğramış olan alacaklılar, tasdik kararının ilan tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabilirler. Tasdik kararını veren mahkeme, konkordato projesi uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payın, kararın kesinleşmesine kadar borçlu tarafından, mahkemece belirlenen bir bankaya yatırılmasına karar verebilir. Süresi içinde dava açmamış olan alacaklılar, bu paydan ödeme yapılmasını talep edemezler, bu durumda yatırılan pay borçluya iade edilir.”
Yukarıda belirtilen yasal düzenleme karşısında eldeki dava alacak istemine ilişkin olup, davacı tarafça, konkordato komiserliğine başvuru sonucu alacağın talep edilen miktardan eksik olarak tespit edildiği iddiasıyla alacağın tespit ve tahsilini içermektedir. Davanın tarafları tacir olup, kayıt altına alınması talep edilen alacağın dayanağı da ticari nitelikli genel kredi sözleşmesidir. Bu durumda açılan dava, genel hükümlere tabi mutlak ticari dava olup, DAVA AÇILMADAN ÖNCE ARABULUCUYA BAŞVURU YAPILMASI ZORUNLUDUR. Ancak davacı tarafça dava açılmadan önce arabuluculuk başvurusu yapılmadığı anlaşılmakla, davanın bu gerekçeyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur…” (Aynı davacı tarafından açılan, aynı hukuksal nedene dayalı ve arabuluculuk dava şartı yokluğundan reddedilen başkaca bir karar için yine bakınız. Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1138 E, 2021/1030 K.)
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davanın tarafları tacir olup, tahsili istenen alacağın dayanağı ticari nitelikli genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, eldeki davanın genel hükümler çerçevesinde görülmesi gereken ticari dava niteliğinde olduğu, dava konusunun, bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olması karşısında dava açılmadan evvel zorunlu arabulculuk kapsamında arabulucuya başvuru yapılması gerektiği, ancak mahkememizce 6325 sayılı HUAK 18/A maddesi hükmü uyarınca süre ve imkan verilmesine rağmen dava açılmadan evvel arabulucuya başvuru yapıldığına ilişkin davacı veya vekili tarafından hiçbir belgenin sunulmadığı, aksine davacı vekilinin 16/02/2021 tarihli beyan dilekçesi ile dava açılmadan evvel arabuluculuk kurumuna başvuru yapılmadığını ifade ettiği, yine Mahkememizin 15/12/2021 tarihli celsesinde davacı vekilinin açıkça “arabuluculuk yoluna başvurulmamıştır” şeklindeki beyanlarından dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmadığının sübuta ermesi karşısında davanın açıldığı 20/07/2020 tarihi itibariyle eldeki davanın dava şartı arabuluculuk kapsamında olan davalardan olması ve zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmadan doğrudan dava açılması nedeniyle davanın 7155 Sayılı yasa ile değişik 6102 Sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca arabulucuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davacının arabuluculuk yoluna başvurmaksızın doğrudan işbu davayı açmış olması karşısında TTK 5/A hükmüne atfen 6325 sayılı kanuna eklenen 18/A madde hükmü uyarınca davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 54,40TL’nin mahsubu ile eksik kalan bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 7/2 ve 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK’ nın 333. Maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.15/12/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)