Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/365 E. 2021/179 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/365
KARAR NO : 2021/179

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 18/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı … Şti. arasında (3) adet kredi sözleşmesi imzalandığını, davalının sözleşmeyi kefil olarak imzaladığı, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, ihtarname gönderildiğini ancak borcunun ödenmemesi üzerine icra takibine başlandığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; takip ve dava konusu (3) kredi sözleşmesinin ikisinde imzasının olmadığını, imzasının olduğu kredi sözleşmesiyle ilgili olarak ise borçlu şirketteki hissesini devretmiş olması sebebiyle sorumluluğunun olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dava, kredi sözleşmesindeki kefaletten kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık takip tarihi itibariyle davacının dayanmış olduğu kredi sözleşmesi çerçevesinde ticari krediye kefil olan davalının hangi miktarlar tutarında sorumlu olduğuna ilişkindir.
Yargıtay bozma ilamı öncesi mahkememizce verilen 2014/583E. 2016/265K.sayılı ve 14/04/2016 tarihli gerekçeli kararına göre;
“Düzenlenen kök raporda özet ve sonuç olarak; davacının takip tarihi itibariyle 565.312,32 TL nakit, 26.260,00 TL gayrinakit borçlu olduğu, ek raporda itirazlar değerlendirilerek 557.484,15 TL nakit, 29.260,00 TL gayrinakit borç bulunduğu, 2. Ek raporda, 21.077,51 TL nakit, 6.270,00 TL gayrinakit borç bulunduğu belirlenmiş, itirazlar üzerine düzenlenen 3. Ek raporda da aynı sonuç teyit edilmiştir.
Dosyaya ibraz edilen takip ve dava konusu (3) kredi sözleşmesinin (2)’sinde davalının borçlu / kefil olarak imzası bulunmamaktadır. Bu nedenle imzasının bulunmadığı kredi sözleşmeleri nedeniyle borçlu olduğu kabul edilemez.
Bilirkişi tarafından düzenlenen kök ve 1.ek rapor, davalı – kefilin imzasının bulunmadığı kredi sözleşmeleri de hesaplanmaya dahil edilerek yapıldığından bu raporlarda ulaşılan sonuçlara itibar edilemez. Nitekim mahkememizce 10/09/2015 tarihli ara kararı ile bilirkişiye davalının imzasını taşımayan sözleşmeler nedeniyle doğan borcun hesaplamada dikkate alınmaması, sadece imzasının bulunduğu GKS yönünden hesaplama yapılması görevi verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 2. ve 3. ek raporda sadece davalının imzası bulunan kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç tutarı hesaplanmış, bu kapsamda davalının takip tarihi itibariyle 19.838,12 TL asıl alacak, 1.180,37 TL işlemiş faiz ve 59,02 TL BSMV olmak üzere toplam 21.077,51 TL kısmından sorumlu olduğu kabul edilmiştir.
Düzenlenen raporda gayri nakdi alacak talebi yönünden de değerlendirme ve hesaplama yapılmış ise de gayrinakdi borçtan kefilin de sorumlu olacağı yönünde sözleşmede açıklık bulunmadığından buna ilişkin talep reddedilmiştir.
Davalının takibe haksız olarak itiraz ettiği kısım yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmiştir” şeklinde karar oluşturulmuştur.
Mahkememizce verilen kararın taraf vekillerince temyiz olunması sonrası Yargıtay 19.HD 2016/19561E. 2018/4774K.sayılı ve 03/10/2018 tarihli ilamında davacı vekilinin tüm temyiz itirazları ret olunmuş olmakla birlikte davalı vekilinin belirtilen husus dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek bozmaya dair gerekçe “Davacı vekili, dava dilekçesinde icra takip talebinde talep etmiş olduğu 12.883,71 TL taksitli ticari taşıt kredisinden davalının sorumlu olmadığını, bu miktarın mahsup edilerek davanın açılmış olduğunu belirtmiş olup bilirkişi raporunda davacı vekilinin bu beyanı dikkate alınmaksızın bu miktar yönünden de davalının sorumlu olduğu nazara alınarak yapılan hesaplama doğru olmayıp mahkemece bu hususta ek rapor alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir” şeklinde açıklanmıştır.
Taraf vekillerinin bozma ilamına karşı beyanları alındıktan sonra bozma ilamının mahkememizce uymak suretiyle yargılamaya devam olunmuştur.
Yargıtay bozma ilamı içeriği usul tekniği anlamında “sınırlandırıcı” değil, “araştırmaya sevk edici” nitelik taşıdığından bu çerçevede Yargıtay bozma ilamına uygun olarak ek rapor alınması işlemi tamamlanmıştır.
Bilirkişi ise Yargıtay bozma ilamı çerçevesinde davacı vekilinin icra takibinde talep etmiş olduğu 12.883,71 TL taksitli ticari taşıt kredisinden davalının sorumlu olmadığı, bu miktarın mahsup olunması gerektiği, bu nedenle bu miktar çıkarılarak hesaplama yapılması gerektiği hususlarına vurgu yaparak takip tarihi itibariyle davalının borcunun asıl alacak olarak 6.987,57 TL, faiz olarak 568,60TL, BSMV 28,43TL olmak üzere toplam 7.584,61 TL olduğu yönünde ek raporunu sunmuştur.
Davacı vekili 30/10/2020 tarihli itiraz dilekçesinde temyiz dilekçelerindeki talepleri doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir. Ne var ki bu talep mahkememizce duruşma aşamasında açıklanan nedenlerle ret edilmiştir. Zira mahkememizce verilen ilk hükme ilişkin Yargıtay bozma ilamı oluşturulmuştur. Mahkememizce verilen bu hükme yönelik olarak davacı vekilince açık şekilde temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş olan hususlar, Yargıtay bozma ilamında açıklanan kısım dışında Yargıtay tarafından reddedilmiş olup esasen temyiz başvurusu olmamasına rağmen bozma sebebi yapılan başka bir husus ise açıklanmamıştır. Bu durumda Yargıtay HGK’nin son uygulamaları doğrultusunda bozma kapsamı dışında kalan hususlarla ilgili mahkememizce artık yeniden inceleme yapılaması mümkün değildir. Zira Yargıtay’ın ilgili bozma ilamına mahkememizce uyulmuş olmakla artık tarafların lehine ve aleyhine usuli kazanılmış hak meydana gelmiştir. Esasen Yargıtay HGK’nın bu uygulamaları da dikkate alındığında bozma ilamına konu hususla ilgili alınan ek rapor içeriği bozma ilamına uygun araştırma içermekle artık bu aşamadan sonra bozma ilamında belirtilmeyen ve ancak daha önce davacı tarafından temyiz dilekçesine konu edilen hususlarla ilgili bilirkişiden ek rapor alınabilmesi usul hukuku tekniği anlamında gerek yargısal uygulamalara gerek doktrin görüşlerine açıkça aykırı olacaktır. Bu nedenle davacı vekilinin ek rapor alındıktan sonra temyiz dilekçesinde belirtmiş olduğu diğer hususlarla ilgili ek rapor alınması talebi mahkememizce ret olunmuştur.
Kaldı ki Yargıtay bozma ilamı çerçevesinde bilirkişinin sunmuş olduğu ek rapordaki hesaplamanın bozma ilam içeriğine uygun olmadığı yönünde gerekçeli ve itibar edilebilir itiraz olmadığı gibi alınan rapor da izlenen yöntem ve hesaplama şekli de bozma ilamına uygun, gerekçeli ve denetime elverişli nitelik taşımaktadır.
Davalı likit niteliği olan alacağa itiraz etmiş olup haksız çıktığı miktar üzerinden davalı aleyhine İİK.m.67 gereği icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında; davacının davasının kısmen kabulüne, … 1. İcra Müdürlüğünün …E.sayılı icra dosyasına konu 6.987,57-TL asıl alacak; 568,61-TL faiz; 28,43-TL BSMV olmak üzere toplam 7.584,61-TL miktara yönelik davalının itirazının iptali ile bu kısımlar yönünden takibin aynen devamına, hükmedilen 6.987,57-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %94,50 oranında temerrüt faizi (%5 BSMV ile birlikte) uygulanmasına, hükmedilen toplam 7.584,61-TL alacağın %20′ sine isabet eden icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin diğer taleplerinin reddine, bu suretle davacının, gayrinakdi alacağın depo edilmesine yönelik talebinin dahi reddine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kısmen kabulüne,
2-… 1. İcra Müdürlüğünün …E.sayılı icra dosyasına konu 6.987,57-TL asıl alacak; 568,61-TL faiz; 28,43-TL BSMV olmak üzere toplam 7.584,61-TL miktara yönelik davalının itirazının iptali ile bu kısımlar yönünden takibin aynen devamına,
3-Hükmedilen 6.987,57-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %94,50 oranında temerrüt faizi (%5 BSMV ile birlikte) uygulanmasına,
4-Hükmedilen toplam 7.584,61-TL alacağın %20′ sine isabet eden icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacının fazlaya ilişkin diğer taleplerinin reddine,
6-Bu suretle davacının, gayrinakdi alacağın depo edilmesine yönelik talebinin dahi reddine,
7-492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre nakdi kredi için alınması gereken 518,10 TL harç ve gayri nakdi kredi için alınması gereken 59,30 TL harç toplamı olan 577,40 TL harcın peşin alınan 4.202,50TL harçtan mahsup edilerek bakiye ‭3.625,1‬0 TL’nin davacıya iadesine,
8-Davacı tarafından bozma öncesi yapılan 1.024,05 TL yargılama gideri, bozma sonrası 122,45 TL tebligat ve posta gideri ile 400,00 TL bilirkişi ücreti ile birlikte toplamı 1.546,50 TL yargılama giderinden -tahsilde tekerrür olmamak üzere- davanın kabul nispetine göre (%2,17) 33,55 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davanın kabul edilen kısmı nedeniyle davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin -tahsilde tekerrür olmamak üzere- davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davanın red olunan kısmı nedeniyle davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 32.206,32 TL nispi vekalet ücretinin -tahsilde tekerrür olmamak üzere- devreden ve devralan davacıdan müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
11-Artan avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekilinin huzurunda davalı vekilinin yokluğunda ve oy birliği ile karar verildi. 18/03/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip